SON DAKİKA

#Eğitim

HABER DEĞER - Eğitim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eğitim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Okullarda akran zorbalığına yaş ayarı: İlkokula başlama yaşı değişti! Haber

Okullarda akran zorbalığına yaş ayarı: İlkokula başlama yaşı değişti!

14 aylık yaş farkı zorbalık doğuruyor Mevcut yönetmelikteki esneklikler nedeniyle 66 aylık bir çocuk ile 80 aylık bir çocuk aynı sınıfta eğitim görebiliyor. Eğitimcilerin "bir bebeğin 14 aylık bir çocukla aynı beceriyi göstermesini beklemek" olarak nitelendirdiği bu durum, sınıf içinde hem akademik hem de sosyal uçurumlar yaratıyor. Yapılan incelemeler, fiziksel ve duygusal olarak daha küçük olan öğrencilerin, büyük akranlarının baskısına ve zorbalığına karşı savunmasız kaldığını ortaya koydu. Bakanlık, yeni düzenlemeyle sınıfları daha homojen bir yapıya kavuşturarak bu riski ortadan kaldırmayı hedefliyor. Temel kriter 72 ay olacak, esneklik sınırlanacak Bakanlığın üzerinde çalıştığı yeni plana göre, ilkokula başlama yaşı temel olarak 72 ay olarak belirlenecek. Çocuğun gelişimsel durumuna göre ise 69 ile 75 ay arasında bir esneklik tanınması öngörülüyor. Böylece okula başlama sürecinin, çocukların zihinsel ve bedensel gelişimleri için en uygun dönem kabul edilen 6 yaş civarında standartlaştırılması amaçlanıyor. Küçük öğrencilerde özgüven kaybı ve odaklanma sorunu Sahadan gelen veriler ve öğretmen gözlemleri, okula erken başlayan çocukların yaşadığı zorlukları net bir şekilde ortaya koyuyor. Küçük yaş grubundaki öğrencilerin; Kalem tutma ve kas becerisi gerektiren işlerde zorlandığı, Dikkat sürelerinin kısa olduğu ve derse odaklanamadığı, Tuvalet ve yemek gibi öz bakım ihtiyaçlarında hala yetişkin desteği aradığı, Sınıf kurallarına uymakta güçlük çekip sık sık ağlama krizleri yaşadığı belirtiliyor. Uzmanlar, "sen küçüksün" algısının ve akademik başarısızlık hissinin, çocuklarda uzun vadeli özgüven kaybına yol açtığı konusunda uyarıyor. 72 ayını dolduran çocukların ise okul disiplinine ve sosyal ortama çok daha kolay uyum sağladığı vurgulanıyor.

TÜRK-İŞ: Resmi yazı gelmeden konuşmayız! Haber

TÜRK-İŞ: Resmi yazı gelmeden konuşmayız!

Geçim derdi komisyon yapısından daha önemli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın komisyon yapısını değiştirme sinyali vermesinin ardından gözlerin çevrildiği TÜRK-İŞ, önceliğin şekil değil esas olduğunu vurguladı. Atalay, asıl tartışılması gereken konunun kira, gıda, eğitim ve ulaşım harcamalarındaki fahiş artışlar olduğunu belirtti. TÜİK’in enflasyon sepetindeki yüzlerce kalem yerine, dar gelirli yurttaşın belini büken bu dört temel harcama kaleminin dikkate alınması gerektiğini savunan Atalay, "Bizim asıl derdimiz bir senede bu kalemlere yüzde kaç zam geldiği ve kaybımızın ne kadar olduğudur" dedi. Emekçinin geçen yıldan yüzde 14 alacağı var Geçen yıl belirlenen asgari ücretin enflasyon karşısında eridiğine dikkat çeken Atalay, çalışanların geçen seneden yüzde 14 oranında alacaklı durumda olduğunu ifade etti. Basit bir hesapla gerçeğin görülebileceğini söyleyen TÜRK-İŞ Başkanı, mevcut ekonomik şartlarda kriterlerin değiştirilmesinin zorunlu olduğunu, aksi takdirde belirlenecek rakamın yine yetersiz kalacağını dile getirdi. Resmi davet gelmeden masaya oturmayız Bakan Işıkhan ile yaptığı görüşmeye de değinen Atalay, hükümetin komisyon yapısıyla ilgili bir kararname veya resmi yazı hazırlığında olduğunu aktardı. Ancak henüz ellerine ulaşan somut bir belge olmadığını vurgulayan Atalay, "Kararname veya resmi yazı gelmeden bu konuyu konuşmanın bir anlamı yok. Belge gelsin, yönetimle oturup tekrar değerlendireceğiz" diyerek kapıları hemen açmadı. Son sözü hep iktidar söylüyor Atalay, yarım asırdır süren Asgari Ücret Tespit Komisyonu sistemine yönelik eleştirilerini de sürdürdü. Komisyonda hükümet temsilcisi sayısının düşürülmesinin sonucu değiştirmeyeceğini ima eden Atalay, "Hükümetin üye sayısı bire de düşse, bu ülkede ne işçinin ne de işverenin dediği oluyor; son sözü hep ülkeyi yönetenler söylüyor" ifadeleriyle sistemin adil olmadığına dikkat çekti.

Çocukları için radikal karar: Ünlü çift rotayı yurt dışına kırdı! Haber

Çocukları için radikal karar: Ünlü çift rotayı yurt dışına kırdı!

Kim? Neden? Nereye? Ne zaman? Nasıl? Ünlü çift, iki çocuklarının eğitimi için Aralık başında Türkiye’den ayrıldı; ikamet olarak Londra’yı seçti, İstanbul’la bağını koparmadı ve işi oldukça Türkiye’ye gelip gitmeye devam edeceğini duyurdu. Eğitim odaklı taşınma Londra’yı adres yaptı Oyuncu Müge Boz ile basketbolcu eşi Caner Erdeniz, çocuklarının eğitim olanaklarını genişletmek amacıyla İngiltere’nin başkenti Londra’ya yerleşti. Çift, 6 yaşındaki Vina ve 1 yaşındaki Rika için daha güçlü dil olanakları ve uluslararası eğitim imkanlarını gerekçe gösterdi. Türkiye ile bağ kopmadı, yaşam düzeni ‘iki ülke’ye bölündü İstanbul’daki evlerini kapatmayan çift, iş ve projeler nedeniyle Türkiye’ye düzenli olarak gelmeyi sürdüreceklerini belirtti. Bu modelle hem çocuklarının eğitim planını aksatmamayı hem de Türkiye’deki profesyonel yaşamla bağı diri tutmayı hedefliyorlar. Ünlüler arasında yeni göç eğilimi güçleniyor Londra, son dönemde sanat ve spor dünyasından çok sayıda ismin tercih ettiği merkezlerden biri haline geldi. Daha önce Şahan Gökbakar, İnci Türkay ve Atilla Saral’ın da şehirle bağ kurduğu biliniyor. Son olarak Kıvanç Tatlıtuğ’un Londra’dan ev aldığına dair iddialar gündeme gelmişti. Farklı rota: Dubai tercihleri de konuşuluyor Bu eğilimin tek adresi Londra değil. Oyuncu Engin Altan Düzyatan da ailesiyle Dubai’ye taşındığını açıklamış, çocukların dili ve eğitimi için bu kararı aldıklarını ifade etmişti. Toplumsal yansımalar tartışılıyor Uzmanlar, bu tür taşınmaların “bireysel gelecek planı” ile “ülkeye bağlılık” arasında yeni bir denge kurduğunu vurguluyor. Türkiye toplumu içerisinde de yurt dışı eğitim arayışlarının, küresel rekabet ve çok dilli eğitim beklentisiyle giderek arttığına dikkat çekiliyor. Bu eğilim, kimi yurttaşlar tarafından “fırsat eşitsizliği” tartışmalarını da beraberinde getiriyor.

KKTC’den Türkiye toplumuna çağrı Haber

KKTC’den Türkiye toplumuna çağrı

İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen 11. Dünya Helal Zirvesi ve Helal Expo kapsamında konuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcısı ve Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Türkiye toplumuna “kendi adana yatırım” çağrısı yaptı. Ataoğlu, konut başta olmak üzere yatırım tercihlerinin KKTC’ye yönelmesinin ada ekonomisini güçlendireceğini vurgularken, turizmden sağlığa birçok alanda işbirliği mesajı verdi. “Ada Kıbrıs” markasıyla ziyaretçi sayısı arttı Ataoğlu, KKTC’nin turizmde markalaşma hamlesi olarak hayata geçirilen “Ada Kıbrıs” tanıtımlarının sonuç verdiğini belirterek, son bir yılda adamıza gelen ziyaretçi sayısının yüzde 30–40 aralığında yükseldiğini söyledi. Türk Hava Yolları ve Pegasus’un bilet fiyatlarında yaptığı düzenlemelerin erişimi kolaylaştırdığını, reklam ve tanıtım çalışmalarının da talebi büyüttüğünü aktardı. Konut yatırımı ekonomik çarpan etkisi yaratıyor Bakan, konut alımının sadece emlak sektörünü değil; perakendeyi, inşaatı, turizmi ve eğitim hizmetlerini de beslediğini kaydederken, “Bir kez konut sahibi olunduğunda geri dönüşler kalıcı hale geliyor, bu da sürdürülebilir bir ekonomik bağ kuruyor” dedi. Sağlık turizmi yatırımlarının da son 11 yılda ivme kazandığını ve ada ekonomisine çeşitlilik getirdiğini vurguladı. Eğitim ve inşaat birlikte büyütülüyor Ataoğlu, eğitim sektöründeki öğrencilerin önemli bölümünün Türkiye’den geldiğini, bunun konut talebini de artırdığını belirterek; inşaat, eğitim ve turizmin birlikte planlandığı bir büyüme stratejisi izlediklerini söyledi. “KKTC’nin potansiyelini anlatmak yetmez; yaşamak gerekir” ifadesiyle, Türkiye toplumunu adada üretmeye, çalışmaya ve yatırım yapmaya davet etti. “Birlikte sahip çıkma” vurgusu Açıklamalarında tarihsel bağlara ve ortak geleceğe dikkat çeken Ataoğlu, Kıbrıs Barış Harekâtı’na da atıf yaparak, ada ile Türkiye arasındaki dayanışmanın ekonomik işbirliğiyle güçlenmesi gerektiğini ifade etti. KKTC’nin, yatırımcıyı koruyan ve kolaylaştıran düzenlemelerle süreci desteklediğini belirten Bakan, “Hep birlikte sahip çıkacağız, birlikte büyüyeceğiz” mesajını verdi. Sektör temsilcileri B2B masasında Fuarda KKTC’nin sanayi ve ticaret odalarının üreticilerle birlikte stant açtığını hatırlatan Ataoğlu, B2B görüşmelerin yeni ortaklıkların önünü açtığını ve ticaret ağlarını genişleteceğini söyledi. Ada ekonomisinin, hem KKTC’ye hem de Türkiye’deki üreticilere katma değer yaratacak bir işbirliği zeminine sahip olduğunu sözlerine ekledi.

60 yıllık dev üretim üssü kapanıyor: Yüzlerce emekçi belirsizlikte Haber

60 yıllık dev üretim üssü kapanıyor: Yüzlerce emekçi belirsizlikte

Ne oldu, nerede oldu, ne zaman olacak ve kimleri etkileyecek? Kocaeli’nin Dilovası’nda 60 yıldır üretim yapan İzocam, burada yer alan taşyünü tesisinde üretimi 28 Aralık 2025 itibarıyla durdurma kararı aldığını duyurdu. Şirket, operasyonel kapanışın ardından üretimi Kayseri’deki tesislerine taşıyacak. Karar, fabrikada çalışan yüzlerce emekçiyi doğrudan etkilerken, “ne olacak?” sorusu yanıtını bulmuş değil. Şirket kapanma gerekçesini “verimlilik ve sürdürülebilirlik” olarak açıkladı İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, Dilovası tesisinin mevcut teknolojisinin sürdürülebilir bulunmadığını, modernizasyon için gerekli yatırımın ekonomik geri dönüşünün yetersiz kaldığını belirtti. Savcı, kararın şirketin uzun vadeli verimlilik, çevresel sorumluluk ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda alındığını ifade etti. Üretim Kayseri’ye taşınıyor ancak iş güvencesi hakkında takvim yok Şirket, taşyünü üretiminin Kayseri’de kesintisiz süreceğini duyurdu; fakat Dilovası’ndaki emekçilerin yeni tesise hangi koşullarla, kaç kişinin ve ne zaman geçebileceğine ilişkin ayrıntılı bir plan açıklanmadı. Bu durum, bölgedeki aileler için ekonomik belirsizliği derinleştiriyor. “Yasal mevzuata uygun süreç” vurgusu belirsizliği gidermedi Savcı, sürecin çalışan hakları ve yasal mevzuata uygun şekilde yürütüldüğünü, paydaşlarla şeffaf iletişim kurduklarını söyledi. Ancak mevcut açıklamalar, emekçilerin kıdem, tazminat, yer değişikliği, eğitim ve işe yerleştirme başlıklarında hangi güvencelere sahip olacağı sorularını yanıtlamıyor. Yerel ekonomi için kritik eşik Dilovası’ndaki kapanma, yalnızca fabrikayı değil; yan sanayiyi, lojistiği ve bölgedeki küçük işletmeleri de etkileme potansiyeli taşıyor. Bölge esnafı ve sendikalar, kararın istihdam ve yerel gelir üzerindeki yansımalarının ciddiyetine dikkat çekiyor. Karar kamuoyuna nasıl yansıdı? Sürecin ayrıntıları ilk olarak Dünya Gazetesi’ne yansıdı. Haberde, teknik fizibilite ve geri dönüş analizlerinin yönetim kurulunu üretimi sonlandırma yönünde karara götürdüğü aktarılırken, emekçilerin geleceğine ilişkin netlik olmadığı vurgulandı. Şimdi ne olacak? Gözler; şirketten somut takvim ve yazılı taahhüt içeren bir istihdam planına, yerel yönetimlerden ise bölge ekonomisini koruyacak tamamlayıcı adımlara çevrilmiş durumda. Emekçilerin “retorik güvenceler” yerine, somut hak ve tarih beklediği bu süreçte, yapılacak yeni açıklamalar belirleyici olacak.

Mustafa Palancıoğlu'ndan '24 Kasım' mesajı Haber

Mustafa Palancıoğlu'ndan '24 Kasım' mesajı

Kayseri Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, öğretmenlerin toplum için taşıdığı öneme dikkat çekerek tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladı. Kayseri Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu bir kutlama mesajı yayınlayarak mesajında şu ifadelere yer verdi: "Melikgazi Belediyesi olarak eğitimin ve eğitimcilerin her zaman yanında ve destekçileri olduk. Kısa sürede ilçeye birçok okul yaparak; Türkiye'de en çok okul yapan belediye ünvanını kazandık. Çünkü eğitim en çok önem verdiğimiz hizmetler arasında yer alıyor. Okulları inşa etmek kadar, bu okullarda geleceği inşa eden çocukları yetiştiren öğretmenlerimiz de oldukça kıymetli. Eğitim toplumun temel taşıdır. Öğretmenlerimizin öğrenciler üzerinde ciddi emek ve fedakârlıkları var. Öğretmenlik yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda geleceği şekillendiren kutlu bir görev. Eğitime verdiğimiz desteklerimiz artarak sürecek. Tüm öğretmenlerimize emekleri için minnettarız. Eğitime yapılan her yatırımın geleceğe yapılan yatırım olduğunun bilinciyle, öğretmenlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bu vesile ile geleceğimizi aydınlatan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyor, şükranlarımı sunuyorum. Bizler de belediyeler olarak tüm öğretmenlerin emeğiyle büyüyen bir nesil için gayretle çalışmayı, üretmeyi ve hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Bilgisiyle, sevgisiyle, sabrıyla yolumuzu aydınlatan tüm öğretmenlerimizi saygıyla selamlıyorum."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.