Furkan Bölükbaşı yazdı

Siyaset, toplum ve devletin yapısal kodları yeniden yazılıyor.

Haber Giriş Tarihi: 12.07.2025 15:29
Haber Güncellenme Tarihi: 12.07.2025 15:29
https://haberdeger.com/

Selanik Mason İttifakı’nın Çöküşü ve Kudüs İttifakı’nın Doğuşu

Türkiye yeni bir eşiğe ilerliyor. Derin fay hatları artık sadece sarsmıyor, kabuk değiştiriyor. Siyaset, toplum ve devletin yapısal kodları yeniden yazılıyor. Bu süreçte milletin gerçek iradesini temsil eden bir blok ortaya çıkıyor: AK Parti, MHP ve dönüşen DEM’in ortaklaştığı geniş halk cephesi.

Bu cephe, yalnızca iktidar bloğu değil; bir devlet inşa projesidir. Bu blok, milletin, ümmetin ve medeniyetin iç içe geçmiş tarihsel ortak aklını temsil ediyor.

Karşı cephede ise adı henüz resmi olarak konmasa da, ruhu çoktan deşifre olmuş bir ittifak belirdi: CHP, ZP ve İYİ Parti’nin şekillendirdiği, sosyolojik temeli olmayan yapay bir cephe. Bu ittifak, elitist ve halka düşman söylemini Kemalist jakobenlikle süsleyerek, yüzyıllık bir vesayet özlemini yeniden hortlatmaya çalışıyor.

Ben bu yapıya artık doğrudan ismini koyuyorum: Selanik Mason İttifakı.

Çünkü bu ittifak; Batıcı bürokrasinin, İttihatçı ırkçılığın, Kemalist laikçiliğin ve Batı’ya bağlı “protokol İslamı”nın son tortusudur. Kiminin kökü Paris’te, kiminin aklı Brüksel’de, kiminin gözü hala Kandil’de. Hepsinin ortak noktası ise millete, ümmete ve Erdoğan’a olan düşmanlıklarıdır.

Ama tarih bu ittifaka hayat hakkı tanımayacak. Çünkü bu topraklarda artık ırkçılığın, jakobenliğin, Batı kopyası ulusçuluğun ve Kemalist dogmanın hiçbir karşılığı kalmadı. Erdoğan liderliğinde oluşan yeni siyasal hat, sadece bir iktidar değişimi değil; bir medeniyet devrimidir.

Ve bugün bu devrimin adı, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ilan edildi: Kudüs İttifakı.

Bu ittifak; Türk’ün devlet aklını, Kürt’ün derin ilmini ve Arap’ın medeniyet tecrübesini birleştiren tarihsel bir diriliş ruhudur. Erdoğan, bu kavramla sadece yeni bir dış politik eksen değil; aynı zamanda ümmetin geleceğini şekillendirecek bir siyasal paradigmayı ilan etti. Kudüs İttifakı, aynı zamanda Yeni Hilafet Projesi’nin de ön sözüdür.

Bugün Filistin’de yaşananlar sadece bir trajedi değil; aynı zamanda bir inşa sürecidir. Erdoğan’ın yürüttüğü stratejik hamleler, sadece diplomatik çabalar değil, İslam coğrafyasını yeniden dizayn eden bir irade gösterisidir. Kudüs İttifakı’nın hedefi, sadece İsrail zulmünü durdurmak değil; ümmetin iradesini merkeze alan yeni bir siyasal düzeni tesis etmektir.

Ve bu düzenin nihai sonucu bellidir: Hilafet Devleti’nin geri dönüşü.

Evet, tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi. Ama bu kez farklı olarak; bu hilafet, İstanbul merkezli değil, ümmet merkezli olacak. Türk-Kürt-Arap omurgasıyla inşa edilen bu yeni yapı, salt bir teokratik sistem değil; adalet, temsil ve hakikat temelli bir medeniyet modeli olacaktır.

Filistin’de Erdoğan’ın dayattığı barış, sadece bölgesel bir çözüm değil; ümmetin parçalanmışlığının onarılmasıdır. Bu barış, yalnızca bir harita düzeltmesi değil; ümmetin yeniden bir araya gelişinin siyasal şifresidir. Bu yüzden Erdoğan’ın öncülüğünde sağlanacak her diplomatik zafer, aslında hilafetin meşruiyetini tesis eden bir adım olacaktır.

Selanik Mason İttifakı’nın çöküşü, sadece bu topraklardaki Kemalist rejimin sonunu değil; aynı zamanda Batı’nın ümmete dayattığı modern ulus-devlet paradigmasının da bitişini ilan edecektir.

Yeni model; ne etnikçidir ne mezhepçidir. Bu model; bir ümmet tasavvurudur.

Ordunun gözünü artık Diyarbakır’a değil, Kudüs’e, Beyrut’a, Tel Aviv’e dikmesi tam da bu paradigma değişiminin sembolüdür. Erdoğan, TSK’nın ufkunu kendi topraklarının içine değil ümmete düşman olana karşı yeniden konumlandırıyor. Bu sadece bir güvenlik stratejisi değil, bir siyasal bilinç devrimidir.

Tarih bir kez daha Erdoğan’ı sahneye çağırdı. Ve Erdoğan da bu çağrıya verdiği cevapla yalnızca bir lider değil, bir çağın kurucusu olduğunu ispatladı.

Kudüs İttifakı yükseliyor.

Ve onun ardından yürüyenler, sadece bir coğrafyanın değil; bir ümmetin kaderini yeniden yazacak.