Minguzzi davasında karar günü
Savcı, sanıklar için üst sınırdan ceza istedi
2 Ekim’de görülen duruşmada Cumhuriyet savcısı, sanıklardan U.B. ve B.B. için “çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan 24’er yıl hapis cezası talep etmişti. Diğer sanıklar M.A.D. ve A.Ö. için ise “çocuğu kasten öldürmeye yardım” suçundan ceza istenmişti. Savcı, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hâlinin devamına karar verilmesini ve herhangi bir takdiri indirim veya haksız tahrik indirimi uygulanmamasını talep etti.
Sanık mektubu öfke yarattı: “Aslanlar gibi yatar çıkarız”
Son duruşmada sanıklardan B.B.’nin, cezaevindeki arkadaşı U.B.’ye yazdığı mektup kamuoyunda büyük tepki topladı. Mektupta, “Yaptık bir şey, cezasını çekiyoruz. Aslanlar gibi yatar çıkarız. Sen zaten fazla yatmazsın.” ifadeleri yer aldı. Sanığın, “Bir seneye çıkarsın, altı-yedi ay daha dayan, seviyorum seni.” satırları, toplumda pişmanlık duygusundan uzak bir tavır olarak değerlendirildi.
Engelli raporu tartışması duruşmaya damga vurdu
Birleşen dosyadaki yeni sanıklardan birinin avukatının, müvekkilinin çocukluk döneminde aldığı engelli raporunu mahkemeye sunması aile ve izleyiciler tarafından tepkiyle karşılandı. Raporda dikkat dağınıklığı ve konuşma güçlüğü gibi ifadelerin yer alması, “ceza indirimi talebine zemin hazırlama çabası” olarak yorumlandı.
Kameralara yansıyan vahşet: Pazarda alınan bıçakla üç kez vuruldu
24 Ocak’ta Kadıköy’deki pazar yerinde meydana gelen olayda, Mattia Ahmet Minguzzi arkadaşlarıyla kaykay malzemesi almak isterken saldırıya uğradı. Saldırganlardan biri pazar tezgâhından aldığı bıçakla Minguzzi’yi üç kez bıçakladı, diğeri ise yerdeki gence tekme attı. O anlar, güvenlik kameralarına yansıdı ve sosyal medyada büyük tepki topladı.
Toplumun vicdanı bu kararı bekliyor
9 Şubat’ta yaşamını yitiren Mattia Ahmet Minguzzi’nin ölümü, yalnızca bir gencin değil, Türkiye’deki gençlerin güvenli yaşam hakkının da sembolü haline geldi. Kadıköy Adliyesi önünde bugün toplanan yurttaşlar, “adalet” talebiyle duruşmayı takip ediyor.
Mahkemenin vereceği karar, sadece bir dava sonucunu değil, gençlerin yaşam hakkı ve adalet sistemine olan güveni de belirleyecek.