
Kısa Ömrüne Büyük Eserler Sığdıran Bir Düşünce Adamı
25 Kasım 1938’de Kırşehir’de doğan Erol Güngör, genç yaşta başladığı akademik ve fikri hayatında çok sayıda kitap ve yüzlerce makale kaleme aldı. 24 Nisan 1983’te henüz 45 yaşındayken vefat eden Güngör, Türk düşünce dünyasında derin izler bıraktı. Batı kültürünün temel eserlerini Türkçeye kazandırmasıyla da Türk gençliğine önemli bir kültürel miras sundu.
Milliyetçilik ve Kültürün Merkezdeki Yeri
Erol Güngör’ün düşünce sisteminin odağında milliyetçilik vardı. Ancak onun milliyetçiliği, dar bir ideolojik çerçeveden ziyade, kültür ve tarih bilincine dayalı bir anlayıştı. Güngör’e göre milliyetçilik, bir milletin kültürünü koruyarak onu çağdaş dünyada yükseltme çabasıydı. “İnsanları sevmek, onlara hizmet etmeyi gerektirir; bu hizmetin de medeniyetçi olan bir milliyetçilikten daha başka bir yolda yapılabileceği şüphelidir” diyerek bu yaklaşımını açıkça ortaya koyuyordu.
İslamiyet ve Milliyetçilik Arasındaki Uyum
Erol Güngör’e göre İslamiyet ile Türk milliyetçiliği birbirinden kopuk değil, bilakis birbirini tamamlayan iki unsurdu. Türklerin tarih boyunca İslamiyet sayesinde birlik sağladığını savunan Güngör, “Türkler Müslüman olmasalardı, değişik kavimler halinde dağılıp gidebilirlerdi” diyerek İslam’ın Türk milleti için birleştirici rolüne dikkat çekiyordu.
Aydın-Halk İkilemi ve Milliyetçi Aydın Tipi
Güngör, Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olarak aydın-halk kopukluğunu görüyordu. Halktan uzak, jakoben tavırlı aydın tipine karşı, milliyetçi aydının halkla aynı kültürel kökten beslenmesi gerektiğini savunuyordu. Ancak bunun bir “halkçılık” değil, rehberlik meselesi olduğunu da vurguluyordu: “Halk aydından kendi gibi gözükmesini değil, kendisine yol göstermesini bekler.”
Kültür Milliyetçiliği ve Batı ile İlişki
Güngör, kültür-medeniyet ayrımını reddederek Türk kültürünün kendi içinde bir medeniyet olduğunu ileri sürdü. Batı karşısında ne körü körüne taklitçiliği ne de tamamen reddetmeyi savunuyordu. Ona göre, Türk milleti kendi tarihine ve kültürüne yaslandığında, özgün bir şekilde modernleşebilir ve dünya medeniyetine katkıda bulunabilirdi.
Osmanlı ve Türk Tarihine Bakışı
Türk tarihini bir bütün olarak değerlendiren Erol Güngör, Osmanlı’yı “yaratıcı gücümüzün en büyük sembolü” olarak nitelendirdi. Ona göre Osmanlı, Türk milletine “sonsuz bir ilham kaynağı” idi ve bu miras geleceğe taşınmalıydı.
Erol Güngör’ün Mirası
Prof. Dr. Erol Güngör, kısa yaşamına rağmen Türk milliyetçiliğine “ilmî haysiyet” kazandırmış bir fikir adamıdır. Onun milliyetçilik anlayışı, hoşgörülü, ılımlı ve kültüre dayalı bir çizgiye sahiptir. Türk milletine duyduğu derin sevgiyi, ilim ciddiyetiyle birleştiren Güngör, bugün hâlâ Türk aydınları için bir referans noktası olmaya devam etmektedir.