SON DAKİKA

#Lgbti+

HABER DEĞER - Lgbti+ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Lgbti+ haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Özgül Saki: Bu yasayı geri çekeceksiniz! Haber

Özgül Saki: Bu yasayı geri çekeceksiniz!

“Toplumun refleksini ölçüyorlar, biz buna izin vermeyeceğiz” DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında 11. Yargı Paketi taslağına ilişkin sert açıklamalarda bulundu. Saki, taslakta yer aldığı öne sürülen ve LGBTİ+ bireylerin varoluşunu suç haline getiren maddelere dikkat çekerek, “Hazırlığınızı yapmışsınız, toplumu test ediyorsunuz. Bu yasayı topyekûn geri çekeceksiniz! Biz buna izin vermeyeceğiz!” ifadelerini kullandı. “LGBTİ+’lar tam hedefte” Saki, taslaktaki “biyolojik cinsiyete aykırı davranış ve genel ahlaka aykırı tutum” ifadelerinin son derece muğlak olduğunu belirterek, bu maddelerin her türlü farklı yaşam tarzını cezalandırma riski taşıdığını vurguladı. “Bir kadının saçını kısa kestirmesi, bir erkeğin saçını uzatması ya da gökkuşağı bayrağı taşıması bile suç sayılabilir” diyen Saki, düzenlemenin hem Anayasa’ya hem de uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğunu söyledi. “Çocuklar yetişkin gibi yargılanamaz” Milletvekili Saki, yargı paketinde yalnızca LGBTİ+ bireyleri hedef alan düzenlemelerin yer almadığını; aynı zamanda “suça sürüklenen çocuk” kavramını kaldırarak çocukların yetişkin gibi yargılanmasının önünü açan maddelere de dikkat çekti. “Çocuk adalet sistemini ortadan kaldıran hiçbir değişikliğe sessiz kalmayacağız” diyerek Meclis’te ve sokakta mücadele edeceklerini ifade etti. “Toplumun refleksini ölçüyorlar” Saki, taslağın “çalıştay” adı altında kamuoyuna sızdırılmasının, hükümetin toplumsal tepkileri ölçme girişimi olduğunu savundu. “Bu yasa yalnızca LGBTİ+’lara değil, özgür yaşam hakkına ve demokratik değerlere saldırıdır” diyen Saki, toplumun tüm kesimlerini dayanışmaya çağırdı.

“Sen de rahat dursaydın!”: 2025 İstanbul Onur Haftası Raporu, kolluk şiddetini ve ihlalleri ortaya koydu Haber

“Sen de rahat dursaydın!”: 2025 İstanbul Onur Haftası Raporu, kolluk şiddetini ve ihlalleri ortaya koydu

İstanbul’da 22 Haziran ve 29 Haziran 2025 tarihlerinde gerçekleşen 11. Trans Onur Yürüyüşü ve 23. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü, geniş kapsamlı yasaklar ve yoğun kolluk gücü eşliğinde engellendi. İnsan hakları örgütlerinin ortak izleme raporu, devletin sistematik müdahalesini, gözaltı uygulamalarındaki şiddeti ve ayrımcılığa dayalı güvenlik pratiklerini ortaya koydu. 70 sayfalık belgede, kolluğun “Sen de rahat dursaydın!” gibi ifadelerle kötü muameleyi meşrulaştırmaya çalıştığı örneklerle aktarıldı. Barışçıl yürüyüşler “güvenlik” gerekçesiyle bastırıldı İstanbul Valiliği ve ilgili kaymakamlıkların genel yasak kararları, ifade ve toplanma özgürlüğünü doğrudan ihlal etti. Raporda, yasakların somut bir tehdide dayanmadığı, barışçıl yürüyüşlerin bastırılmasının anayasal hakları askıya almak anlamına geldiği ifade edildi. Gözaltılar keyfi, müdahale şiddet içeriyor Gözaltına alınan en az 95 kişi, ters kelepçe, küfür, fiziksel müdahale ve psikolojik şiddete maruz kaldı. Bazıları yalnızca gökkuşağı renkli kıyafetler giydiği veya yürüyüşe katılmadığı halde LGBTİ+’larla ilişkilendirildiği için alıkonuldu. Bazı avukatlar gözaltına alınırken darp edildi, baro kimlikleriyle dahi müdahalelere engel olamadı. Tutuklamalar, suç değil kimlik temelli cezalandırma Üçü hâlen tutuklu olan 92 kişi hakkında dava açıldı. İddianameler, anayasal hakları hedef alarak barışçıl protestoyu “suç” saydı. İnsan hakları örgütleri bu tutumun LGBTİ+ kimliğini kriminalize eden, ayrımcı bir cezalandırma pratiği olduğunu belirtti. Raporda belgelenen vakalar, Türkiye’de LGBTİ+ bireylerin kamusal varoluşlarının sistematik olarak bastırıldığını ve güvenlik güçlerinin keyfi uygulamalarının cezasız bırakıldığını gözler önüne serdi. Örgütler, “İfade ve toplanma özgürlüğü suç değildir. Tüm suçlamalar derhal düşürülmeli, tutuklular serbest bırakılmalıdır” çağrısında bulundu. Raporun tam metnine şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Dünya Şampiyonası öncesi skandal karar: “Kadın mısın?” testi! Haber

Dünya Şampiyonası öncesi skandal karar: “Kadın mısın?” testi!

Gen testi şartı geliyor Dünya Atletizm Birliği, elit düzeyde kadın kategorisinde yarışmak isteyen sporcular için yeni bir düzenleme getirdi. Buna göre, 1 Eylül 2025 itibarıyla yarışacak kadın atletlerin biyolojik cinsiyetlerini kanıtlaması gerekecek. Testin amacı, sporcuların Y kromozomu taşıyıp taşımadığını belirlemek olacak. Test nasıl yapılacak? Kadın sporcular, yanak içi sürüntü veya kuru kan örneği vererek “tek seferlik” gen testi yaptıracak. 100 dolara kadar olan test ücretini Dünya Atletizm Birliği karşılayacak. Sonuçlar ise iki hafta içinde açıklanacak. Sebastian Coe: “Elit seviyede yarışacak kadınlar biyolojik olarak kadın olmalı” Dünya Atletizm Başkanı Sebastian Coe, kararla ilgili yaptığı açıklamada, bu uygulamanın kadınlar kategorisinde biyolojik eşitliği sağlama hedefi taşıdığını belirtti. Caster Semenya örneği yeniden gündemde Karar, geçmişte cinsiyet uygunluğu nedeniyle hedef haline gelen Güney Afrikalı atlet Caster Semenya’yı yeniden gündeme taşıdı. 2018’de getirilen testosteron sınırlamasına karşı çıkan Semenya, ilaç tedavisini reddetmiş ve bu nedenle birçok yarıştan men edilmişti. Trans kadınlar yarışmalarda yer alacak mı? Yeni düzenleme, farklı cinsiyet gelişimi (DSD) gösteren atletlerle transgender kadın sporcular için ortak bir çerçeve sunsa da geçiş süreci yalnızca DSD sporcuları kapsıyor. Şu anda uluslararası düzeyde yarışan herhangi bir trans kadın atlet bulunmuyor. Dünya Şampiyonası öncesi belirsizlik 13 Eylül’de Tokyo’da başlayacak 2025 Dünya Şampiyonası öncesi alınan karar, katılımcı listelerinde değişikliğe yol açabilir. Gen testi sonucu biyolojik olarak kadın olmadığı belirlenen sporcular, kadınlar kategorisinde yarışamayacak. Tepkiler büyüyor: Spor dünyasında “özel hayatın ihlali” ve “ayrımcılık” eleştirileri yükselirken, düzenlemenin sporda adalet mi yoksa dışlayıcılık mı getireceği tartışılıyor.

CİMER’in LGBT’yi hedef alan anketi tepki çekti Haber

CİMER’in LGBT’yi hedef alan anketi tepki çekti

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden sunulan “Aile Yılı Anketi”nde, kamu politikası önerileri arasında “LGBT ile mücadele” seçeneğine yer verilmesi kamuoyunda tepkiye neden oldu. CİMER başvurularında LGBTİ+ karşıtı seçenekler öne çıktı AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen “Aile Yılı” uygulamaları kapsamında yürütülen anket çalışmaları, LGBTİ+ bireyleri ve kadınları hedef alan içerikleriyle eleştirilerin odağı oldu. CİMER üzerinden başvuru yapan yurttaşlara yöneltilen “Aile Yılı Anketi”nde, “Sizce ailenin korunması için öncelikle uygulanması gereken kamu politikası nedir?” sorusunun şıkları arasında “LGBT ile mücadele” ifadesi yer aldı. Kadına yönelik şiddet anket seçeneği yapılmadı Kaos GL'den Yıldız Tar’ın haberine göre, anketteki diğer şıklar arasında “evliliğin teşvik edilmesi”, “doğum yardımlarının artırılması” ve “aile içi danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması” gibi seçenekler bulunurken, kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair herhangi bir seçenek yer almadı. Bir başka soruda ise “Sizce aile kurumuna en çok ne zarar vermektedir?” ifadesine karşılık “küresel cinsiyetsizleştirme faaliyetleri” gibi LGBTİ+ bireyleri hedef gösteren söylemler dikkat çekti. Türkiye’de LGBTİ+ bireyler ayrımcılıkla karşı karşıya Türkiye’de LGBTİ+ bireyler, özellikle son yıllarda kamu söylemleri, medya dili ve yasalar yoluyla sistematik olarak hedef gösterilmektedir. Bu durum, toplumsal ayrımcılığı artırmakta, bireylerin sosyal, ekonomik ve fiziksel güvenliğini tehdit etmektedir. Trans bireyler özelinde, hormon tedavisi ve cinsiyet uyum ameliyatı gibi süreçlerde devlet desteği büyük ölçüde yetersiz kalmaktadır. Yasal boşluklar, tıbbi süreçlerin maddi yükü ve sağlık kurumlarında karşılaşılan önyargılar, bireylerin haklarına erişimini zorlaştırmaktadır. Eğitim, barınma ve istihdam gibi alanlarda da LGBTİ+ bireyler dışlanma riski ile karşı karşıyadır. Özellikle genç bireylerde aile içi baskı, okulda dışlanma ve şiddet, ruh sağlığı sorunlarına ve intihar oranlarında artışa neden olmaktadır. Ulusal ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri doğrultusunda, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığın son bulması, LGBTİ+ bireylerin eşit yurttaşlık hakkını kullanabilmeleri açısından kritik önem taşımaktadır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.