2026’da geçerli olacak asgari ücret için kritik süreç sürerken, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na katılmayan TÜRK-İŞ’in Bakanlığa kapalı zarfla sunduğu talebin içeriği netleşti. Rakam açıklanmadan yapılan hesaplamalar, net asgari ücretin 39 bin 525 liraya işaret ettiğini ortaya koydu.
Asgari ücret pazarlığında işçi tarafı masada yok ama talep masaya kondu
2026 yılı asgari ücretinin belirleneceği Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını gerçekleştirdi. Hükümet ve işveren temsilcilerinin katıldığı toplantıda herhangi bir rakam telaffuz edilmezken, işçi kesimini temsilen komisyona katılmayan TÜRK-İŞ, taleplerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yazılı bir mektupla iletti.
Rakam söylenmedi, hesaplama her şeyi söyledi
Basına yansıyan bilgilere göre TÜRK-İŞ, mektubunda doğrudan bir ücret rakamı açıklamadı. Ancak talep edilen kalemler bir araya getirildiğinde, mevcut net asgari ücrete yüzde 78,8 oranında artış yapılması gerektiği hesaplandı. Bu oran, asgari ücretin 39 bin 525 liraya yükselmesi anlamına geliyor. Böylece işçi konfederasyonunun talebi fiilen 40 bin lira sınırına dayanmış oldu.
Geçen yılın kaybı, bu yılın hayat pahalılığı
TÜRK-İŞ’in Bakanlığa sunduğu metinde, öncelikle 2025 yılında karşılanmayan yüzde 14,38’lik enflasyon kaybının telafi edilmesi istendi. Bunun yanı sıra gıda, kira, ulaşım ve eğitim harcamalarında yaşanan yüksek artışların ücretlere yansıtılması talep edildi. Mektupta, ekonomik büyümenin yarattığı refahın da ücretlilerle paylaşılması gerektiği vurgulandı.
Çalışma hayatındaki yapısal sorunlara dikkat çekildi
Mektupta yalnızca asgari ücret rakamı değil, çalışma hayatına dair daha geniş bir tablo da çizildi. Asgari ücretlilerin alım gücündeki erimeye, emeklilerin yaşadığı gelir kaybına, çocuk işçiliğine ve iş cinayetlerine dikkat çekilerek, ücret politikasının sosyal devlet ilkesi çerçevesinde ele alınması çağrısı yapıldı.
Gözler 18 Aralık’taki ikinci toplantıda
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ikinci toplantısı 18 Aralık 2025’te yapılacak. Toplantı öncesinde işçi kesiminin masada olmaması tartışma yaratırken, kapalı zarfla iletilen bu talebin hükümet ve işveren cephesinde nasıl karşılık bulacağı merak konusu olmaya devam ediyor.