
78 yaşında hayatını kaybeden sanatçının mal varlığının yaklaşık 1,2 milyar dolar olduğu iddia ediliyor. İstanbul’da daireler, Tuzla’da deniz manzaralı villa, yüklü banka mevduatları ve lüks araçların yer aldığı bu servetin, kızı Saba Abacı’ya kalacağı öne sürülüyor.
Kalp krizi sonrası kurtarılamadı
Türk müziğinin duayen sesi Muazzez Abacı, bir süredir ABD’de kalp rahatsızlığı nedeniyle tedavi altındaydı. Yoğun bakımda günler süren yaşam mücadelesinin ardından, doğum gününde hayata gözlerini yumdu. Sanatçının cenazesinin Türkiye’ye getirileceği ve defin işlemlerinin Bakanlık koordinasyonuyla yapılacağı açıklandı.
1,2 milyar dolarlık servet iddiası
Sabah gazetesinde yer alan habere göre Abacı’nın serveti, yaklaşık 1,2 milyar dolar seviyesinde. Yıllar boyunca elde ettiği kazançlarını gayrimenkul, mevduat ve yatırım araçlarına yönlendiren sanatçının;
Tuzla’da lüks bir villa,
Kuzguncuk ve Şişli’de daireler,
yüksek miktarda banka birikimi ve
bir otomobil ile bir cip sahibi olduğu belirtiliyor.
Abacı’nın finansal danışmanlar eşliğinde mal varlığını yıllar öncesinden düzenlemeye başladığı, çevresine “kazancımı emekle elde ettim, sağlam temellere bıraktım” dediği de iddia ediliyor.
Tek mirasçı: Saba Abacı
Sanatçının tek yasal mirasçısının kızı Saba Abacı olduğu öğrenildi. Muazzez Abacı’nın başka bir yasal mirasçısının bulunmadığı, ancak resmî bir vasiyetnamenin henüz açıklanmadığı bildirildi. Yakın çevresi, Abacı’nın “her şeyim Saba’ya kalsın” şeklinde sözler söylediğini ancak vasiyetin noter tasdikli olup olmadığının henüz bilinmediğini dile getirdi.
Vasiyet tartışmaları sosyal medyada büyüdü
Abacı’nın ölüm haberinin ardından sosyal medya platformu X (Twitter) adeta yorum yağmuruna tutuldu. Birçok kullanıcı sanatçının mal varlığına ilişkin detayları paylaşırken, bazı paylaşımlarda “vasiyetin kızı lehine hazırlandığı” iddiaları yer aldı. Ancak sanatçının avukatından veya ailesinden konuya dair resmî bir açıklama yapılmadı.
Türk müziğinde bir dönemin sonu
1947 doğumlu Muazzez Abacı, sahneye ilk adımını 1960’larda attı. Güçlü sesi, zarafeti ve sahne disipliniyle Türk Sanat Müziği’nde kendine has bir yer edindi. TRT repertuvarındaki klasik eserlerin unutulmaz yorumcusu olarak, onlarca albüme ve yüzlerce konsere imza attı. Kariyeri boyunca hem sahne duruşu hem müzikal derinliğiyle “klasiklerin yaşayan sesi” olarak anıldı.