
Uçum: “Türkiye’nin yükseliş dönemi iki aşamada ilerleyecek”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Anadolu Ajansı’nda yayımlanan analizinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Ekim 2024’teki TBMM açılış konuşması ve aynı gün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin diyalog hamlesi ile başlayan “Terörsüz Türkiye yürüyüşü”nün ilk yılını değerlendirdi.
Uçum, bu sürecin Türkiye’nin “yükseliş çağını hazırlayacak” bir dönemin başlangıcı olduğunu belirterek, iki temel aşamadan söz etti:
“Birincisi Terörsüz Türkiye’ye Geçiş Süreci, ikincisi ise Demokrasiyi Geliştirme (İlerletme) Sürecidir. Bu iki süreç asla iç içe geçmemeli, ayrı eksenlerde yürütülmelidir.”
“Geçiş süreci devlet inisiyatifli, demokrasi süreci halk inisiyatifli”
Mehmet Uçum, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu dönüşümün öznesinin hem devlet hem de halk olduğunu, ancak iki sürecin doğasının farklı olduğunu vurguladı. Uçum’a göre “geçiş süreci” devlet politikası olarak yürüyen, terörün kesin ve kalıcı biçimde sona erdirilmesini amaçlayan geçici bir dönem; “demokrasiyi geliştirme süreci” ise halkın talepleriyle şekillenen, daimi ve dinamik bir demokratikleşme programı olacak.
“Geçiş sürecinin konusu terörün bitirilmesidir. Demokrasi süreci ise halkın inisiyatifiyle daha fazla özgürlük, daha etkin devlet ve yeni anayasa hedefini kapsamaktadır. Bu iki aşamayı karıştırmak, Türkiye’nin yol haritasına zarar verir.”
“Geçiş süreci kanunu” önerisi: tek, özel ve kapsayıcı bir yasa
Uçum, terörün sona erdirilmesi için yürütülen geçiş dönemine özel bir yasal düzenleme gerektiğini belirterek, bunun “tek-geçici ve özel bir kanun” olması gerektiğini söyledi. Bu düzenlemenin, münfesih terör örgütü üyelerinin ceza, infaz, toplumsal hayata katılım ve ekonomik bütünleşme süreçlerini kapsayacağını ifade eden Uçum, “toptancı değil, kademeli” bir hukuk yaklaşımı önerdi.
“Münfesih terör örgütü mensuplarının tamamı aynı şekilde değerlendirilemez. Farklı durumda olanlara farklı kurallar uygulanmalıdır. Bu, anayasal zorunluluktur.”
“Demokrasi süreci TBMM merkezli yürütülmeli”
Analizde, geçiş sürecinin ardından başlayacak olan “demokrasiyi geliştirme dönemine” ilişkin de net bir çerçeve çizildi. Uçum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, daha etkin devlet’ vizyonuna atıf yaparak, bu dönemin merkezinde TBMM’nin, demokratik partilerin ve halk inisiyatifinin olacağını belirtti.
“Demokrasiyi geliştirme süreci, Türk halkının tüm kesimlerinin ortak talep ve ihtiyaçlarına dayanacaktır. Kimlik siyaseti değil, ülke siyaseti öne çıkacaktır.”
“Kürtlerin temsilinde tekel yok, süreç tüm toplumu kapsıyor”
Uçum, analizinde “Kürtlerin siyasi temsilinde asla bir tekel olmadığını” vurguladı. “Terörsüz Türkiye” döneminin, Kürt yurttaşların tamamını değil, sadece münfesih örgütle ilişkili unsurları kapsayan teknik bir süreç olduğunu belirtti.
“Geçiş sürecinin özneleri sınırlıdır: Öcalan, örgüt yönetimi ve ilişkili sosyal mecralar. Ancak demokrasi sürecinin özneleri Türkiye halkının tamamıdır.”
“Öcalan’ın rolü yapıcı, fakat süreç üzerinde ön şart yaratılmamalı”
Yazının son bölümünde Uçum, sürecin istismar edilmemesi gerektiği uyarısında bulundu. Bazı çevrelerin “fikri sabotaj” girişimlerinde bulunduğunu belirterek, özellikle “Öcalan’a rağmen Öcalan’ı koruma” tutumlarının sürece zarar verdiğini dile getirdi:
“Öcalan, sürece katkı yapmak için koşullarının iyileştirilmesini istiyor. Ancak onun dışında ileri şartlar dayatmak, sürecin özünü zedeler. Kimse geçiş sürecine öznel ön koşullar icat etmemelidir.”
“Dil, dikkatle kullanılmalı; fikri sabotajlara izin verilmemeli”
Uçum, yazısını dil uyarısıyla sonlandırdı. Sürece yönelik eleştirilerde kullanılan üslubun toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiğini belirterek, “Fiili ve fikri sabotajlara karşı tedbir almak herkesin görevidir” dedi.
Mehmet Uçum’un bu haftaki yazısı, Türkiye’nin terör sonrası dönemi nasıl yöneteceğine dair kapsamlı bir yol haritası sunuyor. Uçum’a göre, devletin yöneteceği “geçiş süreci” tamamlandığında, Türkiye halkı demokratikleşmenin asli öznesi olacak.