IŞİD bağlantılı ailenin sınır geçişi nasıl oldu? Bakanlık şaşırtan gerçeği açıkladı
Ankara’dan Mersin’e uzanan vahşet yolculuğunda 480 kilometrelik gizem taşındı
65 yaşındaki üç çocuk babası Binali Aslan, 21 Eylül’de kaybolduktan sonra ailesinin başvurusu üzerine başlatılan aramada kan donduran bir gerçek ortaya çıktı. Aslan’ın, Ankara’dan aldığı 14 kişilik aile tarafından aracında öldürüldüğü ve cesedinin 480 kilometre boyunca taşınarak Mersin Tarsus’ta ormana gömüldüğü belirlendi. Olay yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda Türkiye toplumunun güvenlik algısını sarsan bir süreç haline geldi.
Ormandaki gömü yerinden sınır hattına uzanan kaçış planı ortaya çıkarıldı
Soruşturmaya göre şüpheliler, cinayetin ardından aynı araçla Hatay’a geçerek yasadışı yollarla Suriye sınırını aştı. Böylesine kalabalık bir grubun sınırdan nasıl rahatlıkla geçtiği, güvenlik birimlerinin takibinden nasıl kaçabildiği sorusu ülke gündemine oturdu. Tartışma, yalnızca bireysel suç değil, sınır güvenliğinin tüm boyutlarıyla yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koydu.
İçişleri Bakanlığı yurttaşların kafasındaki sorulara doğumdan vatandaşlık vurgusuyla yanıt verdi
Kamuoyunda sıkça dile getirilen “sonradan vatandaşlık” iddialarına karşı Bakanlık açıklama yaptı. Resmî duyuruda, ailenin tamamının doğuştan Türk vatandaşı olduğu ve sonradan kazanılmış bir vatandaşlık durumunun söz konusu olmadığı bildirildi. Böylece tartışmanın yönü sınır güvenliğinden çok istihbarat takibine kaydı.
İdlib’de düzenlenen operasyonda aile üyeleri etkisiz hale getirildi ve bazıları yakalandı
MİT ve Suriye İç Güvenlik Servisi’nin ortak operasyonuyla ailenin izine İdlib’de ulaşıldı. Çıkan çatışmada aileden sekiz kişi öldürüldü, altı kişi ise yaralı ya da sağ olarak ele geçirildi. Sorgularda şoför Aslan’ın öldürülüp Tarsus’ta gömüldüğü itiraf edildi. Ailenin en küçüğünün 34 yaşında olduğu, anne-baba dahil 12 çocukla birlikte yıllardır Türkiye’de yaşadığı belirlendi.
Türkiye toplumunun güvenlik algısını derinden sarsan olay hâlâ cevap bekleyen sorular bırakıyor
Olay, yalnızca bir cinayet vakası olarak değil, yıllardır ülkede yaşayan bir grubun nasıl radikalleştiği, nasıl fark edilmeden örgütsel bağlarını sürdürdüğü ve sınır geçişinde nasıl bu kadar rahat hareket edebildiği gibi soruları beraberinde getirdi. Türkiye halkı, bundan sonra benzer vakaların yaşanmaması için hangi tedbirlerin alınacağını merak ediyor.