Haber Giriş Tarihi: 03.01.2022 17:30
Haber Güncellenme Tarihi: 03.01.2022 17:30
Azerbaycan’ın İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’nda işgal altındaki topraklarının büyük bir bölümünü geri almasıyla,
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de yeni bir sayfa açıldı.
Türkiye, Azerbaycan’ın da hassasiyetlerini göz ardı etmeden,
Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek adına ilk adımı atan taraf oldu.
Karabağ Zaferi’nden kısa bir süre sonra
Azerbaycan’a bir ziyaret düzenleyen
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada
Güney Kafkasya’da kalıcı barışın ve istikrarın sağlanması adına
Türkiye, Rusya, İran, Azerbaycan, Gürcistan ve
Ermenistan’ın içerisinde bulunduğu “6’lı Platform”un kurulmasının önemine vurgu yaptı. Ayrıca
Ermenistan’ın Kelbecer’i işgali üzerine 3 Nisan 1993’te kapatılan
Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının da
“Ermenistan’ın olumlu adımlar atması” durumunda yeniden açılabileceğini aktardı. Yine
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken
, “Üzerinde çalıştığımız 6'lı Platform herkes için kazan-kazan imkânı sağlayacak bir girişimdir. Ermenistan da bu sürece katılır ve olumlu adımlar atarsa, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de yeni bir sayfa açılabilir. Yeni imkânlar doğduğu takdirde şüphesiz ki burada Ermenistan'ın kazancı da ciddi manada artacaktır. Bundan en çok Ermenistan kazançlı çıkacaktır" ifadelerini kullandı. Ancak
Karabağ mağlubiyetinin ardından ciddi bir toplumsal ve siyasal krizle karşı karşıya kalan
Ermenistan, Türkiye’nin bu çağrısına hemen olumlu bir yanıt vermedi. Ülkede ordu ve muhalefet tarafından yenilginin tek sorumlusu ilan edilen
Başbakan Nikol Paşinyan, uzun süre içerideki krizi yönetmek ve güven tazelemek için mücadele etti. Nitekim 20 Haziran 2021’deki erken parlamento seçiminde de yeniden başbakan seçilmeyi başardı ve geçen süreçte kendisine duyulan öfkeyi bir nebze de olsa dindirdi.
Paşinyan’ın yeniden iktidarı elde etmesinin ardından da
Türkiye’nin çağrılarına yeşil ışık yakılmaya başlandı. Bu kapsamda özel temsilciler de atanarak normalleşme sürecinin ilk somut adımı atıldı. Şimdi bir taraftan
Türkiye’nin özel temsilcisi
Serdar Kılıç ile
Ermenistan’ın özel temsilcisi
Ruben Rubinyan’ın (muhtemelen
Moskova’da gerçekleşecek) ilk toplantısı beklenirken, diğer taraftan da tarihsel süreçte
Ermenistan ile
Türkiye arasında yaşanan ve hâlâ çözüme kavuşturulamayan ihtilaflar yeniden masaya yatırılıyor. Normalleşme sürecinin seyrinde bu ihtilafların da belirleyici olacağı düşünülüyor. Peki yeniden normalleşme süreci kapsamında
Türkiye Ermenistan’dan, Ermenistan da
Türkiye’den taviz mi bekleyecek yoksa ihtilaflar göz ardı mı edilecek? Öncelikle kısaca iki ülke arasındaki 4 temel ihtilafa bakalım;
Türkiye ile
Ermenistan arasındaki en önemli ihtilaflardan bir tanesi 1921 yılında
Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve
Azerbaycan arasında imzalanan ve bugünkü doğu sınırımızı belirleyen
Kars Antlaşması… Ermenistan, her ne kadar 1921 yılında bu antlaşmayı imzalasa da 1991 yılında bağımsızlığını ilan edince antlaşmayı reddetme yolunu seçti. 23 Ağustos 1990 tarihinde yayımlanan
Ermenistan Bağımsızlık Bildirisi’nde Doğu Anadolu, Batı Ermenistan toprağı olarak nitelendirildi.
Kars Antlaşması’na ters düşen ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü hedef alan bu bildiri,
1995 Ermenistan Anayasası’nın da bir parçası kabul edildi. Bir diğer konu ise
sözde Ermeni soykırımı… Ermenistan, yayılmacı politikalarının yanında sözde soykırım iddiasından da hiç vazgeçmedi. Hatta geçtiğimiz 24 Nisan’da
ABD Başkanı Joe Biden da 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendirerek bu tarihi yalana destek verdi. Üçüncü konu ise
Dağlık Karabağ… Ermenistan her ne kadar 44 günlük savaşta
Azerbaycan karşısında hezimete uğrayıp, işgal altında tuttuğu toprakların büyük bir bölümünden geri çekilmek zorunda kalsa da bölgedeki işgalci anlayışını terk etmedi. Yazının başında da belirttiğim gibi savaş sırasında
Azerbaycan’ın daima yanında duran
Türkiye’nin, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirme sürecinde de kardeş ülkeyi rahatsız edecek konularda taviz vermesi mümkün değil. Son ihtilaf ise
Zengezur Koridoru… Rusya, Azerbaycan ve
Ermenistan arasında imzalanan ateşkes antlaşmasının en önemli maddelerinden bir tanesi
Zengezur Koridoru’nun açılmasıydı. Zira bu koridor sayesinde hem
Azerbaycan ile
Nahçıvan hem de
Türkiye ile
Azerbaycan arasında kesintisiz bir bağlantı kurulacak. Ancak
Ermenistan, burada da imzaladığı ateşkes antlaşmasının aksine hareket ediyor ve koridorun açılmaması için diretiyor. Sonuç olarak
Ermenistan’ın Türkiye ve
Dağlık Karabağ üzerindeki yayılmacı politikalarından vazgeçmemesi ve
sözde soykırım iddiası ile
Zengezur Koridoru’nun açılmaması konusunda diretmesi, normalleşme sürecini zorlaştıracak etmenler olarak karşımıza çıkıyor.
Ermenistan’ın bu konularda geri adım atması da pek mümkün görünmüyor. Zira kimi
Ermeni bilim insanları ve aydınları, bu konuların
modern Ermeni kimliğinin birer parçasını oluşturduğunu ve buralardan taviz vermenin
Ermeni kimliğinden taviz vermek anlamını taşıdığını savunuyor. O zaman da karşılıklı taviz vermek yerine
ihtilaflar yokmuş gibi davranılacağı ve normalleşme sürecinin daha
ekonomik bir perspektifle inşa edileceği muhtemel gibi duruyor.
Ermenistan’ın geçtiğimiz günlerde
Türk mallarına ambargoyu kaldırması ve normalleşme sürecine ilişkin yapılan resmi açıklamalarda
ekonomik kalkınmaya vurgu yapılması da yine buna işaret ediyor.