SON DAKİKA

#Cinayet

HABER DEĞER - Cinayet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cinayet haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şok ses kayıtları ortaya çıktı: Güllü’nün kızı tırla yurt dışına mı kaçacak? Haber

Şok ses kayıtları ortaya çıktı: Güllü’nün kızı tırla yurt dışına mı kaçacak?

Tır kasasında kaçış planı Yalova’da evinin altıncı katından düşerek yaşamını yitiren ünlü sanatçının ölümündeki sır perdesi aralanmaya çalışırken, dosyaya giren yeni deliller olayın seyrini tamamen değiştirdi. Savcılık tarafından incelenen ses kayıtlarında, Tuğyan Ülkem Gülter’in bir arkadaşıyla yaptığı konuşmada pasaportsuz bir şekilde tır kasasında Fransa’ya ya da Gürcistan’a gitme planları yaptığı öne sürüldü. Sen Fransa’ya nasıl gideceğini anladın değil mi pasaportsuz tırla ve Fransa’ya da gidebiliriz Gürcistan hakkımız da duruyor şeklindeki ifadeler, soruşturmanın cinayet şüphesiyle derinleştirilmesine neden oldu. Savcılıkta seni yakacağım Soruşturma dosyasındaki bir diğer çarpıcı detay ise Gülter ile arkadaşı Bircan Dülger arasında geçtiği iddia edilen gerilimli konuşmalar oldu. Kayıtlarda Dülger’in arkadaşına yönelik bu işte suçum yok ama yanacağım belli yarın savcılıkta seni yakacağım Tuğyan diyerek tehditvari konuştuğu ve bildiklerini anlatacağı yönünde sinyaller verdiği belirtildi. Bu diyaloglar, olayın basit bir kaza olmayabileceği yönündeki kuşkuları artırdı. Annesinin ölmesini istemiş İddialar sadece kaçış planlarıyla sınırlı kalmadı ve Tuğyan Ülkem Gülter’in annesi hayattayken arkadaşına attığı mesajlarda beni bu kadından kurtar annem ölsün ifadelerini kullandığı tespit edildi. Ayrıca sanatçının menajeri Ferdi Aydın da Gülter’in bir yakın arkadaşına annesini öldürdüğünü itiraf ettiğini ve keşke annemi böyle öldürmeseydim kemikleri parçalandı üzüldüm dediğini iddia ederek sürecin bir kaza değil cinayet olabileceği ihtimalini güçlendirdi. Çok yönlü inceleme sürüyor Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada tanık ifadeleri ve dijital materyaller titizlikle incelenmeye devam ediyor. Hayatını kaybeden sanatçının kanında yüksek oranda alkol tespit edilmesine rağmen ölümün kesin nedeninin belirlenmesi için adli tıp raporu ve ortaya çıkan yeni delillerin bütüncül bir şekilde değerlendirildiği bildirildi. Türkiye halkının yakından takip ettiği olayda gözler savcılığın vereceği karara çevrildi.

Mardin'deki aile katliamında sır perdesi aralanıyor Haber

Mardin'deki aile katliamında sır perdesi aralanıyor

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 24 Kasım gecesi Mehmet Kaya, Berna Kaya ve 5 yaşındaki kızları Samyeli’nin evlerinde başlarından vurulmuş halde bulunmasıyla başlayan süreç, ilk saatlerde “aile içi intihar” olarak kamuoyuna yansıdı. Ancak olay yerindeki boşluklar, çelişkili tanık ifadeleri ve kayıp deliller, anlatının değişmesine yol açtı. Dosya, cinayet şüphesiyle ele alındı. İlk anlatı çöktü, soruşturma yön değiştirdi Olayın ardından “baba eşini ve çocuğunu öldürdükten sonra intihar etti” iddiası dolaşıma sokuldu. Fakat evde kullanılan silahın bulunamaması, muhtar ve bazı aile bireylerinin güvenlik ekipleri gelmeden içeri girmesi ve sahadaki düzensizlikler, iddianın zayıflamasına neden oldu. Savcılık, delil zincirindeki kopukluklar nedeniyle dosyayı cinayet kapsamında ele alarak geniş çaplı inceleme başlattı. Komşu ifadesi dosyayı kilitledi İlk ifadesinde “ses duymadım” diyen komşu M.C.’nin anlatımlarındaki çelişkiler dikkat çekti. Yeniden gözaltına alınan M.C., savcılık aşamasında olayla ilgili farklı beyanlarda bulundu ve cinayet anında evde olduğunu ileri sürdü. İfadesinde, kullanılan silahı temin ettiğini ve daha sonra kanalizasyona attığını söyledi; gösterdiği noktada yapılan aramada silah ele geçirildi. Tutuklamalar geldi, suçlamalar ağırlaştı Soruşturmanın ikinci dalgasında M.C. “kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklandı. Delil karartmaya yardım ettikleri iddiasıyla V.E. ve B.K. de cezaevi yolunu tuttu. M.C.’nin kadın arkadaşı B.S. hakkında ise adli kontrol kararı verildi. Savcılık, telefon kayıtları ve kamera görüntülerini de kapsayan teknik incelemeyi genişletti. “Bu bir vahşet; magazin dili adaleti gölgeliyor” Dosya avukatları, olayın başından itibaren “intihar” etiketiyle servis edilmesinin hem soruşturmayı hem de toplumun doğru bilgilenme hakkını olumsuz etkilediğini vurguladı. Avukat Nurullah Öner, delillerin cinayete işaret ettiğini belirterek, “Magazinsel dil gerçeği saklıyor; bu bir vahşet, intihar değil” sözleriyle medyaya sorumluluk çağrısı yaptı. Toplumsal etki uyarısı yapıldı Olay yerinden görüntülerin kontrolsüz paylaşılmasının özellikle çocuklar üzerinde travmatik etki yarattığına dikkat çeken savunma tarafı, şiddeti olağanlaştıran içeriklerin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Avukatlar, Türkiye toplumunun barış ve huzuru besleyen bir yayın diline ihtiyacı olduğunu vurguladı. Gözler yargı sürecinde Soruşturma derinleştirilirken, kamuoyu hem delillerin eksiksiz toplanmasını hem de hızlı ve şeffaf bir yargılamayı bekliyor. Üç canın hesabının adalet önünde sorulması, bu trajedinin karanlıkta kalmaması için tek yol olarak görülüyor.

Mardin’de bir aile nasıl yok oldu? “Yasak Aşk” iddiası dosyanın yönünü değiştirdi Haber

Mardin’de bir aile nasıl yok oldu? “Yasak Aşk” iddiası dosyanın yönünü değiştirdi

Üç canın alındığı evde yeni iddia soruşturmayı derinleştirdi. Mardin’in Kızıltepe ilçesinde aynı evde anne, baba ve 5 yaşındaki çocuklarının başlarından silahla vurulmuş halde bulunmasının ardından yürütülen soruşturmada “yasak ilişki” iddiası gündeme geldi. Emniyet birimlerinin kurduğu özel ekip, olay yerindeki bulgular ve tanık ifadeleri doğrultusunda dosyayı çok yönlü ele alıyor. Komşunun ifadesi dosyaya girdi, iki kişi tutuklandı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan komşu M.C., ifadesinde, ailenin babasının başka bir kadınla ilişkisi olduğunu, bu nedenle eşler arasında tartışma çıktığını ve olayların bu tartışmanın ardından gerçekleştiğini öne sürdü. M.C., ayrıca olayda kullanılan silahı kendisinin temin ettiğini ve daha sonra kanalizasyona attığını iddia etti. Delil karartma şüphesiyle tutuklanan M.C.’ye yardım ettiği belirlenen V.E. de çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Böylece dosyadaki tutuklu sayısı ikiye çıktı. Kriminal raporlar dikkat çekti: Baba ve çocuğun elinde barut izi. Soruşturmanın teknik ayağında Diyarbakır Kriminal’de yapılan el svaplarında, aile fertlerinden babanın ve 5 yaşındaki çocuğun ellerinde barut izine rastlandığı öğrenildi. Bu bulgu, olayın oluş biçimine dair farklı senaryoların birlikte değerlendirilmesine yol açtı. Emniyet, raporların adli süreçte delil değerinin, olayın zaman çizelgesi ve kamera kayıtlarıyla birlikte incelendiğini vurguluyor. Evde zorlanma yok, silah kayıp: İlk tespitler çelişkileri artırdı. Olay yerine giren ekiplerin ilk incelemelerinde, kapıda zorlama izine rastlanmadığı ve evde yalnızca iki boş kovan bulunduğu kaydedildi. Olay silahının bulunamaması, hem “delil karartma” iddiasını hem de olayın üçüncü kişilerce yönlendirilmiş olabileceği ihtimalini güçlendiren unsurlar arasında yer aldı. Aile yakınları “para ve altınlar kayıp” diyor, cinayet ihtimali masada. Ailenin yakınları, evde bulunan para ve altınların kayıp olduğunu belirterek olayın yalnızca aile içi bir şiddet vakası olmayabileceğini savundu. İddialara göre, kaybolan değerli eşyalar dosyayı “hırsızlık amaçlı cinayet” ihtimali yönünde de genişletti. Emniyet, envanter çalışmasının sürdüğünü ve iddiaların araştırıldığını bildirdi. Avukatlardan çağrı: Spekülasyondan kaçınılsın, gerçekler yargıda açığa çıkacak. Ailenin avukatları, kamuoyuna yaptıkları açıklamada, dosyayla ilgili farklı mecralarda dolaşan spekülatif bilgilerin sürece zarar verebileceğini belirterek, hem ölenler hem de aile yakınları için hassasiyet çağrısı yaptı. Avukatlar, tutuklamaların yalnızca “delil karartma” değil, “öldürme” şüphesi kapsamında da değerlendirildiğini ifade etti. Soruşturma sürüyor, yanıt bekleyen sorular çok. Olayın kesin oluş şekli, silahın bulunup bulunamayacağı, kayıp değerlerin akıbeti ve tanık ifadelerinin kamera kayıtlarıyla örtüşüp örtüşmediği; önümüzdeki günlerde adli bilirkişi raporlarıyla netleşecek. Emniyet birimleri, dosyanın bütün ihtimallerle ele alındığını vurgulayarak, kamuoyunun gelişmelerden bilgilendirileceğini duyurdu.

İstanbul’da 3 kişilik vahşi cinayet zincirinde kan donduran ayrıntılar: Yakında çok ünlü olacağım Haber

İstanbul’da 3 kişilik vahşi cinayet zincirinde kan donduran ayrıntılar: Yakında çok ünlü olacağım

İstanbul Büyükçekmece’de 10 Kasım akşamı meydana gelen ve üç kişinin yaşamını yitirdiği kanlı cinayetlerin ayrıntıları netleşmeye başladı. Polis ekipleri, aynı gün hem bir otomobilin içinde hem de yakındaki bir otel odasında bulunan üç cesedin aynı fail tarafından öldürüldüğünü belirledi. Olay sonrası günlerce firarda olan Hakan K., Avcılar Firüzköy’de saklandığı boş bir binada Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından yakalandı. Şüphelinin yakalanmadan önceki davranışları ve ifadeleri ise “bilinç bulanıklığı ve paranoya” tabloyu ortaya koydu. Olay zinciri: İlk kurban sevgilisi Melisa Soruşturmaya göre 27 yaşındaki Melisa Kölekçi ile birlikte üç gün önce bir otele yerleşen Hakan K., olay günü genç kadını başından vurarak öldürdü. Şüpheli, polise verdiği ilk sözlü anlatımda, “Uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle birlikte intihar etmeye karar verdik, önce onu vurdum, sonra vazgeçtim” dedi. Ancak bu sözlerini resmi ifadeye geçirmeyi reddetti. İki kişiyi daha yanına çağırıp öldürdü Melisa’yı öldürdükten sonra otelden ayrılan Hakan K., kendisine uyuşturucu temin ettiğini iddia ettiği Emrah Yılmaz (33) ve Emre Güçlü (31) isimli iki kişiyi telefonla çağırdı. Bir araca binmelerinin ardından iki kişiyi de yakın mesafeden öldürdü. Emrah Yılmaz olay yerinde hayatını kaybetti, ağır yaralanan Emre Güçlü ise kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Cinayetten sonra adım adım kaçış Polis kayıtlarına göre Hakan K., cinayetlerden sonra olay yerinden yaya olarak uzaklaştı. Evine giderek üzerindeki kanlı kıyafetleri çıkarıp değiştirdi. Ardından babasına ait otomobille Avcılar’a geçti. Bir akaryakıt istasyonundan çakmak gazı satın alıp aracını boş bir alanda terk etti. Peşindeki ekipleri yanıltmak için telefonunu araçta açık bıraktı. Cinayet Büro Amirliği, şüphelinin izini bulmak için 432 kameradan toplam 1.240 saatlik görüntü incelemesi yaptı. Bu analizler sonucu Hakan K.’nın saklandığı boş bina tespit edildi. Yakalandığında üzerinde sökülmüş tabanca çıktı Saklandığı yerde yakalanan Hakan K.’nın üzerinde cinayetlerde kullandığı değerlendirilen 9 mm ruhsatsız tabanca bulundu. Ancak tabancanın namlusunun söküldüğü ve parçalarının ayrıldığı görüldü. Şüpheli, “Uyuşturucunun etkisiyle başka kimseye zarar vermek istemedim, o yüzden silahı söktüm” dedi. Yeni ayrıntı: “Yakında çok ünlü olacağım, görürsünüz” Soruşturmada ortaya çıkan dikkat çekici bir ayrıntıya göre, firari olduğu günlerde Hakan K., alışveriş yaptığı bir market çalışanına: “Şimdi beni tanımıyorsun ama yakında çok ünlü olacağım. Görürsünüz” dedi. Market kamerası görüntülerinde bu anların ardından çalışanla tokalaştığı da ortaya çıktı. Aynı günlerde bindiği bir taksi şoförüne de benzer ifadeler kullandığı bildirildi. Bu sözler, polise göre şüphelinin “paranoyak, halüsinatif ve kontrolsüz davranışlar” gösterdiğinin işareti. Oteldeki ve cinayet öncesi son görüntüler ortaya çıktı Güvenlik kamerası görüntülerinde: Melisa Kölekçi’nin otele giriş anı, Cinayet sonrası Hakan K.'nın otelden çıkıp iki kurbanın bulunduğu araca yaklaşması, Firari haldeyken markette alışveriş yapıp rahatça dolaşması net bir şekilde görüldü. 7 ayrı suç kaydı var Hakan K.’nın daha önce de çeşitli suçlardan 7 kaydının bulunduğu belirlendi. Cinayet Büro’daki işlemlerinde resmi ifade vermeyi reddederek susma hakkını kullanan şüpheli, adliyeye sevk edilirken basın mensuplarının “Neden öldürdünüz?” sorularını yanıtsız bıraktı. Olayla ilgili soruşturma çok yönlü sürüyor.

Ekvador halkından ABD üslerine yanıt: Sandıktan büyük farkla “HAYIR” çıktı Haber

Ekvador halkından ABD üslerine yanıt: Sandıktan büyük farkla “HAYIR” çıktı

Ekvador’da dün yapılan kritik referandumda, yabancı ülkelere ait askeri üslerin ülke topraklarına dönmesine büyük çoğunlukla “hayır” denildi. Resmî olmayan ilk sonuçlara göre seçmenlerin yaklaşık üçte ikisi, Devlet Başkanı Daniel Noboa’nın savunduğu teklifleri reddetti. Bu sonuç, güvenlik politikalarında ABD’ye yakın bir çizgi izleyen Noboa yönetimi için önemli bir siyasi yenilgi olarak değerlendiriliyor. Manta Üssü’ne dönüş planı çöktü Referandumla birlikte, ABD ordusunun yıllar önce uyuşturucuyla mücadele operasyonlarının merkezi olan Manta hava üssüne geri dönmesi de halk oyu ile engellendi. Ekvador, 2008 yılında ülke topraklarında yabancı askeri üsleri yasaklamıştı. Noboa ise bu yasağın kaldırılmasını “çetelerle mücadelede zorunluluk” olarak savunuyordu. Anayasayı yeniden yazma girişimi de reddedildi Aynı gün yapılan ikinci referandumda da Noboa’nın “anayasa meclisi” çağrısı yüzde 61’den fazla oranla reddedildi. Bu sonuç, Noboa’nın siyasi ajandasına yönelik toplumsal desteğin ciddi biçimde zayıfladığı şeklinde yorumlandı. Noboa sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Ekvador halkının iradesine saygı duyuyoruz” diyerek yenilgiyi kabul etti. Çetelerle mücadelede ABD ortaklığı ikna etmedi Ekvador uzun süredir, Peru ve Kolombiya’dan gelen kokain akışının merkezindeki kritik transit ülkelerden biri. Uyuşturucu çetelerinin limanlar ve kıyı kentlerinde yarattığı şiddet ortamı, ülkeyi tarihinin en kanlı dönemine sürükledi. Noboa, çözüm olarak ABD ile daha sıkı askeri işbirliğini savunuyor ancak Ekvador halkı, yabancı askerî varlığının şiddeti azaltacağına dair iddiayı ikna edici bulmadı. Latin Amerika’daki örnekler, ABD destekli operasyonların birçok ülkede çete gücünü daha da pekiştirdiğini gösteriyor. Bu tarihsel hafıza, Ekvador’da belirleyici oldu. Diğer maddelere de “hayır” Seçmenlere ayrıca: Siyasi partilere verilen kamu finansmanının kesilmesi Meclis üye sayısının 151’den 73’e düşürülmesi gibi öneriler de sunuldu. Bu maddeler de büyük farkla reddedildi. Şiddet rekor kırıyor, Noboa baskıyı artırıyor Kasım 2023’te göreve gelen Noboa, ülkede sık sık olağanüstü hâl ilan ediyor; askerleri sokaklara ve hapishanelere konuşlandırıyor. Buna rağmen yalnızca bu yılın ilk yarısında 4.619 cinayet işlendi — bu, Ekvador tarihinin en yüksek rakamı. Referandumun başladığı gün hükümet, ülkenin en azılı çetesi Los Lobos lideri “Pipo”nun Avrupa’da yakalandığını duyurarak güvenlik mesajı vermeye çalıştı. Ancak bu hamle sandıktaki sonucu değiştirmedi.

Şaban Vatan’dan Müge Anlı’ya: O röportaj kaydını neden gizliyorsun? Haber

Şaban Vatan’dan Müge Anlı’ya: O röportaj kaydını neden gizliyorsun?

Anayasa Mahkemesi kararı sonrası dikkat çeken çıkış Rabia Naz Vatan’ın babası Şaban Vatan, sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımda, kızının ölümüyle ilgili yıllardır süren adalet arayışını yeniden gündeme taşıdı. Vatan, Müge Anlı’nın bir paylaşımını alıntılayarak sert eleştiriler yöneltti. Vatan, Anayasa Mahkemesi’nin Resmî Gazete’de yayımlanan kararına atıf yaparak “Rabia Naz’ın yaşam hakkının elinden alındığı, soruşturmanın kasıtlı eksik yürütüldüğü ve aile olarak haklı bulunduğumuz açıklandı” ifadelerini kullandı. “Adalet Bakanı da cana kıyıldığını söyledi” Şaban Vatan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un 2 Eylül 2025’te Rabia Naz sorusuna verdiği yanıtı da hatırlatarak, Bakan Tunç’un “7 yıldır takip ettiğimiz olaydır; katledilen, canına kıyılan çocuklar” ifadesini kullandığını belirtti. Vatan, bu açıklamanın kızının ölümünün “intihar değil, cinayet” olduğunun yetkili makamlar tarafından da artık kabul edildiğini gösterdiğini savundu. Müge Anlı’ya: “Neden susuyorsun?” Şaban Vatan, yıllar önce Müge Anlı’nın programı için verilen ve cinayete ilişkin itiraf niteliği taşıdığını iddia ettiği bir röportaj kaydının bulunduğunu belirterek şu soruları yöneltti: “O röportaj kaydı senin elinde. Neden gizliyorsun? Neden suskunsun? Önce bunu açıkla.” Vatan, olayın tüm yönleriyle ortaya çıkması için kamuoyuna da çağrıda bulundu. “Tüm kamuoyunun vicdanına bırakıyorum” Paylaşımında duygusal ifadeler kullanan Vatan, kızının 11 yaşında yaşamını kaybettiğini hatırlatarak, adalet arayışını sürdüreceğini vurguladı. Vatan, “Tüm kamuoyunun vicdanına…” diyerek çağrısını yineledi.

Güllü davasında çarpıcı iddia: Tuğyan Hanım ölüm orucuna girmiş! Haber

Güllü davasında çarpıcı iddia: Tuğyan Hanım ölüm orucuna girmiş!

Güllü’nün ölümüyle ilgili yeni iddia: “Cezaevine girmemek için kilo vermeye çalışıyor” Arabesk müziğin unutulmaz isimlerinden Güllü’nün (Gül Tut) Yalova’daki evinin balkonundan düşerek yaşamını yitirmesinin ardından başlatılan soruşturmada dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Sanatçının eski patronu Ferdi Aydın, Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter hakkında “ölüm orucuna girdi” iddiasında bulundu. Aydın, “Tuğyan Hanım cezaevine girmemek için 30 kiloya düşmeye çalışıyor. Şu anda 39 kilo. 30 kilo olursa cezaevine girmeyeceğini biliyormuş” dedi. Bu sözler sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Soruşturma genişliyor: Kamera, ses ve DNA analizleri sürüyor Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın intihar, kaza veya dış müdahale olup olmadığını belirlemek için geniş kapsamlı teknik inceleme yürütüyor. Olay gecesine ait görüntüler, Bursa Adli Tıp Kurumu ve Emniyet Kriminal Daire Başkanlığı tarafından analiz edilirken, ses kayıtları TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği Araştırma Merkezi’ne gönderildi. Başsavcılığın talimatıyla seslerin kimlik eşleştirmesi, konuşma analizi ve zaman senkronizasyonu çalışmaları devam ediyor. Yalova Cumhuriyet Başsavcısı Duygu Bayar Öksüz de süreci TÜBİTAK Gebze tesislerinde bizzat takip edeceğini açıkladı. Tanık ifadeleri çelişkili: “Annesini öldüreceğini söylemişti” iddiaları Güllü’nün yakın çevresinden Bircan Dülger ve Çağrı Kutlu gibi tanıkların ifadeleri, soruşturmanın seyrini değiştirdi. Tanıklar, Tuğyan Gülter’in annesiyle sevgilisi Kervan yüzünden sık sık tartıştığını, annesini “öldüreceğim” dediğini ve önceden şiddet uyguladığını iddia etti. Bircan Dülger ayrıca, Tuğyan’ın annesini mutfak önlüğüyle bağladığını, daha önce frenleri kesmekle tehdit ettiğini öne sürdü. Ferdi Aydın da benzer şekilde, “Güllü bana, ‘Eğer ölürsem kızım yapmıştır’ demişti” ifadelerini kullandı. Tuğyan Gülter sessizliğini koruyor Ferdi Aydın’ın açıklamasının ardından gözler yeniden Tuğyan Ülkem Gülter’e çevrildi. Güllü’nün kızı, daha önce yaptığı açıklamada hakkındaki suçlamaları reddederek “Annemle aramız kötü değildi, o benim en yakın arkadaşımdı. Hakkımızda çıkan iftiralarla yargı önünde hesaplaşacağız” demişti. Gülter, ayrıca yasaklı madde kullandığı yönündeki iddiaları da yalanlayarak, “Ben hemşireyim, kendi emeğimle çalışan bir kadınım” ifadelerini kullanmıştı. Güllü’nün ölümü hâlâ gizemini koruyor 26 Eylül gecesi Yalova’da altıncı kattaki evinin balkonundan düşerek yaşamını yitiren Güllü’nün ölüm nedeni hâlâ netlik kazanmadı. Kamera kayıtları, Güllü’nün kızı ve arkadaşının olaydan hemen sonra çığlık atarak binadan çıktığını gösteriyor. Adli Tıp’tan gelecek bilimsel raporlar ve TÜBİTAK analizleri, olayın seyrini belirleyecek. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma “cinayet mi, kaza mı” sorusuna yanıt ararken, Türkiye toplumu ünlü sanatçının ölümünün perde arkasını merakla bekliyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.