Uygur Araştırmalar Merkezi (CUS): Çin, zulmü hoşgörü maskesiyle gizliyor

Uygur Araştırmalar Merkezi, Çin'in din politikalarındaki çelişkileri gösteren bir rapor yayımladı. Çin dışarıya din özgürlüğü savunucusu olarak görülürken, Doğu Türkistan'da Uygurlara baskı yapıldığı ve camilerin yıkıldığı belirtiliyor. Rapor, Çin'in dini jeopolitik araç olarak kullandığını ve uluslararası kamuoyuna hoşgörü yanılgısı yansıttığını söylüyor. Rapor, Çin'in hesap vermesini ve küresel dayanışma çağrısında bulunuyor.

Haber Giriş Tarihi: 22.10.2025 15:22
Haber Güncellenme Tarihi: 22.10.2025 15:22
https://haberdeger.com/

Dışa hoşgörü, içte baskı

Uygur Araştırmalar Merkezi (CUS) tarafından yayımlanan yeni bir rapor, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) din politikalarındaki çelişkileri gözler önüne serdi. “Çin’in Dine İkiyüzlülüğü: ÇHC’nin Dini Politikalarında Çelişkileri Ortaya Çıkarmak” başlıklı rapor, Pekin yönetiminin dünyaya “din özgürlüğü savunucusu” olarak yansıtılan imajının, ülke içinde yürütülen sert baskı ve asimilasyon politikalarıyla taban tabana zıt olduğunu belgeliyor.

CUS’un hazırladığı çalışmada, Çinli yetkililerin camilerin ve İslami kurumların varlığını vitrin olarak kullanarak, özellikle Müslüman ülkelere karşı dini hoşgörü mesajı verdiği; buna karşın Doğu Türkistan’da Uygur Müslümanlarına yönelik sistematik baskıların sürdüğü vurgulandı.

Ramazan yasağı, cami yıkımları, “yeniden eğitim” kampları

Rapor, Çin’in Doğu Türkistan’da Ramazan orucu, dini kıyafetler ve cami ibadetleri gibi temel dini uygulamaları dahi kısıtladığını ortaya koyuyor. Binlerce cami ve türbenin yıkıldığı, milyonlarca Uygur’un ise “aşırılıkla mücadele” bahanesiyle sözde yeniden eğitim kamplarında alıkonulduğu belirtildi.

Raporda, bu uygulamaların “modern tarihin en kapsamlı dini zulüm kampanyalarından biri” olduğu değerlendirmesi yer aldı.

“Çin, dini jeopolitik araç olarak kullanıyor”

CUS’un raporuna göre Çin, dini sadece iç kontrol aracı olarak değil, jeopolitik bir güç unsuru olarak da kullanıyor. Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) ve diğer diplomatik platformlar aracılığıyla Müslüman çoğunluklu ülkelerle ilişkilerini güçlendiren Pekin, bu ülkelerin sessizliğini sağlamak için dini söylemleri manipüle ediyor.

Rapor, Çin’in devlet kontrolündeki medya organları ve resmi dini kurumlarla seçici etkileşim kurarak, uluslararası kamuoyuna “hoşgörü yanılgısı” yansıttığını belirtiyor.

Abdulhakim Idris: “Bu aldatma küresel ahlaki standartlara hakaret”

Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü Abdulhakim Idris, rapora ilişkin açıklamasında Çin’in “çifte oyununa” dikkat çekti:

“Çin hükümeti bir yandan camileri yıkıyor, imamları ev hapsine alıyor; diğer yandan yurtdışındaki camilere bağış yaparak kendisini Müslümanların dostu gibi gösteriyor. Bu aldatma sadece zulüm mağdurlarına hakaret değil, aynı zamanda küresel din özgürlüğü standartlarına da ağır bir darbe.

Idris, Müslüman dünyasına da çağrıda bulunarak, “Bu adaletsizlik karşısında sessiz kalmak, suç ortaklığına dönüşür” ifadelerini kullandı.

Uluslararası çağrı: “Çin hesap vermeli”

CUS raporu, sonunda demokratik hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerine net bir çağrı yapıyor:

Pekin’in dini çifte standartlarının ifşa edilmesi, ÇKP’nin diplomatik, yasal ve ekonomik yollarla sorumlu tutulması, Uygur Müslümanları, Tibetliler, Çinli Hristiyanlar ve Falun Gong mensuplarıyla küresel dayanışma ağı kurulması.

Rapor, Çin’in uluslararası arenada savunduğunu iddia ettiği “inanç özgürlüğü” ilkeleriyle gerçekte yürüttüğü baskı politikaları arasındaki uçurumu gözler önüne sererek son buluyor.