
Klasikten animeye uzanan yol
“Metropolis” ismi sinema tarihine yabancı değil. 1927 yapımı Fritz Lang imzalı sessiz film, bilimkurgu sinemasının temel taşlarından biri. Ancak Rintaro’nun 2001 tarihli animesi, bu mirası Tezuka’nın manga vizyonuyla buluşturuyor. İlginçtir ki Tezuka, Lang’ın filmini hiç izlememiş, yalnızca bir dergide gördüğü görselden etkilenerek kendi mangasını kaleme almış. İşte bu tesadüfi esin, yıllar sonra animeye dönüşen uzun bir kültürel zincirin ilk halkası oldu.
İnsan mı, makine mi?
Anime, görkemli gökdelenler ve ışıklı sokaklardan oluşan devasa bir şehirde başlıyor. Dedektif Shunsuke Ban ve yeğeni Kenichi, kayıp bir bilim insanını ararken kendilerini şehrin kalbinde dönen büyük bir komplonun içinde buluyorlar. Milyarder Duke Red’in amacı, insana tıpatıp benzeyen bir robot aracılığıyla —Tima— dünyayı yönetmek.
Ama işler planlandığı gibi gitmiyor. Tima’nın kimlik arayışı, insani duygulara sahip bir makinenin varlığı ve “ruh” kavramı etrafında gelişen çatışma, yalnızca bir bilimkurgu macerası değil; insan olmanın anlamına dair felsefi bir sorgulama.
Görsel bir şölen, felsefi bir derinlik
Madhouse’un imzasını taşıyan film, görkemli arka plan tasarımları ve Art Deco esintili şehir dokusuyla göz kamaştırıyor. Ziggurat adlı devasa yapı, yalnızca kentsel bir simge değil; aynı zamanda iktidar, hırs ve Babil Kulesi mitosuna gönderme yapan güçlü bir metafor.
Müzikler de en az görsellik kadar dikkat çekici. Caz ve blues tınıları, Ray Charles’ın “I Can’t Stop Loving You” şarkısıyla birleştiğinde, kıyamet sahnelerine beklenmedik bir duygusal yoğunluk katıyor. Bu tercih, filmi sıradan bir anime olmaktan çıkarıp evrensel bir sanat deneyimine dönüştürüyor.
Manga ile anime arasında
Tezuka’nın mangasında cinsiyet değiştirebilen, olağanüstü yeteneklere sahip Michi karakteri, animede daha sade ama güçlü bir figür olan Tima’ya dönüşüyor. Manga ile film arasındaki bu fark, aslında eserin zamanlar arası yolculuğunun bir göstergesi. Her uyarlama, yeni bir katman ekliyor.
Evrensel temalar
Film, yalnızca insan–makine ilişkisini sorgulamıyor. Aynı zamanda sınıf çatışmaları, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve faşizm gibi evrensel temaları da işliyor. Robotlara isim verilmesinin yasak olduğu bir toplumda Kenichi’nin onlara isim takması, basit bir detay değil; insanlık tarihindeki özgürlük ve eşitlik mücadelelerine açık bir gönderme.
Neden izlenmeli?
Metropolis, yalnızca bir anime hayranını değil, sinema tarihine ilgi duyan herkesi kendine çekebilecek bir yapım. Çünkü film, büyük bütçeli Hollywood gerilimlerini andıran temposuna rağmen, en derin soruyu sormaktan geri durmuyor: “İnsan olmak nedir?”
Metropolis (2001)
Yönetmen: Rintaro Senaryo: Osamu Tezuka, Katsuhiro Ôtomo, Marc Handler Stüdyo: Madhouse Süre: 108 dk Tür: Bilimkurgu, Macera, Dram IMDb: 7.2Metropolis, yalnızca bir animasyon değil; insanın kendi yarattığı makinelerle yüzleştiği, varoluşun en eski sorularına yeniden bakmamızı sağlayan bir kült film.
Yönetmen hakkında: Rintaro (Şigeyuki Hayashi)
Doğum: 22 Ocak 1941, Tokyo – Japon anime sinemasının usta yönetmenlerinden. Gerçek adı Şigeyuki Hayashi, zaman zaman Kuruma Hino adını da kullandı. Kariyerine 17 yaşında, Toei Animation’da Hakujaden (1958) filminde ara animatör olarak başladı. Kısa süre sonra Osamu Tezuka’nın stüdyosu Mushi Productions’a geçti; 1963’te Astro Boy’un bir bölümünü yöneterek ilk yönetmenlik deneyimini yaşadı. 1971’den itibaren serbest çalışan bir yönetmen olarak TV serileri ve uzun metrajlar çekti; Madhouse’un kurucu ortaklarından biri kabul edilir.
Etkiler & Üslup: Sıkı bir bilimkurgu hayranı. Amerikan westernleri, gangster sineması, film-noir ve Fransız sinemasından beslendiğini söylüyor. Tezuka etkisi belirgindir; Metropolis’i yaparken “Tezuka’nın ruhunu iletmek” istediğini vurgulamıştır. Estetikte Art Deco, hikâyede otorite eleştirisi ve varoluş soruları Rintaro sinemasının ayırt edici öğeleridir.
Seçme ödül & adaylıklar:
Alexander Senki – Netizen’s Choice, Puchon Uluslararası Fantastik Film Festivali (1998) Metropolis – En İyi Animasyon (2.lik), Fant-Asia Film Festivali (2001) Metropolis – Sitges’te En İyi Film adaylığı (2001)Öne çıkan yapımlar (kısa filmografi):
Filmler: Galaxy Express 999 (1979), Adieu Galaxy Express 999 (1981), Harmagedon (1983), X (1996), Metropolis (2001), Yona Yona Penguin (2009) OVA/TV: Space Pirate Captain Harlock (1978–79), Kimba the White Lion (bölümler), Final Fantasy: Legend of the Crystals (1994), Captain Herlock: Endless Odyssey (2002) Kısa Filmler: Labyrinth Labyrinthos (Neo Tokyo, 1987), Yamanaka Sadao’ya Adanan Manga Film: Nezumikozō Jirokichi (2023) Güncel: Son yıllarda Kyoto Seika Üniversitesi’nde ders veriyor; 2023’te yeni kısa filmi Niigata Uluslararası Animasyon Festivali’nde prömiyer yaptı. Rintaro’nun üretimi, Tezuka mirası ile modern anlatı tekniklerini buluşturan, türlerüstü bir sinema anlayışını temsil ediyor.