Haber Giriş Tarihi: 24.07.2024 05:32
Haber Güncellenme Tarihi: 24.07.2024 05:32
Türkiye, jeopolitik konumu itibarıyla çevresinde pek çok savaşa tanıklık etti ve etmeye de devam ediyor.
Suriye iç savaşı,
Filistin-İsrail savaşı,
Azerbaycan-Ermenistan arasındaki
Karabağ savaşı,
Ukrayna-Rusya savaşı ve
Doğu Akdeniz’deki gerilimler göz önünde bulundurulduğunda adeta bir ateş çemberi içerisindeyiz. Bölgedeki bu istikrarsız ve güvensiz ortamdan etkilenmemek kolay değil. Düzensiz göç ve terör sorunu başta olmak üzere bölgedeki krizden kaynaklanan ve ulusal güvenliği tehdit eden sorunlara yönelik hiç şüphesiz savunma stratejileri geliştiriliyor ve önemli adımlar atılıyor. Bölgedeki bu istikrarsız ve gergin ortamdan
Türkiye gibi doğrudan etkilenen bir devlet daha var: O da
İran. İki ülke de bu ateşin kendi topraklarına sıçramamasının yollarını arıyor. Bölgesel meselelerde
Türkiye ile
İran’ın çıkarlarının ters düştüğü noktalar elbette var. Bunu özellikle
Azerbaycan-Ermenistan savaşında fazlasıyla hissettik.
İran, Azerbaycan ile
Nahçıvan’ı birbirine bağlayacak
Zengezur Koridoru’na sıcak bakmıyor. Koridorun açılması
Türkiye için ise kritik öneme sahip. Zira koridor,
Türkiye’yi de
Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ile doğrudan kara bağlantısı ile bağlayacak. Ancak bu ve bunun gibi uyuşmazlıklar, diplomatik yollarla çözülemeyecek meseleler değil.
Ankara ile
Tahran arasındaki diplomatik kanallar da yeterince sağlam.
İran, geçtiğimiz mayıs ayında Cumhurbaşkanı
İbrahim Reisi'nin hayatını kaybettiği helikopter kazasının ardından seçime gitti. Seçimi ikinci turda reformist
Tebriz Milletvekili ve eski Sağlık Bakanı
Mesud Pezeşkiyan kazandı.
Dr. Pezeşkiyan’ın zaferi
Türkiye’de de olumlu karşılandı. Seçimin ardından mevkidaşını arayarak tebrik eden Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye ve İran ilişkilerinin, köklü geçmişinden aldığı güçle yeni dönemde de her alanda gelişmeye devam edeceğine inandığını” vurguladı. Öte yandan geçtiğimiz günlerde
Dr. Pezeşkiyan’ın “Yeni Dünyaya Mesajım” başlıklı makalesi yayımlandı. Makalesinde
İran’ın Türkiye ve diğer komşularına yönelik dış politika yaklaşımına da değinen
Pezeşkiyan, “diyalog, güven inşası ve kalkınma noktasında iş birliği için sabırsızlandığı” mesajını verdi.
Türkiye-İran ilişkileri, iki ülkenin geleceği ve bölgede istikrar ve güvenin sağlanması açısından hiç şüphesiz kritik bir yere sahip.
400 yıla yakın süredir değişmeyen 560 km’lik bir sınırı paylaşan iki komşunun, iyi ilişkiler içerisinde olmasına ve ortak tehlikelerle birlikte mücadele etmesine olan ihtiyaç, her geçen gün daha fazla artıyor. Bu noktada sürdürülebilir bir diyalog ve iş birliği geliştirmenin yolu ise kamu diplomasisinden geçiyor.
Türkiye’yi İran kamuoyuna
İran’ı da
Türkiye kamuoyuna doğru bir şekilde anlatmak gerekiyor. İki ülkeyi birbirine bağlayan köklü tarihi, kültürel ve dini bağlar var. Ortak bağların daha fazla görünür kılınması, halkların birbirini doğru tanımasına ve gönül köprülerinin sağlamlaşmasına zemin hazırlayacak. Bu süreçte başat rolü ise medya ve sivil toplumun oynaması gerekiyor.
Türkiye nasıl ki kardeş ülke
Azerbaycan ile kopmaz bağlar ile birbirine bağlı ise aynı potansiyel
İran ile ilişkilerimiz için de söz konusu. Yapılması gereken ise vakit kaybetmeden samimi adımları hızlandırmak.