
“Gözlerini ellerinde taşıyan birini gördüm”
6 Ağustos 1945 sabahı saat 08:15’te Hiroşima’ya atılan “Little Boy” adlı atom bombası, insanlık tarihinin en yıkıcı anlarından birini başlattı. O sırada 13 yaşında olan ve patlamadan sağ kurtulan Setsuko Thurlow, yaşadıklarını yıllar sonra şu sözlerle anlattı:
“Bir anda pencerede mavi-beyaz bir ışık parladı. Ardından havada süzüldüğümü hissettim. Derileri sarkan, saçları dimdik, gözlerini ellerinde taşıyan insanlar gördüm.”
Bugün 93 yaşında olan Thurlow, Nobel ödüllü ICAN kampanyasının da sözcülüğünü yaptı. Nükleer silahsızlanma mücadelesine adanmış hayatı, Japonya’nın nükleer karşıtı mirasının da sesi haline geldi.
Japonya: Felaketin ve direnişin hafızası
Japonya’da her yıl 6 Ağustos’ta düzenlenen törenle Hiroşima kurbanları anılıyor. “Barış Çanı” çalıyor, Hiroşima Belediye Başkanı nükleer silahların tamamen ortadan kaldırılması çağrısı yapıyor. Törenler, Japonya’nın 1946’da yürürlüğe giren Barış Anayasası ve “üretmeme, edinmeme, sokmama” ilkelerine dayanıyor.
Tarihçi Takuma Melber’e göre Japonya, nükleer travmayı kendi kimliğinin bir parçası haline getirdi:
“Hiroşima, Nagazaki ve Fukuşima… Japonya kendini bu felaketlerin kader ülkesi olarak görüyor.”
ABD özür dilemedi, asker göndermeye devam ediyor
Atom bombalarının ardından teslim olan Japonya, savaş sonrası ABD’nin yakın müttefiki haline geldi. Ancak Washington hiçbir zaman resmi bir özür dilemedi. Bugün yaklaşık 54 bin Amerikan askeri hala Japonya’da konuşlu. Japonya, güvenliğini büyük ölçüde ABD'nin nükleer şemsiyesi altında sürdürüyor.
Güvenlik uzmanı Nico Lange’ye göre, Japonya kendini Çin ve Kuzey Kore gibi komşuları nedeniyle “ön cephe ülkesi” olarak görüyor:
“Almanya hâlâ savaşı uzak bir kriz olarak görüyor olabilir ama Japonlar ciddiyetle yaşıyor.”
Dünya nükleer silahlara yeniden mi yöneliyor?
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) 2024 verilerine göre, küresel savunma harcamaları Soğuk Savaş’tan bu yana rekor seviyeye ulaştı. Harcamalar bir yılda yüzde 9,4 arttı ve en büyük yatırımlar nükleer silah modernizasyonuna yapıldı.
SIPRI Direktörü Dan Smith, “Nükleer silahsızlanma yavaşlıyor, hatta tersine dönüyor” diyerek uyarıyor. Nükleer silah edinmeyi ya da topraklarına konuşlandırmayı düşünen ülke sayısı artıyor.
Bugün Rusya 5.459, ABD 5.177 başlıkla en büyük cephaneliklere sahip. Onları Çin, Fransa, İngiltere, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore izliyor.
Nükleer silahınız yoksa masada söz hakkınız var mı?
Almanya ve Japonya, nükleer silah kullanmayan ülkeler arasında yer alıyor. Ancak her iki ülke de karar yetkisinin başka ellerde olmasından dolayı sorgulanıyor.
Almanya, ABD’ye ait atom bombalarına ev sahipliği yaparken, Japonya ise güvenliğini tamamen ABD'ye emanet ediyor. Japonya'da bazı siyasetçiler sınırlı bir nükleer cephaneliği savunsa da halk bu fikre sıcak bakmıyor.
Melber, Japon kamuoyunun yaklaşımını şöyle özetliyor:
“Bu bölgede yeniden emperyal bir güç olmamalıyız. Bu yüzden ABD koruması devam ediyor.”
“Bu çılgınlığı durdurmalıyız”
“Hibakuşa” yani hayatta kalan bomba tanıkları, her geçen yıl azalıyor. Ancak Setsuko Thurlow gibi isimler hala seslerini yükseltiyor.
“Bugün hâlâ 16 bin nükleer silah var. Bu akıl almaz bir suç. O gün tek bir ülke vardı, şimdi dokuz. Bu çılgınlığı durdurmalıyız.”
80 yıl sonra bile Hiroşima ve Nagazaki sadece birer tarihi olay değil, insanlık için hala güncel bir uyarı. Çünkü nükleer saat yeniden tik tak etmeye başladı.