SON DAKİKA

#Recep Tayyip Erdoğan

HABER DEĞER - Recep Tayyip Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Recep Tayyip Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TMSF kripto devine el koydu: 32 milyarlık aklama ağı çökertildi! Haber

TMSF kripto devine el koydu: 32 milyarlık aklama ağı çökertildi!

22 kişi hakkında gözaltı kararı verilirken, aralarında COINO A.Ş.’nin de bulunduğu 16 şirkete el konuldu. Yasa dışı bahis paraları kriptoyla aklanmış Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen ay duyurduğu “Yasa Dışı Bahis Eylem Planı” kapsamında dijital ödeme sistemleri ve kripto borsalarına yönelik denetimler hız kazandı. Bu çerçevede İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, MASAK raporlarından yola çıkarak COINO Kripto Platformu’nu mercek altına aldı. Yapılan incelemelerde, yasa dışı bahis, dolandırıcılık ve kart suistimallerinden elde edilen gelirlerin COINO üzerinden kriptoya çevrilip aklandığı belirlendi. 32 milyar TL’lik kripto hareketi Ekol TV muhabiri Dilek Yaman Demir’in özel haberine göre, şirketin finansal kayıtları çarpıcı detaylar ortaya koydu: 2024 yılında şirket hesaplarına 211 milyon TL, 2025 yılında ise 11,9 milyar TL giriş yapıldığı tespit edildi. Şirket hesaplarından 12,3 milyar TL transfer gerçekleştirildi. Kripto varlık hareketlerinde ise 769 milyon USDT (yaklaşık 32 milyar TL) işlem hacmi saptandı. 13,9 milyar TL’lik kripto, hiçbir platformda kaydı bulunmayan gizli cüzdanlara aktarıldı. Bu veriler, Türkiye’de bugüne kadar tespit edilen en büyük kripto para aklama zinciri olarak kayıtlara geçti. 22 şüpheliye gözaltı kararı Soruşturma kapsamında 802 kişiyle para transferi yapıldığı belirlendi. Bu kişilerden 645’inin yasa dışı bahis ve dolandırıcılıkla bağlantılı olduğu saptandı. Savcılık, 22 kişi hakkında gözaltı kararı çıkardı; bunlardan 17’si yakalandı. Eşzamanlı düzenlenen operasyonlarda 637 milyon TL değerinde taşınmaz, araç ve 16 şirkete el konuldu. Soruşturmanın merkezinde yer alan Coino A.Ş., Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi. TMSF kayyum atadı Operasyonun ardından COINO Kripto Platformu’na kayyum atanarak yönetim TMSF’ye geçti. Yetkililer, dijital para piyasasındaki kara para aklama ve yasa dışı bahis trafiğine ilişkin denetimlerin genişletileceğini belirtti. MASAK ve savcılıktan geniş çaplı inceleme MASAK uzmanları, COINO A.Ş. hesap hareketlerinin yanı sıra bağlantılı alt şirketler ve ödeme aracı kuruluşlarının da incelendiğini bildirdi. Savcılık kaynakları, soruşturmanın uluslararası dijital cüzdanlara kadar uzandığını ve Interpol ile veri paylaşımı yapıldığını açıkladı. Bu gelişmeyle birlikte Türkiye, son iki yılda kripto para temelli en büyük finansal suç operasyonlarından birine imza atmış oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de: Türkiye küresel güç olma yolunda ilerliyor Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de: Türkiye küresel güç olma yolunda ilerliyor

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 87’nci yılında Anıtkabir’de düzenlenen devlet töreniyle anıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devlet erkanıyla birlikte törene katıldı, mozoleye çelenk koydu ve Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. Tören, devlet erkanının Aslanlı Yol’dan yürüyüşüyle başladı. Sabah saatlerinde başlayan törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’a TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakanlar, yüksek yargı temsilcileri ve Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesi eşlik etti. Erdoğan, mozoleye çelenk bıraktıktan sonra saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Anıtkabir Özel Defteri’ne not yazdı. Erdoğan: “Türkiye Cumhuriyeti’ne tutku ile sahip çıkıyor, gece gündüz demeden çalışıyoruz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, deftere yazdığı mesajda Atatürk’e hitaben şu ifadeleri kullandı: “Aziz Atatürk, vefatınızın yıl dönümünde zatıalinizi, silah arkadaşlarınızı ve kahraman şehitlerimizi rahmetle yad ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’ne tutku ile sahip çıkıyor, her karışını yeni eserlerle nakış nakış işliyoruz. İçeride huzurlu, dışarıda güçlü bir Türkiye için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Türkiye, küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Ruhun şad olsun.” Anıtkabir’deki törenin ardından resmi program çeşitli illerde anma etkinlikleriyle sürdü. 81 ilde aynı anda düzenlenen saygı duruşları ve çelenk törenleriyle yurttaşlar Atatürk’ü andı. Okullarda, kamu kurumlarında ve meydanlarda saat 09.05’te sirenler çalarken, Türkiye toplumu bir kez daha ortak saygı duruşunda bulundu.

Erdoğan, Yapıcıoğlu’nu Saraçhane’de değil, Saray’da ağırladı Haber

Erdoğan, Yapıcıoğlu’nu Saraçhane’de değil, Saray’da ağırladı

Görüşme Beştepe’de basına kapalı gerçekleşti AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, görüşmenin planlı bir ziyaret olduğu bilgisini paylaşırken, içerik ve gündeme ilişkin resmi bir açıklama yapılmadı. Görüşmeden yalnızca bir fotoğraf servis edildi. Erdoğan–HÜDA PAR temasları seçim sonrası yeniden hızlandı HÜDA PAR, son seçimlerde Cumhur İttifakı’nı destekleyen bileşenlerden biri olarak TBMM’de grup dışı temsil edilen partiler arasında yer alıyor. Son aylarda artan siyasi temaslar, parti ile AK Parti arasında yeni döneme dair olası işbirliği senaryolarını yeniden gündeme taşıdı. Görüşmenin içeriğine dair resmi açıklama yapılmadı Basına kapalı gerçekleştirilen toplantı sonrası ne Beştepe’den ne de HÜDA PAR cephesinden görüşme başlıklarına ilişkin bir açıklama gelmedi. Ankara kulislerinde görüşmenin yerel seçimler, yeni anayasa tartışmaları ve bölgesel siyaset dosyaları bağlamında yapıldığı yorumları öne çıktı. HÜDA PAR son dönemde Meclis ve kabine temaslarını sıklaştırdı Yapıcıoğlu, son haftalarda hükümet kanadıyla üst düzey temaslar yürütüyor. Parti, özellikle yeni anayasa görüşmeleri ve “sivil siyaset vurgusu” üzerinden kamuoyuna yönelik açıklamalarını artırmış durumda.

Erdoğan AK Parti Grup Toplantısı’nda konuştu Haber

Erdoğan AK Parti Grup Toplantısı’nda konuştu

AK Parti’nin TBMM’de düzenlenen grup toplantısı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Coşkulu kalabalığın sloganları eşliğinde kürsüye çıkan Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinin yıldönümünde “AK Parti devrimi” vurgusu yaptı ve partinin “23 yıllık iktidarına yönelik eleştirilerin meşruiyet sorunu taşımadığını” savundu. Erdoğan: “3 Kasım bir halk devrimiydi, 23 yıldır bu devrime sadakatle bağlı kaldık” Erdoğan, Türkiye’nin 3 Kasım 2002’de “yeni bir döneme girdiğini” belirterek şu ifadeleri kullandı: “AK Parti henüz 15 aylık bir partiyken milletimiz bizi tek başına iktidara getirdi. Bu başarı sadece bir seçim değil, bir halk devrimiydi. 23 yıl boyunca bu devrime sadakatle bağlı kaldık.” Cumhurbaşkanı, 2002’de doğan bir çocuğun bugün 23 yaşında olduğuna dikkat çekerek, “Bu gençler Türkiye’nin istikrarı, büyümesi ve kalkınması döneminde gözünü açtı. AK Parti, bir neslin tamamına yön veren iktidardır” dedi. “Sandık tartışması yapanlar yenilgiyi hazmedemeyenlerdir” Türkiye’de seçim güvenliği ve demokrasi tartışmalarına da değinen Erdoğan, eleştirileri reddetti: “Her seçimde millet iradesi eksiksiz sandığa yansımıştır. Türkiye, dünyanın en güvenilir seçim sistemine sahiptir. Otoriterlik masalları, başarısız muhalefetin ürettiği safsatalardır.” Gençlere mesaj: “3 Kasım artık sizin sorumluluğunuz” Erdoğan, genç seçmene hitaben “Bizim yürüttüğümüz mücadele size bir miras değil, bir görev bırakıyor” diyerek çağrı yaptı: “3 Kasım sadece bir tarih değil, Türkiye’nin şahlanışının başlangıcıdır. Bu yürüyüşü geleceğe taşıyacak olan sizsiniz.” “Türkiye’yi bu yoldan çeviremeyecekler” Konuşmasının sonunda Erdoğan, “AK Parti’nin vizyonunun önünün kesilemeyeceğini” savunarak partililere şu sözlerle seslendi: “Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’yi bu yoldan döndüremeyecekler. Bu milletin özgüvenini biz yeniden kazandırdık, bu ülkenin ufkunu biz açtık.”

“Çatlak yok, yürüyüş devam ediyor” tartışması büyüyor: Bahçeli’nin çıkışına Saray’dan ilk yorum geldi Haber

“Çatlak yok, yürüyüş devam ediyor” tartışması büyüyor: Bahçeli’nin çıkışına Saray’dan ilk yorum geldi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün partisinin grup toplantısında yaptığı sert çıkışla “Cumhur İttifakı’nda çatlak” iddialarını kesin bir dille reddetti. “Ne görüş ayrılığı ne de siyasi ihtilaf söz konusu değildir” diyen Bahçeli, iddiaları ortaya atan çevrelere “Dertler sağanak sağanak olsa da biz buradayız” sözleriyle cevap verdi. Saray’dan ilk tepki: “Bilge bir cevap” Bahçeli’nin gündem yaratan çıkışı sonrası Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada MHP liderine destek verdi. Yılmaz, “Sayın Bahçeli’nin değerlendirmesi, Terörsüz Türkiye ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşünü akamete uğratma çabasındaki çevrelere verilmiş bilge bir cevaptır” ifadesini kullandı. “Cumhur İttifakı yola devam ediyor” vurgusu Cevdet Yılmaz, paylaşımında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dirayetli liderliğine” vurgu yaparak, AK Parti ve MHP ortaklığının adalet, istikrar ve refah eksenli politikaları sürdüreceğini belirtti. Açıklama, Cumhur İttifakı’nda olası bir ayrışma tartışmasını kapatma hamlesi olarak yorumlandı. 29 Ekim törenlerine Bahçeli’nin katılmamasıyla tetiklenen kriz iddiaları Bahçeli’nin hem Anıtkabir’deki 29 Ekim törenine hem de Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyona katılmaması, günlerdir kulislerde “İttifakta gerilim var” yorumlarına yol açmıştı. Bugünkü çıkışıyla bu iddialara yanıt veren Bahçeli’nin ardından Saray’dan gelen destek mesajı, ortaklığın sürdüğüne dair ilk resmi teyit oldu.

Efkan Àlâ : Milli irade,idareye ortak oldu Haber

Efkan Àlâ : Milli irade,idareye ortak oldu

“Millet kurdu, Erdoğan adını koydu” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 2001’de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Türk siyasetinde çok partili hayatın kesintisiz en uzun iktidar dönemi rekorunu 3 Kasım 2002’den bu yana elinde tutuyor. AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, yıl dönümüne ilişkin yaptığı açıklamada, partinin doğuşunun siyasi değil toplumsal bir ihtiyaç sonucu gerçekleştiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Sayın Cumhurbaşkanımızın da tabiriyle, millet AK Parti’yi kurdu, Erdoğan ve ekibi adını koydu. Onun ardından din ve vicdan özgürlüğünün üzerindeki bütün yasakları —altını çiziyorum— demokratik yollarla kaldırdık.” Ala, AK Parti’nin siyaseti dar kalıplardan çıkararak “demokratik otobana çıkardığını” söyledi: “Artık kimse siyasete ‘şu yoldan gidemezsin’ diyemiyor. Milletin AK Parti’ye duyduğu güvenle Türkiye, 23 yıllık istikrarlı bir dönem kazandı.” “Bugün birçok badireye karşı kenetlenen bir Cumhur İttifakı var” Efkan Ala, Cumhur İttifakı'nın “sınamaları birlikte göğüsleyen bir birliktelik” olduğunu belirtti: “Cumhur İttifakı, bugün birçok badire karşısında kenetlenmiş durumda. Bu ittifakın temelinde millet iradesi var.” Dış politika: “Artık masada oturan Türkiye var” Ala, dış politikadaki güç dönüşümünü öne çıkararak şu sözleri söyledi: “Eskiden Türkiye üzerinde hesap yapılırdı, şimdi bölgemizdeki bütün hesaplamalarda Türkiye masada. Tarihimizden bize emanet olan dış politika anlayışı, yalnızca bölgemizin değil insanlığın da ihtiyacıdır.” Yeni anayasa mesajı: “Zamanı geldi, geçiyor” Efkan Ala, mevcut anayasanın darbe dönemlerinin izlerini taşıdığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Her türlü otorite karşısında hak ve özgürlükleri güvenceye alan, bireyi esas alan bir anayasa yapma zamanı geldi de geçiyor. Türkiye’nin önünü açacak sivil bir anayasa artık ertelenemez.” “Terörsüz Türkiye artık bir gerçeklik” Ala, terörle mücadele politikalarını değerlendirirken, “Türkiye artık başarıdan başarıya koşuyor” dedi: “Bugün ‘Terörsüz Türkiye’den söz edebiliyoruz. Çünkü biz daha önce atılması gereken adımları attık. Yeni dönem, Türkiye’nin daha büyük hedeflere yürüdüğü dönem olacaktır.”

Kulisler bu haberle çalkalanıyor! Haber

Kulisler bu haberle çalkalanıyor!

İddia nereden çıktı, neden önemli? Türkiye siyasetinde tartışma yaratan bir iddia, AK Parti kulislerinden sızarak kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Gazeteci Serdar Akınan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ileride gerçekleşmesi beklenen siyasi geçiş sürecinde oğlu Necmeddin Bilal Erdoğan’ı halefi olarak değerlendirdiğini öne sürdü. Akınan’ın “AK Parti’nin kalbinden” ifadesiyle duyurduğu kulis bilgisi, hem parti içinde hem muhalefet cephesinde tartışma yarattı. Bilal Erdoğan kimdir? Eğitim, iş hayatı ve kamuoyu profilinin arka planı 23 Nisan 1981 İstanbul doğumlu Necmeddin Bilal Erdoğan, eğitimini Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Indiana Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümlerinde tamamladı. Türkiye’ye dönüşünün ardından inşaat, enerji ve eğitim sektörlerinde faaliyet gösterdi. Sivil toplumda ise TÜGVA ve TÜRGEV gibi vakıflarda yöneticilik yaparak etkisini artırdı. Resmi bir siyasi görevi bulunmamasına rağmen, adı sık sık siyasetle ilişkilendiriliyor. Özellikle 2013’te sızan telefon kayıtları sonrasında kamuoyundaki algısı tartışmalı hâle geldi. “Erdoğan kararını verdi” diyen Serdar Akınan ne söyledi? İddianın çıkış noktası, gazeteci Serdar Akınan’ın YouTube ve sosyal medya paylaşımı oldu. Akınan, “Erdoğan kararını verdi, yerine Bilal Erdoğan geçecek” ifadelerini kullanarak, sürecin önce AK Parti Genel Başkanlığı, ardından Cumhurbaşkanlığı üzerinden planlandığını ileri sürdü. Akınan ayrıca Emine Erdoğan’ın da bu süreçte etkili olduğunu ima etti. İddia, paylaşımın ardından 250 binden fazla etkileşim aldı ve gündemin ilk sıralarına çıktı. Bu tartışma, daha önce BirGün yazarı Yaşar Aydın ve eski milletvekili Selçuk Özdağ tarafından ortaya atılan “halefiyet senaryoları” ile benzerlik gösteriyor. Ancak AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, konuyu “asılsız spekülasyon” olarak değerlendirdi. Siyasi ve sivil tepkiler: Destekleyenler, karşı çıkanlar, uyarıda bulunanlar AK Parti çevresi: “Erdoğan mirasının devamı” Parti tabanında bazı isimler iddiayı olumlu karşıladı. Eski AK Partili Yusuf Elmas, “Gerçek mi bilmiyorum ama kesinlikle destekliyorum” dedi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak da “yeni nesil lider hazırlığı” vurgusuyla dolaylı destek verdi. Muhalefet ve eski AK Partililer: “Nepotizm ve kurumsal çöküş riski” CHP’li Avukat Cemil Çiçek, “Böyle bir senaryoya oy vermem” diyerek sert çıktı. HKP Genel Başkanı Nurullah Efe Ankut, “Aile içi geçişler demokrasiyi zedeler” yorumunda bulundu. Eski AK Partili Selçuk Özdağ, “Hakan Fidan gibi isimler de konuşuluyor” diyerek itirazını dile getirdi. Sivil toplum ve akademi: “Şeffaflık ve meritokrasi olmazsa risk büyük” TÜSİAD sessiz kalırken, akademisyen Dr. Serkan J. İnci, “Aile bağları değil liyakat konuşulmalı” uyarısı yaptı. Cumhuriyetçi Düşünce Derneği ise “Ailevi siyasallaşma, demokratik standartları bozar” açıklaması yayımladı. Kamuoyu tepkisi: Sosyal medyada üçlü ayrışma X (Twitter) analizlerine göre: %40 destekleyici, %35 eleştirel, %25 temkinli yorum yapıldı. “Babası gibi olursa destekleriz” diyenler ile “Cumhuriyet mirası aile devrine bırakılamaz” diyenler arasında sert tartışmalar yaşandı. Uzmanlara göre mesele ne? “Erdoğan sonrası dönemin psikolojisi” Siyaset bilimci Doç. Dr. Selçuk Atak, tartışmayı şöyle değerlendirdi: “Aile mirası güçlü bir motivasyon olabilir ancak nepotizm algısı seçmen davranışını etkileyebilir.” KONDA’nın Ekim 2025 anketine göre, Erdoğan’ın onay oranı %45, ancak olası halefiyet tartışmaları henüz netleşmiş değil. Resmî açıklama yok, spekülasyon devam ediyor İddia, Türkiye'nin siyasi geleceğine dair kritik bir tartışmayı tetiklemiş durumda. Henüz Cumhurbaşkanlığı ya da AK Parti’den resmî bir açıklama yapılmadı. Süreç ilerledikçe, tartışma “siyasi miras mı, aile aktarımı mı?” sorusu etrafında şekillenmeye devam edecek. Haber: Edip YETMİŞSEKİZ

Demirtaş : Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Haber

Demirtaş : Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun Abdullah Öcalan'ı ziyareti etmesi yönündeki tartışmalara yazı kaleme aldı. Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, T24'te "Sürecin muhasebesi: Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?" başlıklı bir yazısında ilginç değerlendirmeler var. "Kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif süreçler yeni bir iklimde, yeni bir atmosferde, yeni bir toplumsal ve siyasal zihniyette kolayca ve olumlu sonuçlar alacak şekilde ilerleyebilsin” diyen Demirtaş, “barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak” ifadelerini kullandı. Selahattin Demirtaş’ın kaleme aldığı yazının tamamı şöyle: Sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı... Peki neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen... Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’ın inisiyatifleriyle son bir yılda önemli gelişmeler yaşandı, ciddi adımlar atıldı. - Bahçeli’nin Ekim 2024’teki girişimi ve çağrısı - Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı - Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi - PKK’nin fesih kongresi - TBMM’de komisyon kurulması - Süleymaniye’de silahları yakma töreni yapılması - PKK’nin Türkiye’den tümüyle çekilmesi - SDG’nin Şam ile entegrasyon anlaşmasına varması Bunlar küçümsenecek, hiçleştirilecek adımlar değil. Hepsi de değerli ve tarihi hamleler. Tamamı da Türkiye’nin iç ve dış güvenliğini yakından ilgilendiren ciddi, olumlu gelişmeler. Yani konunun “güvenlik” boyutunda, bir yılda büyük mesafe kat edildi. Bu, işin olumlu tarafı. Sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir Şimdi soru şudur: Süreç sadece “güvenlik” başlığından ve “güvenlik” başlığı da sadece silahtan mı oluşuyor? Bu soruya evet cevabı verenler ya “güvenlik” kavramını ya da süreci hiç anlamamış, en azından bizim anladığımız şekilde anlamamış demektir. Oysa sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı. Çıkarılması gereken yasalardan söz etmiyorum, henüz o konuda da ilerleme olmadı ancak yasadan önce yapılması gereken şey, duyguda birliği sağlamaya yönelik çalışmalardır, bunlar yapılmadı. Yasa Meclis’ten önce halkın bilincinde yapılmalıdır “Yasa nerede yapılır?” diye sorulsa herkes net bir şekilde “Meclis’te” diye cevaplayacaktır ancak bu cevap doğru değil. Yasa toplumda, halkta, millette yapılır; Meclis ise o yasayı norma dönüştürür ve bağlayıcı hale getirir. Dolayısıyla kardeşliğin yasaları önce halkın bağrında, yüreğinde, benliğinde ve bilincinde yapılmalıdır. İşin esası ideoloji, teori, norm değil duygudur. Kardeşlik önce duyguda kurulur, sonra Meclis onu norma, yasaya dönüştürür. Ortada duygu yokken yasa yapmaya kalkarsanız hem zorlanırsınız hem de halkın iradesinin tersine adım atmış olursunuz. Her şeyi getirip yasaya bağlamak ve sanki yasalar çıksa tüm sorunlar hemen o saat çözülecekmiş gibi bir beklentiye girmek büyük hatadır. Mesela Meclis yarın, “Kürtler ile Türkler kardeştir ve birbirlerini sevmek zorundadırlar” diye bir yasa yapsa mesele hallolur mu? Sabahına herkes birbirini sevmeye mi başlar? Evet, Kürt ile Türk kardeştir, birbirlerini kardeş gibi, ana gibi, yar gibi sevmelidir. Fakat son yüz yılın hataları nedeniyle araya kan girdi, silah girdi, ayrımcılık girdi. Tamamı Türk ve Kürt analarının evladı olan 50 bin kardeşimiz Türkiye’nin her mezarlığında toprağın altına girdi, bazılarının mezarı bile yok. Öfkeler, kızgınlıklar, kırgınlıklar, nefretler, intikam duyguları birikti, birikti, kardeşlerin arasına girdi. Bunları gidermek, yasımızı ve acımızı ortaklaştırmak, yaralarımızı karşılıklı sarmak, göz göze bakıp kardeşçe sarılmak, hüzün ve sevinç gözyaşlarını aynı anda dökmek yasadan çok daha öncelikli, yapıcı ve kalıcı olur. Zaten bunları yaptıktan sonra yasayı yapmak çok kolaydır ve o iş artık sadece küçük bir detaydır. Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda Neler yapılabilirdi? Peki bu belirttiklerimi sağlamak için neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen. Mesela Meclis Komisyonu aylarca “dinleme” adı altında top çevirmek yerine şunları yapsaydı çok daha etkili olmaz mıydı? Hatta siyasi parti liderleri de bu etkinliklerde yer alsalardı sonuç çok daha yapıcı olmaz mıydı? Neler mesela? • Liderler ve komisyon üyeleri; Adnan Menderes’in, Alparslan Türkeş’in, Orhan Doğan’ın ve Mehmet Sincar’ın mezarlarını ziyaret edip oradan Anıtkabir’e gitselerdi. • Konya’da Mevlana’yı, Doğubayazıt’ta Ehmedê Xanî’yi ziyaret etselerdi. • Diyarbakır’da Amedspor ile Trabzonspor arasında bir kardeşlik maçı organize etselerdi. Tüm Diyarbakır, Trabzonspor ve Amedspor bayraklarıyla donatılsaydı. Karadeniz’den akın akın gelen kardeşlerimiz Diyarbakırlıların evlerinde misafir edilselerdi, stadyuma maçı izlemeye birlikte gitselerdi. Vanspor, aynı şekilde Kayserispor’a konuk olsaydı ve Kürt kardeşlerimiz akın akın Kayseri’ye gidip evlerde misafir olsalardı. • Milli futbol takımı, bir maçını Diyarbakır Stadyumu’nda oynasaydı ve Diyarbakırlılar Milli Takım’a canı gönülden sahip çıksalardı. • Bir otobüs dolusu genç Edirne’den, bir otobüs genç de Hakkari’den yola çıksaydı, Anıtkabir’de buluşup Türkçe ve Kürtçe bir kardeşlik bildirisi okusalar, bildiriyi Anıtkabir defterine de yazsalardı. • Bir otobüs dolusu genç İzmir’den, bir otobüs de Kars’tan yola çıksa ve Çanakkale Şehitliği’nde buluşup kardeşlik bildirisini Türkçe ve Kürtçe okusalar, oradan beraberce Ankara’ya, Meclis’e gelip bildiriyi Meclis Başkanı’na teslim etselerdi. • Kültür Bakanlığı’nın girişimiyle yedi bölgede kardeşlik konserleri düzenlense ve TRT sanatçıları ile Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçıları aynı sahnede Türkçe ve Kürtçe kardeşlik türküleri, şarkıları söyleselerdi. • Milli Eğitim Bakanlığı’nın girişimiyle Kürtçe - Türkçe ve Türkçe - Kürtçe sözlük ile gramer kitabı basılsaydı ve tüm öğrencilere ücretsiz dağıtılsaydı. • Bursa Ulu Camide ve Diyarbakır Ulu Cami’de aynı anda Türkçe ve Kürtçe kardeşlik hutbesi okunsaydı. • Evlatlarını çatışmalarda kaybetmiş Türk ve Kürt anaları kol kola girip beraberce mezarlıkları ziyaret etselerdi, akşamına da Beştepe’de Cumhurbaşkanı tarafından ağırlansalardı. Bunlar yapılmadı ama Yazmaya devam etsem sayfalar yetmez ama derdimi anlatabilmişimdir umarım. Yani kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif adımlar atılırken, yasalar yapılırken yeni kırılmalar, ayrışmalar olmasın. Eğer bu belirttiğim gibi çalışmalar yapılmış olsaydı Meclis Komisyonunun İmralı’ya gitmesi konusu da bir krize dönüşmezdi. Bunlar yapılmadı ama başta da belirttiğim gibi bol bol dinleme yapıldı. Orada burada gereksiz yere sloganlar atıldı, televizyonlarda konuşanlar ağızlarının ayarını tutturamadılar; hakaretler, tehditler, şantajlar, ekranlardan halkın üstüne boca edildi. Yetmedi, muhalefete yönelik ve özellikle CHP’yi hedefe koyan “mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet” operasyonlarıyla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt – Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk – Türk ayrışması eklendi. Sonuç olarak; Dost acı söyler, ben barışın ve kardeşliğin dostu olarak bunları 12 metrekarelik hücremden görüyor ve üzülüyorum. Hücredeki tek arkadaşım ve yerine kayyım atanarak altı yıldır suçsuz yere hapiste tutulan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’ya ve onun dik duruşuna bakıp bakıp bu yazıyı yazarken umudumuzu koruyor, mücadele kararlılığımızı diri tutuyoruz. Biliyoruz, inanıyoruz ve çabalıyoruz. Barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak.

Kulis: İki Eurofighter Ankara’ya indi, 20 uçak için anlaşma yakın Haber

Kulis: İki Eurofighter Ankara’ya indi, 20 uçak için anlaşma yakın

Starmer’ın ziyareti öncesi iki jet Ankara’da İngiltere Başbakanı Keir Starmer, bugün Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelecek. Görüşmenin en kritik başlıklarından biri, Türkiye’nin Eurofighter Typhoon savaş uçakları için yürüttüğü alım süreci olacak. Middle East Eye’a konuşan Türk kaynaklar, Starmer’ın ziyareti öncesinde iki Eurofighter jetinin test ve inceleme amacıyla Ankara’ya getirildiğini açıkladı. Uçakların Türkiye’de kalıcı olarak bırakılıp bırakılmayacağı henüz netleşmezken, bu hamlenin Londra’nın anlaşmaya verdiği önemin sembolik bir göstergesi olduğu değerlendiriliyor. Türkiye 40 uçaklık paket için masada, ilk aşama 20 jet Türkiye, ABD’den F-35 programından çıkarılması ve F-16 tedarikinin gecikmesi sonrası Avrupa menşeli savaş uçaklarına yönelmişti. Temmuz ayında Ankara, İngiltere’nin arabuluculuğunda Eurofighter konsorsiyumu (Airbus SE, BAE Systems, Leonardo) ile 40 uçaklık bir ön anlaşma imzalamıştı. Kaynaklara göre anlaşmanın ilk fazı, 20 jetin Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) envanterinden Türkiye’ye teslim edilmesini öngörüyor. Kalan 20 uçak ise Türkiye’ye özel elektronik ve mühimmat sistemleriyle donatılarak daha sonra sevk edilecek. “Ankara, ilk partinin 2026’ya kadar teslim edilmesini istiyor. İngiltere tarafı bu süreci hızlandırmak için RAF filosundaki uçakları devreye sokacak.” — Diplomatik kaynak, Middle East Eye Fiyat pazarlığı ve ikinci el jet formülü Türkiye’nin müzakerelerde fiyatları ‘nispeten yüksek’ bulduğu bildiriliyor. Ankara’nın bu süreçte İngiltere aracılığıyla Katar’dan ikinci el Eurofighter alımı seçeneğini de gündeme aldığı iddia edildi. Savunma kaynaklarına göre paket, yeni ve ikinci el jetlerin yanı sıra Meteor havadan havaya füzelerini de içeriyor ve toplam tutar yaklaşık 10 milyar avro düzeyinde. Almanya, satışa ilk kez “yeşil ışık” yaktı Eurofighter konsorsiyumunda yer alan Almanya, bugüne kadar satışa en sert karşı çıkan ülkeydi. Berlin yönetimi, Doğu Akdeniz’deki enerji arama gerilimleri nedeniyle Türkiye’ye jet satışına iki yılı aşkın süredir onay vermemişti. Ancak geçtiğimiz ay Ankara’yı ziyaret eden Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, bu tutumun değiştiğini resmen doğruladı. Böylece anlaşmanın önündeki en büyük diplomatik engel kaldırılmış oldu. “Almanya, Türkiye’nin NATO içindeki savunma kapasitesinin güçlenmesini destekliyor.” — Johann Wadephul, Ankara ziyareti açıklaması F-16 teslimatı 2030’a sarkıyor: Ankara hız peşinde Türkiye, ABD dışında en fazla F-16 filosuna sahip NATO ülkesi konumunda. Ancak Washington’dan yeni F-16’ların teslimatının 2030’a kadar sarkabileceği tahmin ediliyor. Bu nedenle Ankara, hava gücünde oluşabilecek boşluğu Eurofighter Typhoon alımıyla kapatmayı hedefliyor. Savunma analistlerine göre Türkiye, “ABD’ye bağımlı olmayan ama NATO uyumlu bir alternatif” arayışında. Sonuç: Ankara-Londra hattında stratejik yakınlaşma Starmer-Erdoğan görüşmesiyle birlikte Türkiye–İngiltere savunma ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. İki ülke, yalnızca jet alımı değil; havacılık teknolojisi, bakım-onarım ve ortak üretim konularında da işbirliği arayışında. “İki Eurofighter’ın Ankara’ya inmesi sadece teknik bir gösteri değil; İngiltere’nin Türkiye’ye güveninin ve siyasi desteğinin sembolü.” — Savunma uzmanı değerlendirmesi Anlaşmanın, Starmer’ın Ankara temaslarının ardından resmen duyurulması bekleniyor. Bu gerçekleşirse, Türkiye 20 yıl sonra ilk kez Batı’dan savaş uçağı tedarik etmiş olacak.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.