SON DAKİKA

#Girişimcilik

HABER DEĞER - Girişimcilik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Girişimcilik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

“Olmaz” dediler… Genç Türk girişimciler milyon dolarlık yatırımı kaptı Haber

“Olmaz” dediler… Genç Türk girişimciler milyon dolarlık yatırımı kaptı

Yapay zeka teknolojilerinin küresel ölçekte kartları yeniden dağıttığı bir dönemde, Türkiye’den çıkan genç bir ekip, geliştirdikleri derin teknoloji ile ABD’li yatırımcıların dikkatini çekmeyi başardı. Otonom yapay zeka ajanları (autonomous AI agents) üzerine çalışan Mindra, ABD merkezli TQ Ventures liderliğindeki yatırım turunda 1,2 milyon dolar fon topladı. Bu başarıyı daha da anlamlı kılan ise kurucu ekibin henüz üniversite öğrencisi olması ve "bu yaşta, bu coğrafyadan olmaz" denilen tabuları yıkmasıydı. Fikir şubatta doğdu, yüz yüze gelince devleşti Mindra’nın kuruluş hikayesi, aslında çok yeni. Kurucu ortaklar, fikrin ilk tohumlarının bu yılın şubat ayında atıldığını belirtiyor. Ekip, çalışma hayatından ve kendi deneyimlerinden elde ettikleri içgörülerle fikri olgunlaştırsa da, başlangıçta farklı şehirlerde olmaları ve devam eden başka bir startup projesi nedeniyle süreci hemen başlatamadı. Ekip o günleri şu sözlerle anlatıyor: "Hepimiz yüz yüze bir araya gelince tekrar bu fikir üzerinde yoğun bir şekilde çalışmaya başladık ve şu anki noktaya getirdik. Girişimcilik bizim için hep doğal bir şeydi; bizi buna iten bir 'kırılma anı'ndan ziyade, bizi vazgeçirecek bir durumun oluşmaması bizi buraya taşıdı." ABD’li yatırımcıyı fikre değil, ekibin inadına inandırdılar Birçok girişimin hayali olan ABD merkezli bir fondan yatırım alma süreci ise Mindra ekibi için stratejik bir sınav oldu. TQ Ventures’ı ikna eden unsurun sadece "parlak bir fikir" olmadığını belirten kurucular, startup dünyasının zorlu gerçeklerine dikkat çekti: "Startup, tek bir güzel fikir bulup gerçekleştirdiğiniz basit bir proje değil. Her gün yeni rakiplerle yarışmanız, yaratıcı fikirler bulmanız ve yanlış yaptığınızda düşmemeniz gerekiyor. Bizim TQ’ya gösterdiğimiz en önemli özellik; aklımızdakileri hayata geçirme yeteneğimizin yanı sıra, sürekli inovasyon yapabilen, yılmayan ve her koşulda bir yolunu bulan bir ekip olduğumuzdu." Yapay zeka sadece konuşmayacak, aksiyon alacak Mindra’nın odaklandığı "otonom yapay zeka ajanları" kavramı, son kullanıcı için karmaşık görünse de ekip bunu net bir şekilde tanımlıyor: "Ajanları; sistemlerimize entegre olabilen, veriyi analiz edebilen ve en sonunda aksiyon alan araçlar olarak görüyoruz." Yapay zekanın kabiliyetlerinin artmasıyla bu sistemlerin birer otomasyon cihazına dönüştüğünü belirten ekip, Mindra’nın farkını "orkestrasyon" (orchestrator) yeteneğiyle ortaya koyuyor. Şirket, sadece ajanları yönetmekle kalmıyor; şirketlerin bu ajanları entegre ederken gerçek değere ulaştığı, otomatize edilmiş sistemler tasarlıyor. Blockchain güvencesiyle binde birin altında maliyet Mindra’yı rakiplerinden ayıran en büyük teknik özelliklerden biri, farklı şirketler ve altyapılarla yazılmış ajanların güvenli bir şekilde iletişim kurmasını sağlaması. Gelecekte yapay zeka ajanlarının birbirleriyle çalışacağı bir dünya öngören ekip, bu noktada geliştirdikleri ödeme protokolüne dikkat çekiyor. Sistemin XRP Ledger (Blockchain) üzerinde çalışması, ajanların ne yaptığını takip etmeyi ve ödemelerin şeffaflığını sağlıyor. Özellikle ajanlar arası ödemelerde komisyon oranını %0.01’in (binde bir) altına çekmeyi hedefleyen Mindra, bu düşük maliyeti kendi iş modeliyle değil, kullandıkları teknolojinin avantajıyla sunuyor. Ekip, "İzlenebilirlik bizim için çok kıymetli. Ödeme miktarını ve yerini doğru işlediğimizden emin olmak için blockchain teknolojisi kritik rol oynuyor" diyor. "Türkiye’de kendimizi anlatmak çok maliyetli" Girişimin neden doğrudan ABD pazarına odaklandığı sorusuna ise kurucular, "zaman maliyeti" üzerinden gerçekçi bir yanıt veriyor. Mindra’nın "doğuştan global" bir şirket olduğunu vurgulayan ekip, Türkiye pazarındaki zorlukları şöyle özetliyor: "Yaptığımız iş global ve teknolojinin sınırlarını zorluyor. Türkiye’de ne yazık ki bu vizyonun anlaşılması uzun yıllar alacak. 'Anlaşılma'ya ayıracağımız zaman bizim için büyük bir maliyet. Türkiye’de bizi anlayan şirketlere kapımız hep açık ama ana hedefimiz daima global pazar olacak." Kuruculardan geleceğe bakış: Ajanlar birbirini işe alacak Mindra’nın üç kurucu ortağı İlker Yörü, Deniz Soylular ve Zeynep Yorulmaz, girişimin geleceğine dair heyecanlarını ve kişisel motivasyonlarını ise şu sözlerle paylaşıyor: Zeynep Yorulmaz: "Beni en çok heyecanlandıran şey, yapay zeka ajanlarının birbirini işe alacağı bir geleceği görmek. Ekosistem çok hızlı değişiyor ve bu rekabetçi büyüme Mindra için büyük avantaj. Ajanların daha kompleks işleri tamamlayabilecek kapasiteye gelmesini şirketlerde görmek için sabırsızlanıyorum." Deniz Soylular: "Bize üniversitede okurken şirket kurmanın saçma olduğunu, daha çok şey öğrenmemiz gerektiğini, çok genç olduğumuzu söylediler. Yatırımcılar mesajlarımıza dönmedi. Şimdi ise okurken aldığımız bu yatırım, Türkiye’nin en büyük tohum öncesi turlarından biri oldu. Mindra’nın kültüründe başarılmamış olanı başarmak var." İlker Yörü: "5 yıl sonra yapay zeka ajanlarının sadece iş üretmekle kalmayıp birbirleriyle ticaret yaptığı yeni bir otonom çağ başlayacak. Biz de dünyanın her yerinde geçerli altyapımızla, bu devasa ekonominin finansal ve operasyonel omurgasını oluşturacağız." Gençlere altın tavsiye: "Deneyen kazanır" Milyon dolarlık yatırıma ulaşan genç ekip, kendi yollarından gelmek isteyen Türk girişimcilere de net bir mesaj veriyor: "Artık 'bir şey olur mu olmaz mı' diye düşünmeyi bırakın. Bu dünyada sadece deneyen ve gerçek müşteriden öğrenen kazanıyor. Network elde etmenin ve ekosisteme girmenin en güzel yolu, kendi startup’ınızın olmasıdır."

14 metrekarede büyük devrim: Genç mühendisin safran tesisi rekor getiri sağladı Haber

14 metrekarede büyük devrim: Genç mühendisin safran tesisi rekor getiri sağladı

Küçücük bir tesis, kocaman bir model: Safranda alternatif üretim dönemi başladı. Konya’nın Sarayönü ilçesine bağlı Bahçesaray Mahallesi’nde, 14 metrekarelik bir kapalı alanda kurulan safran tesisi, Türkiye’de küçük alanlarda yüksek katma değere ulaşmanın en dikkat çekici örneklerinden biri hâline geldi. Henüz üniversiteden yeni mezun olan Mert Pektaş, topraksız tarımı kullanarak safran üretiminde beklediği verimi fazlasıyla elde etti. Arazide 1000 metrekare gerekiyordu, 14 metrekare yeterli oldu. Pektaş, safranın iklim dayanıklılığı ve hastalıklara direnci nedeniyle bölgeye uygun bir ürün olduğunu vurguladı. “Bu üretimi arazide yapmak isteseydik 1000 metrekareye ihtiyacımız olacaktı. Arazisi olmayan insanlar da bu işi yapabilir” sözleriyle projenin ölçeklenebilirliğini anlattı. Kontrollü ortam sayesinde ürün kalitesinin yükseldiği ve verim kaybının minimuma indiği ifade edildi. Yatırım yarım milyon, getiri 1 milyonun üzerinde: Kısa sürede kendini amorti ediyor. Tesisin kurulum maliyeti, 10 bin safran soğanı da dahil olmak üzere yaklaşık 500 bin lira oldu. İlk hasatta elde edilen yaklaşık 250 gram safran, ürünün birim fiyatı nedeniyle ciddi bir ekonomik değer oluşturdu. Pektaş, bu büyüklükteki bir tesisin yılda 1 milyon liradan fazla kazanç sağlayabileceğini belirtti. Safranın yanında çoğaltılan soğanların da satışının ek gelir yarattığını dile getirdi. Genç mühendis çiftçiye seslendi: Korkmayın, küçük alanda büyük iş yapılır. Safranın dünyanın en pahalı baharatlarından biri olduğunu hatırlatan Pektaş, üretimi başlangıçta deneme amaçlı yaptığını ancak başarıyla sonuçlanınca sürdürmeye karar verdiğini söyledi. “Bu işe başlamaktaki amacım, bölgede ek gelir sağlanabileceğini göstermekti” diyen genç mühendis, merak edenlerin tesisi ziyaret ettiğini ve kendisinin de elinden geldiğince yardımcı olduğunu ifade etti. Kuraklığa karşı çözüm, üretim çeşitliliğine katkı: Bölge için yeni bir yol açılıyor. Kuraklığın arttığı bir dönemde, su tüketimi düşük ve getirisi yüksek bir ürün olan safranın, bölge çiftçisi için önemli bir alternatif sunduğu belirtiliyor. Pektaş’ın modeli, Konya gibi hububat yoğunluğu yüksek bölgelerde üretim çeşitliliğinin mümkün olduğunu ortaya koyarak dikkat çekti. Türkiye’de küçük ölçekli tarımsal inovasyonun güçlü bir örneği. Pektaş’ın kurduğu 14 metrekarelik tesis, hem girişimcilik hem de tarımsal dönüşüm açısından ülke genelinde geniş yankı uyandırdı. Gözler şimdi, genç mühendisin bu modeli büyütüp büyütmeyeceğinde ve bölgedeki diğer üreticilerin bu yöntemi benimseyip benimsemeyeceğinde.

Zenginlik kapıları sonuna kadar açık! İşte “ölmeden önce mutlaka zengin olacak” 5 burç Haber

Zenginlik kapıları sonuna kadar açık! İşte “ölmeden önce mutlaka zengin olacak” 5 burç

BAŞAK Başaklar doğuştan disiplinli, analitik ve çalışkan olmalarıyla bilinir. Hiçbir engel onları hedeflerinden saptıramaz. Mükemmeliyetçilikleri sayesinde ortalama işlerle yetinmez, hep daha iyisini isterler. Bu da onları kariyer basamaklarında hızla yukarı taşır. Zenginlik Başak için bir ihtimal değil, çoğu zaman kaçınılmaz bir sonuçtur. KOÇ Listenin zirvesindeki Koç burcu, enerjisi ve hırsıyla başarıyı adeta kendine çeker. Sabırsızdır, ama cesaretiyle bütün kapıları zorlayarak açar. Koç’un en büyük gücü ise tutkularını işe dönüştürebilmesidir. Hem zeki hem de girişimci olan Koçlar, çoğu zaman genç yaşta büyük kazançlar elde eder ve zenginliğin tadını çıkarır. BOĞA Boğa burcunun adeta altın bir formülü vardır: Sabır + çalışma + inat = başarı. Bir Boğa “kazanana kadar” mücadeleyi bırakmaz. Lüks yaşamı sevmesi, onu daha çok çalışmaya iter. Üstelik talihi de sıkça yanında olur. Bu nedenle Boğalar için yaşamın bir döneminde büyük bir servet edinmek son derece olağandır. ASLAN Aslan burçları doğal lider, özgüvenli ve sahne insanıdır. Başarısızlığı yenilgi değil, daha güçlü bir başlangıç fırsatı olarak görürler. Hayatın her alanında dikkat çeken Aslanlar, çalışmaları ve karizmaları sayesinde sonunda hem ünlü hem de zengin olma potansiyeline sahiptir. YAY Yay burçları geniş vizyonları, risk almayı sevmeleri ve fırsatları sezme yetenekleriyle bilinir. Şans gezegeni Jüpiter’in etkisiyle doğuştan talihlidirler. Yatırım, ticaret, girişimcilik ve yurt dışı fırsatlarında Yayların önüne büyük kapılar açılır. Hayatlarının bir döneminde büyük bir maddi sıçrama yaşamaları çok sık görülen bir astrolojik durumdur.

Hülya Avşar’ın kızı Zehra Çilingiroğlu kendi markasını kurdu Haber

Hülya Avşar’ın kızı Zehra Çilingiroğlu kendi markasını kurdu

Ünlü sanatçı Hülya Avşar ve iş insanı Kaya Çilingiroğlu’nun kızı Zehra Çilingiroğlu, mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra kendi markasını kurdu. “Marjes Studio” adını verdiği tasarım girişimiyle yola çıkan Zehra, ev objeleri ve mobilyalara estetik, işlevsel ve çağdaş bir yorum kazandırmayı amaçlıyor. Zehra Çilingiroğlu gözlerden uzak yaşamını yeni markasıyla taçlandırdı Kamuoyunun ilgisinden uzak bir hayat sürmeye özen gösteren Zehra, son dönemde sosyal medyada yaptığı paylaşımla gündeme geldi. Evinden yaptığı sade ve zarif paylaşım kısa sürede binlerce beğeni topladı. Takipçileri genç tasarımcıya “doğal, sade ve zarif” yorumlarıyla destek verdi. İç mimarlık eğitimini Londra ve İstanbul’da tamamladı Zehra Çilingiroğlu, iç mimarlık eğitimini Londra’daki Westminster Üniversitesi’nde aldıktan sonra Bahçeşehir Üniversitesi’nde sürdürdü. Türkiye’ye döndükten sonra ünlü mimarlık ofislerinden birinde deneyim kazandı. Ardından kendi çizgisini yansıtmak amacıyla “Marjes Studio”yu kurarak girişimcilik dünyasına adım attı. Marjes Studio, doğal malzemeler ve özgün çizgilerle dikkat çekiyor Zehra’nın tasarımlarında el işçiliği ve minimal estetik ön planda yer alıyor. Markanın koleksiyonunda masa objeleri, aydınlatma ürünleri ve modern mobilyalar bulunuyor. Klasik çizgileri çağdaş dokularla birleştiren tasarımlar, genç girişimcinin mimari vizyonunu yansıtıyor. Hülya Avşar kızının girişiminden gurur duydu Yakın çevresine göre Hülya Avşar, kızının kendi emeğiyle iş hayatına atılmasından büyük mutluluk duyuyor. Zehra’nın markası, magazin dünyasında “ünlü bir ailenin gölgesinde değil, kendi emeğiyle yükselen bir başarı hikayesi” olarak değerlendiriliyor.

Kim bu CHOBANI? Haber

Kim bu CHOBANI?

Erken yaşamı ve eğitim hayatı Hamdi Ulukaya, 26 Ekim 1972'de Erzincan'ın İliç ilçesinde, Kürt bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Ailesi süt hayvancılığı ve peynir-yoğurt üretimiyle uğraşıyordu; yarı göçebe bir yaşam sürüyorlardı, koyun ve keçi sürülerini yaylalarda otlatıyorlardı. Ulukaya, altı kardeşin arasında büyüdü ve çocukluğunda ailesinin mandırasından yoğurt ve peynir yapımını öğrendi. Doğum tarihi tam olarak bilinmiyor, çünkü dağlık bir yolculuk sırasında doğmuş, ancak 26 Ekim'i doğum günü olarak kullanıyor. Eğitimine Ankara Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi okuyarak başladı. Ancak 1994'te İngilizce öğrenmek için ABD'ye gitti. New York'taki Adelphi Üniversitesi'nde dil kursuna katıldı, ardından 1997'de SUNY Albany'de işletme dersleri aldı. ABD'ye yerleşmesinde girişimcilik arzusunun yanında Türkiyeli Kürtlere yönelik siyasi baskıların da etkili olduğunu sıkça dile getiriyor. Kariyer başlangıcı ve Chobani'nin kuruluşu ABD'ye yerleşen Ulukaya, initially bir çiftlikte çalıştı. Babasının ziyareti sırasında yerel peynirin kalitesizliğinden şikayet etmesi üzerine, 2002'de New York'ta Euphrates adlı küçük bir beyaz peynir fabrikası kurdu. Bu girişim orta düzeyde başarılı olsa da, asıl dönüm noktası 2005'te geldi: Kapatılan bir Kraft yoğurt fabrikasını, Küçük İşletmeler İdaresi kredisiyle satın aldı. Yoğurt tecrübesi yoktu, ama Türkiye'deki süzme yoğurt lezzetini ABD'ye taşımak istedi. Türkiye'den yoğurt ustası Mustafa Doğan'ı getirerek iki yıl süren denemelerle tarifini mükemmelleştirdi. Marka adı "Chobani", Türkçe "çoban" kelimesinin varyasyonu – çoban anlamına geliyor. 2007'de ilk ürününü piyasaya sürdü: Koruyucu içermeyen, doğal süzme yoğurt. Başlangıçta marketlere slot ücreti yerine yoğurt vererek girdi, sosyal medya ve sampling etkinlikleriyle büyüdü. Chobani, beş yılda 1 milyar dolar satışa ulaştı ve 2011'de ABD'nin lider yoğurt markası oldu. Yunan yoğurdu pazar payını %1'den %50'ye çıkardı. Şirket, Idaho'da dünyanın en büyük yoğurt fabrikasını açtı, Avustralya, Meksika, Çin gibi ülkelere yayıldı. Bugün yeni ürünler (çocuk yoğurtları, flip çeşitleri) ve hatta New York'ta Chobani SoHo kafesiyle genişledi. Başarıları ve ödülleri Ulukaya, 2013'te Ernst & Young tarafından "Dünyada Yılın Girişimcisi" seçildi. TIME'ın "En Etkili 100 Kişi" listesinde yer aldı, Inc. dergisi tarafından "son on yılın en önemli girişimcilerinden" biri olarak anıldı. 2022'de BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri savunucusu atandı. 2025'te National Geographic'in ilk "33 Listesi"ne girdi. Serveti, 2025 itibarıyla 2.6 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Sosyal sorumluluk faaliyetleri Ulukaya, şirket kârının %10'unu hayır işlerine ayırıyor. 2010'da Chobani Vakfı'nı kurdu; Somali kıtlığına, mülteci yardımına bağış yaptı. 2015'te servetinin çoğunu mültecilere bağışlama sözü verdi (The Giving Pledge). Tent Foundation'ı kurarak mültecilere iş sağladı; fabrikalarında mültecileri istihdam ediyor. 2017'de Türkiye'de girişimcileri eğitmek için Hamdi Ulukaya Girişimi'ni başlattı. Son olarak, göçmenlik konusunda aktif: ABD gıda sisteminin göçmen emeğine ihtiyacı olduğunu savunuyor. Kişisel hayatı ve güncel gelişmeler Ulukaya, iki kez evlendi. İlk eşi Ayşe Giray'dan boşandı, 2018'de Louise Vongerichten ile evlendi ve üç çocuğu var. 2025'te Chobani, Fenerbahçe'nin sponsoru oldu – yıllık 20 milyon dolarlık anlaşma. Ayrıca, New York'ta 1.2 milyar dolarlık yeni süt fabrikası yatırımı duyurdu. Haziran 2025'te Anchor Steam birasını kurtarmak için yatırım yaptı. Üniversitelerde konuşmalar yapıyor, örneğin Utica Üniversitesi'nde "Uyarlanabilir ol, meraklı ol, nazik ol" mesajı verdi. Hamdi Ulukaya, bir göçmenin Amerikan rüyasını nasıl gerçekleştirdiğinin somut örneği. Chobani sadece bir yoğurt markası değil, sosyal sorumluluk ve inovasyonun simgesi. Gelecekte daha neler yapacak, merakla bekliyoruz!

Ernst & Young’ın 2025 Girişimcilik Barometresi yayımlandı Haber

Ernst & Young’ın 2025 Girişimcilik Barometresi yayımlandı

Ernst & Young (EY), Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa’daki 16 ülkeden girişimcilerin katılımıyla hazırladığı Girişimcilik Barometresi 2025 raporunu yayımladı. Türkiye’nin de dahil olduğu araştırma, önümüzdeki 12 ayda girişimcilerin önceliğini inovasyon, dijitalleşme ve şirket stratejilerine vereceğini ortaya koydu. Girişimciler süreç ve pazarlama inovasyonuna ağırlık veriyor Rapora göre Türkiye’deki girişimcilerin yüzde 51’i organizasyonel yapılarını inovasyonla güçlendirmeyi planlıyor. Süreç inovasyonu ve strateji/pazarlama alanındaki yenilik planları da yüzde 49’luk oranlarla öne çıkıyor. Ürün inovasyonu ise yüzde 44’te kalarak, girişimcilerin mevcut yapıları iyileştirme eğiliminde olduğunu gösterdi. Türkiye'nin pazarlama odaklı inovasyon oranı, bölge ortalaması olan yüzde 38’in üzerinde seyretti. Yapay zeka kullanımı Türkiye’de bölge ortalamasının üzerinde Girişimcilerin yüzde 76’sı yapay zekayı kullandığını belirtirken, bu oran yüzde 61 olan bölge ortalamasının oldukça üzerinde yer aldı. Katılımcıların büyük çoğunluğu yapay zekanın operasyonel verimliliği artıracağını (yüzde 76) ve hata oranlarını düşüreceğini (yüzde 62) düşünüyor. Yüzde 52’si karar alma süreçlerinin hızlanmasını beklerken, yüzde 45’i iş gücü maliyetlerinde azalma öngörüyor. Ancak yüzde 48, yapay zekanın güvenlik ve yasal belirsizlikler nedeniyle risk barındırdığını ifade ediyor. Bilgi teknolojileri sistemleri en çok yatırım yapılacak alan olarak öne çıkıyor Türkiye’deki girişimcilerin yüzde 65’i, önümüzdeki yıl bilgi teknolojileri sistemleri ve yazılım güncellemelerine yatırım yapmayı planlıyor. Bu alandaki yatırım oranı, bölge ortalaması olan yüzde 58’in üzerinde. BT’yi; yüzde 44 ile süreç otomasyonu, yüzde 35 ile çevrim içi satış kanalları, yüzde 33 ile ekipman yatırımları izliyor. Yeni tesis yatırımı planlayanların oranı sadece yüzde 19 olurken, hiçbir yatırım planı olmayanlar yüzde 14 seviyesinde. Yatırım kararlarını ekonomik belirsizlik ve finansman koşulları etkiliyor Katılımcıların yüzde 60’ı yatırım kararlarını en çok etkileyen faktörün ekonomik belirsizlik olduğunu belirtti. Faiz oranlarındaki yükseliş ve kredi koşullarındaki olumsuzluk yüzde 49’luk kesimi etkilerken, yüzde 44’lük bir grup finansmana erişimde zorluk yaşadığını aktardı. Yüzde 26 yatırım fırsatı bulamadığını söylerken, yüzde 21 yatırımın geri dönüş süresinden endişe duyduğunu ifade etti. Şirket satışı ve birleşmelere olan ilgi dikkat çekiyor Araştırmaya katılan girişimcilerin yüzde 12’si önümüzdeki 12 ay içinde şirketlerinin bir kısmını satmayı çok muhtemel görürken, yüzde 42’si bu ihtimali “biraz olası” buldu. Yüzde 47 ise şirket satışı gündeminde olmadığını söyledi. Uzun vadeli stratejilere bakıldığında ise katılımcıların yüzde 60’ı şirketini başka bir şirkete satmayı değerlendirdiğini belirtti. Bu oran, birleşme ve satın alma süreçlerine olan ilginin giderek arttığını gösteriyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.