Haber Giriş Tarihi: 24.03.2025 19:04
Haber Güncellenme Tarihi: 24.03.2025 19:04
Iğdır'ın hemen yanı başındaki
Azerbaycan'ın özerk bölgesi
Nahçıvan'a daha önce pek çok kez gitme fırsatım oldu. Bu seyahatlerimde genellikle
Nahçıvan şehir merkezinde vakit geçirdim. Her gittiğimde mimarisi ve temizliği karşısında yeniden büyülendim. Ancak son gidişim bu temizliğin ve mimarinin mimarlarını yani
Nahçıvan halkını daha yakından tanıma fırsatı sundu bana…
Nevruz kutlamalarını yerinde görmek adına eşimle birlikte 20-21 Mart tarihleri arasında
Nahçıvan'daydık. Nevruz'un en iyi
Ordubad'ta kutlandığı bilgisini alınca hemen yola çıktık.
Ordubad'a gitmeden önce ilk durağımız
Nahçıvan şehir merkeziydi. Vardığımızda
'Bahar Fest' başlamıştı.
Mümine Hatun türbesinin yanında geniş bir alanda sahne ve stantlar kurulmuştu. İnsanlar bir taraftan konserleri, gösterileri izliyor diğer taraftan ise alışveriş yapıp güzel havanın tadını çıkarıyorlardı.
Nahçıvan şehir merkezinde "Bahar Fest"... Ancak bizim hedefimiz yerel halka ulaşmak,
Nevruz'u köylerde, kasabalarda yaşamaktı. Bu nedenle akşamüzeri
Nahçıvan'ın güneyindeki
Ordubad rayonuna doğru yola koyulduk. Misafiri olacağımız
Hamide Teyzenin evine vardığımızda hava tamamen kararmıştı.
Hamide Teyze, evi bulamayacağımızı düşünerek torunu
Polat'ı kapının önüne dikmişti. İlk kez burada tanıştığımız
Hamide Teyze, Aşağı Eylis'teki evine girdiğimizde bizi sanki
Moskova ve
Bakü'de yaşayan evlatlarını karşılar gibi karşıladı. Masayı donatmış, en güzel yemeklerini hazırlamıştı bize... Uzun uzun sohbet ettik. Gece geç saat olunca yarın ki
Nevruz kutlamalarını izleyecek olmanın heyecanıyla uyuyacağımız odaya çekildik.
Hamide Teyze Ordubad’taki temiz hava bizi epey uyutmuştu. Uyandığımızda
Hamide Teyze, oğlu
Elmir Abi ve torunu
Polat çoktan ayaktaydılar.
Hamide Teyze bizi
"tembeller" diye ufak bi fırçaladıktan sonra planımızı yaparak başladık
Nevruz'un izini sürmeye... Rehberimiz
Polat’tı. İlk olarak
Ordubad'ın dağ eteklerindeki
Nüsnüs mahallesine gittik. Amacımız han bezemeyi ve diğer
Nevruz ritüellerini görmekti. Ancak
Ehya Gecelerine denk geldiği için din adamlarının telkinleri nedeniyle burada
Nevruz kutlaması yoktu. Bizi
Venend'e yönlendirdiler.
Venend, Ordubad'ın yaklaşık 15 kilometre ötesinde şirin mi şirin bir kasaba... Kasabaya girdiğimizde kulağımıza müzik sesleri gelmeye başladı. Müziğin geldiği yöne doğru ilerlediğimizde yol, bizi ortasında asırlık bir çınarın olduğu meydana çıkardı. Kutlamalar henüz başlamamıştı. Sanatçılar, sahneyi kuruyor ve prova alıyorlardı. Ancak yöre halkı toplanmaya başlamıştı.
Venend'te Nevruz hazırlıkları Biz de meydanda masada oturanların yanına doğru geçtik. Kendimizi tanıttık.
Türkiye'den geldiğimizi duyan herkes bize büyük bir ilgi ve sevgiyle yaklaşıyordu. Bizi evlerinde misafir etmek için ısrar ediyorlardı. Kalabalık içerisinden birisi yanıma yaklaşarak kulağıma
"Muallim, 5 dakika sonra gidelim. Sizi bekliyorlar." dedi. Ben de bana güven veren bu sese “Tamam” yanıtını verdim. Beyefendiyi tanımıyordum ama öyle bir samimiyetle yaklaştı ki onu reddetmek imkânsızdı. Yolda birlikte yürürken tanıştık. İsmi
Emin İmanov'du. Venend kasabasının berberiydi.
Emin Abi'ye nereye girdiğimizi sordum. "
Evime gidiyoruz. Eşim, annem ve yengem hazırlık yaptılar. Sizi bekliyorlar." dedi.
Emin İmanov, ailesi, eşim ve ben... Emin Abi'nin evinde de yine bizi sevgiyle donatılmış bir masa ve güler yüzlü insanlar karşıladı. Hep birlikte masaya oturduk; üç bacı dolması, şekerbıra, baklava, cevizle yapılmış çeşitli tatlılar ve daha pek çok lezzeti tattık.
Nevruz'da her evde masalar böyle olurmuş
Nahçıvan'da... Masanın etrafında saatlerce sohbet ettik,
Türkiye'yi, Azerbaycan'ı, ortak kültürümüzü konuştuk. Numaralarımızı aldık. İrtibatı koparmama sözü verdik birbirimize...
Emin İmanov'un evlatları yumurta tokuştururken... Emin Abi'nin evinden ayrılıp yeniden meydana geldiğimizde polis memuru
Xaliq Abi ile tanıştık. Akşam için eve haber verdiğini ve bu akşam onun misafiri olacağımızı söyledi. Ancak
Hamide Teyze bizi bırakmazdı. Onun misafirleriydik.
Xaliq Abi’ye teşekkür ederek tekrar
Hamide Teyzenin evine
Aşağı Eylis'e doğru yola koyulduk.
Hamide Teyzenin abisi
Zakir Amca ve kıymetli eşi ile bayramlaşmaya gittik.
Zakir Amca'nın meyve ağaçlarıyla dolu bahçesi çiçek açmaya başlamıştı. Manzara insana huzur veriyordu. Bayramlaştık, oturup uzun uzun doyumsuz bir sohbete daldık.
Zakir Amca ve kıymetli eşi Iğdır'a dönme vakti geldiğinde
Ordubad'ta tanıştığımız insanlardan ayrılmak bizim için gerçekten çok zor oldu. Sanki yıllardır tanıdığımız dostlarımızı arkamızda bırakıp gidiyorduk. Bu kadar cömert ve mutlu insanın olduğu başka bir yer görmedim.
Ordubad'ta tanıştığımız, konuştuğumuz, misafiri olduğumuz tüm büyüklerimize ve dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Söz verdik; eğer bir aksilik olmazsa yayda (yazın) yeniden gideceğiz
Ordubad'a... Serin suların aktığı yaylalarına çıkacağız. Hoşça kal mutlu ve cömert insanların şehri
Ordubad!