
“Yolsuzluk otoriter liderlik için zemin oluşturuyor” Bilgen, paylaşımında otoriter yönetimlerin yolsuzluklarla ilişkisine dikkat çekti. Yolsuzlukların yalnızca ciddi bir risk değil, aynı zamanda otoriter eğilimlere zemin hazırlayan bir tehlike olduğunu dile getirdi. Türkiye’de 2000’li yılların başında merkez siyasetin çöküş nedeninin de “yolsuzluk ve toplumsal değerlerden kopuş” olduğunu ifade etti.
“Yeni sol, merkez siyasetin kötü taklidi olamaz” Sosyal demokrasinin geleceğine dair uyarılarda bulunan Bilgen, toplumsal beklentiler olan “yeni sol, yeni siyaset ve değişim” kavramlarının merkez siyasetin kötü bir kopyasına indirgenmesinin Türkiye için büyük bir kötülük olacağını söyledi. Bu durumun “yarınları rehin alan bir ipotek” olacağını savundu.
“Siyasetin sosyal intiharı tamamlanır” Bilgen, siyasetin parayı kullanma ve yönetme yetkisinin kişisel menfaat ve kariyer hesaplarına alet edilmesi halinde, “politikanın sosyal intiharının tamamlanacağını” belirtti. Paranın gücünün siyasette halkın aleyhine çevrilmesinin, toplumu gücün ve paranın gerçek sahibi olmaktan uzaklaştırdığını ifade etti.
“Temiz siyaset olmadan demokrasi savunulamaz” Demokrasiyi sadece iktidar karşıtlığına indirgeyen yaklaşımların siyaseti “haksız kazanç ve hızlı zenginleşme kapısına” dönüştürdüğünü söyleyen Bilgen, aydınlar, gazeteciler ve demokrasi mücadelesi verdiğini düşünen kesimlere de eleştiri yöneltti. “Neden hem iktidara hem muhalefete bu eksende çağrılar yapılmaz?” diyerek sorumluluk hatırlatmasında bulundu.
Son olarak Bilgen, şu sorunun sürekli sorulması gerektiğini vurguladı: “Temiz toplum ve temiz siyaset olmadan, halkçı yönetim ve demokrasi savunulabilir mi?”
Bilgen’e göre bu soruyu gündemde tutmadıkça, seçimlerle, mitinglerle veya sokak hareketleriyle hiçbir toplumsal hedefe ulaşılamaz.