SON DAKİKA

#Kuşak Ve Yol Girişimi

HABER DEĞER - Kuşak Ve Yol Girişimi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuşak Ve Yol Girişimi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çin’den Afrika’ya “yeni ekonomik merkez” hamlesi Haber

Çin’den Afrika’ya “yeni ekonomik merkez” hamlesi

Temel atma töreni Lusaka’da yapıldı Çin Başbakanı Li Qiang, dün Zambiya’nın başkenti Lusaka’da düzenlenen TAZARA Demiryolu Yeniden Canlandırma Projesi temel atma törenine katıldı. Törende Zambiya Devlet Başkanı Hakainde Hichilema ve Tanzanya Devlet Başkan Yardımcısı Emmanuel Nchimbi de yer aldı. “TAZARA Çin–Afrika iş birliğinin simge projesidir” Li Qiang, konuşmasında TAZARA Demiryolu’nun tarihsel bir dostluk projesi olduğunu belirterek üç ülkenin geçen yıl imzaladığı mutabakatın bugün resmen hayata geçtiğini vurguladı. Başbakan Li, yeni dönemde Çin–Afrika iş birliğinin modernleşme hedefi doğrultusunda yeni bir aşamaya geçtiğini söyledi ve ekledi: “Bu umut vadeden hattı yeniden canlandırarak sadece Tanzanya ve Zambiya’ya değil, tüm bölgeye kalkınma ivmesi kazandırmak istiyoruz.” Demiryolu boyunca yeni refah kuşağı kurulacak Li Qiang, Çin’in Zambiya ve Tanzanya ile birlikte çalışarak: Demiryolunun modern bir altyapı ağına dönüşmesini, Bölgesel ticaret koridorlarının güçlenmesini, Demiryolu boyunca yeni bir ekonomik büyüme merkezi oluşturulmasını hedeflediklerini açıkladı. Pekin yönetimi, projenin Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında örnek bir mühendislik başarısına dönüştürülmesi için finansal ve teknik destek sağlayacak. Sağlık, tarım ve yoksullukla mücadele projeleri de geliyor Li, demiryolu hattı boyunca yalnızca ulaşım altyapısının değil; sağlık, tarım, yoksullukla mücadele ve yerel kalkınma odaklı “küçük ama etkili” projelerin de hayata geçirileceğini belirtti. Bu projelerin bölgedeki halkın yaşam standartlarını doğrudan artırması hedefleniyor. “Sert bağlantı ve yumuşak bağlantı birlikte ilerletilmeli” Çin Başbakanı, üç ülkeyi demiryolu projesini fırsata dönüştürmeye çağırdı. Bu kapsamda: Demiryolu, karayolu ve liman altyapısında ‘sert bağlantı’, Gümrük, ürün denetimi, vergilendirme gibi alanlarda ‘yumuşak bağlantı’ mekanizmalarının eş zamanlı güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Zambiya ve Tanzanya: “Bu proje ortak geleceğimizin sembolü” Zambiya Devlet Başkanı Hichilema ve Tanzanya Devlet Başkan Yardımcısı Nchimbi, TAZARA’nın üç ülke arasındaki dostluğun “tarihi bir anıtı” olduğunu belirterek projenin yeniden canlandırılmasının: bölgesel bağlantıyı artıracağını, ekonomik kalkınmayı hızlandıracağını, Çin–Afrika ilişkilerinde yeni bir dönem açacağını ifade etti. Üçlü ortak bildiri yayımlandı Etkinlik kapsamında Çin, Zambiya ve Tanzanya hükümetleri, TAZARA Demiryolu Refah Kuşağı’nın ortak inşasına ilişkin bir bildiri yayımlayarak projenin siyasi ve ekonomik güvencesini resmileştirdi.

Çin’in yeni kalkınma yol haritası ve Türkiye için stratejik fırsatlar: 15. beş yıllık plan ne anlama geliyor? Haber

Çin’in yeni kalkınma yol haritası ve Türkiye için stratejik fırsatlar: 15. beş yıllık plan ne anlama geliyor?

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin’in açıklamaları, Pekin’in yeni kalkınma planının yalnızca iç politika değil, aynı zamanda küresel ekonomi ve jeopolitik dengeler açısından da stratejik bir belge olduğunu gösteriyor. 2026’da yürürlüğe girecek 15. Beş Yıllık Plan, Çin’in ekonomik modelini “üretim ağırlıklı sanayi ekonomisinden, inovasyon ve yüksek teknoloji merkezli bir yapıya” dönüştürmeyi hedefliyor. Bu dönüşüm, Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) çerçevesinde Türkiye’ye doğrudan yansıyan alanları da beraberinde getiriyor: enerji, finans, lojistik, 5G altyapısı, biyoteknoloji ve nadir maden tedarik zincirleri. Çin yüksek teknoloji, yapay zekâ ve yeşil enerji yatırımlarını ulusal öncelik ilan etti Pekin yönetimi, 14. Plan döneminde (2021–2025) entegre devreler, kuantum teknolojisi, biyolojik ilaç ve yeni nesil enerji sistemlerinde kritik ilerleme kaydetti. Yeni plan bu süreci “özerk teknoloji üretimi” seviyesine taşımayı hedefliyor. Bu, Çin’in ABD ile süren teknoloji rekabetinde dışa bağımlılığı azaltma stratejisinin resmileşmiş hali olarak okunuyor. Yenilenebilir enerji yatırımları planın omurgasını oluşturuyor. 2030’a kadar güneş ve rüzgâr kapasitesinin, mevcut seviyenin iki katına çıkarılması hedefleniyor. Bu durum, enerji ekipmanları, şebeke sistemleri ve lityum-iyon pil tedarik zincirinde Çin merkezli bir küresel hakimiyet olacağını gösteriyor. Kuşak ve Yol Girişimi’nin ikinci fazı, Türkiye’yi lojistik merkez olmaya zorluyor Çin'in 15. Planı, Kuşak ve Yol Girişimi’ni "yüksek kaliteli iş birliği" aşamasına taşıyor. Bu kapsamda, yalnızca altyapı değil; finans, veri akışı, e-ticaret ve dijital gümrük entegrasyonu gibi alanlar sürece dahil ediliyor. Türkiye, Orta Koridor’un en kritik kara hattı olması nedeniyle bu dönüşümün dışında kalması mümkün olmayan ülkelerden biri. Çin-Türkiye ilişkilerinde en hızlı büyüyen alanlardan biri olan demir yolu taşımacılığı, gelecek yıllarda sadece yük taşımakla kalmayacak; dijital ticaret, blockchain tabanlı gümrükleme ve 5G destekli lojistik altyapılar için de merkez işlevi görebilecek. Çin, Türkiye ile enerji, 5G ve biyoteknoloji alanlarında “yeni iş birliği kulvarı” açmaya hazırlanıyor Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin’in açıklamasındaki en kritik unsur, iki ülke arasındaki iş birliğinin “geleneksel ticaretten teknolojik ortaklığa” evrilme niyetiydi. Bu kapsamda öne çıkan üç başlık dikkat çekiyor: Yeni Enerji: Lityum piller, güneş paneli teknolojileri, elektrikli araç şebekeleri 5G ve Dijital Dönüşüm: Huawei'nin Türkiye’deki Ar-Ge ısrarı, yerli üretim şartı ile yeniden konuşulabilir Biyoteknoloji ve İlaç: mRNA tabanlı ilaç Ar-Ge’si, klinik test altyapıları, sağlık turizmi bağlantılı yatırımlar Bu alanlar, yalnızca dış ticareti değil; Türkiye’de doğrudan teknoloji transferi ve ortak üretim modelleri açısından da kritik eşik oluşturuyor. Çin, Türk ekonomisinde üç alana özellikle odaklanıyor: finansal altyapı, turizm, liman yatırımları Çin’in Türkiye’de yürüttüğü somut projeler üzerinden bakıldığında tablo netleşiyor. ICBC Türkiye, resmî RMB takas bankası olarak çalışıyor; bu, Türkiye’de Çin Yuanı ile ticaret hacminin büyümesini destekleyecek. Kumport Limanı, Çinli konsorsiyumun devralmasından sonra Doğu Akdeniz’in Asya bağlantılı transit limanlarından biri hâline geldi. Hunutlu Termik Santrali, Çin’in Türkiye’de gerçekleştirdiği en büyük tekil enerji yatırımı olarak öne çıkıyor. Turizmde 410 bin Çinli ziyaretçi, 2025’te Çin’i Türkiye için en hızlı büyüyen pazar hâline getirdi. Bu tablo, iki ülke arasındaki ekonomik bağların artık “ticaret hacminden” çok, “altyapı ve uzun vadeli sermaye transferi” boyutuna taşındığını gösteriyor. Türkiye için fırsatlar kadar stratejik riskler de var Çin’in yüksek teknoloji ve enerji alanındaki küresel etkisi, Türkiye’ye büyük fırsatlar sunarken, ekonomik bağımlılık, dış ticaret açığı ve veri güvenliği gibi riskleri de beraberinde getiriyor. Türkiye’nin Çin’den ithalatı ihracatından yaklaşık dört kat fazla; bu dengesizlik, teknoloji ortaklığı ile giderilmediği sürece derinleşebilir. Aynı şekilde, 5G ve dijital altyapıda Çin teknolojisinin payı arttıkça ABD ve AB ile siyasi gerilimler artabilir. Bu nedenle Türkiye’nin önünde kritik bir denklem bulunuyor: Çin ile iş birliği, Batı ile ilişkilerden kopmadan nasıl derinleştirilir? Çin’in yeni kalkınma dönemi, Türkiye için bir yol ayrımı niteliğinde Çin, 15. Beş Yıllık Plan ile küresel ekonomide yalnızca üretici değil, teknoloji ve sermaye ihraç eden bir “sistem kurucu güç” hâline gelmeye hazırlanıyor. Bu dönüşümün dışında kalmak Türkiye için ekonomik kayıp, içinde konumlanmak ise uzun vadeli yatırım ve teknoloji edinimi anlamına geliyor. 2026 sonrası dönem, Çin–Türkiye ilişkilerini “stratejik ortaklık mı, yoksa tek yönlü ticaret bağı mı” sorusuna verecek yanıt üzerinden şekillendirecek.

Uygur Araştırmalar Merkezi (CUS): Çin, zulmü hoşgörü maskesiyle gizliyor Haber

Uygur Araştırmalar Merkezi (CUS): Çin, zulmü hoşgörü maskesiyle gizliyor

Dışa hoşgörü, içte baskı Uygur Araştırmalar Merkezi (CUS) tarafından yayımlanan yeni bir rapor, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) din politikalarındaki çelişkileri gözler önüne serdi. “Çin’in Dine İkiyüzlülüğü: ÇHC’nin Dini Politikalarında Çelişkileri Ortaya Çıkarmak” başlıklı rapor, Pekin yönetiminin dünyaya “din özgürlüğü savunucusu” olarak yansıtılan imajının, ülke içinde yürütülen sert baskı ve asimilasyon politikalarıyla taban tabana zıt olduğunu belgeliyor. CUS’un hazırladığı çalışmada, Çinli yetkililerin camilerin ve İslami kurumların varlığını vitrin olarak kullanarak, özellikle Müslüman ülkelere karşı dini hoşgörü mesajı verdiği; buna karşın Doğu Türkistan’da Uygur Müslümanlarına yönelik sistematik baskıların sürdüğü vurgulandı. Ramazan yasağı, cami yıkımları, “yeniden eğitim” kampları Rapor, Çin’in Doğu Türkistan’da Ramazan orucu, dini kıyafetler ve cami ibadetleri gibi temel dini uygulamaları dahi kısıtladığını ortaya koyuyor. Binlerce cami ve türbenin yıkıldığı, milyonlarca Uygur’un ise “aşırılıkla mücadele” bahanesiyle sözde yeniden eğitim kamplarında alıkonulduğu belirtildi. Raporda, bu uygulamaların “modern tarihin en kapsamlı dini zulüm kampanyalarından biri” olduğu değerlendirmesi yer aldı. “Çin, dini jeopolitik araç olarak kullanıyor” CUS’un raporuna göre Çin, dini sadece iç kontrol aracı olarak değil, jeopolitik bir güç unsuru olarak da kullanıyor. Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) ve diğer diplomatik platformlar aracılığıyla Müslüman çoğunluklu ülkelerle ilişkilerini güçlendiren Pekin, bu ülkelerin sessizliğini sağlamak için dini söylemleri manipüle ediyor. Rapor, Çin’in devlet kontrolündeki medya organları ve resmi dini kurumlarla seçici etkileşim kurarak, uluslararası kamuoyuna “hoşgörü yanılgısı” yansıttığını belirtiyor. Abdulhakim Idris: “Bu aldatma küresel ahlaki standartlara hakaret” Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü Abdulhakim Idris, rapora ilişkin açıklamasında Çin’in “çifte oyununa” dikkat çekti: “Çin hükümeti bir yandan camileri yıkıyor, imamları ev hapsine alıyor; diğer yandan yurtdışındaki camilere bağış yaparak kendisini Müslümanların dostu gibi gösteriyor. Bu aldatma sadece zulüm mağdurlarına hakaret değil, aynı zamanda küresel din özgürlüğü standartlarına da ağır bir darbe.” Idris, Müslüman dünyasına da çağrıda bulunarak, “Bu adaletsizlik karşısında sessiz kalmak, suç ortaklığına dönüşür” ifadelerini kullandı. Uluslararası çağrı: “Çin hesap vermeli” CUS raporu, sonunda demokratik hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerine net bir çağrı yapıyor: Pekin’in dini çifte standartlarının ifşa edilmesi, ÇKP’nin diplomatik, yasal ve ekonomik yollarla sorumlu tutulması, Uygur Müslümanları, Tibetliler, Çinli Hristiyanlar ve Falun Gong mensuplarıyla küresel dayanışma ağı kurulması. Rapor, Çin’in uluslararası arenada savunduğunu iddia ettiği “inanç özgürlüğü” ilkeleriyle gerçekte yürüttüğü baskı politikaları arasındaki uçurumu gözler önüne sererek son buluyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.