
Bir hayatın çöküşünden sonsuz ihtimallere
Romanın merkezinde Nora Seed var. Çocukluğundan itibaren kendine biçilen rolleri dolduramamış, hayatın hiçbir alanında tutunamamış bir kadın… Yüzücülükte başarının eşiğinden dönüyor, müzikte potansiyelini yarım bırakıyor, ilişkilerinde sürekli kaybediyor. Bir gün her şey üst üste geliyor: işini kaybediyor, kedisi ölüyor, dostlukları tükeniyor. Ve gece yarısı, “yanlış hayat” fikrinin ağırlığı altında intihara kalkışıyor.
Ama ölümün yerine kendini bambaşka bir mekânda buluyor: Gece Yarısı Kütüphanesi. Sonsuz sayıda kitapla dolu bu kütüphane, Nora’ya pişmanlıklarının izini sürme şansı veriyor. Her kitap, onun almadığı bir kararı, seçmediği bir yolu, yaşayamadığı bir ihtimali temsil ediyor.
Alternatif hayatlar, eksilmeyen boşluklar
Nora farklı Noraların hayatlarına adım atıyor: olimpiyat madalyalı bir yüzücü, dünyaca ünlü bir şarkıcı, başarılı bir buzul bilimci, bar sahibi bir kadın, mutlu bir eş ve anne… Ancak hangi paralel evrene adım atarsa atsın, mutluluğun tam olmadığını fark ediyor. Başarı, ün ya da aşk… Hepsi, başka bir boşlukla geliyor.
Bu arayış, romanın en çarpıcı sorusunu açığa çıkarıyor: “Mükemmel hayat diye bir şey var mı, yoksa hayata anlam katan şey, onu bizzat inşa etme çabamız mı?”
Romanın kalbinde iki mesaj
Haig, Nora’nın yolculuğundan iki temel mesaj çıkarıyor.
Birincisi: Hayat, teoride sonsuz ihtimaller sunsa da asıl değer, elimizdeki tek hayatın farkına varmakta. Kaçırılan fırsatlar, “keşke”ler, pişmanlıklar aslında yaşamın bütününü belirlemiyor.
İkincisi: Mutluluk, hak edilmemiş bir hediye değil. Emek, çaba ve seçimlerin sorumluluğu olmadan hiçbir hayat gerçek anlamda doyurucu değil. Nora’nın alternatif evrenlerde bulduğu “kusursuz” hayatlar bile, bu yüzden ona ait değil.
Modern zamanların yeni klasiklerinden
Gece Yarısı Kütüphanesi, felsefi bir metin kadar derin, modern bir roman kadar sürükleyici. Haig, varoluşçu soruları basit ama çarpıcı bir kurguyla işliyor: “Yaşamaya değer bir hayat nedir?” sorusu roman boyunca yankılanıyor.
Belki de bu yüzden kitap, yalnızca bir roman değil; aynı zamanda günümüz insanına bir hatırlatma. Tükenen zamanın, kaybolan fırsatların, pişmanlıkların arasında sıkışmış her okura şunu söylüyor: “Hayatını değiştirmek için sonsuz ihtimallere değil, tek bir karara ihtiyacın var.”
Umut için yazan yazar: Matt Haig
Bugün sizlere bana ve daha birçok okura umut veren bir yazardan bahsedeceğim. Kendisi, sadece okurlarına değil kendine de umut vermek için yazıyor. Belki onu Gece Yarısı Kütüphanesi ile tanıyorsunuz, belki de Zamanı Durdurmanın Yolları ile… Henüz tanışmadıysanız, büyük ihtimalle bu yazıdan sonra tanımak isteyeceksiniz.
Matt Haig’in hayatı
1975’te Sheffield’da doğan Haig, İngiliz Edebiyatı üzerine yüksek lisans yaptı. Yirmili yaşlarında İbiza’da yaşarken ağır bir depresyon geçirdi ve ölümün kıyısından döndü. Bu deneyim, daha sonra kişisel gelişim türünde klasikleşen “Yaşama Tutunmak İçin Nedenler” kitabına ilham verdi.
Yazarlık serüveni
2004’te yayımlanan The Last Family in England ile yazarlığa adım atan Haig, farklı türlerde eserler verdi. Yetişkinler için romanlar, çocuklara yönelik hikâyeler, kurgu dışı denemeler… Onun kalemi tür sınırlarını sevmiyor. İnsanlar, Zamanı Durdurmanın Yolları ve elbette Gece Yarısı Kütüphanesi en çok bilinen eserleri arasında.
Yazım stili
Haig’in üslubu samimi, yalın ve umut dolu. Romanlarında depresyon ve anksiyete gibi kendi deneyimlerinden süzülen temalar alt metin olarak yer alıyor. Okuyucusuyla sanki birebir sohbet ediyor; dertleşiyor, teselli ediyor. Belki de onu bu kadar çok okunur kılan tam olarak bu yakınlık.
Haig’in kitaplığı
Romanlar: İnsanlar, Zamanı Durdurmanın Yolları, Gece Yarısı Kütüphanesi… Kurgu Dışı: Yaşama Tutunmak İçin Nedenler, Nevrotik Bir Gezegenden Notlar, Rahatlama Kitabı… Çocuk Kitapları: Nikolas – Noel Adında Bir Çocuk, The Truth Pixie, Evie and the Animals ve daha niceleri.Matt Haig, hâlâ depresyonla mücadele eden, ama kalemiyle hem kendine hem okurlarına umut aşılayan bir yazar. Onu okurken yalnızca edebiyatla değil, insanın varoluşuna dair en temel sorularla da karşılaşıyorsunuz.