SON DAKİKA

#Çatışma

HABER DEĞER - Çatışma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çatışma haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Barışın Yarım Kalan Nefesi: Tahir Elçi Haber

Barışın Yarım Kalan Nefesi: Tahir Elçi

“İnsanlığın bu ortak mekânında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz.” Bazı insanlar vardır; zaman geçtikçe, tıpkı kökleri derine inen bir çınar gibi daha da görünür hâle gelirler. Unutulmazlar, aksine her yıl daha berrak bir hakikatin ortasında belirirler. Bu topraklarda her geçen gün büyüyen bir vicdan çağrısına dönüşen isimlerden biri de hiç kuşkusuz Tahir Elçi’dir. Dört Ayaklı Minare’nin gölgesinde kurşunlanan bedeni toprağa düşmüş olabilir; ama ruhu hâlâ Diyarbakır’ın, Amed'in semalarında dolaşıyor. Barışa uzanan bir el gibi süzülerek, bu coğrafyaya bir daha savaş, çatışma ve acı gelmesin diye fısıldamayı sürdürüyor. Bazen adaletin işlemediği bir an gelir; mahkeme salonuna bir güvercin konar. Lice davasında olduğu gibi… O narin beden, kapıya ilişen bir sessizlikle “Ben buradayım” der. O ses bugün hâlâ Tahir Elçi’nin sesidir. Tahir Elçi’yi yalnızca bir baro başkanı ya da bir avukat olarak tarif etmek yetersizdir. O, 90’lı yılların faili meçhul karanlığında ölümle burun buruna çalışan bir hukukçuydu. Ergenekon’un, JİTEM’in ve devlet içindeki hukuksuz yapıların karşısına dikilen bir adalet savunucusuydu. Yıllarca: • Yakılan köylerin izini sürdü, • Asit kuyularına atılan gençlerin dosyalarını açtı, • Kayıplarını arayan annelerin sesini duyurdu, • İşkence odalarının karanlığını raporlarla aydınlattı, • Ve Türkiye'nin, Türkiye Kürdistanı'nın dört bir yanında insanlığa karşı işlenen ağır suçları hukuk terazisine taşıdı. Kuşkonar’ın bombalanmasını milim milim inceleyen; tanıklarla, belgelerle hakikati ortaya çıkaran bir hafıza işçisiydi. Diyarbakır Barosu’nun başına geçtiğinde bir makam sahibinden çok, mağdurların dili oldu. Lice’nin, Cizre’nin, Şırnak’ın, Dargeçit’in acılarını kendi bedeninde taşıdı. Her dosyada bir halkın yükünü omzuna aldı. Bu nedenle Elçi, sadece bir baro başkanı değil; binlerce insanın Tahir abisiydi. Çözüm Süreci ve Son Çırpınış 2015’e gelindiğinde çözüm süreci çözülmenin eşiğindeydi. Siyasi açıklamalar umut verse de sahada karanlık bir hazırlığın izleri beliriyordu. Bunu herkesten önce fark edenlerden biri Tahir Elçi’ydi. Bir gün Silvan’da, ertesi gün Lice’de, sonra Cizre’deydi. Gerginliği düşürmeye, çatışmayı durdurmaya, devlet ile halk arasındaki yarılmayı onarmaya çalışıyordu. Baroya bile nadiren uğrar olmuştu; çünkü barış hızla elden kayıyordu. Yine de geri çekilmedi. Çünkü barışın kapısının kapanması demek, binlerce hayatın kararması demekti. O kapının kapanmasına bedenini koydu. Ve o yüzden, Dört Ayaklı Minare’nin ayaklarının altında şu tarihi cümleyi kurdu: “Bu ortak mekânda silah istemiyoruz.” Bu, halka bir çağrı, devlete bir uyarı, tarihe bırakılmış bir vasiyetti. Yarıda Kalan Barışımızdır Tahir Elçi 28 Kasım 2015’te, yıllarca faili meçhullerle mücadele ettiği bu kentin ortasında katledildi. Birçok kişi onun ölümünü “çatışmanın ortasında kalmış talihsiz bir an” diye açıkladı. Oysa yere düşen sadece bir insan değildi; barışın kendisiydi. Tahir Elçi o gün yalnızca bir basın açıklaması yapmıyordu. Barışa kasteden karanlığa sesleniyordu. Ve o karanlık, onu canlı yayında, herkesin gözünün içine bakarak susturdu. Unutulan Cesaret: İmralı Çağrısı Bugün Türkiye yeniden İmralı temaslarını tartışırken, hafızanın tozlu bir köşesine itilmiş bir gerçeği hatırlamak gerekir: 2015’te en cesur çıkışlardan birini yapan kişi Tahir Elçi’ydi. “İmralı ile görüşme yapılmalıdır; çözümün adresi bellidir” diyenlerden biriydi. O dönemki yoğun linç kampanyalarına rağmen bu cümleyi kurdu. Çünkü biliyordu: Barış, doğru adreslerden gelmeden gelmez. Bugün gelinen noktayı ise RED sorunsalı gölgelemektedir. Tahir Elçi, sadece anmalarda adı geçen bir figür değildir. Bu coğrafyanın vicdanıdır, hafızasıdır, barış ihtimalinin simgesidir. Bu topraklar barışı gerçekten konuştuğunda, en önde duran hep oydu. En cesur cümleleri o kurdu. En ağır bedelleri gerektiren zamanlarda bile geri adım atmadı. Ve kapanmak üzere olan barış kapısına kendi bedenini koydu. Bugün hâlâ Diyarbakır'ın, Amed'in sokaklarında, Sur’un taşlarında, Lice’nin dağlarında, Cizre’nin kavşaklarında yankılanan bir ses var: “Bu coğrafyada artık savaş değil, barış olsun.” Ve o ses hâlâ Tahir Elçi’nin sesidir. Sevgili Tahir abinin anısını, emeklerini ve cesaretini bir kez daha minnetle yad ediyorum. ŞİYAR KAYMAZ

Malezya’dan El‑Faşir uyarısı Haber

Malezya’dan El‑Faşir uyarısı

Anwar Ibrahim, Malezya Başbakanı olarak Sudan’daki Darfur bölgesinde, özellikle El-Faşir kentinde yaşanan toplu şiddet olaylarına dair “soykırım boyutuna varabilir” uyarısında bulunarak, uluslararası toplumu “insani yardımı yeniden güvence altına almaya” ve çatışmaları “derhal durdurmaya” çağırdı. El-Faşir’de rapor edilen katliamlar ve yaygın yerinden edilmeler, Malezya’yı alarm durumuna geçirdi. Malezya Başbakanı Anwar, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, El-Faşir bölgesinde yaşananları “insani felaket” olarak nitelendirdi. Toplu katliamlar, açlık ve milyonlarca yurttaşın yerinden edilmesine dikkat çekti. Açıklamasında, “İnsanlığa karşı suç, hatta soykırıma varabilecek vahşet raporları kabul edilemez” diyerek uluslararası insancıl hukukun eksiksiz uygulanmasını savundu. Uluslararası müdahale çağrısı net: “Daha fazla acıyı önlemek için kararlı adımlar atılmalı.” Anwar, şiddetin durdurulması, insani yardımların erişiminin sağlanması ve sorumluların hesap vermesi için küresel toplumu “kararlı hareket etmeye” çağırdı. Malezya’nın Sudan halkıyla dayanışma içinde olduğunu belirterek, olayların takipçisi olduğunu vurguladı. Çatışmanın arka planında Rapid Support Forces (RSF) güçlerinin El-Faşir’i kontrolü ele geçirmesi ve sivillere yönelik ağır ihlaller bulunuyor. Nisan 2023’ten bu yana sürdürülen Sudan ordusu ile RSF arasındaki çatışma, Darfur’da on binlerce ölümü ve milyonlarca yurttaşın yerinden edilmesini beraberinde getirdi. Ekim sonunda El-Faşir’de kontrolün RSF’ye geçmesiyle sivil ihlallerine dair çok sayıda rapor ortaya çıktı; bu süreçte RSF liderleri bazı ihlalleri kabul etti. Malezya’nın erken uyarısı bölgedeki durumun küresel barış ve güvenlik açısından taşıdığı öneme işaret ediyor. Anwar’ın açıklaması, Sudan’daki krizinin yalnızca bölgesel değil uluslararası boyut taşıdığını gösteriyor. Bu tür durumlarda uluslararası insani hukuk, suç tanımları (soykırım, insanlığa karşı suç) ve uluslararası müdahale kaderi belirleyici olabiliyor.

En az 2 bin kişiyi öldürdüğünü itiraf eden ‘Ebu Lulu’ kimdir? Haber

En az 2 bin kişiyi öldürdüğünü itiraf eden ‘Ebu Lulu’ kimdir?

Sudan’ın Darfur bölgesi, El-Faşir’de yaşanan kitlesel şiddetin merkezindeki isimlerden biri olarak anılan El-Fatih (al-Fateh) Abdullah İdris —nam-ı diğer “Ebu Lulu” veya “El-Faşir Kasabı”— bir çevrim içi yayında “2 bin kişiyi öldürdüğünü” ve daha fazlasını öldürme niyetinde olduğunu söyledi; sosyal medya videolarında gördüğü ve bazı tanıkların aktardığı görüntüler İdris’in sivillere yönelik infazlara karıştığı iddialarını güçlendiriyor. Bu iddialar hem saha raporları hem de uydu verileriyle birlikte uluslararası alarma yol açtı. Ebu Lulu, Darfur’da savaş başlamadan önce yerel bir savaşçı olarak biliniyordu ve El-Faşir’in HDK/RSF tarafından ele geçirilmesiyle kısa sürede öne çıktı. Uzun yıllara yayılan Darfur çatışma geçmişinde bilinen bir aktör olarak görünmeyen İdris’in ismi, El-Faşir’in paramiliter güçlerin kontrolüne geçmesiyle sosyal medyada yayılan infaz görüntüleriyle geniş yankı buldu; bazı medya analizleri ve bölge uzmanları onun daha önce yerel düzeyde tanındığını, ancak son saldırılarla görünürlüğünün dramatik biçimde arttığını belirtiyor. Sosyal medyada dolaşan videolar ve tanık ifadeleri Ebu Lulu’yu “infaz sembolü” haline getirdi. Çok sayıda kısa klipte, El-Faşir civarında İdris’e atfedilen kişilerin sivillere yönelik şiddet uyguladığı ve bazı kayıtların doğrudan çevrim içi hesaplardan yayıldığı iddia ediliyor; bağımsız doğrulamayı zorlaştıran iletişim kesintilerine karşın uluslararası haber kuruluşları ve insan hakları gözlemcileri söz konusu görüntüleri, tanıklıkları ve sağlık kuruluşu raporlarını karşılaştırarak ciddi insan hakları ihlali iddiaları olduğunu vurguladı. BM ve uluslararası kuruluşlar olayları toplu infaz, tecavüz ve etnik hedefleme bağlamında değerlendiriyor. Birleşmiş Milletler yetkilileri, El-Faşir’de toplu katliam ve sivillere yönelik cinsel şiddet iddialarına dair “güvenilir raporlar” aldıklarını bildirirken, bazı kurumlar ve uzmanlar yaşananları savaş suçu veya etnik temizlik/soykırım riski çerçevesinde ele alıyor; uydu görüntüleri ve saha raporları olayların ölçeğine dair kaygıları artırdı ve bağımsız soruşturma çağrılarını tetikledi. Ebu Lulu tek “suçlu” mu sorusu, HDK/RSF içindeki sorumluluk tartışmasını gündeme getirdi. El-Faşir’den gelen görüntüler ve raporlar İdris’in öne çıkan bir isim olduğunu gösterse de BM ve insan hakları gözlemcileri, benzer eylemlere karışan farklı milis grupların ve yerel komutanların da sorumlu olduğunu belirtiyor; bazı açıklamalarda HDK/RSF yetkilileri başlangıçta bağlantıyı reddetti, ardından gözaltılar ve tutuklama haberleri geldi ancak gözlemciler bunun kapsamlı bir hesap verebilirlikten çok “günah keçisi” gösterimi olabileceği uyarısında bulunuyor. İdris’in iddialarının bağımsız doğrulanması iletişim ve erişim engelleri nedeniyle halen sınırlı; resmi soruşturmalar ve uluslararası incelemeler bekleniyor. Saha erişiminin kısıtlı olması, iletişim hatlarının kopması ve çatışma koşulları nedeniyle çeşitli kaynaklar ölü sayıları ve olay ayrıntıları hakkında farklı rakamlar veriyor; bu nedenle uluslararası medya, insan hakları örgütleri ve uydu analizleri şu aşamada en önemli doğrulama kaynakları olarak takip ediliyor. Bağımsız soruşturmalar tamamlandıkça iddiaların kesin çerçevesi netleşecek.

Afganistan-Pakistan sınırında savaş alarmı: Üsler vuruldu, sınır kapatıldı Haber

Afganistan-Pakistan sınırında savaş alarmı: Üsler vuruldu, sınır kapatıldı

Afganistan ile Pakistan arasında tansiyon yeniden tırmandı. Paktiya vilayetinde iki ülke sınır birlikleri arasında çıkan çatışmalarda karşılıklı saldırılar yaşandı. Afganistan tarafı, Pakistan’ın son dönemdeki hava operasyonlarına misilleme olarak sınır hattındaki üsleri hedef aldığını açıklarken, Pakistan ordusu da “güçlü bir karşılık” vererek Afgan tarafına ait çok sayıda askeri mevziyi vurduğunu duyurdu. “Pakistan üslerini hedef aldık” Afgan basını, Afgan güçlerinin Durand Hattı yakınlarında Pakistan’a ait üsleri hedef aldığını ve saldırıların doğrudan hava operasyonlarına misilleme niteliğinde olduğunu bildirdi. Afgan Savunma Bakanlığı, operasyonların gece yarısı itibarıyla durdurulduğunu ancak ülkenin topraklarını “kararlılıkla savunmaya” devam edeceklerini açıkladı. Pakistan: “Afgan üslerini yerle bir ettik” İslamabad merkezli Dawn gazetesi, Pakistan güvenlik yetkililerinin ordunun saldırılara topçu, tank ve İHA’larla yanıt verdiğini aktardı. PTV News ise Pakistan ordusunun Afganistan’a ait 19 karakolu ele geçirdiğini, çok sayıda Afgan askerinin öldüğünü ve bazı üslerin ateşe verildiğini öne sürdü. Siviller bölgeden kaçıyor Çatışmaların en yoğun yaşandığı Dand-e Patan bölgesinde sivil halkın evlerini terk etmek zorunda kaldığı bildirildi. Torkham Sınır Kapısı gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geçici olarak kapatıldı. Afganistan tarafı da sınırın hem yolcu geçişlerine hem de transit trafiğe kapatıldığını doğruladı. Afganistan: “58 Pakistan askeri öldü” Afgan yönetimi sözcüsü Zabihullah Mücahid, sınır hattında çıkan çatışmalarda 58 Pakistan askerinin öldüğünü, 30’unun ise yaralandığını iddia etti. Afganistan tarafından da 20’den fazla kişinin öldüğünü açıklayan Mücahid, çatışmaların Katar ve Suudi Arabistan’ın devreye girmesiyle durdurulduğunu belirtti. Gerilim yeni bir çatışmanın habercisi olabilir Son haftalarda Pakistan’ın Afganistan içlerine yönelik hava saldırısı iddiaları iki ülke arasındaki gerilimi artırmıştı. Analistler, bu son çatışmaların iki taraf arasında uzun süredir biriken siyasi ve askeri gerilimin patlama noktasına geldiğini belirtiyor. Taraflar birbirini sivillere ateş açmakla suçlarken, bölgedeki tansiyonun düşeceğine dair bir işaret henüz görünmüyor.

Tayland-Kamboçya çatışması ikinci gününde devam ediyor Haber

Tayland-Kamboçya çatışması ikinci gününde devam ediyor

Tayland ile Kamboçya arasındaki sınırda devam eden çatışmalar, ikinci gününe girdi. Şu ana kadar Tayland’da 14 sivil ve 1 asker hayatını kaybederken, Kamboçya’da ise en az 1 sivilin öldüğü açıklandı. Çatışmaların patlak vermesiyle birlikte, her iki ülke de sınır bölgesindeki vatandaşlarını tahliye etmeye başladı. BBC, Tayland’da 100 binden fazla sivilin yerinden edildiğini, Kamboçya’da ise yaklaşık 1500 ailenin tahliye edildiğini aktardı. Tayland’a tahliye edilen siviller Tayland’da sınır bölgelerindeki siviller, Buriram eyaletindeki Chang Uluslararası Pisti’ne tahliye edildi. Kamboçya da, Tayland’a roket saldırısı düzenlemekle suçlandı. İki ülke arasındaki sınır gerilimi, geçen yılki kısa süreli çatışmanın ardından yeniden tırmandı. Çatışmaların başlangıcı ve tarafların suçlamaları Çatışmalar perşembe sabahı erken saatlerde başladı. Taraflar birbirlerini ilk ateşi açmakla suçluyor. Tayland, Kamboçya’yı roket saldırısı düzenlemekle suçlarken, Kamboçya da Tayland’ı Preah Vihear tapınağını bombalamakla suçladı. Bu suçlamalar, F-16 savaş uçaklarının kullanıldığı hava saldırılarına yol açtı. Sınırdaki eğitim ve diplomatik durum Tayland Eğitim Bakanlığı, çatışmalar nedeniyle sınır bölgelerindeki 582 okulun geçici olarak kapatılmasına karar verdi. Okulların dışında, bazı okullar sığınak olarak kullanılmaya başlandı. Tayland, Kamboçya'daki vatandaşlarını ülkeyi terk etmeye çağırırken, Kamboçya da Tayland ile diplomatik ilişkilerini düşürdü. BM Güvenlik Konseyi toplantısı bekleniyor Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, çatışmaların sona ermesi için acil toplantı çağrısı aldı. Kamboçya Başbakanı Hun Manet, Pakistan’ın BM Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı Asım İftikhar Ahmed’e gönderdiği mektubunda, bölgedeki gerilimin çözülmesi için bir acil toplantı talep etti. ABD ve Çin de çatışmaların durdurulması için çağrıda bulundu. Uzun süredir devam eden sınır sorunları Tayland ve Kamboçya arasındaki sınır gerilimi uzun süredir devam ediyor. 28 Mayıs’ta sınırda kısa süreli bir çatışma yaşanmış, iki ülke arasındaki toprak anlaşmazlığının barışçıl yolla çözülmesi için anlaşmaya varılmıştı. Tayland, sınırdaki kontrol noktalarını kendi yönetiminde tutacağını duyurmuştu. Kamboçya ise Uluslararası Adalet Divanı’na başvurarak sorunun çözülmesini talep etmişti.

Tayland-Kamboçya sınırında çatışma Haber

Tayland-Kamboçya sınırında çatışma

Tayland-Kamboçya sınırındaki tartışmalı bölgede sabah saatlerinde yaşanan çatışmalarda ilk belirlemelere göre Tayland tarafında 12 sivil yaşamını yitirdi, 14 kişi ise yaralandı. Çatışma Khmer tapınağı yakınında sabah saatlerinde başladı Tayland-Kamboçya sınır hattında yer alan Khmer tapınağı çevresinde sabahın erken saatlerinde silahlı çatışma yaşandı. Tayland Kraliyet Ordusu (RTA), ilk atışı Kamboçya askerlerinin açtığını öne sürdü. Tayland Sağlık Bakanlığı saldırının bilançosunu paylaştı Tayland Sağlık Bakanlığı, Sisaket eyaletinde biri asker olmak üzere 9, Surin’de 2, Ubon Ratchathani’de 1 kişinin yaşamını yitirdiğini; toplamda 14 kişinin de yaralandığını bildirdi. Tayland Eğitim Bakanlığı sınırlardaki okulları kapatma kararı aldı Tayland Eğitim Bakanlığı, çatışmaların yoğunlaştığı sınır bölgelerinde okulların geçici olarak kapatılmasını talimatlandırdı. Thai Enquirer’a göre Surin, Sisaket ve Buriram’da toplam 582 okul geçici olarak eğitime ara verdi. Bazı okullar sığınak olarak kullanılmaya başlandı. Tayland Savunma Bakanlığı çatışmanın 6 noktada sürdüğünü bildirdi Tayland Savunma Bakanlığı Sözcüsü Surasant Kongsiri, çatışmaların sınır boyunca en az 6 farklı noktada devam ettiğini açıkladı. Bangkok yönetimi, Kamboçya'yı sivil yerleşim yerlerine saldırmakla suçladı. 30 ila 40 bin kişinin tahliye edildiği duyuruldu. Tayland ayrıca 6 adet F-16 savaş uçağıyla Kamboçya askeri karargahlarını hedef aldığını bildirdi. Kamboçya yönetimi Tayland’ı ilk ateşi açmakla suçladı Kamboçya Savunma Bakanlığı, çatışmayı Tayland askerlerinin başlattığını, kendi birliklerinin ise meşru müdafaa kapsamında karşılık verdiğini duyurdu. Açıklamada Tayland'ın Preah Vihear tapınağına giden yola savaş uçaklarıyla bomba attığı ifade edildi. Başbakan Hun Manet silahlı yanıt verdiklerini açıkladı Kamboçya Başbakanı Hun Manet, Tayland'ın Ta Muen Thom ve Ta Krabey tapınaklarına da saldırdığını ileri sürdü. Manet, “Barışçıl çözümden yanayız, ancak bu saldırılara silahla karşılık vermekten başka bir seçeneğimiz kalmadı.” dedi. Kamboçya'dan BM’ye acil toplantı çağrısı yapıldı Hun Manet, BM Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı Pakistan Daimi Temsilcisi Asım İftikhar Ahmed’e gönderdiği mektupta, Tayland'ın saldırganlığının durdurulması için acil toplantı çağrısında bulundu. Çin taraflara diyalog çağrısı yaptı Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Guo Ciakun, Pekin’de düzenlenen basın toplantısında, tarafları itidale davet etti. Çin, Tayland ve Kamboçya’yı sorunu diyalog ve istişare yoluyla çözmeye çağırdı. Tayland ve Kamboçya arasında sınır anlaşmazlığı yıllardır sürüyor Tayland ile Kamboçya arasında 817 kilometrelik sınır hattı, uzun süredir toprak anlaşmazlıklarına sahne oluyor. 28 Mayıs’ta bölgede yine kısa süreli bir çatışma yaşanmış; ardından iki taraf, çözümün diplomasiyle sağlanması konusunda mutabakata varmıştı. Kamboçya, sorunu Uluslararası Adalet Divanı’na taşıdığını duyurmuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.