
İnsan hakları aktivisti ve eğitimci kimliğiyle tanınan Aydoğan Doğan, sosyal medyada yayımladığı mesajında, meselelere insani bakışla yaklaşmanın gerçek ahlakın temeli olduğunu ifade etti. Gazze’deki soykırıma karşı çıkmayı, Doğu Türkistan için mücadele etmeyi, Yemenli çocukları hatırlatmayı ve Roboski’deki masumlar için yas tutmayı bir “vicdani zorunluluk” olarak niteledi.
Doğan, “Bu vicdan ayrımcılığı reddeder ve sınır tanımaz” diyerek, Suriyeli mültecilere empati göstermenin ve Ukraynalı mağdurlarla dayanışmanın aynı insani duruş olduğunu belirtti. İsrail yerine İran’ı, ABD yerine Küba’yı desteklemenin; direnişçi halklara saygı göstermenin bir vicdan meselesi olduğunun altını çizdi.
Sanatta da çeşitliliğin önemine değinen Doğan, Neşet Ertaş’ın türkülerinden Şakiro’nun Kürtçe müziğine, Sabahat Akkiraz’ın Alevi deyişlerinden Sünni ilahilerine, Hrant Dink’in Ermenice ağıtlarından Çerkes folkloruna ve Roman müziğine kadar tüm kültürel değerlerin kucaklanması gerektiğini vurguladı. Bu yaklaşımın bölücülük değil, aksine “bütünleştiricilik” olduğunu söyledi.
Buna karşılık Doğan, çeşitliliği savunmakla bölücülük arasındaki çizgiye dikkat çekerek şu ifadeyi kullandı:
“Kim farklılıkları dillendirirken ayrılık istiyorsa bölücüdür. Kim farklılıkları zenginlik görüp birlik istiyorsa yurtseverdir. Ve birliğin en temel şartı olan eşitlik talebi için çalışmak gerçek yurtseverliktir. Biz yurtseveriz! Siz, ister Türk ister Kürt olun, ister kızıl ister yeşil olun, ister Kemalist ister İttihatçı olun; kendinizden olmayanları ötekileştirdiğiniz için, yok saydığınız için bölücüsünüz!”
İşte Doğan'ın paylaştığı yazının tam hali: