SON DAKİKA

#Işkence

HABER DEĞER - Işkence haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Işkence haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sudan’da çocuk hastanesi vuruldu: İHA saldırısında 7 sivil yaşamını yitirdi Haber

Sudan’da çocuk hastanesi vuruldu: İHA saldırısında 7 sivil yaşamını yitirdi

Sudan’ın batısında yer alan Kuzey Darfur eyaletinin Kurnoy bölgesindeki çocuk hastanesi, Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) ait bir İHA tarafından vuruldu. Sudan Doktorlar Ağı’nın bugün yaptığı açıklamaya göre saldırıda 7 sivil hayatını kaybetti, 5 kişi ağır yaralandı. Yaralılar arasında hastanede tedavi gören iki çocuğun da bulunduğu bildirildi. “Tam teşekküllü savaş suçu”: Hastane doğrudan hedef alındı Sudan Doktorlar Ağı, hastanenin vurulmasını “HDK’nin sivilleri hedef alan sistematik terörünün yeni bir boyutu” olarak tanımladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bu saldırı, HDK’nin sivilleri günlük olarak hedef aldığını gösteren açık bir savaş suçudur. Kadınlar, çocuklar ve tedavi altındaki hastalar bilinçli biçimde vurulmuştur. Sorumluluk tamamen HDK’dedir.” Ağ, uluslararası toplumu ve sağlık örgütlerini, “dünyanın gözleri önünde yok edilen bir halka karşı sürdürdükleri utanç verici sessizliği bozarak görevlerini yerine getirmeye” çağırdı. Aynı gün bir taziye çadırı da bombalandı: ‘Onlarca kişi öldü’ Sudan’daki sivil kayıplar yalnızca Kurnoy’la sınırlı kalmadı. Kuzey Kurdufan Eyalet Hükümeti, HDK’nin bu kez bir taziye çadırını hedef aldığını açıkladı. Yapılan duyuruda saldırıda kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu onlarca yurttaşın yaşamını yitirdiği bildirildi. “HDK masum ve silahsız halkı her türlü silah ile hedef alarak katliamlarını sürdürüyor” denilen açıklama, bu saldırının da sivillere yönelik tekrarlanan suçlara eklenen “yeni bir katliam” olduğunu vurguladı. Sudan’daki savaş: HDK kontrolü genişletiyor, siviller kaçıyor Sudan, 15 Nisan 2023’ten bu yana ordu ile HDK arasında süren yıkıcı çatışmalarla sarsılıyor. Ülkenin batısında bulunan Darfur bölgesinin en büyük kenti Faşir, yakın zamanda HDK kontrolüne geçmişti. Binlerce kişinin kentten kaçtığı, geride kalan sivillerin ise zorla yerinden edildiği, işkence ve infaz görüntülerinin HDK mensupları tarafından paylaşıldığı biliniyor.

Sudan’ın El Faşir kentinde katliam: 300 kadın öldürüldü! Haber

Sudan’ın El Faşir kentinde katliam: 300 kadın öldürüldü!

Sudan’ın Darfur bölgesindeki El Faşir kenti, paramiliter Hızlı Destek Güçleri’nin (RSF) kontrolü ele geçirmesiyle büyük bir insani krizin merkezine dönüştü. Sudanlı yetkililerin açıklamalarına göre, RSF’nin kente girdiği ilk iki gün içinde 300 kadın öldürüldü, çok sayıda kadın cinsel şiddete maruz bırakıldı. “İlk iki günde 300 kadın öldürüldü” Sudan Sosyal Refah İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Süleymi İshak, RSF’nin El Faşir’e girmesiyle birlikte sivillerin toplu halde hedef alındığını açıkladı. İshak, “Faşir’de yaşayanlar işkence, tecavüz, kötü muamele ve infazlarla karşı karşıya. İlk 48 saat içinde 300 kadın öldürüldü” dedi. Kentten kaçmaya çalışan sivillerin durdurularak saldırıya uğradığı, El Faşir–Tuvayla yolunun “ölüm hattı”na dönüştüğü belirtildi. Hastanelere de saldırı: Sağlık çalışanları öldürüldü Yerel kaynaklar, kentteki hastaneler ve sağlık merkezlerinin de hedef alındığını aktardı. El Faşir’de bulunan Suudi Hastanesi’ne yapılan saldırıda sağlık çalışanlarının, hastaların ve sığınmacıların öldürüldüğü bildirildi. RSF güçlerinin sokaklarda infaz yaptığı, evlere girerek sivilleri zorla dışarı çıkardığı yönünde tanıklıklar uluslararası basına yansıdı. BM’den “kitlesel vahşet” uyarısı Birleşmiş Milletler, saldırıları “kitlesel vahşet” olarak tanımlayarak uluslararası müdahale çağrısı yaptı. Ancak bölgede iletişimin kesilmesi nedeniyle can kaybı sayısının tam olarak bilinemediği, farklı kaynaklarda ölü sayısının 1500’ü aştığı ifade ediliyor. İki yıldır süren çatışma Sudan’da Ordu ile RSF arasında Nisan 2023’ten bu yana süren iç savaş, özellikle Darfur bölgesinde ağır insani krizlere yol açtı. El Faşir, Sudan Ordusu’nun bölgedeki son büyük kontrol noktası olarak görülüyordu.

Lice Katliamı'nın 32. yıldönümünde: Acılarla yüzleşme zamanı Haber

Lice Katliamı'nın 32. yıldönümünde: Acılarla yüzleşme zamanı

Lice Katliamı'nın 32. Yıldönümünde: Acılarla Yüzleşme Zamanı Bugün, 22 Ekim, Türkiye'nin karanlık sayfalarından birinin yıldönümü. 1993'te Diyarbakır'ın Lice ilçesinde başlayan ve üç gün süren olaylar, 16 canın yitirilmesine, yüzlerce ev ve iş yerinin yıkılmasına yol açan bir trajedi olarak hafızalara kazındı. "Lice Katliamı" olarak anılan bu süreç, sadece bir ilçeyi değil, tüm ülkeyi derinden sarsan bir yaranın simgesi haline geldi. Yıldönümünde, bu acıyı yeniden hatırlamak ve devletten tüm katliamlarla kapsamlı bir yüzleşme talep etmek, barışın ve adaletin ilk adımı olmalı. Olayların fitili, 22 Ekim sabahı Lice Jandarma Komando Bölük Komutanlığı'na düzenlenen bir saldırıyla ateşlendi. Dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, ilçeye giderek durumu yerinde incelemek üzere helikopterle bölgeye indi. Halka yakınlığı, yasadışı şiddet yöntemlerini reddetmesiyle tanınan Aydın, görev bilinciyle hareket eden bir komutan olarak biliniyordu. Ne yazık ki, helikopterden iner inmez, keskin nişancı ateşiyle vurularak hayatını kaybetti. Aydın'ın ölümü, sadece bir askeri trajedi değil; aynı zamanda, o dönemde bölgede barışçıl yaklaşımları savunan bir figürün kaybı olarak değerlendiriliyor. Onun gibi, halkla diyalog kurmaya çalışan subayların eksikliği, bugün bile Kürt sorununun çözümü tartışmalarında yankılanıyor. Ancak Aydın'ın ölümü, trajedinin sadece başlangıcıydı. Suikastın hemen ardından başlatılan geniş çaplı operasyon, Lice'nin dar sokaklarını cehenneme çevirdi. Üç gün süren çatışmalar ve baskınlarda, 14 sivil vatandaş hayatını kaybetti; aralarında çocuklar, kadınlar ve yaşlılar vardı. Köyler boşaltıldı, 650'ye yakın ev ve iş yeri ateşe verildi veya yıkıldı. Gözaltına alınanlar arasında işkence iddiaları, faili meçhul kayıplar ve yıkılan umutlar birikti. PKK saldırıyı üstlenmedi; resmi tezler zamanla sorgulandı ve iddianameler, olayların karmaşıklığını ortaya koydu. Derin devlet unsurlarının rolü, itirafçı ifadeleri ve delil eksiklikleri, bu katliamı hala gizemle sarılı bir dosya haline getirdi. 32 yıl sonra, Lice'nin tanıkları hala yaralarını sarmaya çalışıyor. Mizgin Cantürk gibi hayatta kalanlar, kardeşlerini, evlerini ve çocukluklarını kaybedişlerini unutamıyor. "Havuzda saklanırken cenazeleri gördük, ama yardım yerine kurşunlar yağdı" diye anlatanlar, adalet arayışında. Bu olay, tek başına değil; Sivas, Başbağlar, Roboski gibi diğer katliamlarla zincirleme bir acının parçası. Her biri, etnik, dini veya siyasi ayrılıkların körüklediği şiddetin izlerini taşıyor. Devletimize sesleniyoruz: Bu yıldönümü, suskunluğun değil, yüzleşmenin günü olsun. Lice Katliamı'nı aydınlatmak, Bahtiyar Aydın'ın katillerini bulmak kadar, sivil kayıpların sorumlularını yargılamak da şart. Tüm katliamlarla –hangi kaynaktan gelirse gelsin– ulusal bir yüzleşme komisyonu kurun.Lice'den Başbağlar'a gerçekleri ortaya çıkarın, mağdurlara tazminat verin, toplumun yaralarını sarın. Adalet olmadan barış olmaz. Türkiye'nin geleceği, bu cesur adımla aydınlanır.Lice'nin dumanı dağıldı, ama acısı kaldı. Bugün, mumlar yakalım; yarın, el uzatalım.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.