SON DAKİKA

#Savcılık

HABER DEĞER - Savcılık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Savcılık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Büyükçekmece Adliyesi’nde kasa vurgunu: 75 kilo altın ve gümüş kayıp! Haber

Büyükçekmece Adliyesi’nde kasa vurgunu: 75 kilo altın ve gümüş kayıp!

Devamsızlık şüphesi, büyük vurgunu ortaya çıkardı Olay, adliyede görevli zimmet memurunun uzun süre işe gelmemesi üzerine başlatılan iç denetimde fark edildi. Cumhuriyet savcılığına yapılan bildirimin ardından emanet bürosunun kapıları açıldı ve kasaların tamamen boşaltıldığı tespit edildi. Kasalar boş, altın ve gümüş yok Yapılan ilk incelemelere göre, soruşturma dosyalarında delil olarak muhafaza edilen yaklaşık 25 kilogram altın ve 50 kilogram gümüş kayboldu. Değerli madenlerin tek seferde değil, belirli bir süreye yayılarak sistematik biçimde kasalardan çıkarıldığı değerlendiriliyor. Zimmet memuru ailesiyle birlikte kaçtı Soruşturmayı derinleştiren ekipler, olayın baş şüphelisi zimmet memuru Erdal T.’nin eşi ve çocuklarıyla birlikte 19 Kasım 2025’te İngiltere’ye gittiğini belirledi. Savcılık, şüpheli hakkında yakalama kararı çıkardı. İkinci şüpheli gözaltında, tüm personel ifade verdi Bağlantılı olduğu değerlendirilen ikinci isim Kemal D. yakalanarak gözaltına alındı. Emanet bürosunda görev yapan tüm personelin ve yazı işleri müdürünün ifadeleri alındı. Yapılan ev aramalarında başka bir suç unsuruna rastlanmadı. “Ben malları sattım” mesajı soruşturmanın seyrini değiştirdi Olayın en çarpıcı ayrıntılarından biri de kaçan şüphelinin çevresine gönderdiği mesaj oldu. Erdal T.’nin WhatsApp üzerinden “Ben malları sattım, Allah çarşınıza pazar versin” ifadelerini kullandığı öğrenildi. Soruşturma genişletildi Savcılık; emanet bürosuna ait tüm kayıtları, kamera görüntülerini ve giriş-çıkış loglarını mercek altına aldı. Değerli madenlerin nasıl sistem dışına çıkarıldığı, başka kişilerin olaya karışıp karışmadığı ve malvarlığının akıbeti araştırılıyor. Kaçan şüphelinin iadesi için İngiltere makamlarıyla temas kurulması bekleniyor.

Şok ses kayıtları ortaya çıktı: Güllü’nün kızı tırla yurt dışına mı kaçacak? Haber

Şok ses kayıtları ortaya çıktı: Güllü’nün kızı tırla yurt dışına mı kaçacak?

Tır kasasında kaçış planı Yalova’da evinin altıncı katından düşerek yaşamını yitiren ünlü sanatçının ölümündeki sır perdesi aralanmaya çalışırken, dosyaya giren yeni deliller olayın seyrini tamamen değiştirdi. Savcılık tarafından incelenen ses kayıtlarında, Tuğyan Ülkem Gülter’in bir arkadaşıyla yaptığı konuşmada pasaportsuz bir şekilde tır kasasında Fransa’ya ya da Gürcistan’a gitme planları yaptığı öne sürüldü. Sen Fransa’ya nasıl gideceğini anladın değil mi pasaportsuz tırla ve Fransa’ya da gidebiliriz Gürcistan hakkımız da duruyor şeklindeki ifadeler, soruşturmanın cinayet şüphesiyle derinleştirilmesine neden oldu. Savcılıkta seni yakacağım Soruşturma dosyasındaki bir diğer çarpıcı detay ise Gülter ile arkadaşı Bircan Dülger arasında geçtiği iddia edilen gerilimli konuşmalar oldu. Kayıtlarda Dülger’in arkadaşına yönelik bu işte suçum yok ama yanacağım belli yarın savcılıkta seni yakacağım Tuğyan diyerek tehditvari konuştuğu ve bildiklerini anlatacağı yönünde sinyaller verdiği belirtildi. Bu diyaloglar, olayın basit bir kaza olmayabileceği yönündeki kuşkuları artırdı. Annesinin ölmesini istemiş İddialar sadece kaçış planlarıyla sınırlı kalmadı ve Tuğyan Ülkem Gülter’in annesi hayattayken arkadaşına attığı mesajlarda beni bu kadından kurtar annem ölsün ifadelerini kullandığı tespit edildi. Ayrıca sanatçının menajeri Ferdi Aydın da Gülter’in bir yakın arkadaşına annesini öldürdüğünü itiraf ettiğini ve keşke annemi böyle öldürmeseydim kemikleri parçalandı üzüldüm dediğini iddia ederek sürecin bir kaza değil cinayet olabileceği ihtimalini güçlendirdi. Çok yönlü inceleme sürüyor Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada tanık ifadeleri ve dijital materyaller titizlikle incelenmeye devam ediyor. Hayatını kaybeden sanatçının kanında yüksek oranda alkol tespit edilmesine rağmen ölümün kesin nedeninin belirlenmesi için adli tıp raporu ve ortaya çıkan yeni delillerin bütüncül bir şekilde değerlendirildiği bildirildi. Türkiye halkının yakından takip ettiği olayda gözler savcılığın vereceği karara çevrildi.

Mardin'deki aile katliamında sır perdesi aralanıyor Haber

Mardin'deki aile katliamında sır perdesi aralanıyor

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 24 Kasım gecesi Mehmet Kaya, Berna Kaya ve 5 yaşındaki kızları Samyeli’nin evlerinde başlarından vurulmuş halde bulunmasıyla başlayan süreç, ilk saatlerde “aile içi intihar” olarak kamuoyuna yansıdı. Ancak olay yerindeki boşluklar, çelişkili tanık ifadeleri ve kayıp deliller, anlatının değişmesine yol açtı. Dosya, cinayet şüphesiyle ele alındı. İlk anlatı çöktü, soruşturma yön değiştirdi Olayın ardından “baba eşini ve çocuğunu öldürdükten sonra intihar etti” iddiası dolaşıma sokuldu. Fakat evde kullanılan silahın bulunamaması, muhtar ve bazı aile bireylerinin güvenlik ekipleri gelmeden içeri girmesi ve sahadaki düzensizlikler, iddianın zayıflamasına neden oldu. Savcılık, delil zincirindeki kopukluklar nedeniyle dosyayı cinayet kapsamında ele alarak geniş çaplı inceleme başlattı. Komşu ifadesi dosyayı kilitledi İlk ifadesinde “ses duymadım” diyen komşu M.C.’nin anlatımlarındaki çelişkiler dikkat çekti. Yeniden gözaltına alınan M.C., savcılık aşamasında olayla ilgili farklı beyanlarda bulundu ve cinayet anında evde olduğunu ileri sürdü. İfadesinde, kullanılan silahı temin ettiğini ve daha sonra kanalizasyona attığını söyledi; gösterdiği noktada yapılan aramada silah ele geçirildi. Tutuklamalar geldi, suçlamalar ağırlaştı Soruşturmanın ikinci dalgasında M.C. “kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklandı. Delil karartmaya yardım ettikleri iddiasıyla V.E. ve B.K. de cezaevi yolunu tuttu. M.C.’nin kadın arkadaşı B.S. hakkında ise adli kontrol kararı verildi. Savcılık, telefon kayıtları ve kamera görüntülerini de kapsayan teknik incelemeyi genişletti. “Bu bir vahşet; magazin dili adaleti gölgeliyor” Dosya avukatları, olayın başından itibaren “intihar” etiketiyle servis edilmesinin hem soruşturmayı hem de toplumun doğru bilgilenme hakkını olumsuz etkilediğini vurguladı. Avukat Nurullah Öner, delillerin cinayete işaret ettiğini belirterek, “Magazinsel dil gerçeği saklıyor; bu bir vahşet, intihar değil” sözleriyle medyaya sorumluluk çağrısı yaptı. Toplumsal etki uyarısı yapıldı Olay yerinden görüntülerin kontrolsüz paylaşılmasının özellikle çocuklar üzerinde travmatik etki yarattığına dikkat çeken savunma tarafı, şiddeti olağanlaştıran içeriklerin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Avukatlar, Türkiye toplumunun barış ve huzuru besleyen bir yayın diline ihtiyacı olduğunu vurguladı. Gözler yargı sürecinde Soruşturma derinleştirilirken, kamuoyu hem delillerin eksiksiz toplanmasını hem de hızlı ve şeffaf bir yargılamayı bekliyor. Üç canın hesabının adalet önünde sorulması, bu trajedinin karanlıkta kalmaması için tek yol olarak görülüyor.

OSB’de ölüm kıskacı! İki işçi can verdi, patron dahil üç kişi gözaltında Haber

OSB’de ölüm kıskacı! İki işçi can verdi, patron dahil üç kişi gözaltında

Kırıkkale’nin Yahşihan ilçesindeki Kırıkkale Organize Sanayi Bölgesi içinde bulunan Mach Tech fabrikasında kaynak çalışması sırasında kayan sacın altında kalan iki işçi yaşamını yitirdi. Olayın ardından işletme sahibi, işletme müdürü ve işletme şefi gözaltına alındı; soruşturma jandarma tarafından sürdürülüyor. İki emekçi iş başında hayata veda etti Sabah saatlerinde üretim hattında yapılan kaynak esnasında büyük bir metal sacın kayması sonucu işçiler Mutlu Atay (56) ve Tekin Omay (58) ağır şekilde yaralandı. Olay yerine sevk edilen sağlık ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen iki emekçi kurtarılamadı. Fabrika çevresi güvenlik şeridiyle kapatılırken, savcılık incelemesi eşliğinde deliller toplandı. Sorumluluk zinciri gözaltına kadar uzandı Hayatını kaybeden işçilerin ardından yürütülen adlî süreçte fabrikanın işletme sahibi Ö.K., işletme müdürü F.B. ve işletme şefi İ.Ö. gözaltına alındı. Şüphelilerin jandarmadaki işlemleri sürerken, bilirkişi raporlarının iş güvenliği uygulamalarını ve olası ihmal zincirini mercek altına alacağı belirtildi. “İş cinayeti” vurgusu dosyaya girdi İlk bulgular, olayın “iş kazası” başlığının ötesinde, önlenebilir risklerle bağlantılı olabileceğine işaret ediyor. Soruşturma dosyasına “iş cinayeti” nitelemesiyle giren durum kapsamında; risk analizi, kişisel koruyucu donanım, ekipman sabitleme ve eğitim süreçleri ayrıntılı biçimde inceleniyor. Türkiye toplumu hesap sorulmasını istiyor Yaşananların ardından emek örgütleri ve yurttaşlar, benzer faciaların tekrar etmemesi için etkin denetim ve caydırıcı yaptırım çağrısı yaptı. “Güvencesiz üretim değil, güvenli çalışma” talebi yükselirken, Türkiye toplumunun geniş kesimleri yargının süreci şeffaf ve hızlı biçimde yürütmesini istiyor. Soruşturma derinleşiyor Savcılık, görgü tanıklarının ifadeleri, kamera kayıtları ve teknik incelemeler doğrultusunda ihmal olup olmadığını netleştirmeye çalışıyor. Dosyaya girecek uzman raporlarının ardından gözaltındaki isimler hakkında adlî kararın verilmesi bekleniyor.

Sanat camiasını yıkan haber: Tanınmış steadicam operatörü hayatını kaybetti Haber

Sanat camiasını yıkan haber: Tanınmış steadicam operatörü hayatını kaybetti

Gece yarısı yaşanan olay, sanat camiasını yasa boğdu. Dizi, film ve reklam projelerinde imzası bulunan Ömer Belli, İstanbul’daki 15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerinde yaşanan olayda Boğaz’a atladı ve hayatını kaybetti. Olay, kentin en yoğun arterlerinden birinde, gece saatlerinde gerçekleşti. Ehliyete el konulmasıdan saatler sonra köprüye gitti. Emniyet kaynaklarından aktarılan bilgilere göre Belli’nin, olaydan birkaç saat önce karıştığı trafik kazasında alkollü olduğu belirlendi ve ehliyetine el konuldu. Saatler sonra bir taksiyle köprü güzergâhına giden Belli’nin, araçtan indikten sonra kendisini Boğaz’a bıraktığı öğrenildi. İhbar üzerine bölgeye sevk edilen ekipler, arama çalışmalarını başlattı; kısa süre sonra acı haber doğrulandı. Mesai arkadaşlarından ‘işinden memnundu’ mesajı geldi. Yakın çevresi, Belli’nin son dönemde profesyonel hayatına dair olumsuz bir tablo çizmediğini, aksine yeni projelerinde motive olduğunu dile getirdi. Sanat camiasından çok sayıda isim, sosyal medya hesaplarından taziye paylaşımları yaptı. Son çalışması kısa süre önce ekrana gelmişti. Belli’nin, başrollerini Devrim Özgür Çınar ve Binnur Kaya’nın paylaştığı 10 Bin Adım adlı yapımda steadicam operatörü olarak görev yaptığı belirtildi. Meslektaşları, setlerdeki titizliği ve çalışkanlığıyla tanındığını vurguladı. Soruşturma çok yönlü sürdürülüyor. Olayın gerçekleşme biçimine ilişkin kamera kayıtları ve tanık beyanları incelemeye alındı. Savcılık, süreci ayrıntılı şekilde araştırıyor. Not: Zor zamanlardan geçen herkes için destek almak önemlidir. Türkiye’de ücretsiz psikolojik destek hatları ve acil yardım numaraları 7/24 hizmet vermektedir. Yakınlarınıza ulaşmak ya da profesyonel destek almak, bu gibi durumlarda hayati bir adımdır.

Siyasette yargı fırtınası: Demirtaş hakkında 7 yıla kadar hapis istemi Haber

Siyasette yargı fırtınası: Demirtaş hakkında 7 yıla kadar hapis istemi

Mersin’de açılan dosyada talep edilen ceza siyasetin gündemine oturdu Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında savcılık, zincirleme şekilde “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle 1 yıl 3 aydan 7 yıla kadar hapis cezası istedi. Dava, Demirtaş’ın Mersin ve Diyarbakır’daki konuşmalarına dayandırıldı ve iki dosyanın birleştirilmesine karar verildi. Savcılık, zincirleme suç değerlendirmesiyle üst sınırı işaret etti Esasa ilişkin mütalaada, isnat edilen fiillerin zincirleme suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiği savunuldu. Savcılık makamı, bu gerekçeyle Demirtaş hakkında üst sınırı zorlayan bir talepte bulundu. Ankara ve Mardin’deki ifadeleri kapsayan dosyaların birleştirilmesi talebi ise mahkeme tarafından reddedildi. Müşteki taraf daha ağır yaptırım istedi, savunma süre talep etti Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile bağlanan müşteki avukatı, zincirleme suç yerine her bir eylem için ayrı ayrı cezalandırma talep etti. Demirtaş’ın avukatı ise mütalaaya karşı savunma hazırlamak üzere süre istedi; mahkeme bu talebi kabul etti. Mahkeme, tutukluluğun sürmesine karar verdi Halen Edirne F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan Demirtaş duruşmaya katılmadı. Hakim, mevcut halin devamına hükmetti; sanığın bir sonraki celsede hazır bulunmaması halinde “susma hakkını kullandığının kabul edileceği” ihtarında bulunuldu. Dava 6 Ocak’a ertelendi. Dosya, ifade özgürlüğü ve siyaset-yargı ilişkisini yeniden tartışmaya açtı Karar sürecinin, yalnızca bireysel bir yargılama değil; siyaset, ifade özgürlüğü ve yargının sınırlarının toplum nezdinde yeniden tartışılacağı bir eşik oluşturduğu yorumları yapılıyor. Gözler şimdi bir sonraki duruşmaya ve mahkemenin vereceği kritik karara çevrildi.

Hacıosmanoğlu’ndan flaş açıklama: Türk futbolunda deprem var, bazı kulüpler ağır bedel ödeyecek! Haber

Hacıosmanoğlu’ndan flaş açıklama: Türk futbolunda deprem var, bazı kulüpler ağır bedel ödeyecek!

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Riva’daki TFF Hasan Doğan Millî Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde düzenlediği basın toplantısında Türk futbolunda süren bahis ve şike incelemelerine dair çok sert mesajlar verdi. Hacıosmanoğlu, verilerin devlet kurumlarından geldiğini belirterek “Futbolda bir deprem yaşanıyor, bazı kulüpler yara alacak ama temiz Türk futbolu için bu süreçten kaçamayız” ifadelerini kullandı. Hacıosmanoğlu: Futbolu kirleten herkesle mücadele edeceğiz, kim suçsuzsa bunu kanıtlar TFF Başkanı, sürecin siyasi veya kurumsal bir hesaplaşma olmadığını vurgulayarak tüm kritik dosyaların hukuki zeminde yürütüldüğünü söyledi. Hacıosmanoğlu, “Kim suçsuzsa elbette suçsuzluğunu ispat eder. PFDK, Tahkim, ardından gerekirse yargı… Kimseyi hedef almıyoruz ama kimseyi de ayrıcalıklı görmeyiz” dedi. Türkiye toplumunun temiz futbol talebinin artığını hatırlatan Hacıosmanoğlu, taraftarların artık "tiyatro izlemek istemediğini" söyledi. Başkan: Veriler devletten geliyor, dışarıya tek bir bilgi sızmadı Sürece dair manipülasyon iddialarına yanıt veren Hacıosmanoğlu, tüm bilgilerin Spor Bakanlığı ile koordineli şekilde yürüdüğünü belirtti. “Bu süreç başlamadan önce dört kişilik özel bir birim oluşturduk. 25 gün boyunca tek bir veri dışarı sızmadı. Bilgiler bakanlık üzerinden geliyor, biz çözümlüyoruz. Manipülasyon yok, olamaz” diyerek tartışmalara noktayı koydu. ‘Bazı kulüpler ve futbolcular ciddi zarar görecek ama bu bedeli ödemek şart’ Hacıosmanoğlu, soruşturmaların futbolun tamamını etkileyeceğini ve kulüplerin zor bir döneme girebileceğini kabul etti. “Bir kulübümüz hafta sonu üç kalecisini kaybetti, genç çocuk kaleye geçti. Belki o kurtarışlar başka türlü olmayacaktı. Ama bu süreç böyle. Temiz futbol istiyorsak tüm aile bu yükü taşıyacak” dedi. Kulüplere ek mali destek için Bakanlık ile görüşmelerin sürdüğünü de açıkladı. ‘Kurumlar ve başkanlar kendi temizliklerini kendileri yapmalı’ Hacıosmanoğlu, kulüp yönetimlerine de çağrıda bulunarak, “Biz federasyon olarak kendi sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Ama kulüpler de kendi iç temizliklerini yapmalı. Federasyonun görevi sınırlı; ceza yargılaması ise savcılıkta devam ediyor. Kimse yarın çıkan sonuçlara üzülmesin” ifadelerini kullandı. İstanbul Başsavcılığı’nın soruşturmayı derinleştirdiğini belirten Hacıosmanoğlu, sürecin sadece federasyonla sınırlı olmadığını vurguladı. ‘Futbolun tüm unsurları inceleniyor: Teknik direktörler, menajerler, sağlık ekipleri, hakemler’ Başkan, inceleme kapsamının çok geniş olduğunun altını çizdi. Bu hafta teknik direktörler, menajerler, sağlık ekipleri, malzemeciler, temsilciler ve gözlemciler dahil herkesin verilerinin TFF’ye ulaşacağını açıkladı. “Peygamber Efendimiz’in sözüdür, kızım Fatıma da olsa gereği yapılır. Bu işte kimsenin tırnak kadar imtiyazı yok” dedi. ‘Temizlenmeyeceksek hep beraber bu pisliğin içinde boğuluruz’ İllegal bahis şirketleri, üçüncü derece yakınlar üzerinden oynanan kuponlar ve HTS kayıtlarının da incelendiğini belirten Hacıosmanoğlu, “Asıl pisliğin kökü illegal bahis tarafında. MASAK, Interpol, UEFA ve savcılık birlikte çalışıyor. Veriler akın akın geliyor. Hesap verecek çok kişi olacak” diyerek sürecin sertleşeceğinin sinyalini verdi.

Böcek ailesi soruşturmasında kritik gelişme Haber

Böcek ailesi soruşturmasında kritik gelişme

İstanbul’da Almanya’dan tatile gelen Böcek ailesinin ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada yeni bir gelişme yaşandı. Adli kontrolle serbest bırakılan otel sahibi H.O. ve otel çalışanı R.B. hakkında verilen karar, Sulh Ceza Hakimliği tarafından kaldırıldı ve iki isim için tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı. Şüpheliler bugün gözaltına alındı. İtiraz üzerine yakalama kararı Soruşturma kapsamında toplam 11 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmiş, bunlardan 8’i tutuklanmış, 3 kişi ise adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Ancak otel sahibi H.O. ve çalışan R.B. hakkında verilen ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı kararı, savcılık itirazı üzerine yeniden değerlendirildi. Hakimlik, iki şüphelinin tutuklanmasına yönelik yakalama kararı çıkardı. Kimyasal zehirlenme şüphesi güçleniyor Böcek ailesinin ölümüne ilişkin Adli Tıp ön raporu, aile bireylerinin kaldığı odada havalandırma sistemi bulunmadığını ve ölüm sebebinin kimyasal madde zehirlenmesi olabileceğini ortaya koymuştu. Otelin ilaçlamasını yapan şirket çalışanı D.C.’nin ifadesi ise soruşturmadaki ihmaller zincirini daha da belirginleştirdi. D.C.’nin, “Havanın sızmaması için her yeri kapattım” dediği öğrenilmişti. Ayrıca söz konusu çalışanın, başka bir zehirlenme olayında da adının geçtiği, izinsiz uygulama yaptığı ve para cezası aldığı basına yansımıştı. Ölüm anına dair çarpıcı detaylar Yaşanan trajedide, ailenin Beşiktaş’ta yemek yedikten sonra kaldıkları otelde fenalaştığı ve hastaneye kaldırıldıkları belirtilmişti. Anne Çiğdem Böcek, baba Servet Böcek ve çocukları Kadir Muhammet (6) ile Masal Böcek (3) tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Soruşturmada ortaya çıkan bir diğer kritik detay, babanın zehirlenen çocuklarını kucağında taşıyarak odanın kilidini kırmaya çalışması, ancak odanın içeriden kilitli olması nedeniyle çıkışın mümkün olmamasıydı. Otelin resepsiyonisti ise ifadesinde, “Oteli kilitleyip kebapçıya gittim” demiş ve odadaki kokudan hiç bahsetmediği belirlenmişti. İhmaller zinciri büyüyor Olayın ardından: Otelin havalandırma eksikliği, İlaçlama firmasının izinsiz işlem yapması, Resepsiyonistin oteli kilitleyerek ayrılması, Ailenin odada kapalı kalması, gibi birçok hatanın ölümcül etkilere yol açtığı değerlendiriliyor.

Depremde yıkılan Uğur Apartmanı davasında sarsıcı sözler Haber

Depremde yıkılan Uğur Apartmanı davasında sarsıcı sözler

Duruşmada sanık Akbaş projeyi hatırlamadığını söyledi Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde çöken ve 9 yurttaşın hayatına mal olan Uğur Apartmanı davasında tutuksuz yargılanan fenni mesul ve statik proje müellifi Hasan Akbaş, mahkeme huzurunda “Dava konusu taşınmazın projesini çizmiş olabilirim ama binayı hatırlamıyorum” diyerek kendini savundu. Akbaş, projelendirme sürecinden sonra yapılan tadilatların sorumluluğunun belediyede olduğunu öne sürdü. Savunmasında “Çizdiğim binaları kontrol ederdim; duvar yerinde mi değil mi diye bakardım. Ama tamamlandıktan sonra yapılanlara karışmam” ifadelerini kullanan Akbaş, bilirkişi raporuna da itiraz etti. Avukatı, yeni bir bilirkişi heyeti talep ederek müvekkilinin duruşmalardan bağışık tutulmasını istedi. Yakınını kaybeden Güvleren Kaçar’dan isyan Depremde tek çocuğunu kaybeden anne Güvleren Kaçar, sanığın sözleri karşısında ayakta durmakta güçlük çekti. “Bu binada 9 kişi öldü. Ocağım söndü” diyen Kaçar, Akbaş’a şu sözlerle seslendi: “Bizim binamızda beton yoktu, demir yoktu. Çocuğumu enkazdan çıkarırken bir parça demir bulamadık. Gençliğimi, geleceğimi aldınız. ‘Hiçbir şeyi kabul etmiyorum’ diyemezsiniz. Siz de utansanız, avukat bey de utansın, bu adamı savunmayın. Ben bu adamdan davacıyım. Benden önce ölürseniz, ahirette beni bekleyin. Bu adam yüzünden tek çocuğumu kaybettim. Ömür boyu hakkımı helal etmiyorum.” Kaçar, tüm yakınlarının hakları için mücadeleyi sürdüreceğini söyledi. Savcılık, 22 yıl 6 aya kadar hapis istemişti Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı, Hasan Akbaş hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep etmişti. Uğur Apartmanı’nın yıkılması sonucu 9 yurttaş yaşamını yitirmiş, 1 kişi yaralanmıştı. Duruşma 28 Ocak 2026’ya ertelendi Mahkeme, sanığın duruşmalardan bağışık tutulması talebini değerlendirmek üzere yargılamayı 28 Ocak 2026 tarihine erteledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.