
“Ateşkes sevindirici ama kalıcı barış için yetersiz”
Ayhan Bilgen, Gazze’deki ateşkes sürecine ilişkin değerlendirmesinde, “Silahların susmasını şüphesiz değerli görüyoruz; Filistin’de, Gazze’de çocukların ölmemesini umut ediyoruz” sözleriyle söze başladı. Ancak, “Bu yaklaşımla kalıcı bir barışın tesis edilmesi mümkün olmayacak çünkü temel sorunlar devam ediyor” diyerek uyarıda bulundu.
Bilgen, işgal edilmiş topraklar, mülteci kampları ve cezaevlerindeki Filistinli mahkûmlar gibi kronikleşmiş sorunların çözülmeden barışın yalnızca geçici olacağını vurguladı. “İsrail’in bu konularda net bir tutum sergilememesi, kalıcı çözüm ihtimalini zayıflatıyor” dedi.
“Suriye’de nüfus gerçeğiyle silah gücü arasında ciddi bir dengesizlik var”
Suriye meselesinde Bilgen, Trump yönetiminin bölgede kurmaya çalıştığı dengenin “saha gerçekleriyle örtüşmediğini” söyledi. Ona göre, Suriye’de on yılı aşkın süredir süren kriz, askeri güçlerin aşırı büyümesiyle toplumsal yapıyı bozdu:
“Suriye’de nüfus gerçekliğiyle silahlı güç gerçekliği arasında ciddi bir dengesizlik var. Silahı olanın söz hakkı olduğu bir denklem, sürdürülebilir değil.”
Bilgen, özellikle SDG ve YPG arasındaki güç dağılımının orantısız olduğuna dikkat çekti. “Eğer bir yerde istikrar tesis etmek istiyorsanız, oranın sosyolojisini ve demografik gerçekliğini göz ardı etmeden yapmanız gerekir. Yoksa sadece silah gücüyle bir kuruluş sürecini yönetmek mümkün olmaz.”
“İsrail kaosu ister, Amerika ve Avrupa bunu sürdüremez”
Bilgen, İsrail’in bölgesel stratejisiyle Batılı müttefiklerinin çıkarları arasında fark olduğuna dikkat çekti: “İsrail bölgede sürekli kaos isteyebilir; bu kendisi açısından anlaşılır bir şey. Ancak bu durum Amerika için tercih edilir mi, Avrupa için sürdürülebilir mi, bu ayrımı yapmak gerekir.”
Enerji hatlarının güvenliği, Avrupa’nın önceliği; ABD’nin ise Çin’e odaklanmak için Orta Doğu’da istikrar arayışında olduğunu belirtti. “Amerika’nın Orta Doğu’da istikrar istemesinin en önemli sebeplerinden biri dikkatini Çin’e ve Uzak Asya’ya odaklamak” ifadesini kullandı.
Bilgen, ateşkes sürecinin bir başka boyutuna da dikkat çekti: “İran’a yönelik bir saldırı ihtimali önümüzdeki aylarda yükselebilir. Bu sadece hava operasyonu olmayabilir, daha kapsamlı bir çatışma ihtimali yüksek.”
Kıbrıs uyarısı: “Emlak alımları stratejik bir risk haline geliyor”
Konuşmasının son bölümünde Kıbrıs meselesine değinen Bilgen, adada son dönemde artan emlak satışlarının ve yabancı sermaye girişlerinin stratejik risk oluşturduğunu söyledi: “Kıbrıs’ta yerleşime dayanmayan, başka planlar taşıyan yoğun bir emlak satışı var. Bu satışların çoğunun İsrailli iş insanları tarafından yapıldığı iddia ediliyor. Orta vadede bu tablo ciddi bir tehlike.”
Bilgen ayrıca Kıbrıslı siyasetçilerin Türkiye karşıtı popülizme yönelmesini eleştirdi: “Kıbrıs’ta seçim rekabeti elbette doğaldır, ama Türkiye karşıtlığı üzerinden kampanya yürütülmesi hem Kıbrıs’a hem Türkiye’ye zarar verir.”
“İran’a çok cepheli baskı artacak”
İran’daki gelişmelere de değinen Bilgen, bölgede çok yönlü bir kaos senaryosunun olasılığına dikkat çekti: “İran’ı parçalayacak, rejim değişikliğine zorlayacak bir savaş istenen sonucu verir mi bilmiyorum ama bir çatışma kaçınılmaz görünüyor.”
Afganistan–Pakistan hattındaki çatışmaları da hatırlatan Bilgen, “İran sadece batısında değil doğusunda da risklerle karşı karşıya. Çok cephede birden baskı kurulması ihtimali yüksek.” dedi.
“Barış istiyorsak yerel gerçeklerle yüzleşmeliyiz”
Ayhan Bilgen’in konuşmasının genel çizgisi, bölgesel barışın dış aktörlerin senaryolarıyla değil, yerel halkların sosyolojik ve demografik gerçeklikleriyle kurulabileceği yönündeydi.
“Kısa vadeli ateşkesler moral verebilir ama gerçek barış için yetmez. Yerel dengeleri yok sayan her denge planı, yeni bir çatışmanın zeminidir.”