SON DAKİKA

#Cumhurbaşkanı

HABER DEĞER - Cumhurbaşkanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de: Türkiye küresel güç olma yolunda ilerliyor Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de: Türkiye küresel güç olma yolunda ilerliyor

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 87’nci yılında Anıtkabir’de düzenlenen devlet töreniyle anıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devlet erkanıyla birlikte törene katıldı, mozoleye çelenk koydu ve Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. Tören, devlet erkanının Aslanlı Yol’dan yürüyüşüyle başladı. Sabah saatlerinde başlayan törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’a TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakanlar, yüksek yargı temsilcileri ve Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesi eşlik etti. Erdoğan, mozoleye çelenk bıraktıktan sonra saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Anıtkabir Özel Defteri’ne not yazdı. Erdoğan: “Türkiye Cumhuriyeti’ne tutku ile sahip çıkıyor, gece gündüz demeden çalışıyoruz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, deftere yazdığı mesajda Atatürk’e hitaben şu ifadeleri kullandı: “Aziz Atatürk, vefatınızın yıl dönümünde zatıalinizi, silah arkadaşlarınızı ve kahraman şehitlerimizi rahmetle yad ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’ne tutku ile sahip çıkıyor, her karışını yeni eserlerle nakış nakış işliyoruz. İçeride huzurlu, dışarıda güçlü bir Türkiye için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Türkiye, küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Ruhun şad olsun.” Anıtkabir’deki törenin ardından resmi program çeşitli illerde anma etkinlikleriyle sürdü. 81 ilde aynı anda düzenlenen saygı duruşları ve çelenk törenleriyle yurttaşlar Atatürk’ü andı. Okullarda, kamu kurumlarında ve meydanlarda saat 09.05’te sirenler çalarken, Türkiye toplumu bir kez daha ortak saygı duruşunda bulundu.

Sudan’daki katliama karşı Türkiye ve Mısır devrede Haber

Sudan’daki katliama karşı Türkiye ve Mısır devrede

BAE destekli RSF’nin El-Faşir saldırıları sonrası “acil destek” talebi geldi Sudan’da Nisan 2023’ten bu yana süren iç savaşın en kanlı aşamalarından biri, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) desteklediği Hızlı Destek Güçleri’nin (RSF) El-Faşir’de sivillere yönelik saldırılarıyla yaşandı. Uydu görüntüleri ve sahadan gelen videolar, toplu infazları ve yakılan köyleri dünya gündemine taşıdı. Sudan ordusu, saldırıların ardından Mısır ve Türkiye ile doğrudan temas kurarak mühimmat ve hava savunma desteği talep etti. “Sudan, Mısır ve Türkiye’den silah bekliyor” iddiası Sudanlı analist Kholood Khair, MEE’ye yaptığı açıklamada, “SAF, El-Faşir’in düşmesinden sonra Mısır ve Türkiye’nin kendisine silah sağlamasını bekliyor. Özellikle Mısır, güney sınırını güvence altına alma konusunda çıkar sahibi.” dedi. Mısır Genelkurmay Başkanı’nın önce Suudi Arabistan'a ardından Port Sudan’a yaptığı ziyaret, krizin askeri boyuta taşındığı yorumlarını güçlendirdi. Türkiye’den İHA ve füze desteği iddiası: “El-Faşir soykırımı kararlılığımızı artırdı” MEE’ye konuşan Türk kaynaklar, Sudan’a yönelik askeri desteğin zaten sürdüğünü ve artırılacağını belirtti: “Zaten daha fazla sistem göndermeyi planlıyorduk ancak El-Faşir’deki soykırım kararlılığımızı daha da artırdı.” Sudan Hava Kuvvetleri’ne geçtiğimiz yıldan bu yana askeri İHA’lar, havadan karaya füzeler ve komuta sistemleri sağlandığı, Türk İHA’larının sahada aktif olduğu iddia edildi. Ankara’nın Sudan politikası: “Temkinli ama istikrarlı destek” 2019 sonrası Sudan politikasında hem SAF hem RSF ile diplomatik temas yürüten Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arabuluculuk önerileriyle çatışmaların barışçıl çözümü için rol üstlenmişti. Ancak son katliamlar, bu diplomatik çizginin yerini daha açık askeri desteğe bırakabileceği yorumlarına yol açtı. Erdoğan: “Sudan halkını yalnız bırakamayız” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada, “Bir kalbi olan hiç kimse El-Faşir’deki katliamlara sessiz kalamaz. Sudan’ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumalı, Sudan halkını desteklemeliyiz.” diyerek Müslüman ülkeleri harekete geçmeye çağırmıştı.

Erdoğan AK Parti Grup Toplantısı’nda konuştu Haber

Erdoğan AK Parti Grup Toplantısı’nda konuştu

AK Parti’nin TBMM’de düzenlenen grup toplantısı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Coşkulu kalabalığın sloganları eşliğinde kürsüye çıkan Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinin yıldönümünde “AK Parti devrimi” vurgusu yaptı ve partinin “23 yıllık iktidarına yönelik eleştirilerin meşruiyet sorunu taşımadığını” savundu. Erdoğan: “3 Kasım bir halk devrimiydi, 23 yıldır bu devrime sadakatle bağlı kaldık” Erdoğan, Türkiye’nin 3 Kasım 2002’de “yeni bir döneme girdiğini” belirterek şu ifadeleri kullandı: “AK Parti henüz 15 aylık bir partiyken milletimiz bizi tek başına iktidara getirdi. Bu başarı sadece bir seçim değil, bir halk devrimiydi. 23 yıl boyunca bu devrime sadakatle bağlı kaldık.” Cumhurbaşkanı, 2002’de doğan bir çocuğun bugün 23 yaşında olduğuna dikkat çekerek, “Bu gençler Türkiye’nin istikrarı, büyümesi ve kalkınması döneminde gözünü açtı. AK Parti, bir neslin tamamına yön veren iktidardır” dedi. “Sandık tartışması yapanlar yenilgiyi hazmedemeyenlerdir” Türkiye’de seçim güvenliği ve demokrasi tartışmalarına da değinen Erdoğan, eleştirileri reddetti: “Her seçimde millet iradesi eksiksiz sandığa yansımıştır. Türkiye, dünyanın en güvenilir seçim sistemine sahiptir. Otoriterlik masalları, başarısız muhalefetin ürettiği safsatalardır.” Gençlere mesaj: “3 Kasım artık sizin sorumluluğunuz” Erdoğan, genç seçmene hitaben “Bizim yürüttüğümüz mücadele size bir miras değil, bir görev bırakıyor” diyerek çağrı yaptı: “3 Kasım sadece bir tarih değil, Türkiye’nin şahlanışının başlangıcıdır. Bu yürüyüşü geleceğe taşıyacak olan sizsiniz.” “Türkiye’yi bu yoldan çeviremeyecekler” Konuşmasının sonunda Erdoğan, “AK Parti’nin vizyonunun önünün kesilemeyeceğini” savunarak partililere şu sözlerle seslendi: “Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’yi bu yoldan döndüremeyecekler. Bu milletin özgüvenini biz yeniden kazandırdık, bu ülkenin ufkunu biz açtık.”

İran’dan nükleer program açıklaması Haber

İran’dan nükleer program açıklaması

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezzekian, İran Atom Enerjisi Örgütü’nü ziyaretinde yaptığı açıklamada, ülkenin nükleer sanayiyi geliştirme hedefinin nükleer silah üretimi değil, “halkın ihtiyaçlarını karşılamak ve ekonomik refahı artırmak” olduğunu belirtti. Pezzekian, nükleer endüstrinin yalnızca küçük bir kısmının askeri amaçlarla ilişkilendirildiğini, geri kalanının sağlık, tarım, enerji ve çevre gibi alanlara hizmet ettiğini vurguladı. Pezzekian: “Nükleer endüstriyi büyütme kararlılığımız bomba üretmeye değil, refah sağlamaya yöneliktir.” Cumhurbaşkanı, radyofarmasötik üretimi ve tıbbi tedavi teknolojilerinin yer aldığı sergiyi gezdikten sonra yaptığı konuşmada, İran’ın nükleer bilim insanlarının çalışmalarını “bilimsel cihat” olarak nitelendirdi. Pezzekian, ülkenin radyofarmasötik üretiminde bölgesel bir güç olma potansiyeline işaret ederek, “Bu teknoloji yalnızca tedavi için değil, aynı zamanda ulusal zenginlik üretimi için stratejik bir değere sahip” dedi. “Nükleer silah üretmek gündemimizde yok” vurgusu bir kez daha tekrarlandı. Pezzekian, Batılı ülkeleri İran’ın nükleer ilerleyişini engellemek için “asılsız silah iddialarını” kullanmakla eleştirdi ve “Bu iddiaların onlar için bahane olduğunu kendileri de biliyor” dedi. İranlı nükleer bilim insanlarına yönelik suikastların, ülkenin teknoloji bağımsızlığını hedef alan bir baskı aracı olduğunu savundu. İran, radyofarmasötikler, tarım teknolojileri, su arıtma ve enerji üretiminde nükleer uygulamaları genişletmeyi hedefliyor. Cumhurbaşkanı, nükleer teknolojinin yalnızca savunma değil, sağlık, tarım, su yönetimi ve çevre koruma gibi alanlarda kullanıldığını belirterek, bu teknolojinin tanıtım ve ihracatında daha etkili bir planlamaya ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. “Ulusal kaynaklarımızı kullanırken bilimsel potansiyeli değerlendirmekte yavaş kaldık” diyerek iç eleştiri de yaptı. 8 yeni nükleer santral planı: İran, Rusya ile yeni elektrik üretim projeleri yürütüyor. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed Eslami, ülkenin güney ve kuzey kıyılarında 8 yeni nükleer santral kurulacağını açıkladı. Bu projelerin bir kısmı Rusya ile yürütülen anlaşmalara dayanıyor. Eslami, “20 bin megavat nükleer elektrik üretimi hedefini gerçekleştirmek için çalışıyoruz” dedi. Nükleer santrallerle birlikte tuzdan arındırma tesisleri ve yerli teknoloji altyapısı da kurulacak. Eslami, Buşehr'de devam eden nükleer santral projesiyle entegre 70 bin metreküp kapasiteli su arıtma tesisi kurulacağını duyurdu. Ayrıca kuantum, lazer ve füzyon teknolojilerinde de üniversitelerle işbirliği yapılacağını açıkladı. “Nükleer endüstri İran’ın bilimsel bağımsızlığının sembolü olacak.” Pezzekian, nükleer projelerin yalnızca teknolojik değil, jeopolitik bir bağımsızlık meselesi olduğunu belirterek, “Bu başarıları hızlandırmak için devlet tüm desteği verecek. Ülkenin geleceği bilgide, inovasyonda ve kendi teknolojimizi üretmekte” dedi.

Efkan Àlâ : Milli irade,idareye ortak oldu Haber

Efkan Àlâ : Milli irade,idareye ortak oldu

“Millet kurdu, Erdoğan adını koydu” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 2001’de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Türk siyasetinde çok partili hayatın kesintisiz en uzun iktidar dönemi rekorunu 3 Kasım 2002’den bu yana elinde tutuyor. AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, yıl dönümüne ilişkin yaptığı açıklamada, partinin doğuşunun siyasi değil toplumsal bir ihtiyaç sonucu gerçekleştiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Sayın Cumhurbaşkanımızın da tabiriyle, millet AK Parti’yi kurdu, Erdoğan ve ekibi adını koydu. Onun ardından din ve vicdan özgürlüğünün üzerindeki bütün yasakları —altını çiziyorum— demokratik yollarla kaldırdık.” Ala, AK Parti’nin siyaseti dar kalıplardan çıkararak “demokratik otobana çıkardığını” söyledi: “Artık kimse siyasete ‘şu yoldan gidemezsin’ diyemiyor. Milletin AK Parti’ye duyduğu güvenle Türkiye, 23 yıllık istikrarlı bir dönem kazandı.” “Bugün birçok badireye karşı kenetlenen bir Cumhur İttifakı var” Efkan Ala, Cumhur İttifakı'nın “sınamaları birlikte göğüsleyen bir birliktelik” olduğunu belirtti: “Cumhur İttifakı, bugün birçok badire karşısında kenetlenmiş durumda. Bu ittifakın temelinde millet iradesi var.” Dış politika: “Artık masada oturan Türkiye var” Ala, dış politikadaki güç dönüşümünü öne çıkararak şu sözleri söyledi: “Eskiden Türkiye üzerinde hesap yapılırdı, şimdi bölgemizdeki bütün hesaplamalarda Türkiye masada. Tarihimizden bize emanet olan dış politika anlayışı, yalnızca bölgemizin değil insanlığın da ihtiyacıdır.” Yeni anayasa mesajı: “Zamanı geldi, geçiyor” Efkan Ala, mevcut anayasanın darbe dönemlerinin izlerini taşıdığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Her türlü otorite karşısında hak ve özgürlükleri güvenceye alan, bireyi esas alan bir anayasa yapma zamanı geldi de geçiyor. Türkiye’nin önünü açacak sivil bir anayasa artık ertelenemez.” “Terörsüz Türkiye artık bir gerçeklik” Ala, terörle mücadele politikalarını değerlendirirken, “Türkiye artık başarıdan başarıya koşuyor” dedi: “Bugün ‘Terörsüz Türkiye’den söz edebiliyoruz. Çünkü biz daha önce atılması gereken adımları attık. Yeni dönem, Türkiye’nin daha büyük hedeflere yürüdüğü dönem olacaktır.”

Kulis: İki Eurofighter Ankara’ya indi, 20 uçak için anlaşma yakın Haber

Kulis: İki Eurofighter Ankara’ya indi, 20 uçak için anlaşma yakın

Starmer’ın ziyareti öncesi iki jet Ankara’da İngiltere Başbakanı Keir Starmer, bugün Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelecek. Görüşmenin en kritik başlıklarından biri, Türkiye’nin Eurofighter Typhoon savaş uçakları için yürüttüğü alım süreci olacak. Middle East Eye’a konuşan Türk kaynaklar, Starmer’ın ziyareti öncesinde iki Eurofighter jetinin test ve inceleme amacıyla Ankara’ya getirildiğini açıkladı. Uçakların Türkiye’de kalıcı olarak bırakılıp bırakılmayacağı henüz netleşmezken, bu hamlenin Londra’nın anlaşmaya verdiği önemin sembolik bir göstergesi olduğu değerlendiriliyor. Türkiye 40 uçaklık paket için masada, ilk aşama 20 jet Türkiye, ABD’den F-35 programından çıkarılması ve F-16 tedarikinin gecikmesi sonrası Avrupa menşeli savaş uçaklarına yönelmişti. Temmuz ayında Ankara, İngiltere’nin arabuluculuğunda Eurofighter konsorsiyumu (Airbus SE, BAE Systems, Leonardo) ile 40 uçaklık bir ön anlaşma imzalamıştı. Kaynaklara göre anlaşmanın ilk fazı, 20 jetin Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) envanterinden Türkiye’ye teslim edilmesini öngörüyor. Kalan 20 uçak ise Türkiye’ye özel elektronik ve mühimmat sistemleriyle donatılarak daha sonra sevk edilecek. “Ankara, ilk partinin 2026’ya kadar teslim edilmesini istiyor. İngiltere tarafı bu süreci hızlandırmak için RAF filosundaki uçakları devreye sokacak.” — Diplomatik kaynak, Middle East Eye Fiyat pazarlığı ve ikinci el jet formülü Türkiye’nin müzakerelerde fiyatları ‘nispeten yüksek’ bulduğu bildiriliyor. Ankara’nın bu süreçte İngiltere aracılığıyla Katar’dan ikinci el Eurofighter alımı seçeneğini de gündeme aldığı iddia edildi. Savunma kaynaklarına göre paket, yeni ve ikinci el jetlerin yanı sıra Meteor havadan havaya füzelerini de içeriyor ve toplam tutar yaklaşık 10 milyar avro düzeyinde. Almanya, satışa ilk kez “yeşil ışık” yaktı Eurofighter konsorsiyumunda yer alan Almanya, bugüne kadar satışa en sert karşı çıkan ülkeydi. Berlin yönetimi, Doğu Akdeniz’deki enerji arama gerilimleri nedeniyle Türkiye’ye jet satışına iki yılı aşkın süredir onay vermemişti. Ancak geçtiğimiz ay Ankara’yı ziyaret eden Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, bu tutumun değiştiğini resmen doğruladı. Böylece anlaşmanın önündeki en büyük diplomatik engel kaldırılmış oldu. “Almanya, Türkiye’nin NATO içindeki savunma kapasitesinin güçlenmesini destekliyor.” — Johann Wadephul, Ankara ziyareti açıklaması F-16 teslimatı 2030’a sarkıyor: Ankara hız peşinde Türkiye, ABD dışında en fazla F-16 filosuna sahip NATO ülkesi konumunda. Ancak Washington’dan yeni F-16’ların teslimatının 2030’a kadar sarkabileceği tahmin ediliyor. Bu nedenle Ankara, hava gücünde oluşabilecek boşluğu Eurofighter Typhoon alımıyla kapatmayı hedefliyor. Savunma analistlerine göre Türkiye, “ABD’ye bağımlı olmayan ama NATO uyumlu bir alternatif” arayışında. Sonuç: Ankara-Londra hattında stratejik yakınlaşma Starmer-Erdoğan görüşmesiyle birlikte Türkiye–İngiltere savunma ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. İki ülke, yalnızca jet alımı değil; havacılık teknolojisi, bakım-onarım ve ortak üretim konularında da işbirliği arayışında. “İki Eurofighter’ın Ankara’ya inmesi sadece teknik bir gösteri değil; İngiltere’nin Türkiye’ye güveninin ve siyasi desteğinin sembolü.” — Savunma uzmanı değerlendirmesi Anlaşmanın, Starmer’ın Ankara temaslarının ardından resmen duyurulması bekleniyor. Bu gerçekleşirse, Türkiye 20 yıl sonra ilk kez Batı’dan savaş uçağı tedarik etmiş olacak.

Mehmet Uçum: Egemenliğin ve birliğin dili Türkçe! Haber

Mehmet Uçum: Egemenliğin ve birliğin dili Türkçe!

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, bu haftaki Pazar yazısında “Egemenliğin ve birliğin dili Türkçe” başlıklı makalesinde, Türkçenin devlet dili olarak taşıdığı milli ve anayasal önemi vurguladı. Anadolu Ajansı için kaleme aldığı yazısında Uçum, hem Türkçenin konumuna hem de Kürtçe ve diğer yaşayan dillerin özgürlük alanlarına değindi. “Türkçe dokunulmazdır” Uçum, yazısında Türkçenin yalnızca iletişim dili değil, aynı zamanda Türkiye halkının birliğini ve egemenliğini temsil eden kurucu unsur olduğunu belirtti: “Türkler, Kürt yurttaşlar, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkezler, Gürcüler… Kısacası Türkiye toplumunun bütün unsurları bu ülkenin ayrılmaz parçalarıdır. Objektif bir realite olarak Türkçe de Türkiye halkının parçası, yani birliğin dilidir.” Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Türkçenin “devletin dili” olmasının değişmez ve tartışılmaz bir anayasal ilke olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Milli birliğimizin harcı olan Türkçenin devletin dili yani tek resmi dil şeklinde muhafaza edilmesi bekanın gereğidir. Hiç kimsenin de bunu tartıştığı yoktur. Türkçe dokunulmazdır.” Uçum, Türkçenin “egemen tek dil” konumunun, millet egemenliği ilkesinin doğal sonucu olduğunu vurguladı: “Egemenlik Türkiye halkının oluşturduğu Türk Milletine ait olduğu için, milletin dili olan Türkçe de egemen tek dildir.” “Kürtçe ve diğer yaşayan diller insan özgürlüğünün parçasıdır” Mehmet Uçum, Türkçenin devlet dili olarak taşıdığı statünün diğer dillerle karıştırılmaması gerektiğini, ancak her anadilin öğrenilme ve kullanılma özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğunu belirtti. “Türkçe ile diğer dilleri aynı statüye koymak doğru değildir. Bununla birlikte bütün anadiller, bu dillerin öğrenilmesi ve kullanılması insanın özgürlüğüyle ilgilidir. Devletin görevi bu özgürlük alanını tanımak ve gerekli imkânları sağlamaktır.” Uçum, geçmişteki yasak ve inkâr politikalarına da değinerek, “12 Eylül Faşizmi döneminde anadillerin yasaklandığını, bu durumun demokratikleşme süreciyle aşıldığını” ifade etti. “Erdoğan devrimiyle dil özgürlüğü genişledi” Uçum, Türkiye’de farklı dil ve lehçelere yönelik özgürlük alanlarının genişlemesini “Erdoğan devrimi” olarak tanımladı: “2003 yılında başlayan ve 2014’te 2923 sayılı Kanun’la düzenlenen reformlarla, farklı dil ve lehçelerin öğretimi ve kullanımı güvence altına alınmıştır. Bu uygulamalar on yılı aşkın süredir devam ediyor.” “Yaşayan Diller ve Lehçeler” dersi kapsamında Kürtçe (Kurmanca ve Zazaca), Lazca, Gürcüce, Arnavutça, Boşnakça gibi dillerin devlet okullarında seçmeli ders olarak okutulduğunu hatırlatan Uçum, Kürtçe dil eğitimi ve yayıncılığında sağlanan özgürlükleri tek tek sıraladı. Kürtçe’nin kamusal alandaki yeri Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Kürtçe’nin eğitimden siyasete, kültürden medya alanına kadar geniş bir çerçevede özgürleştirildiğini belirtti: “Kürtçe dil dersi devlet okullarında ve özel okullarda seçmeli olarak alınabiliyor. Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümleri kuruldu, Kürtçe dil kursları açmak mümkün. Q, X, W gibi harflerin kullanımına izin verildi.” Uçum, ayrıca devletin kültürel kurumlarında da Kürtçe üretimlerin desteklendiğini vurguladı: “Kültür Bakanlığı Kürt edebiyatının önde gelen eserlerini yayınlıyor. Devlet Tiyatroları Kürtçe oyunlar sahneliyor. TRT Kurdi’nin 24 saat Kürtçe yayın yapması da bu dönemin eseridir.” “Yeni anayasa, dil özgürlüklerini teminat altına almalı” Yazısının sonunda Uçum, yeni anayasa hazırlıkları kapsamında Türkiye’deki dil rejiminin hukuki güvenceye kavuşturulması gerektiğini belirtti: “Yeni anayasa hayata geçtiğinde, Türkiye’deki geleneksel ve yaşayan bütün dil ve lehçelerin kavuştuğu özgürlüklere anayasal dayanak sağlanabilir. Örneğin, ‘günlük yaşamda kullanılan başka dillerin öğretimine ilişkin hususlar kanunla düzenlenir’ hükmüyle bu durum güvenceye alınabilir.” Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Türkçenin egemen tek dil olarak varlığını koruyacağını, bunun yanında Kürtçe dahil tüm anadillerin öğrenilmesi ve kullanılmasının anayasal teminat altına alınabileceğini söyledi. “Türkçenin egemen ve birleştirici tek dil olması değiştirilemez bir kuraldır. Ancak bu, diğer dillerin özgürce yaşamasıyla çelişmez; aksine Türkiye toplumunun zenginliğidir.” Mehmet Uçum’un “Egemenliğin ve birliğin dili Türkçe” başlıklı yazısı, Türkçenin devlet dili olarak korunmasının milli egemenliğin temeli olduğunu, ancak Kürtçe ve diğer dillerin özgürlük alanlarının da insan hakları perspektifinden güçlendirilmesi gerektiğini savunan, hem merkeziyetçi hem çoğulcu bir yaklaşım sunuyor. “Türkçe egemen dil olmaya devam edecek, ama bu topraklarda konuşulan her dil de yaşama hakkına sahip olacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milletimizin rahat nefes alacağı günler yakın Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milletimizin rahat nefes alacağı günler yakın

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sivil Toplum Kuruluşları ve Sektör Temsilcileri Buluşması” programında yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadelede gelinen noktayı değerlendirdi. Erdoğan, ekonomik istikrarın yeniden sağlanması için kararlılıkla çalıştıklarını ifade etti. “Enflasyonun düşüş patikasına girmesini sağladık” Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun süredir vatandaşların gündeminde olan enflasyonla ilgili olumlu bir tablo çizdi. “Enflasyonun düşüş patikasına girmesini sağladık. Bu süreci kararlılıkla sürdürerek tek haneli rakamlara indirecek, milletimizin rahat nefes almasını sağlayacağız” dedi. “Ekonomide kararlılığımızdan taviz vermeyeceğiz” Erdoğan, hükümetin ekonomik politikalarının istikrar ve güven temelli olduğunu vurguladı. “Zorlukları biliyoruz ama milletimizle birlikte bu süreci başarıyla yöneteceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın, Türkiye ekonomisi dayanıklılığını bir kez daha gösterecektir” ifadelerini kullandı. “Sanal bahis yuvalar yıkıyor, bu mücadele hepimizin görevi” Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, sanal bahis ve yasa dışı oyunlarla mücadeleye de değindi. “Yuvalar yıkan, yavrularımızı bizden koparan, ocaklara ateş düşüren bu tehlikelerle mücadele yalnızca devletin değil, hepimizin asli görevidir” diyerek toplumsal sorumluluk çağrısında bulundu. “Güçlü ekonomi, güçlü toplum vizyonuyla ilerliyoruz” Erdoğan, konuşmasını Türkiye’nin kalkınma hedeflerine vurgu yaparak tamamladı. “Güçlü bir ekonomiyle refahı kalıcı hale getireceğiz. Milletimizin emeğini, alın terini koruyan bir sistem inşa ediyoruz” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.