SON DAKİKA

Türk Felsefesinin “Medeniyet Filozofu” Teoman Duralı Kimdir?

Bu yazıda, çağdaş Türk düşüncesinin en özgün filozoflarından Teoman Duralı’nın portresine yakından bakıyoruz. Zonguldak’tan Sorbonne’a, İstanbul Üniversitesi’nden Malezya ve Viyana’ya uzanan akademik yolculuğunu; biyoloji felsefesi, medeniyet eleştirisi ve “felsefe-bilim” anlayışıyla şekillenen düşünce dünyasını anlatıyoruz. Modernleşme tartışmalarından dil ve kültür meselesine, İslam medeniyeti vurgusundan özgürlük ve ahlak anlayışına kadar uzanan geniş perspektifinde Duralı’nın hem akademik hem de entelektüel mirasını inceliyoruz.

Haber Giriş Tarihi: 22.08.2025 20:58
Haber Güncellenme Tarihi: 22.08.2025 21:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://haberdeger.com/
Türk Felsefesinin “Medeniyet Filozofu” Teoman Duralı Kimdir?

Çocukluk ve Aile Çevresi

7 Şubat 1947’de Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde dünyaya gelen Şaban Teoman Duralı, entelektüel bir çevrenin içinde yetişti. Babası Sabih Duralı, Cumhuriyet’in ilk nesil mühendislerinden olup Almanya’da eğitim görmüş bir teknokrattı. Annesi Hilda Kohlschmidt ise Protestan kültürüyle yetişmiş, Alman milliyetçisi bir aileden geliyordu. Bu çift dilli ve çift kültürlü aile ortamı, Duralı’nın daha küçük yaşlarda hem Türkçe hem Almanca düşünmesini sağladı. Dedesi Gümülcine müftülüğü, babasının dedesi ise ağır ceza reisliği yapmış; böylece aile geçmişi siyaset, din ve devlet kurumlarıyla iç içe olmuştu. II. Meşrutiyet’ten itibaren evlerinde yapılan siyasal ve kültürel sohbetler, küçük Teoman’ın zihninde erken yaşta bir düşünce iklimi oluşturdu.

Çocukluğu Zonguldak’ın sahil kasabasında geçti. Fabrikalarda, gemilerde, sokaklarda farklı işlerde çalışarak hayata atıldı. Gençlik yıllarında coğrafyaya ve farklı kültürlere duyduğu merak onu hayallerinin peşine düşmeye itti. Afrika’ya gitmek için evden kaçmayı denemesi, üniversite yıllarında Tebriz üzerinden Afganistan’a kadar uzanan yolculuğu ve bu sırada ölümle yüz yüze gelmesi, onun hayatı boyunca sürecek radikal arayışlarının işaretleriydi.

Eğitim Hayatı

İlkokulu Zonguldak’ta tamamladıktan sonra ortaokul ve liseye TED Ankara Koleji’nde devam etti. Üniversite tercihini felsefeden yana kullandı. Babasının, “Bu milletin tefekkürü mü var, sen en üst katına çıkmaya hevesleniyorsun?” diyerek felsefeye karşı çıkmasına rağmen, Duralı bu kararda ısrar etti. 1973 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Üniversitede yalnızca felsefe değil, biyoloji dersleri de aldı. Bu iki alanı birlikte düşünme alışkanlığı, onun ileride “felsefe-bilim” adını vereceği yaklaşımının temelini oluşturdu.

Dil konusuna büyük önem verdi. Annesi sayesinde öğrendiği Almancanın yanı sıra İngilizce, Fransızca, Latince, Yunanca, İtalyanca, İspanyolca, Rusça ve Malayca öğrendi. Duralı’ya göre “dil, insanın yurdu ve yuvasıydı.” Bu yüzden düşüncenin gelişmesi için çok dilliliği bir imkân olarak gördü.

Akademik Kariyer

1975’te hocası Nermi Uygur’un davetiyle İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde asistan oldu. 1977’de “Canlılar Sorununa Giriş” adlı teziyle biyoloji felsefesi alanında doktorasını tamamladı. Böylece Türkiye’de biyoloji felsefesi üzerine çalışan öncü isimlerden biri haline geldi. 1982’de yardımcı doçent, aynı yıl içinde biyoloji felsefesi çalışmalarıyla doçent, 1988’de ise profesör unvanını aldı.

Akademik hayatı boyunca yurtdışında birçok üniversitede misafir öğretim üyeliği yaptı. Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nde, Viyana Üniversitesi’nde ve Pennsylvania State University’de dersler verdi. 1990’larda Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde araştırma gezilerine katılarak hem Türk dünyası hem de İslam medeniyeti üzerine gözlemler yaptı. Türkiye’de ise İstanbul Üniversitesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, İbn Haldun Üniversitesi ve Kırklareli Üniversitesi gibi kurumlarda ders verdi. Kırklareli Üniversitesi Felsefe Bölümü’nün kurucusu oldu. Ölümüne kadar farklı üniversitelerde ders vermeye devam etti.

Düşünce Dünyası ve Felsefi Katkıları

Teoman Duralı’nın düşüncesi, modernleşme eleştirisi, medeniyet krizi, biyoloji felsefesi, dil ve kültür meselesi etrafında şekillendi. Modern Batı düşüncesinin pozitivist ve mekanik yönlerini eleştirdi; insanın yalnızca biyolojik bir varlık olmadığını, ruhî ve ahlaki yönleriyle de anlaşılması gerektiğini savundu.

Darwinci evrim teorisini bilimsel bir açıklama olarak kabul etmekle birlikte, bunun ideolojiye dönüştürülmesini eleştirdi. İnsanı yalnızca “beşer” düzeyine indirgeyen Darwinizmin kapitalizm ve sömürgeciliğe zemin hazırladığını belirtti. Bunun yerine, İslam düşüncesinden beslenen tekâmül kavramını önerdi; insanın biyolojik gelişiminin yanı sıra kültürel ve ruhî bir ilerleyiş yaşadığını vurguladı.

Modernleşmenin Türkiye’de dil ve kimlik üzerinde yarattığı kırılmalara dikkat çekti. 1928 Harf Devrimi’ni “kültürel hafızada mutasyon” olarak tanımladı. Diline ve İslam’a dayalı bir kimliğin korunması gerektiğini savundu. Ona göre gerçek karşıtlık “Doğu-Batı” değil, “kadim-modern” ayrımıydı.

Medeniyet anlayışında ise Batı’nın sermaye ve teknoloji merkezli düzenini “Çağdaş Küresel İngiliz-Yahudi Uygarlığı” olarak adlandırdı. Bu sistemin insanı makineleştirdiğini ve ruhsuzlaştırdığını ileri sürdü. Alternatif olarak, İslam medeniyetinin yeniden canlandırılması gerektiğini söyledi. Bu bağlamda Beytü’l-Hikme benzeri kurumların yeniden kurulmasını ve Türk düşünürlerinin yeni bir felsefi temel geliştirmesini önerdi.

Eserleri

Teoman Duralı’nın en bilinen eserleri arasında Biyoloji Felsefesi, Sorun Nedir?, Çağdaş Küresel Uygarlık, Omurgasızlaştırılmış Türklük, Felsefe-Bilim yazıları ve Kutadgubilig Türkçenin Felsefe-Bilim Sözlüğü bulunur. Ayrıca edebiyata olan ilgisiyle Deniz ve Kâşiflik adlı bir şiir kitabı yayımlamıştır. Seyahatlerini de felsefi bir bakışla ele almış, İbn Batuta ve İbn Haldun’un izinden giderek farklı coğrafyaların kültürel analizini yapmıştır.

Son Yılları ve Ölümü

Teoman Duralı, yaşamı boyunca öğrencilerine hem felsefe hem de tabiat bilimlerini birlikte düşünmeyi öğütledi. Ona göre felsefe bilimin kavramsal temelini sağlıyor, bilim de felsefeye somut gözlemler sunuyordu. Böylece “felsefe-bilim” kavramını geliştirdi.

Hayatının son yıllarında da üniversitelerde ders vermeyi sürdürdü. En büyük tutkularından biri futbolda Galatasaray’dı. Evli ve iki çocuk babası olan Duralı, 6 Aralık 2021’de İstanbul’daki evinde kanser nedeniyle vefat etti. 7 Aralık’ta Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.