Haber Giriş Tarihi: 29.12.2024 09:26
Haber Güncellenme Tarihi: 29.12.2024 09:26
MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de
PKK lideri
Abdullah Öcalan’a, örgütü lağvetmesi koşuluyla, "Umut hakkı için başvurması ve
TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşması" için çağrı yapması üzerine başlayan süreç dün
DEM Parti heyetinin
İmralı'da Öcalan'ı ziyarete gitmesiyle devam etti. Pazar günleri, sosyal medya hesabından gündeme ilişkin analiz yazıları paylaşan
Cumhurbaşkan Başdanışmanı Mehmet Uçum, bugünkü paylaşımına
Kürt meselesine ayırdı.
'Türkler ve Kürtler' başlıklı yazıda "Bugün hiç kimse
“Türk Milletinin etnik yapısı tamamen
Türktür” demez. Dese de gerçeğe aykırı olur" diyen
Uçum, devamında "
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türkiye halkının tüm unsurlarının olduğu gibi
Kürtlerin de Milli Devletidir.
Türkiye Yüzyılı; Türk ve
Kürt yüzyılıdır.
Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti Devletini sahiplenmeleri hem hakları hem yükümlülükleridir" ifadesini kullandı.
Mehmet Uçum'un paylaşımı şöyle:
Türkiye Halkı kurucu ve kapsayıcıdır.
Türkler, Kürtler, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkezler, Boşnaklar, Gürcüler dahil her kesim
Türkiye halkının asli unsurudur.
Türk Milleti Türkiye halkından oluşur. Bugün hiç kimse “Türk Milletinin etnik yapısı tamamen
Türktür” demez. Dese de gerçeğe aykırı olur.
Kürtlerin, Türk Milletinin asli kurucu unsuru ve ayrılmaz parçası olması asla etnik kimliklerinin reddi ve inkârı olarak değerlendirilemez. Bunun önemli delillerinden birisi
Kürtçenin; siyasette, sosyal ve kültürel hayatta, eğitimde ve öğretimde sahip olduğu özgürlüktür.
TBMM’de ‘bilinmeyen dil’ ifadesini fiilen etkisizleştiren
Kürtçe selamlama,
İletişim Başkanının Kürtçe mesajı ve Başkanlığın
Kürtçe kitap yayını gibi son gelişmeler
Kürtçe konusunda Devlet İnisiyatifine bağlı atılan somut adımlardır. Bir dönem etnik temelli sorunların yaşanmış olması çözüm için siyasi mühendislik ürünü olan iki ayrı ulus tezini savunmayı gerektirmez. İki ulus tezine meyletmek emperyalist stratejilere alan açar. Yapay etnik sorunlar üreten, yaşanmış sorunları da istismar eden emperyalist güçler
Türkiye’nin bölünmesi için geliştirdikleri ‘dış
Kürt sorunu’nu
Türkler ve
Kürtler iki ayrı ulustur, projesi üzerine bina etti. Bu proje bağlamında ileri sürülen “iki uluslu tek milli/üniter devlet olmalı” görüşü tuzaktır ve gerçeğe aykırıdır. Kendi içinde çelişkilidir. Böyle bir devletin kurulması ve sürdürülmesi mümkün değildir.
Türk Milletini Türkler ve
Kürtler diye bölmeye yönelen tehdit
Türkiye halkını parçalamayı ve ulusu yok etmeyi amaçlıyor. Yani Ulusumuza yönelik tehdit etnik manada sadece
Türkleri hedeflemiyor. Bu tehdit
Türkler, Kürtler, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkezler, Boşnaklar, Gürcüler dâhil tüm unsurlarıyla
Milletin ve
Türkiye’nin dağıtılmasına yöneliktir.
Türkiye halkının hiç bir unsuru parçalanma tehdidine karşı
Türk Milletini ve Vatanını korumaktan geri durmaz. Öte yandan
Türkiye; coğrafi yapı, nüfus dağılımı, toplumsal içiçelik, inanç birliği, tarihsel ve kültürel ortaklıklar gibi ana özelliklerin bileşkesi olan nesnel gerçeklik sebebiyle bölgesel yönetimli veya federatif seçeneklere de kapalıdır. Hakikat şudur:
Kürtler kurtuluş ve kuruluşla ortaya çıkan Milletin asli unsurudur. Yani
Kürtler, Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası ve bu sıfatla
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve daimi sahibidir. Geleceği, sadece bu nesnel duruma uygun tek seçenek olan tek ulus tek üniter devlet realitesi, güvence altına alır.
Türkiye Halkı çeşitliliğimizin,
Türk Milleti birliğimizin güvencesidir.
Türk Milleti ‘etnik ulusçuluğa’ dayanmaz, hukuki bağ olarak tanımlanan
Türk vatandaşlığına yani ‘yurttaş ulusçuluğuna’ dayanır.
Türk vatandaşlığı etnik değil
Cumhuriyetle kazanılmış; içeriği
Cumhuriyet vatandaşlığı olan ve Devletle kurulan hukuki bağdır. Sonraki vatandaşlıklar da Milli Devletin ve ulusal bilincin temel unsurlarının kabul edilmesi esasına dayandığı için aynı kapsamdadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Türkiye halkının tüm unsurlarının olduğu gibi
Kürtlerin de Milli Devletidir.
Türkiye Yüzyılı; Türk ve
Kürt yüzyılıdır.
Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti Devletini sahiplenmeleri hem hakları hem yükümlülükleridir. Beklenen
Kürtlerin Devletleriyle daha fazla bütünleşmesidir.
Tek Devlet ve Tek Millet Türkiye’nin tek gerçeğidir. Bu gerçeğin kabulünden ve sahiplenilmesinden sonra ve ancak bu şartla
Millet tüm ayrılmaz unsurlarıyla birlikte geleceğiyle ilgili karar verme gücüne kavuşur. Bugünümüzün temel konusu Türkiye halkının tüm unsurlarıyla ve birlik olarak
Türk Milletini ve Üniter
Türkiye Cumhuriyetini sahiplenmesi, geliştirmesi ve güçlendirmesidir.
Türkiye’nin sağlayacağı bu iç birlik ve güçlendireceği iç ve dış cephe
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi bölgede
Türklerin, Arapların ve
Kürtlerin bu yüzyıldaki bütünleşmesini başlatabilir ve
Türkiye’yi her manada bölgenin belirleyici gücü haline getirebilir. Öngörülen ise bu tarihi imkanın realize olacağıdır."