SON DAKİKA

#Fransa

HABER DEĞER - Fransa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Fransa haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şok ses kayıtları ortaya çıktı: Güllü’nün kızı tırla yurt dışına mı kaçacak? Haber

Şok ses kayıtları ortaya çıktı: Güllü’nün kızı tırla yurt dışına mı kaçacak?

Tır kasasında kaçış planı Yalova’da evinin altıncı katından düşerek yaşamını yitiren ünlü sanatçının ölümündeki sır perdesi aralanmaya çalışırken, dosyaya giren yeni deliller olayın seyrini tamamen değiştirdi. Savcılık tarafından incelenen ses kayıtlarında, Tuğyan Ülkem Gülter’in bir arkadaşıyla yaptığı konuşmada pasaportsuz bir şekilde tır kasasında Fransa’ya ya da Gürcistan’a gitme planları yaptığı öne sürüldü. Sen Fransa’ya nasıl gideceğini anladın değil mi pasaportsuz tırla ve Fransa’ya da gidebiliriz Gürcistan hakkımız da duruyor şeklindeki ifadeler, soruşturmanın cinayet şüphesiyle derinleştirilmesine neden oldu. Savcılıkta seni yakacağım Soruşturma dosyasındaki bir diğer çarpıcı detay ise Gülter ile arkadaşı Bircan Dülger arasında geçtiği iddia edilen gerilimli konuşmalar oldu. Kayıtlarda Dülger’in arkadaşına yönelik bu işte suçum yok ama yanacağım belli yarın savcılıkta seni yakacağım Tuğyan diyerek tehditvari konuştuğu ve bildiklerini anlatacağı yönünde sinyaller verdiği belirtildi. Bu diyaloglar, olayın basit bir kaza olmayabileceği yönündeki kuşkuları artırdı. Annesinin ölmesini istemiş İddialar sadece kaçış planlarıyla sınırlı kalmadı ve Tuğyan Ülkem Gülter’in annesi hayattayken arkadaşına attığı mesajlarda beni bu kadından kurtar annem ölsün ifadelerini kullandığı tespit edildi. Ayrıca sanatçının menajeri Ferdi Aydın da Gülter’in bir yakın arkadaşına annesini öldürdüğünü itiraf ettiğini ve keşke annemi böyle öldürmeseydim kemikleri parçalandı üzüldüm dediğini iddia ederek sürecin bir kaza değil cinayet olabileceği ihtimalini güçlendirdi. Çok yönlü inceleme sürüyor Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada tanık ifadeleri ve dijital materyaller titizlikle incelenmeye devam ediyor. Hayatını kaybeden sanatçının kanında yüksek oranda alkol tespit edilmesine rağmen ölümün kesin nedeninin belirlenmesi için adli tıp raporu ve ortaya çıkan yeni delillerin bütüncül bir şekilde değerlendirildiği bildirildi. Türkiye halkının yakından takip ettiği olayda gözler savcılığın vereceği karara çevrildi.

Ahmet Taner Kışlalı suikastının üzerinden 26 yıl geçti: Aydınlanmanın ışığı sönmedi Haber

Ahmet Taner Kışlalı suikastının üzerinden 26 yıl geçti: Aydınlanmanın ışığı sönmedi

Bir Cumhuriyet aydınının hikayesi 10 Temmuz 1939’da Tokat’ın Zile ilçesinde dünyaya gelen Ahmet Taner Kışlalı, öğretmen bir annenin ve banka memuru bir babanın oğlu olarak büyüdü. Çocuk yaşlarda disiplinli bir eğitim anlayışıyla yetişti; gençlik yıllarında Galatasaray Lisesi yerine ailesinin yanında kalmayı seçti. Eğitimine Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devam eden Kışlalı, öğrencilik döneminde gazeteciliğe adım attı; Yeni Gün Gazetesi’nde spor muhabirliğiyle başlayan meslek hayatı kısa sürede yazı işleri müdürlüğüne uzandı. Paris’ten meclise uzanan bir yol 1967’de kazandığı bursla Fransa’ya giden Kışlalı, Paris Hukuk Fakültesi’nde “Modern Türkiye’de Siyasi Güçler” adlı teziyle doktora yaptı. Fransa’da tanıştığı Nicole (Nilgün) ile evlenip yurda döndü. 1972’de doçent unvanını alan Kışlalı, 1977 seçimlerinde CHP İzmir Milletvekili olarak Meclis’e girdi. Bir yıl sonra Bülent Ecevit’in kurduğu 42. Hükümet’te Kültür Bakanı oldu. Görev süresince kültürel kalkınmayı devlet politikası haline getirmeye çalıştı, “Ulusal Kültür Dergisi”ni yayımlattı. Akademiye dönüş ve trajik kayıplar 12 Eylül 1980 darbesi sonrası siyasetten uzaklaşarak akademiye dönen Kışlalı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde siyaset bilimi dersleri verdi. Bu yıllarda geçirdiği trafik kazasında eşi Nilgün Kışlalı’yı kaybetti, iki kızıyla yaşam mücadelesini sürdürdü. 1988’de profesörlük unvanını aldı, ardından Cumhuriyet Gazetesi’nde “Haftaya Bakış” köşesinde yazmaya başladı. Demokrasi, laiklik ve Atatürkçülük savunusu Kışlalı, yazılarında her zaman laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerini savundu. Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi sivil örgütlerde aktif rol aldı; Anadolu’da sayısız konferansa katılarak “aydınlanmanın Anadolu’daki sesi” olarak anıldı. 1993 yılında Fransa tarafından Ulusal Liyakat Nişanı ile onurlandırıldı. 21 Ekim 1999: Karanlığın hedefi 21 Ekim 1999 sabahı, Kışlalı Cumhuriyet’e gönderdiği son yazısını faksladıktan kısa süre sonra Ankara’daki evinin önünde bombalı saldırıya uğradı. Arabasında bulunan paketi eline aldığı sırada meydana gelen patlamada ağır yaralandı; tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Cenazesi, on binlerin katıldığı törenle Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. Bir aydının ardından 26 yıl Kışlalı’nın suikastının üzerinden 26 yıl geçti, ancak onu susturmak isteyenlerin hedef aldığı aydınlanma mücadelesi hâlâ sürüyor. Cumhuriyet yazarı olarak kaleme aldığı son satırlarda “Karanlığa teslim olmayacağız” diyen Kışlalı, ölümünden sonra Sertel Demokrasi Ödülü’ne layık görüldü. Anısı yaşıyor Bugün, Ahmet Taner Kışlalı adı; üniversite anfilerinde, meydanlarda ve aydınlanma mücadelesi veren gençlerin dilinde yeniden yankılanıyor. 26 yıl önce susturulan bir ses, hâlâ aynı cümleyle hatırlanıyor: “Bilgiyle, cesaretle ve inançla yürüyen bir halkı hiçbir karanlık durduramaz.”

Louvre Müzesi’nde 7 dakikalık şok soygun!  Haber

Louvre Müzesi’nde 7 dakikalık şok soygun! 

Güpegündüz merdiven dayayıp içeri girdiler Sabah saat 09.30 sularında gerçekleşen olayda, kimliği henüz tespit edilemeyen dört kişi, Seine Nehri kıyısına park ettikleri araçtan merdiven dayayarak Apollon Galerisi’ne tırmandı. Üzerlerinde Louvre personelini andıran gri üniformalar bulunan hırsızlar, elektrikli kesici aletlerle vitrinleri kırarak mücevherleri aldı. Alarmın çalmasıyla birlikte motosikletlere atlayarak izlerini kaybettirdiler. Fransa İçişleri Bakanı Laurent Nunez, olayın “önceden keşif yapılmış profesyonel bir ekip işi” olduğunu açıkladı. Çalınanlar arasında Napolyon’un hediyesi de var Soygunla birlikte ortadan kaybolan eserler arasında Fransız Kraliyet Ailesi’ne ait paha biçilemez parçalar yer alıyor. Müze kayıtlarına göre çalınan mücevherler arasında şunlar bulunuyor: Regent Elması – 60 milyon dolar değerinde Kraliçe Marie-Amélie ve Kraliçe Hortense’ye ait taç ve küpeler Napolyon’un eşi Marie-Louise’e düğün hediyesi olarak verdiği zümrüt kolye ve küpeler İmparatoriçe Eugénie’nin elmas broşu, kemer tokası ve tacı 19. yüzyıl başlarına ait safir mücevher seti Paha biçilemez taç yolda bulundu İmparatoriçe Eugénie’ye ait, 1.354 elmas ve 56 zümrütle süslenmiş tacın bir bölümü Paris sokaklarında kırık halde bulundu. Müze yetkilileri, tacın parçalanmış olmasına rağmen “geri kalan mücevherlerin büyük kısmının kayıp olduğunu” açıkladı. “Fransa’nın kültürel mirasına saldırı” Fransa Kültür Bakanlığı yetkilileri olayı “kültürel bir felaket” olarak nitelendirdi. Müze yönetimi, soruşturma tamamlanana kadar Apollon Galerisi’ni ziyarete kapattı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yaptığı açıklamada, “Bu olay tarihimize ve kimliğimize yapılmış bir saldırıdır. Failler mutlaka adalete teslim edilecek.” ifadelerini kullandı. Aşırı sağcı lider Jordan Bardella ise “Louvre kültürümüzün kalbidir, bu hırsızlık Fransa için dayanılmaz bir utançtır” diyerek hükümete tepki gösterdi. Louvre tarihinin en büyük ikinci hırsızlığı Bu olay, 1911’de ünlü “Mona Lisa” tablosunun çalınmasından sonra Louvre tarihine geçen en büyük ikinci soygun olarak kayıtlara geçti. O dönemde tabloyu müze çalışanı kılığındaki Vincenzo Peruggia çalmış, eser iki yıl sonra bulunmuştu. 7 dakikada tarihe geçen soygun Polis kaynakları, Louvre’un güvenlik kameralarından elde edilen ilk görüntülerde hırsızların son derece planlı hareket ettiklerini belirtti. Ekip, müze girişini sadece 7 dakika içinde aşarak toplamda yaklaşık 100 milyon dolar değerinde tarihi mücevheri çaldı.

Fransa’dan tarihi adım: Macron, Filistin’i resmen tanıyacaklarını duyurdu Haber

Fransa’dan tarihi adım: Macron, Filistin’i resmen tanıyacaklarını duyurdu

İsrail’in saldırılarının yoğun şekilde devam ettiği bir dönemde Fransa’dan dikkat çekici bir hamle geldi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmenin ardından, ülkesinin Pazartesi günü Filistin Devleti’ni resmen tanıyacağını duyurdu. “Pazartesi tanıyacağız” Macron, İngilizce, Arapça ve İbranice yaptığı paylaşımda, “Gazze’de ve Filistin topraklarında yaşanan acil durum nedeniyle, Başkan Abbas’a Pazartesi günü Filistin Devleti’ni tanıma niyetimi bir kez daha ifade ettim” dedi. “Barış planının bir parçası” Kararın, hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin güvenlik ve barış beklentilerini karşılamayı amaçlayan kapsamlı bir barış planının parçası olduğunu vurgulayan Macron, Abbas’ın da Filistin yönetimini yenileme ve gelecekteki Filistin Devleti’nin istikrarını sağlama yönünde reform yapma kararlılığını teyit ettiğini aktardı. “Fransa yanında olacak” Macron, Fransa’nın bu süreçte Filistin makamlarının yanında olmaya devam edeceğini belirterek, “Bu taahhütlerin yerine getirilmesini tüm bölgenin güvenliği ve istikrarı için garanti altına alacağız” ifadelerini kullandı. ???? Fransa’nın bu kararı, Filistin’in uluslararası alandaki diplomatik tanınırlığını güçlendirecek kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.