
BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat depremlerinde yıkılan Ezgi Apartmanı davasının firari sanıkları Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel, Ankara’nın Etimesgut ilçesindeki bir villada yakalandı.
876’şar yıl hapis cezası istemiyle yargılanan sanıkların saklandığı 7 bin metrekarelik lüks villanın, eski AK Parti Antalya Milletvekili Hüseyin Samani’nin damadı Cengiz Gökay’a ait olduğu ortaya çıktı. Gökay, “Onların kaldığını bilmiyordum, kızları kiralamıştı” diyerek sorumluluğu reddetti.
“Ben çocuklarımı siyah torbalarla gömüyordum, onlar villada tatilde” Ezgi Apartmanı’nda gelini, oğlu ve torununu kaybeden Nurgül Göksu, resmi X hesabından yaptığı paylaşımda, “Ben evlatlarımı depremin 8. günü gece siyah torbalarla koydum toprağa, torunum Asude’nin altındaki bezi bile çıkaramadık. Ben depremden bu yana evlatlarımın mezarına çiçekler ekip kendimi avutmaya çalışırken, firariler 7200 metrekare arazide lüks villada tatil yapıyormuş. Yazıklar olsun! Tüm Türkiye biliyor firarileri, nasıl tanımadığınızı iddia edersiniz” sözleriyle öfkesini dile getirdi.
Sahte diploma skandalı Nurgül Göksu, aylardır adalet arayışını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde, gelini Avukat Nesibe Kaya Zabun’un Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi diplomasının iptal edildiği, yerine başka bir kişi adına sahte diploma düzenlendiği ortaya çıkmıştı. Bu skandal, hem depremde yıkılan binaların sorumlularının yakalanamaması hem de hukuk sistemindeki çürüme tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Bu tablo, Türkiye’de “hesap vermeyenlerin” lüks içinde saklanabildiği, “hak arayanların” ise mezarlık başında çiçek sulayarak avutulduğu bir düzeni gözler önüne seriyor. Depremin üzerinden 2 yıl geçti; ancak ne ihmaller zincirinin tüm halkaları ortaya çıkarıldı ne de adalet arayanların yarası sarıldı. Üstelik hukuk fakültesinden mezun dahi olmayan bir kişinin yıllarca avukatlık yapabilmesi, sahte diplomaların yargı sistemine kadar sızabildiğini gösteriyor.
Türkiye’de adaletin terazisi, enkaz altında kalan binlerce hayatla birlikte ağır biçimde sarsılmış durumda. Bir yanda 7200 metrekarelik villalarda saklanan firariler, diğer yanda evladının mezarına çiçek diken bir anne… Bu çelişki, yalnızca bireysel vicdanları değil, devletin tüm kurumlarını sorgulatıyor.