SON DAKİKA

#Atatürk

HABER DEĞER - Atatürk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Atatürk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Öğretmenler Günü’nde Atatürk’ün eşit eğitim devrimi yeniden hatırlatıldı Haber

Öğretmenler Günü’nde Atatürk’ün eşit eğitim devrimi yeniden hatırlatıldı

Türkiye genelinde 24 Kasım Öğretmenler Günü, bu yıl ekonomik kriz, öğretmen atamaları, güvencesiz çalışma ve eğitimin ticarileşmesi tartışmaları gölgesinde kutlanıyor. Eğitim sendikaları ve demokratik kitle örgütleri, Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yurttaş” idealine dayanan eşit eğitim anlayışının bugün büyük ölçüde aşındığını belirtti. Açıklamalarda, kamusal eğitimin bir yurttaşlık hakkı olduğu, “parası olanın nitelikli eğitim aldığı, olmayanın dışarıda kaldığı” bir düzenin toplumsal eşitsizliği büyüttüğü ifade edildi. Atatürk’ün yurttaş eşitliğine dayalı eğitim devrimi yeniden gündemde Eğitim örgütleri, Atatürk’ün eğitimi yalnızca bireysel bir ilerleme değil, toplumsal eşitlik için temel bir kamusal hizmet olarak tanımladığına dikkat çekti. Cumhuriyet’in ilk yıllarında uygulanan karma eğitim, parasız yatılı okullar, Köy Enstitüleri ve halk eğitimi politikalarının, Türkiye toplumunu sınıfsal ve bölgesel eşitsizliklerden arındırmayı amaçladığı vurgulandı. Bugün ise eğitimin piyasa kurallarına terk edilmesiyle sınıfsal uçurumların derinleştiği, dezavantajlı mahallelerdeki yurttaşların temel eğitim hakkına erişiminin bile zorlaştığı ifade edildi. “Eğitim bir ticarete dönüşemez” Sendikalar, özel okul ücretlerindeki aşırı artış ve dershane–kurs sisteminin yaygınlaşması nedeniyle eğitimin fiilen özelleştiğini dile getirdi. “Bir ülkenin geleceği, parası olan azınlığın ayrıcalığına bırakılamaz” diyen eğitimciler, sosyal adaletin ancak eşit ve kamusal eğitimle sağlanabileceğini belirtti. Açıklamalarda, öğretmenlerin düşük ücretle çalıştırılması, ek ders bağımlılığı ve güvencesizlik gibi yapısal sorunların da eğitim sistemini niteliksizleştirdiği vurgulandı. ‘Fikri hür yurttaş’ için bilimsel ve laik eğitim talebi Eğitimciler, Atatürk’ün en büyük hedeflerinden birinin bilimsel düşünceye dayalı, özgür bireyler yetiştiren bir eğitim sistemi olduğunu hatırlattı. Son yıllarda müfredatta yapılan değişiklikler, bilimsel ders saatlerinin azaltılması ve okul türleri arasındaki uçurumlar nedeniyle toplumun bilgiye erişim eşitsizliği arttı. Uzmanlara göre bu durum, yalnızca eğitim kalitesini değil, Türkiye’de demokrasinin geleceğini de tehdit ediyor. Öğretmenlerin mesleki saygınlığı için kamucu bir model talebi Öğretmenler Günü’nde en çok gündeme gelen konulardan biri de öğretmenlerin ekonomik koşulları oldu. Birçok öğretmen geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı ve güvencesizlik nedeniyle mesleki motivasyonun düştüğünü belirtiyor. Eğitim sendikaları, “Öğretmeni güçlendirmeden, toplumu güçlendiremezsiniz” diyerek kamucu, eşitlikçi ve toplum yararını önceleyen bir eğitim modelinin zorunlu olduğunu savunuyor. Türkiye toplumunun ortak talebi: Eşit, parasız, nitelikli eğitim 24 Kasım vesilesiyle yapılan açıklamalarda ortak vurgu şu oldu: “Eğitim bir yurttaşlık hakkıdır; piyasa malı değildir.” Eğitimciler, Atatürk’ün kamucu ve halkçı vizyonuna yeniden dönülmesi gerektiğini belirterek Türkiye’nin tüm çocuklarına eşit ve nitelikli eğitim sunulmasının toplumsal barış ve demokratikleşme için zorunlu olduğunun altını çizdi.

CHP’den istifa eden Aksu Belediye Başkanı: AK Parti’ye geçmeye niyetim var Haber

CHP’den istifa eden Aksu Belediye Başkanı: AK Parti’ye geçmeye niyetim var

Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) yerel düzeyde başlayan istifalar sürerken, Antalya’nın Aksu ilçesinde dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Aksu Belediye Başkanı İsa Yıldırım, partisinden ayrıldıktan sonra bağımsız olarak sürdürdüğü görevinde, AK Parti’ye katılacağı yönündeki iddialara açıklık getirdi. Yıldırım, “Evet, geçmeye niyetim var” sözleriyle siyasi yönelimi hakkındaki iddiaları doğruladı. “CHP Atatürk’ün çizgisinden uzaklaştı” 2024 yerel seçimlerinde yüzde 55 gibi rekor bir oyla seçilen İsa Yıldırım, partisini ağır sözlerle eleştirdi. CHP’nin son dönemde hem yerel hem de genel merkez düzeyinde Atatürk, cumhuriyet ve demokrasi ilkelerinden uzaklaştığını iddia eden Yıldırım, “Ben Atatürk’ün partisine inandığım için bu yoldaydım. Ancak artık CHP’nin o ruhtan koptuğunu düşünüyorum” dedi. Yıldırım, Aksu’da hem inançlı kesimlerin hem de milliyetçi ve muhafazakâr yurttaşların desteğini aldığını vurgulayarak, “CHP’nin halktan kopuk bir yönetime bürünmesi bu desteği zedeledi” ifadelerini kullandı. “Belediye başkanı devletle savaşmaz” AK Parti’ye geçme ihtimaline ilişkin açıklamasında Yıldırım, amacının ideolojik değil, hizmet temelli olduğunu söyledi: “Benim tek derdim Aksu’ya hizmet etmektir. Belediye başkanı devletle savaşmaz. Devletle kavga eden bir anlayışın parçası olamam. Bizim görevimiz halkın sorunlarını çözmek.” Yıldırım, bu sözlerle CHP yönetimini devlet kurumlarıyla gereksiz çatışmalar yürütmekle suçladı. “Hiçbir şartım yok, tek amacım hizmet” İsa Yıldırım, AK Parti’ye geçişi için herhangi bir şart öne sürmediğini belirterek, “Tek amacımız Aksu’nun sorunlarını çözmek. Parti fark etmeksizin, hizmeti nereye götürebilirsek orada olacağız” dedi. Yıldırım ayrıca, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in yönetimini “başarısız” olarak nitelendirirken, eski başkan Menderes Türel’in dönemini “hizmet odaklı” olarak övdü. Antalya siyasetinde yeni dengeler oluşuyor İsa Yıldırım’ın olası AK Parti’ye geçişi, Antalya siyasetinde yerel dengeleri yeniden şekillendirebilir. AK Parti cephesinde Yıldırım’ın katılımı güçlü bir yerel destek olarak görülürken, CHP içinde istifaların devam edip etmeyeceği merak konusu. Yıldırım’ın açıklamaları, yalnızca parti içi bir değişimin değil, aynı zamanda yerel yönetimlerin devletle ilişkisine dair tartışmaların da yeniden alevlenmesine neden oldu.

Bahçeli’den çarpıcı çıkış: KKTC Türkiye’ye katılmalı, 82’nci il olmalı! Haber

Bahçeli’den çarpıcı çıkış: KKTC Türkiye’ye katılmalı, 82’nci il olmalı!

Kıbrıs vurgusu: “Bu dava ecdadımızın alın teriyle yazılmıştır” Konuşmasına Türkiye’nin geleceğine ve milli birlik anlayışına dair değerlendirmelerle başlayan Bahçeli, Kıbrıs meselesine “milli bir dava” olarak yaklaştıklarını vurguladı. Bahçeli, “Kıbrıs, ecdadımızın alın teri, göz nuru, gönül suru, hatıra ve hafıza yurdudur. Bu haklı ve hakikatli davadan geri dönüş yoktur.” diyerek, Kıbrıs’ta federasyon fikrinin Türkiye açısından kabul edilemez olduğunu belirtti. “Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün öz vatanıdır. Federasyon tez ve tekliflerinin geçerliliği ve geleceği kesinlikle yoktur. Kıbrıs milli davamızdır. Bu haklı davadan dönülmesi asla söz konusu olamaz.” Seçim sonuçlarına eleştiri: “Bu katılım Kıbrıs Türkü’nü temsil edemez” Bahçeli, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde geçtiğimiz pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de değerlendirdi. Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Tufan Erhürman’ın %62,8 oyla seçimi kazanmasına değinen Bahçeli, “Seçim sonuçları çok düşük katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türkü’nün kaderi, bu katılımla temsil edilemez.” ifadelerini kullandı. Bahçeli, KKTC Meclisi’nin vakit kaybetmeden toplanması gerektiğini belirterek şu çağrıyı yaptı: “Seçim sonucu açıklanmış olsa dahi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Parlamentosu acilen toplanmalı; seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.” “82’nci il KKTC olmalı” çıkışı büyük yankı uyandırdı Bahçeli’nin konuşmasında en dikkat çeken cümle, “81 Düzce’den sonra 82’nin KKTC olması artık hayat memat meselesidir” sözleri oldu. Bu ifade, hem Türkiye kamuoyunda hem de uluslararası basında tartışma yaratacak nitelikte değerlendirildi. MHP lideri, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm vizyonuna vurgu yaparak, Meclis’te kabul edilen “egemen eşitliğe dayalı çözüm” kararını da destekledi: “Cumhuriyet Meclisi’nin iradesi federasyon değil; iki devletli çözüm yönündedir. Bizim görüşümüz de aynıdır. KKTC’nin Türkiye’ye katılması bölgesel barışın da teminatı olacaktır.” “Cumhur İttifakı’nda çatlama yok” mesajı Konuşmasının ilerleyen bölümünde Cumhur İttifakı içindeki birliktelik tartışmalarına da değinen Bahçeli, son dönemde dillendirilen “çatlak” iddialarını kesin bir dille yalanladı: “Cumhur İttifakı’nda çatı uçtu, vazo çatladı diyenler boşuna heveslenmesin. Türkiye güvenli, huzurlu ve refah dolu günlere ulaşıncaya kadar bu birlik devam edecektir. Çatlama, patlama, uçma yoktur; sadece mücadele vardır.” Atatürk’ten alıntıyla mesaj: “Hakikati söylemekten vazgeçmeyeceğiz” Bahçeli, konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hakikati arayan, onu buldukça da söylemeye cüret eden insanlar olmalıyız” sözünü hatırlatarak, “Bizim siyasetimiz hakikat üzerinedir. Hakikat neredeyse biz oradayız.” dedi. MHP lideri, millî birlik, inanç, fazilet ve ülkü ahlakının rehberliğinde siyaset yürüttüklerini vurguladı ve “Kim rahatsız olursa olsun, hakikati söylemekten vazgeçmeyeceğiz” ifadeleriyle konuşmasını sürdürdü. Kıbrıs çıkışının yankıları Bahçeli’nin “KKTC Türkiye’ye katılmalı” çağrısı, hem Türkiye siyasetinde hem de Kıbrıs’ta geniş yankı buldu. Siyaset yorumcuları, bu çıkışın Kıbrıs’ta iki devletli çözüm politikasını destekleyen bir adım olarak görülse de, uluslararası hukuk açısından tartışmalı olabileceğini ifade ediyor. Bahçeli’nin önerisinin, önümüzdeki günlerde Ankara-Lefkoşa hattında diplomatik yansımalar yaratması bekleniyor. Devlet Bahçeli’nin bugünkü grup konuşması, yalnızca bir siyasi mesaj değil, Kıbrıs meselesinde yeni bir stratejik çıkış olarak değerlendiriliyor. “Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün öz vatanıdır. KKTC Türkiye’ye katılmalıdır. 82’nci il KKTC olmalıdır.” sözleri, MHP’nin hem milli kimlik hem de dış politika duruşunu yeniden gündemin merkezine taşıdı.

Tamer Levent’ten Atatürk yorumu: Savaştayken bile müze kurmayı planladı Haber

Tamer Levent’ten Atatürk yorumu: Savaştayken bile müze kurmayı planladı

Tiyatro sanatçısı ve yönetmen Tamer Levent, Atatürk’ün sadece askeri bir deha değil, aynı zamanda kültür ve sanatın gelişimini Cumhuriyet’in temel taşlarından biri olarak gördüğünü hatırlattı. Levent, Büyük Taarruz sırasında dahi Atatürk’ün Ankara’da bir Anadolu Medeniyetleri Müzesi kurulması talimatı verdiğini aktararak, “Bu, sanatın ne olduğuna dair anlatmak istediğimiz şeyin tipik bir örneği” dedi. “Bir ülkeyi kültürel olarak var etmek sanattır” Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bir resim yapmak mı yoksa her şeyiyle planlanmış bir Cumhuriyet kurmak mı? Hangisi sanat?” sorusunu gündeme getiren Levent, sanatın kökeninin düşünce ve sistemli bakış açısında yattığını vurguladı. Levent, Atatürk’ün savaşın en zorlu dönemlerinde bile sanat ve kültürün inşasını önemsemesini şöyle yorumladı: “Bir Cumhuriyet kuracağını biliyordu. Kuruluş sırasında bu Cumhuriyet’in ihtiyacı olan kültür, sanat, bilim, siyaset, tarih ve uygarlık konularında planlı, programlı ve sistemli bir bakış açısı ortaya koydu. Bu, bugün ‘Sanata evet’ dediğimiz anlayışın en güçlü göstergesidir.” Tamer Levent kimdir? 1971 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne giren Tamer Levent, 1977’de mezun oldu. Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve yönetmen olarak görev aldı; bir dönem genel müdürlük ve genel müdür yardımcılığı yaptı. Yönetmenliğini üstlendiği oyunlar Rusya, Kanada, Güney Kore, İran ve Kuzey Kıbrıs’ta festivallere davet edildi. Hâlen Devlet Tiyatroları’nda rejisör kadrosunda yer alan Levent, aynı zamanda TOBAV (Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Vakfı) ile TOMEB (Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği) kurucuları arasında bulunuyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.