SON DAKİKA

#Ihraç

HABER DEĞER - Ihraç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ihraç haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bir ihtimalin anatomisi: Aziz Nesin’i “Cuntacı” olmaktan Kars mı kurtardı? Haber

Bir ihtimalin anatomisi: Aziz Nesin’i “Cuntacı” olmaktan Kars mı kurtardı?

1941–42 kışında Kars’ta görev yapan genç bir subay, askeri depolardaki erzağı açlık içindeki köylülerle paylaştı; bu karar soruşturmaya, ihraç edilen bir askere ve doğan bir yazara dönüştü. Ordu ile vicdan arasında kalan Nusret Nesin’in tercihi, Türkiye toplumuna Aziz Nesin’i kazandıran kırılma oldu. Kars’ta yaşanan bir karar, bir hayatı değil bir ülkenin hafızasını değiştirdi İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde Türkiye savaşa girmedi ancak yoksulluk ve seferberlik, özellikle sınır kentlerini ağır biçimde etkiledi. Kars’ın Susuz ilçesine (Cilavuz) tayin edilen Üsteğmen Nusret Nesin, açlıkla mücadele eden köylülerle, dolu askerî depolar arasındaki çelişkiye her gün tanık oldu. Kışın sertliği çocukların yüzünde, yokluğun ağırlığı evlerin ocağında hissedilirken; devletin “savaş ihtimali” gerekçesiyle tuttuğu stoklar, halkın gündelik hayatta erişemediği bir bolluğa dönüşmüştü. Mevzuat yasakladı, vicdan buyurdu Askerî kurallar, ordu malının siville paylaşılmasını kesin biçimde yasaklıyordu. Buna karşın Nusret Nesin, depolardaki erzakın bir bölümünü —kimi anlatımlarda at yemi olarak tutulan arpayı, kiminde asker tayınını— açlık içindeki köylülere ulaştırdı ya da ulaştırılmasına göz yumdu. O an, kâğıt üzerindeki düzen ile insan hayatı arasında bir tercih noktasıydı; seçimini insanlıktan yana yaptı. Hukuk “zimmet”, toplum “insanlık” dedi Bu davranış askerî bürokrasi içinde “görevi kötüye kullanmak” ve “zimmet” başlıklarıyla dosyalaştırıldı. Erzağın satılmadığı, kişisel çıkar sağlanmadığı açık olmasına rağmen, yetkisiz paylaşım resmî kayıtlara suç olarak geçti. Vicdanın “zorunluluk” dediği yerde hukuk “yasak” dedi ve soruşturma süreci, genç subayın kariyerini hızlıca tüketti. İhraç kararıyla üniforma düştü, kalem kalktı 1944’te verilen ihraç kararıyla Nusret Nesin ordudan atıldı; rütbesi söküldü, hapis cezası aldı ve sivil hayata “sabıkalı” bir yurttaş olarak döndü. Bu kopuş, edebiyat açısından bir doğum anına dönüştü. Geçinmek için yazmaya başlayan Nusret Nesin, kısa süre içinde mizahın en keskin kalemlerinden biri oldu; bürokrasiye, adaletsizliğe ve ikiyüzlülüğe karşı sözün gücünü kullanan Aziz Nesin ortaya çıktı. Kars yalnızca bir durak değil, yazarlığın başlangıcı oldu Aziz Nesin’in eserlerinde sürekli geri dönen tema, Kars’ta tanık olduğu yoksulluk ve eşitsizlikti. Memur–yurttaş ilişkisi, bürokratik akılcılık, küçük insanın büyük sistemle mücadelesi; hepsi o kışın tortusunu taşıdı. Kars, yazar için coğrafi bir nokta olmaktan çıktı; düşünsel bir kırılmanın, kalıcı bir yarığın adı oldu. Atılmasaydı 27 Mayıs’ta nerede olurdu? Askerî terfi teamülleri dikkate alındığında, Nusret Nesin orduda kalsaydı 1960’a gelindiğinde büyük olasılıkla yarbay rütbesinde olacaktı. Yarbaylık, sahra ve karargâh düzeyinde söz ve yetki anlamına geliyor. Bu nedenle şu karşıt ihtimal dile getiriliyor: Eğer ihraç yaşanmasaydı, 27 Mayıs 1960 sürecinde karar mekanizmalarının içinde yer alabilecek bir subay olabilirdi. Bu iddia tarihsel bir gerçek değil; terfi sürelerine dayalı bir varsayımdır. Ancak varsayım bile, Kars’ta açılan bir kapının Türkiye toplumunun kaderinde nasıl yankı bulduğunu göstermeye yetiyor. Türkiye toplumu, bir darbeci değil bir vicdan kazandı Bugünden bakıldığında Kars’ta yaşananlar, tekil bir disiplin vakasından fazlasını anlatır. O kış, Türkiye toplumuna emirle değil sözle yönelen bir figür kazandırdı. Eğer o gün mevzuat galip gelseydi, bugün mizahın en güçlü isimlerinden birini değil; belki de askeri hiyerarşinin sıradan bir rütbesini konuşuyor olacaktık. Bu hikâyenin ayrıntıları, Nesin'in anılarında yer alıyor. Aziz Nesin, Kars ve askerlik yıllarını, vicdan–bürokrasi çatışmasını ve ihraç sürecini kendi dilinden ‘Böyle Gelmiş Böyle Gitmez’ kitabında anlatırken biz okuyuculara da o kışın yalnızca soğuk değil, öğretici olduğunu görüyoruz..

Artvin Sarp Sınır Kapısı'nda 6,1 ton mandalina imha edildi! Haber

Artvin Sarp Sınır Kapısı'nda 6,1 ton mandalina imha edildi!

Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü, Artvin Sarp Sınır Kapısı’nda Gürcistan’a ihraç edilmek istenen 6.100 kilogram mandalinada zirai ilaç kalıntısı tespit edildiğini açıkladı. Uygunsuz ürünler imha edildi, sorumlular hakkında yasal işlem başlatıldı. Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya göre, Artvin Sarp Sınır Kapısı’nda Mersin’den Gürcistan’a ihraç edilmek istenen mandalinada yapılan denetimler sırasında zirai ilaç kalıntısı tespit edildi. Söz konusu 6 bin 100 kilogram mandalina, tespit edilen uygunsuzluk nedeniyle imha edildi. ???? Artvin Sarp Sınır Kapısı’nda, gıda kontrol görevlilerimiz tarafından yapılan denetimlerde Mersin’den Gürcistan’a ihraç edilmek istenen 6.100 kg mandalinada zirai ilaç kalıntısı tespit edilmiş, ürünler İMHA EDİLMİŞTİR. ⚖️ Uygunsuzluklar neticesinde sorumlular hakkında yasal… pic.twitter.com/MjmGfXe7Qc — T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı (@TCTarim) November 20, 2025 Gıda güvenliğinin korunması amacıyla denetimlerin titizlikle sürdürüleceği ve uygunsuzluklara asla geçit verilmeyeceği vurgulanırken, ihraç sürecinde sorumlu olan kişiler hakkında yasal işlem başlatıldığı bildirildi. Genel Müdürlük, sınır kapılarında yapılan denetimlerle hem tüketici sağlığını hem de ihracat standartlarını güvence altına almayı sürdüreceklerini açıkladı.

Ali Erbaş’ın yeğeni taciz iddiasıyla yargılandı! Haber

Ali Erbaş’ın yeğeni taciz iddiasıyla yargılandı!

Taciz suçlamasıyla gündeme gelen C.B.’nin önce Batı Karadeniz’deki bir camiye, ardından İstanbul’da “prestijli” bir camiye atandığı, son olarak ise Konya’ya gönderildiği öğrenildi. Yurttaşlar ve kurum çalışanları, taciz iddiasıyla yargılanan bir ismin görevden alınmak yerine sürekli korunarak taşınmasına tepki gösteriyor. Taciz davası kapatılmadı, atamalar devam etti İddiaya göre C.B., bir kadına attığı uygunsuz mesajlar nedeniyle mahkemede yargılandı ancak süreç boyunca hiçbir disiplin yaptırımı uygulanmadı. Diyanet içinde “ceza yerine ödül gibi atamalar” eleştirisi yükseldi. Erbaş’ın eşi camiye gitti, tartışma çıktı, karakola taşındı İstanbul’a yapılan atamanın ardından en çarpıcı gelişme, Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş’ın duruma müdahale etmesi oldu. İddialara göre Seher Erbaş, polis koruması ve özel kalemiyle birlikte yeğenin görev yaptığı camiye giderek tepki gösterdi. Burada C.B. ile tartışma yaşandı, hatta Erbaş’ın yeğenine vurduğu öne sürüldü. Olay karakola taşındı, C.B. yengesinden şikâyetçi oldu fakat şikâyet daha sonra geri çekildi. Bu süreçte Diyanet’te “bankamatik müşavir” olarak anılan E.B. isimli üst düzey bürokratın devreye girerek şikâyetin kapatılması için baskı kurduğu iddia edildi. İhraç beklenirken Konya’ya atandı: “Kurumda büyük rahatsızlık var” Olaylara rağmen C.B.’nin görevine devam etmesi, üstelik yeni bir ilde yeniden atanması, Diyanet içindeki huzursuzluğu artırdı. Kurum kaynakları, normal şartlarda bu tür bir suçlamada “ihraç işlemi uygulanması gerekirken koruma zırhı devreye sokulduğunu” kaydediyor. “Yeni Başkan başarısız bir sınav veriyor” eleştirisi Diyanet’teki kaynaklar, yeni başkan Safi Arpaguş’un süreci yönetemediğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Usulsüzlükler ve tartışmalı atamalar gizlenmeye devam ederse Arpaguş’a verilen kredi hızla tükenir. Bir cami imamı bile taciz iddiasıyla görevden alınıyorsa, yönetim merkezindeki kişiler korunmamalı.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.