SON DAKİKA

#Aile Yılı

HABER DEĞER - Aile Yılı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aile Yılı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gaziantep’te “çekiliş yok, torpil yok” konut dönemi: En az 4 çocuklu ailelere ev müjdesi Haber

Gaziantep’te “çekiliş yok, torpil yok” konut dönemi: En az 4 çocuklu ailelere ev müjdesi

Gaziantep’te konut edinme modeli değişti, kura sistemi rafa kalktı Gaziantep’te dar ve orta gelirli aileleri doğrudan ev sahibi yapmayı hedefleyen yeni uygulamanın detayları resmen açıklandı. Büyükşehir Belediyesi, en az 4 çocuğu olan aileler için çekiliş ya da kura olmadan konut edinme imkânı sunacağını duyurdu. Başvurular çevrim içi olarak alınırken, kontenjanlar başvuru şartlarını karşılayan aileler üzerinden değerlendirilecek. Belediye Başkanı Fatma Şahin uygulamanın sosyal yönünü vurguladı Fatma Şahin, aile yapısını güçlendirmeyi hedefleyen projede, çok çocuklu ailelerin sosyal güvence altına alınmasının amaçlandığını belirtti. Şahin, bu modelin yalnızca bir konut projesi değil, aynı zamanda sosyal politika hamlesi olduğunu ifade etti. Proje “Aile Yılı” kapsamına alındı, merkezi politikayla uyumlu yürütülüyor Uygulama, Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesinin ardından hayata geçirilen yerel destek programlarının ilk örneklerinden biri olarak hayata geçirildi. Belediye yetkilileri, projenin aile bütünlüğünü güçlendirmeyi ve çocuk sayısı yüksek haneleri barınma güvencesi altına almayı hedeflediğini vurguladı. Başvuru şartları konut spekülasyonunu önlemek üzere sıkı tutuldu Projeden yararlanacak yurttaşların Gaziantep’te en az 1 yıldır ikamet ediyor olması şart koşulurken, başvuru sahibinin ve eşinin üzerine kayıtlı herhangi bir konutun bulunmaması zorunlu tutuldu. Ayrıca başvuru tarihi itibarıyla nüfus kayıt sistemine göre en az 4 çocuk sahibi olunması gerekiyor ve çocukların başvuru sahibiyle aynı adreste ikamet etmesi şartı aranıyor. Tüm bilgiler resmi nüfus kayıt örnekleriyle belgelenecek. Her aileye tek başvuru hakkı verildi, tekrar eden başvurular iptal edilecek Uygulamada, başvuru sahibinin ve eşinin ayrı ayrı değil, aile adına tek başvuru yapmasına izin veriliyor. Birden fazla başvuru yapılması durumunda, sistem otomatik olarak tüm müracaatları geçersiz sayacak. Yetkililer, suistimallerin önüne geçmek için dijital doğrulama sistemi kurulacağını açıkladı. Gazi Konut altyapısı kullanılacak, başvuru süreci dijital yürütülüyor Konutlar, belediyeye bağlı Gazi Konut tarafından inşa edilecek. Başvurular basvuru.gbbkonut.com.tr adresi üzerinden alınıyor. Son başvuru tarihi ise 31 Aralık 2025 saat 17.00 olarak açıklandı. Proje sosyal konut anlayışını yeniden şekillendirebilir Gaziantep’te uygulamaya giren model, kura ve çekilişe dayalı belirsiz konut sistemine alternatif bir sosyal politika örneği olarak dikkat çekiyor. Belediye kaynakları, uygulamanın Türkiye geneline örnek olabilecek bir model haline gelmesini hedeflediklerini belirtiyor.v

Japonya'da nüfus alarm veriyor: Türkiye'de de benzer gidişat gözleniyor Haber

Japonya'da nüfus alarm veriyor: Türkiye'de de benzer gidişat gözleniyor

Japonya, 2025 yılında tarihinin en büyük nüfus düşüşünü yaşadı. Japon hükümetinin açıkladığı verilere göre, ülkedeki Japon vatandaşlarının sayısı yalnızca bir yılda yaklaşık 908 bin kişi azalarak 120 milyon 653 bine geriledi. Ülkenin toplam nüfusu ise 123 milyon 800 bin seviyesinde bulunuyor. Nüfus düşüşü, Japonya’da art arda 16 yıldır kesintisiz şekilde sürüyor. Bu azalmada en belirgin etkenler arasında düşen doğurganlık oranları, geç evlilik ve toplumun yaşlanması öne çıkıyor. Uzmanlara göre bu tablo yalnızca Japonya’ya özgü değil; benzer bir eğilim Türkiye’de de giderek belirginleşiyor. Türkiye’de doğumlar azalıyor, yaş ortalaması yükseliyor Birleşmiş Milletler’in 2024 verileri, Türkiye’nin de hızlı bir nüfus değişimine girdiğini ortaya koydu. Türkiye’nin toplam doğurganlık hızı 1,48’e kadar gerilemiş durumda. Bu oran, nüfusun kendini yenileyebilmesi için gerekli olan 2,10’un oldukça altında kalıyor. Özellikle İstanbul’da bu oran 1,13 seviyesine kadar düştü. Türkiye hâlâ genç nüfusu ile öne çıkan bir ülke gibi görünse de yaş yapısındaki değişim, geleceğe dair ciddi uyarılar barındırıyor. 15-24 yaş grubundaki nüfus oranı yüzde 14,9’a gerilerken, 65 yaş üstü nüfusun oranı yüzde 10,6’ya yükseldi. Afyoncu uyarmıştı: “Savaştan bile önemli bir tehdit” Tarihçi ve akademisyen Prof. Dr. Erhan Afyoncu, yaklaşık bir ay önce X hesabından yaptığı paylaşımda Türkiye’nin demografik gidişatını şöyle değerlendirmişti: “Genç nüfusu ile övünen ülkemiz, Avrupa’nın yaşlı ülkeleri arasına doğru hızla gidiyor. Nüfusumuzun kendini yenileyememesi ciddi bir risk. Bu, birçok kişinin fark edemediği, Türkler için savaştan bile daha önemli bir tehdit.” Afyoncu, 2024’te Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızının sadece binde 3,4 olduğuna dikkat çekmiş, bu oranın 1960’lardaki binde 28,5’lik artışla kıyaslandığında durumun ciddiyetini ortaya koyduğunu belirtmişti. Yapısal nedenler benzer, çözüm sosyal politikada Hem Japonya hem Türkiye’de doğum oranlarının düşüşü yalnızca bireysel tercihlerle açıklanamıyor. Yüksek yaşam maliyetleri, geçim sıkıntısı, barınma sorunları, kadınların iş gücüne katılımında yaşanan zorluklar, çocuk sahibi olmayı giderek zorlaştırıyor. Japonya bu sorunlarla yıllardır mücadele ederken, Türkiye’de henüz etkili aile ve kadın politikaları geliştirilebilmiş değil. Ebeveyn izinlerinin kısıtlı olması, kreş hizmetlerinin yaygın olmaması ve ekonomik desteklerin sınırlı kalması, özellikle büyükşehirlerde doğum oranlarını baskılıyor. Gelecek senaryosu net: Ya hızlı önlem ya da demografik çöküş Uzmanlara göre Türkiye, Japonya’nın yaşadığı süreci yaşamamak için zamanında harekete geçmek zorunda. Gerekli sosyal politikalar, ekonomik teşvikler ve aile dostu uygulamalar hayata geçirilmediği takdirde, nüfusun hızla yaşlanması, hem iş gücünü hem de sosyal güvenlik sistemlerini derinden sarsacak. Japonya, demografik çöküşün yalnızca bir nüfus meselesi değil; aynı zamanda ekonomik ve sosyal istikrarı tehdit eden bir sürece dönüştüğünü gösteriyor. Türkiye için de benzer alarm zilleri çalıyor.

Aile Yılı’nda 7/24 çocuk bakımı için harekete geçildi Haber

Aile Yılı’nda 7/24 çocuk bakımı için harekete geçildi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, doğurganlık oranlarını artırmak ve aile kurumunu güçlendirmek için kamu kurumlarında çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılacağını açıkladı. Sosyal medya üzerinden yaptığı duyuruda, “Bugün çok önemli bir adımı daha hayata geçiriyoruz” diyen Yılmaz, 2025’in “Aile Yılı” kapsamında bu düzenlemenin devreye alındığını belirtti. Resmi yazı gönderildi: Kreş kapasitesi artırılacak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü tarafından 30 Temmuz 2025 tarihli yazıyla tüm kamu kurumlarına talimat gönderildi. Yazıda, özellikle bakanlıklar, üniversiteler, adliyeler, emniyet müdürlükleri ve hastaneler gibi 7/24 hizmet veren kamu kurumlarında kreş zorunluluğu vurgulandı. Hedef: Nüfusun yenilenme eşiğini aşmak TÜİK verilerine göre Türkiye’de doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 iken 2024’te bu oran 1,48’e kadar düştü. Nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,10’un altına inilmesi üzerine, devlet çocuk bakım hizmetlerine yapısal müdahale kararı aldı. Genelgede, aile kurumunun korunması ve sağlıklı nesillerin yetişmesi için bu adımın zorunlu olduğu belirtildi. Yeni bina inşası ve kamulaştırma serbest Genelgede, kurumlara ait mevcut binalarda kreş açılmasının öncelikli olduğu vurgulansa da uygun alan bulunamaması halinde arsa satın alma, kamulaştırma, yeni bina inşası veya kiralama yapılabileceği belirtildi. Yapılacak tüm işlemlerin ekonomik, verimli ve tasarruf anlayışıyla yürütülmesi gerektiği de özellikle ifade edildi. Cevdet Yılmaz: “Çocuk sahibi olmanın önündeki engelleri kaldırıyoruz” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıklamasında şu sözlere yer verdi: “Çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması, doğum sonrası kadın istihdamının desteklenmesi ve özellikle genç çiftlerin çocuk sahibi olmasının önündeki yapısal engellerin kaldırılması yönünde adımları kararlılıkla atıyoruz. Bu karar, ailelerimize doğrudan destek anlamına geliyor.”

CİMER’in LGBT’yi hedef alan anketi tepki çekti Haber

CİMER’in LGBT’yi hedef alan anketi tepki çekti

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden sunulan “Aile Yılı Anketi”nde, kamu politikası önerileri arasında “LGBT ile mücadele” seçeneğine yer verilmesi kamuoyunda tepkiye neden oldu. CİMER başvurularında LGBTİ+ karşıtı seçenekler öne çıktı AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen “Aile Yılı” uygulamaları kapsamında yürütülen anket çalışmaları, LGBTİ+ bireyleri ve kadınları hedef alan içerikleriyle eleştirilerin odağı oldu. CİMER üzerinden başvuru yapan yurttaşlara yöneltilen “Aile Yılı Anketi”nde, “Sizce ailenin korunması için öncelikle uygulanması gereken kamu politikası nedir?” sorusunun şıkları arasında “LGBT ile mücadele” ifadesi yer aldı. Kadına yönelik şiddet anket seçeneği yapılmadı Kaos GL'den Yıldız Tar’ın haberine göre, anketteki diğer şıklar arasında “evliliğin teşvik edilmesi”, “doğum yardımlarının artırılması” ve “aile içi danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması” gibi seçenekler bulunurken, kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair herhangi bir seçenek yer almadı. Bir başka soruda ise “Sizce aile kurumuna en çok ne zarar vermektedir?” ifadesine karşılık “küresel cinsiyetsizleştirme faaliyetleri” gibi LGBTİ+ bireyleri hedef gösteren söylemler dikkat çekti. Türkiye’de LGBTİ+ bireyler ayrımcılıkla karşı karşıya Türkiye’de LGBTİ+ bireyler, özellikle son yıllarda kamu söylemleri, medya dili ve yasalar yoluyla sistematik olarak hedef gösterilmektedir. Bu durum, toplumsal ayrımcılığı artırmakta, bireylerin sosyal, ekonomik ve fiziksel güvenliğini tehdit etmektedir. Trans bireyler özelinde, hormon tedavisi ve cinsiyet uyum ameliyatı gibi süreçlerde devlet desteği büyük ölçüde yetersiz kalmaktadır. Yasal boşluklar, tıbbi süreçlerin maddi yükü ve sağlık kurumlarında karşılaşılan önyargılar, bireylerin haklarına erişimini zorlaştırmaktadır. Eğitim, barınma ve istihdam gibi alanlarda da LGBTİ+ bireyler dışlanma riski ile karşı karşıyadır. Özellikle genç bireylerde aile içi baskı, okulda dışlanma ve şiddet, ruh sağlığı sorunlarına ve intihar oranlarında artışa neden olmaktadır. Ulusal ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri doğrultusunda, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığın son bulması, LGBTİ+ bireylerin eşit yurttaşlık hakkını kullanabilmeleri açısından kritik önem taşımaktadır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.