SON DAKİKA

Cumhuriyet’in 102. Yılında Dışarıda Kalanlar

Yazının Giriş Tarihi: 29.10.2025 15:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.10.2025 15:49

Bazı tarihler vardır, takvimdeki sıradan bir gün değildir.
Bir dönüm, bir kırılma, bir hatırlayış tarihidir.

Benim için 29 Ekim, sadece Cumhuriyet’in kuruluş yıl dönümü değil; aynı zamanda bir “ihraç” günü.
Devletin bana, bize, bir kuşağa “Artık sen yoksun” dediği gün.

Oysa biz, yıkmak için değil; barış için yola çıkanlardık.
Kalemimizde umut, sözümüzde insanlık, niyetimizde adalet vardı.
Ama 675 sayılı KHK ile, bir sabah ansızın, hayatlarımızın bütün dengeleri altüst edildi.
Ne bir savunma, ne bir gerekçe, ne de bir yüzleşme fırsatı…
Bir gece yayımlanan listeyle “ihraç edildik”; bir gecede kimliğimizden, emeğimizden, hayallerimizden koparıldık.

Peki ne oldu? Aç mı kaldık, açıkta mı kaldık?
Hayır, olan şu:
Güzel yarınları düşleyen emekçiler, tam da Cumhuriyet’in kuruluş yıl dönümünde,
hayatlarından, işlerinden, geleceklerinden ve çocuklarından koparıldı.

Bir ülke, en çok da kendi iyiliğini düşleyen insanlarını kaybetti o gün.

Bize biçilen “sessizlik” rolünü kabul etmedik;
çünkü biz, emekle, adaletle, dayanışmayla büyüyen emekçilerdik.

O günden bugüne on yıl geçti.
On yıl boyunca, adını kimsenin koyamadığı bir sessizliğin içinden geçtik.
Devletin bizi susturduğu yerde, biz birbirimizin sesini duymayı öğrendik.
İşsizliğin, dışlanmanın, damgalanmanın ve kaybın ortasında insan kalmanın yollarını aradık.
Ve bulduk da…

Bu on yıl, benim için bir cezadan çok bir yüzleşme oldu.
Kimin neye inandığını, kimlerin “adalet” derken kimlerin susmayı seçtiğini gördüm.
Ama bir yandan da dayanışmanın sessiz mucizelerini;
bir selamın, bir cümlenin, bir umudun nasıl güç verebildiğini öğrendim.

Barıştan vazgeçmedim.
Çünkü barış istemek, suç değil; insan kalabilmenin en sade halidir.

Cumhuriyet’in 102. yılı kutlanırken ben hâlâ aynı yerdeyim:
Devletin dışında bırakılmış, ama halkının vicdanına sığınmış bir yurttaş olarak.
İhraç edildim, ama vazgeçmedim.
Kimliğimi, sözümü, emeğimi geri aldım.

Bu on yıl, sessiz ama ömürlük bir direnişti.
Çünkü bazen en güçlü direniş, bağırmadan ayakta kalmaktır.

Ve biliyorum:
Bir gün, bu ülke gerçekten barışı konuştuğunda,
bizlerin hikâyeleri onur sayfalarına yazılacak.

Her platformda dediğim gibi:

“Bu coğrafyaya barış gelmediği sürece, iade talebim yoktur.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.