SON DAKİKA

#Erdoğan

HABER DEĞER - Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebi üzerine Paşinyan Ermenistan’da 10 cami inşa ettiriyor Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebi üzerine Paşinyan Ermenistan’da 10 cami inşa ettiriyor

Normalleşme sürecine dini boyut ekleniyor Karabağ Savaşı sonrasında hız kazanan Türkiye–Ermenistan ilişkilerinde yeni bir adım atılıyor. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmelerin ardından ülkesinde 10 cami inşa edilmesine yönelik bir süreci başlattığı öne sürüldü. Paşinyan son açıklamalarında Türkiye ile ilişkilerin “doğru yönde ilerlediğini” ifade etmişti. Beşi sınır bölgelerine, beşi büyük şehirlere yapılacak Ermeni hükümetine yakın kaynaklara göre camilerin beşinin Türkiye sınırına yakın yerleşimlerde, diğer beşinin ise ülkenin önemli şehirlerinde inşa edilmesi planlanıyor. Projenin hem kültürel hem dini açıdan iki ülke arasında yeni bir köprü oluşturması hedefleniyor. Erdoğan’ın teşvikiyle başladı İddialara göre cami inşası fikri, iki ülke arasındaki kültürel bağların güçlendirilmesi ve normalleşme sürecinin derinleştirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gündeme getirildi. Ermenistan nüfusunun yaklaşık yüzde 98’inin Hristiyan olmasına rağmen Başbakan Paşinyan’ın projeyi desteklediği, ilgili bakanlık üzerinden bütçe ayrılmasını sağladığı belirtiliyor. İnşaatlar Aralık ayında başlıyor Yeni camilerin inşasına Aralık ayının ilk haftasında başlanması bekleniyor. Bu adım, Erivan yönetiminin uzun yıllardır devam eden siyasi ve tarihsel sorunlar üzerinden yeni bir sayfa açma isteğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Ermenistan’da şu anda tek cami var Ermenistan’da halihazırda sadece bir cami bulunuyor: Başkent Erivan’daki 18. yüzyıldan kalma Gök Cami (Hüseyin Ali Camisi). Yeni cami projesi bu açıdan da ülke tarihinde önemli bir dönüm noktası olacak.

Sudan’daki katliama karşı Türkiye ve Mısır devrede Haber

Sudan’daki katliama karşı Türkiye ve Mısır devrede

BAE destekli RSF’nin El-Faşir saldırıları sonrası “acil destek” talebi geldi Sudan’da Nisan 2023’ten bu yana süren iç savaşın en kanlı aşamalarından biri, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) desteklediği Hızlı Destek Güçleri’nin (RSF) El-Faşir’de sivillere yönelik saldırılarıyla yaşandı. Uydu görüntüleri ve sahadan gelen videolar, toplu infazları ve yakılan köyleri dünya gündemine taşıdı. Sudan ordusu, saldırıların ardından Mısır ve Türkiye ile doğrudan temas kurarak mühimmat ve hava savunma desteği talep etti. “Sudan, Mısır ve Türkiye’den silah bekliyor” iddiası Sudanlı analist Kholood Khair, MEE’ye yaptığı açıklamada, “SAF, El-Faşir’in düşmesinden sonra Mısır ve Türkiye’nin kendisine silah sağlamasını bekliyor. Özellikle Mısır, güney sınırını güvence altına alma konusunda çıkar sahibi.” dedi. Mısır Genelkurmay Başkanı’nın önce Suudi Arabistan'a ardından Port Sudan’a yaptığı ziyaret, krizin askeri boyuta taşındığı yorumlarını güçlendirdi. Türkiye’den İHA ve füze desteği iddiası: “El-Faşir soykırımı kararlılığımızı artırdı” MEE’ye konuşan Türk kaynaklar, Sudan’a yönelik askeri desteğin zaten sürdüğünü ve artırılacağını belirtti: “Zaten daha fazla sistem göndermeyi planlıyorduk ancak El-Faşir’deki soykırım kararlılığımızı daha da artırdı.” Sudan Hava Kuvvetleri’ne geçtiğimiz yıldan bu yana askeri İHA’lar, havadan karaya füzeler ve komuta sistemleri sağlandığı, Türk İHA’larının sahada aktif olduğu iddia edildi. Ankara’nın Sudan politikası: “Temkinli ama istikrarlı destek” 2019 sonrası Sudan politikasında hem SAF hem RSF ile diplomatik temas yürüten Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arabuluculuk önerileriyle çatışmaların barışçıl çözümü için rol üstlenmişti. Ancak son katliamlar, bu diplomatik çizginin yerini daha açık askeri desteğe bırakabileceği yorumlarına yol açtı. Erdoğan: “Sudan halkını yalnız bırakamayız” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada, “Bir kalbi olan hiç kimse El-Faşir’deki katliamlara sessiz kalamaz. Sudan’ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumalı, Sudan halkını desteklemeliyiz.” diyerek Müslüman ülkeleri harekete geçmeye çağırmıştı.

Trump’a yakın isimden çarpıcı sözler: Netanyahu’nun Büyük İsrail projesi patladı, yeni düzenin lideri Erdoğan Haber

Trump’a yakın isimden çarpıcı sözler: Netanyahu’nun Büyük İsrail projesi patladı, yeni düzenin lideri Erdoğan

ABD’de Donald Trump’a yakınlığıyla bilinen siyasetçi ve eski Beyaz Saray danışmanı Steve Bannon, sosyal medya üzerinden yayımlanan War Room programında Türkiye ve Orta Doğu üzerine dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Bannon, bölgedeki dengelerin değiştiğini, “Büyük İsrail” hayalinin çöktüğünü ve Türkiye’nin liderliğinde yeni bir dönem başladığını öne sürdü. “Osmanlı geri döndü, Erdoğan Gazze’de güvenlik gücünün başında olacak” Steve Bannon, Türkiye’nin Orta Doğu’da yeniden etkin bir güç haline geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Osmanlı geri döndü. Erdoğan, Gazze’de kurulacak güvenlik gücünün başında olacak. Yüzyıl önce sona erdirilmek istenen düzen, iki ay içinde tersine çevrildi.” Bannon, ABD yönetiminin Türkiye ve Katar ile doğrudan temas hâlinde olduğunu, “sahada güvenlikten Türkiye’nin sorumlu olacağını, Katar’ın finansman sağlayacağını, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın asker göndereceğini” iddia etti. “Yeni Orta Doğu düzeninin lideri Erdoğan” Bannon, konuşmasında Ankara’nın bölgesel merkez rolüne vurgu yaparak, “Eğer bugün yeni bir Orta Doğu düzeninden söz ediyorsak, bu düzenin lideri Erdoğan’dır” dedi. Beyaz Saray döneminde Orta Doğu politikalarının şekillenmesinde etkili isimlerden biri olan Bannon, “Erdoğan artık yalnızca Türkiye’nin değil, bölgedeki güvenliğin de garantörü” ifadelerini kullandı. “Netanyahu’nun Büyük İsrail projesi çöktü” Bannon, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun uzun süredir hedeflediği “Büyük İsrail” projesinin başarısız olduğunu söyledi. “Bu proje Netanyahu’nun yüzüne patladı. Artık sahnede Türkiye var. Bölge, Erdoğan’ın hamlelerine göre şekilleniyor” diyen Bannon, İsrail yanlısı çevrelere seslenerek “Siz bu politikaları desteklediniz, şimdi karşınızda Türkiye’nin öncülük ettiği yeni bir güç dengesi var” sözleriyle dikkat çekti. “Osmanlı sabırla ilerliyordu, şimdi tablo tersine döndü” Bannon, Türkiye’nin tarihsel etkisine de değinerek, “Osmanlı emin adımlarla ilerlerdi. Erdoğan da aynı sabırla ilerliyor. Yüzyıl önce İngilizler Osmanlı’yı Kudüs’ten, Şam’dan, Filistin’den çıkarmıştı. Şimdi tablo tersine döndü. Türkler yeniden başrolde” dedi. “Üçlü düzen kuruluyor: Türk güvenlik kuşağı, Müslüman devlet, Hristiyan Kudüs” Bannon, bölgede yeni bir stratejik mimarinin şekillendiğini savundu: “Artık üçlü bir düzen kuruluyor: Müslümanların devleti, Hristiyan Kudüs ve Türk güvenlik kuşağı. Bu denge önümüzdeki 30 yılı belirleyecek.” “Türkiye yeniden merkez ülke konumuna yükseldi” Bannon’un açıklamaları, Washington’da ve bölge basınında yankı uyandırdı. Analistler, söz konusu ifadeleri “Türkiye’nin Orta Doğu’da yeniden merkez ülke konumuna yükseldiğinin açık bir itirafı” olarak yorumladı. Bannon’un sözleri, yalnızca ABD’nin Orta Doğu politikalarında değil, Türkiye’nin bölgesel güç rolü konusunda da yeni bir dönemin habercisi olarak değerlendiriliyor.

Erdoğan Körfez turunda: Ana gündem Gazze ve bölgesel barış Haber

Erdoğan Körfez turunda: Ana gündem Gazze ve bölgesel barış

Gazze’deki insani felaket masada olacak İletişim Başkanı Burhanettin Duran, yaptığı açıklamada, ziyaretlerde ülkelerle mevcut iş birliğinin her yönüyle gözden geçirileceğini belirtti. Duran, “Bölgesel gelişmeler başta olmak üzere uluslararası meseleler hakkında istişarelerde bulunulacak. Ayrıca çeşitli anlaşmaların imzalanması planlanıyor.” dedi. Erdoğan’ın mevkidaşlarıyla görüşmelerinde İsrail-Filistin çatışmasında sağlanan ateşkesin korunması, Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması ve bölgesel barış girişimleri konularının ilk sıralarda yer alması bekleniyor. İlk durak Kuveyt: Yardımların koordinasyonu gündemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez turunun ilk durağında Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir El-Sabah ile bir araya gelecek. Görüşmede, Gazze’deki sivillerin korunması, yardımların etkin biçimde ulaştırılması ve ateşkes sürecine bölgesel destek başlıkları ele alınacak. Ayrıca iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin artırılması ve yatırım projeleri de gündemde olacak. Katar ziyaretinde stratejik diyalog güçlenecek Erdoğan’ın ikinci durağı Katar olacak. Doha’da Emir Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile görüşecek olan Erdoğan, hem Gazze gündemini hem de iki ülke arasındaki stratejik ortaklığı değerlendirecek. Türkiye ve Katar, son dönemde bölgedeki insani yardım koordinasyonunun en etkin iki ülkesi olarak öne çıkıyor. Umman’a ilk resmi ziyaret: Yeni ekonomik köprüler kurulacak Körfez turunun son durağı Umman olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultan Heysem bin Tarık bin Teymur El Said ile bir araya gelecek. Bu ziyaret, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Umman’a yaptığı ilk resmi ziyaret olması açısından önem taşıyor. Görüşmelerde ekonomik ve savunma alanlarında iş birliği, yatırım fırsatları ve bölgesel istikrarın güçlendirilmesi konuları ele alınacak. Körfez diplomasisinde Türkiye’nin bölgesel rolü pekişiyor Ziyaret, Türkiye’nin Gazze krizinde aktif arabulucu ve insani aktör rolünü güçlendirmeyi hedefliyor. Ankara’nın son dönemde izlediği “bölgesel sahiplenme” politikası çerçevesinde, Körfez ülkeleriyle dayanışmanın artırılması ve ortak diplomatik adımların geliştirilmesi bekleniyor. Üç ülkeyle yapılacak görüşmeler, hem ekonomik diplomasi hem de barış diplomasisi açısından Türkiye’nin bölgedeki konumunu daha da pekiştirecek.

Erdoğan talimat verdi: DDK sahte e-imza şebekesini mercek altına aldı Haber

Erdoğan talimat verdi: DDK sahte e-imza şebekesini mercek altına aldı

Ne oldu, nerede ve kim başlattı? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ocak ayından bu yana yürüttüğü soruşturma sonucu ortaya çıkan sahte e-imza ve sahte belge şebekesi iddiaları kamuoyuna yansımış; olayın büyüklüğü ve kamu kurumlarındaki olası güvenlik zafiyetleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, DDK’dan inceleme talep etti. DDK, konunun kamu hizmetlerinde güvenin korunması ve suistimallerin tespiti amacıyla derinlemesine araştırılmasını yürütecek. Soruşturmanın kapsamı ne? hangi kurumlar etkilendi? İddianamelerde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) başta olmak üzere bazı üniversitelerin öğrenci işleri personelinin, YÖK birimlerinin ve elektronik sertifika sağlayıcılarının ofislerinin adı geçiyor. Savcılık belgelerine göre sahte e-imzalar kullanılarak sahte diploma, sürücü belgesi ve sertifika üretildi; 220 kişi hakkında işlem yapılırken 199 şüpheli hakkında kamu davası açıldı, iki ayrı iddianamede toplam yüzlerce sanık için 5–50 yıla kadar değişen hapis talepleri yer aldı. Suç örgütünün yöntemleri ve tespit edilen örnekler neler? İddianamede, şüphelilerin bazı elektronik sertifika hizmet sağlayıcıların ofisleri üzerinden usulsüz başvurular yapıp, kamu görevlilerinin adına e-imza ürettikleri; bu e-imzalarla kamu kurumlarının bilgi sistemlerine yetkisiz erişim sağladıkları ve YÖKSİS’e sahte mezuniyet kayıtları ekledikleri yer alıyor. Dosyada, sahte diplomalarla akademik unvan elde edildiği, sınav sonuçlarının değiştirildiği ve ünlü bazı isimlere ilişkin sahte kayıt üretildiği iddiası da bulunuyor. İddianamedeki rakamlar ve hukuki süreç nasıl ilerliyor? Hazırlanan ilk iddianamede 134 sanık için ÖSYM Kanunu’na muhalefet, resmi belgede sahtecilik, bilişim sistemine girme gibi suçlardan 6–45 yıl arası, ikinci iddianamede 65 sanık için 5–50 yıl arası hapis cezaları talep edildi. İddianameler Ankara mahkemesince kabul edildi; DDK incelemesi ise idari ve sistemik zaafiyetleri ortaya koymaya yönelik olacak. Neden kritik; hangi riskler gündemde? DDK incelemesi, yalnızca soruşturmanın adli boyutunu değil aynı zamanda kamu kurumlarının bilgi güvenliği, elektronik imza süreçleri ve yetki denetim mekanizmalarının zaaflarını da araştıracak. Savcılık belgeleri, kamu sistemlerine yetkisiz erişim sayesinde sahte belgelerle hem bireylerin hem de kurumların itibarının zedelendiğini ortaya koyuyor; bu durum, kamusal hizmetlere güvenin sarsılması riskini taşıyor. Kamuoyuna yansıyan isim ve vaka örnekleri İddianamede adı geçenler arasında bazı akademik unvan iddiaları, yüksek profilli isimlere düzenlenen sahte mezuniyet kayıtları ve kamu görevlilerine ait e-imza kopyalanması gibi örnekler bulunuyor. Örneğin, dosyada yer alan kayıt iddialarından biri olarak bir tarihi soybağının da sahte mezuniyet kaydıyla ilişkilendirildiği aktarılıyor; bu tür örnekler soruşturmanın boyutunu gösteriyor. DDK ne yapacak, sonuç ne zaman çıkar? DDK, Cumhurbaşkanının talimatı doğrultusunda ilgili kamu kurumlarının bilgi sistemleri, e-imza tedarik süreçleri, iç denetim raporları ve idari sorumluların uygulamalarını inceleyerek rapor hazırlayacak. İncelemenin süresi, elde edilecek delillere göre şekillenecek; ancak DDK’nın bulguları hem idari soruşturmalar hem de olası mevzuat değişiklikleri için temel teşkil edecek. Ne talep ediliyor, toplum ne bekliyor? Kamuoyunun beklentisi, hem adli süreçte etkin soruşturma ve hesap verebilirlik hem de idari düzeyde sistem güvenliğinin sağlanması. DDK raporu, hangi kurumların ve hangi uygulamaların sorumlu olduğuna dair netlik getirirse, benzer suistimallerin önlenmesi için hukuki ve teknik adımlar atılabilir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.