Himalayalar’da su alarmı: Çin’in 168 milyar dolarlık barajı 1,5 milyar insanı tehdit ediyor
Çin, Tibet’te yer alan Yarlung Tsangpo Nehri’nin “Büyük Bükülme” olarak bilinen bölümünde, yaklaşık 168 milyar dolarlık dev bir hidroelektrik baraj projesini hayata geçiriyor. Proje, Çin’in enerji kapasitesini artırmayı ve karbon nötr hedeflerine katkı sunmayı amaçlarken, nehrin aşağı havzalarında yaşayan yaklaşık 1,5 milyar insan için ciddi su güvenliği endişeleri doğuruyor.
Çin, Himalayalar’daki barajla enerji gücünü küresel ölçekte büyütmeyi hedefliyor
Yaklaşık 2 bin metrelik yükseklik farkına sahip “Büyük Bükülme” bölgesi, dünyadaki en yüksek hidroelektrik potansiyellerden biri olarak kabul ediliyor. Çinli yetkililere göre bu proje, Üç Boğaz Barajı’nın yaklaşık üç katı kadar elektrik üretebilecek kapasiteye sahip. Üretilen enerjinin özellikle elektrikli araçlar, yapay zekâ merkezleri ve yüksek enerji tüketen süper bilgisayar tesisleri için kullanılacağı belirtiliyor.
Proje yalnızca enerji değil, ulusal güvenlik stratejisinin de parçası olarak görülüyor
Uzmanlara göre Tibet’te böylesine büyük bir altyapı yatırımı, Çin’in tartışmalı sınır bölgelerinde kontrolünü güçlendirme politikasının bir uzantısı. Çin yönetimi, Himalayalar boyunca inşa edilen barajlar ve ulaşım projeleriyle hem askeri hem de siyasi nüfuzunu artırmayı amaçlıyor. Bu durum, özellikle Hindistan ile ilişkilerde yeni gerilim başlıkları yaratıyor.
Baraj sistemi nehir ekosistemini kökten değiştirecek ölçekte planlanıyor
Projeye göre nehrin bir bölümü tünellerle yönlendirilerek beş kademeli hidroelektrik santraline aktarılacak. Her santral, bir öncekinden daha alçak bir noktada konumlanacak ve toplamda yaklaşık 150 kilometrelik bir sistem oluşturacak. Ancak rezervuarların ne kadar alanı sular altında bırakacağı ve tam yerleşim planı hâlâ kamuoyuyla paylaşılmış değil.
Deprem, heyelan ve iklim krizi riskleri projenin en kırılgan noktası
Yarlung Tsangpo Vadisi, dünyanın en derin kanyonlarından birine ev sahipliği yapıyor ve yoğun sismik hareketlilikle biliniyor. Uzmanlar, buzul gölü taşkınları, artan yağış rejimi ve iklim krizinin etkileri nedeniyle böylesi bir mega projenin tüm risklerinin mühendislik çözümleriyle tamamen ortadan kaldırılamayacağını vurguluyor.
Yerel topluluklar yerinden edilme ve kültürel kayıp tehlikesiyle karşı karşıya
Baraj inşaatı, bölgede yaşayan on binlerce kişinin, özellikle Monpa ve Lhoba topluluklarının yaşam alanlarını terk etmesine yol açıyor. Çinli yetkililer yeni konut ve ibadet alanları inşa edildiğini açıklasa da yerel halk, sosyal bağların ve kültürel hafızanın geri dönülmez biçimde zarar gördüğünü dile getiriyor.
Hindistan ve Bangladeş için susuzluk ve kuraklık riski büyüyor
Yarlung Tsangpo Nehri, Hindistan sınırları içinde Brahmaputra adını alarak tarım, balıkçılık ve içme suyu açısından hayati bir rol oynuyor. Hindistanlı yetkililer, Çin’in suyu ne zaman ve ne kadar bırakacağına dair şeffaf veri paylaşmamasının “su güvenliği” açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, iklim krizinin de etkisiyle Güney Asya’da kuraklık ve gıda krizlerini derinleştirebilir.
Bölgede başlayan baraj yarışı ekolojik riskleri daha da artırıyor
Çin’in hamlesine karşılık Hindistan da Brahmaputra üzerinde büyük ölçekli baraj projelerini hızlandırmış durumda. Uzmanlar, iki ülke arasında iş birliği yerine rekabetin hâkim olması halinde, nehir ekosisteminin ve milyonlarca yurttaşın yaşam hakkının daha büyük risk altına gireceği uyarısında bulunuyor.
Bilim insanları şeffaflık ve uluslararası iş birliği çağrısı yapıyor
Çevre örgütleri ve akademisyenler, projeden önce kapsamlı biyolojik çeşitlilik çalışmaları yapılmasını, su akışına dair verilerin aşağı havza ülkeleriyle paylaşılmasını talep ediyor. Aksi halde, Çin’in temiz enerji hedefiyle başlattığı bu mega proje, Güney Asya için uzun vadeli bir susuzluk ve kuraklık krizinin tetikleyicisi olabilir.