Ayşe Barım: Türk eğlence sektörünün görünmez baronesi mi?
Türk film ve televizyon endüstrisinin derinliklerinde, bir isim yıllardır fısıltıyla anılıyor: Ayşe Barım. ID İletişim'in kurucusu ve ortağı olan Barım, sektörün en güçlü yetenek menajerlerinden biri olarak biliniyor. Ancak son dönemde artan iddialar, onun sadece bir menajer olmadığını, adeta bir "endüstri baronu" gibi hareket ederek piyasayı tekelleştirdiğini ve mafya benzeri bir ağ kurduğunu öne sürüyor. Tutuklu yargılandığı Gezi Parkı olayları davası sürerken, eski çalışanlar, yapımcılar ve sektör insider'ları Barım'ın sektördeki hakimiyetini ifşa etmeye başladı.Ayşe Barım'ın yükselişi, 2002 yılında kurduğu ID Danışmanlık Limited Şirketi ile başladı. Şirket, kısa sürede Türkiye'nin önde gelen ünlülerini portföyüne kattı: Oyuncular, müzisyenler ve televizyon yıldızları, Barım'ın ağına dahil oldu. IMDb profiline göre, 15 yılı aşkın süredir medya sektöründe menajerlik, iletişim danışmanlığı ve PR yöneticiliği yapan Barım, başlangıçta "ketum ve keskin" bir iş kadını olarak tanınıyordu. Ancak, bu imajın altında yatan gerçekler, sektördeki tekelleşme iddialarıyla gölgeleniyor.
Tekelleşmenin izleri: Dağıtım, PR ve engellemeler
Sektör kaynaklarına göre, Barım'ın gücü, sadece temsil ettiği ünlülerle sınırlı değil. Bir yapımcı-yönetmen olan Jandae Perçem'in yakın zamandaki itirafları, bu hakimiyeti gözler önüne seriyor. Perçem, 1 milyon dolarlık filmini Barım'ın 100 bin dolara satın almak istediğini, reddedince dağıtımcıların projeyi iptal etmeye başladığını iddia etti. "Dağıtımcıyı aramış, adam 'iptal edelim' demeye başladı. O kadar korkuyorlar kadından," diyen Perçem, PR şirketlerinin bile "Ayşe Barım istemiyorsa hiç zorlama, kaldırtırlar filmini her yerden" uyarısında bulunduğunu aktardı. Sonuç? Film gala yapamadı, sadece 7 kişi izledi ve dijital platformlar tarafından reddedildi. Perçem, Barım'ı "endüstri mafyası" olarak nitelendirerek, "Herkes bana şunu diyordu: Ayşe Barım bir endüstri mafyasıdır, hiç bulaşma kazanamazsın," diye ekledi. Bu tür engellemeler, izole vakalar değil. Müzik sektöründe de benzer iddialar var. Hande Yener gibi isimlerin ilk albümlerinde Barım'ın parmağı olduğu söyleniyor; albüm kapaklarında "Ayşe Barım'a sevgilerle" notları bile bulunuyor. Eleştirmenler, Barım'ın DMC gibi büyük şirketlerle bağlantılarını kullanarak, belirli sanatçıları piyasaya hakim kıldığını öne sürüyor. Bir tanık ifadesinde, "O dönemin piyasasının müzik mafyaları: Sezen Aksu, DMC, Ercan Saatçi, Ayşe Barım, Altan Çetin" diye listeleyerek, bu ağın nasıl işlediğini ima etti.
Mafya benzeri yapı: Tehditler, sömürü ve siyasi bağlantılar
Barım'ın "mafya" etiketi, sadece ekonomik hakimiyetten gelmiyor. Şikayetler arasında, kadınları ahlaksız ilişkilere zorladığı iddiaları da yer alıyor. Bir sosyal medya paylaşımında, "Ayşe Barım ile ilgili şikayetlerden biri kadınları ahlaksız ilişkiye zorlaması. Ayşe Barım hangi cemaate mensup? Manukyan gibi kadın tüccarları hangi cemaate mensup?" sorusuyla bu konu gündeme taşındı. Yapım şirketlerinin kadınları sömürdüğü eleştirileri, Barım'ın ağıyla bağlantılı olarak anılıyor. Ayrıca, siyasi bağlantılar da tartışma konusu. Ocak 2025'te Gezi Parkı olayları nedeniyle tutuklanan Barım, "hükümeti devirmeye teşebbüs" suçlamasıyla karşı karşıya. Tutukluluğu Temmuz 2025'te uzatıldı, sağlık sorunlarına rağmen serbest bırakılmadı. Bazı yorumcular, bu tutukluluğun sektördeki "kadrolu sanat sepet tayfası"nı susturduğunu, CHP'li belediyelerle bağlantılı medya operasyonlarını etkilediğini söylüyor. Televizyon dizilerinde aynı oyuncuların dönüp dolaşıp ekrana gelmesi de Barım'ın etkisiyle açıklanıyor.
Sektörün sessizliği ve gelecek
Barım'ın tutukluluğu devam ederken, sektördeki korku duvarı çatlamaya başladı. Yapımcılar, "haberleri bile ortadan kaldırıyorlar" diye uyarıyor. Ancak, Perçem gibi isimler umutlu: "Allah belasını verir bir şekilde." Bu iddialar, Türk eğlence endüstrisinin şeffaflığını sorgulatıyor. Barım gerçekten bir baron mu, yoksa sektörün günah keçisi mi?
MUHABİR : Edip YETMİŞSEKİZ