SON DAKİKA

#Süreç

HABER DEĞER - Süreç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Süreç haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Galatasaray’da Barış Alper dönemi bitiyor: Yerine dünya yıldızı geliyor Haber

Galatasaray’da Barış Alper dönemi bitiyor: Yerine dünya yıldızı geliyor

Galatasaray’da son iki sezondur yükselen performansıyla adından sıkça söz ettiren Barış Alper Yılmaz için yolun sonuna geliniyor. Geçtiğimiz yaz Avrupa’dan birçok kulübün radarına giren milli futbolcu, o dönemde gelen tekliflere rağmen takımda tutulmuştu. Ancak bu kez yönetimin tavrının değiştiği öğrenildi. Sarı-kırmızılı yönetimin, ara transfer döneminde Barış Alper için gelecek teklifleri değerlendirmeye hazırlandığı belirtildi. Futbolcunun performansı ve potansiyeli göz önüne alındığında ciddi bonservis tekliflerinin kulübün kapısını çalması bekleniyor. Teknik heyetin de olası bir ayrılığa karşı alternatif planlarını hazırladığı ifade ediliyor. Lookman ilk sırada Galatasaray, Barış Alper’in ayrılığı durumunda kanat hattını güçlendirmek için Serie A’ya yöneldi. İddialara göre sarı-kırmızılıların bir numaralı hedefi, Atalanta forması giyen Ademola Lookman. Nijeryalı yıldızın, kulübüyle yaşadığı sorunlar ve teknik heyetle yaşanan gerilim nedeniyle ayrılığa sıcak baktığı belirtiliyor. Galatasaray yönetimi, Barış Alper’den elde edilecek bonservis gelirini Lookman transferinde kullanmayı planlıyor. Ocak ayı hareketli geçecek Hem Barış Alper Yılmaz’ın olası satışı hem de Lookman transferi için Galatasaray cephesinde ocak ayı işaret edildi. Sarı-kırmızılı taraftarların heyecanla takip ettiği süreç, devre arasında kulüp gündeminin oldukça hareketleneceğini gösteriyor.

Demirtaş : Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Haber

Demirtaş : Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun Abdullah Öcalan'ı ziyareti etmesi yönündeki tartışmalara yazı kaleme aldı. Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, T24'te "Sürecin muhasebesi: Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?" başlıklı bir yazısında ilginç değerlendirmeler var. "Kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif süreçler yeni bir iklimde, yeni bir atmosferde, yeni bir toplumsal ve siyasal zihniyette kolayca ve olumlu sonuçlar alacak şekilde ilerleyebilsin” diyen Demirtaş, “barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak” ifadelerini kullandı. Selahattin Demirtaş’ın kaleme aldığı yazının tamamı şöyle: Sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı... Peki neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen... Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’ın inisiyatifleriyle son bir yılda önemli gelişmeler yaşandı, ciddi adımlar atıldı. - Bahçeli’nin Ekim 2024’teki girişimi ve çağrısı - Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı - Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi - PKK’nin fesih kongresi - TBMM’de komisyon kurulması - Süleymaniye’de silahları yakma töreni yapılması - PKK’nin Türkiye’den tümüyle çekilmesi - SDG’nin Şam ile entegrasyon anlaşmasına varması Bunlar küçümsenecek, hiçleştirilecek adımlar değil. Hepsi de değerli ve tarihi hamleler. Tamamı da Türkiye’nin iç ve dış güvenliğini yakından ilgilendiren ciddi, olumlu gelişmeler. Yani konunun “güvenlik” boyutunda, bir yılda büyük mesafe kat edildi. Bu, işin olumlu tarafı. Sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir Şimdi soru şudur: Süreç sadece “güvenlik” başlığından ve “güvenlik” başlığı da sadece silahtan mı oluşuyor? Bu soruya evet cevabı verenler ya “güvenlik” kavramını ya da süreci hiç anlamamış, en azından bizim anladığımız şekilde anlamamış demektir. Oysa sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı. Çıkarılması gereken yasalardan söz etmiyorum, henüz o konuda da ilerleme olmadı ancak yasadan önce yapılması gereken şey, duyguda birliği sağlamaya yönelik çalışmalardır, bunlar yapılmadı. Yasa Meclis’ten önce halkın bilincinde yapılmalıdır “Yasa nerede yapılır?” diye sorulsa herkes net bir şekilde “Meclis’te” diye cevaplayacaktır ancak bu cevap doğru değil. Yasa toplumda, halkta, millette yapılır; Meclis ise o yasayı norma dönüştürür ve bağlayıcı hale getirir. Dolayısıyla kardeşliğin yasaları önce halkın bağrında, yüreğinde, benliğinde ve bilincinde yapılmalıdır. İşin esası ideoloji, teori, norm değil duygudur. Kardeşlik önce duyguda kurulur, sonra Meclis onu norma, yasaya dönüştürür. Ortada duygu yokken yasa yapmaya kalkarsanız hem zorlanırsınız hem de halkın iradesinin tersine adım atmış olursunuz. Her şeyi getirip yasaya bağlamak ve sanki yasalar çıksa tüm sorunlar hemen o saat çözülecekmiş gibi bir beklentiye girmek büyük hatadır. Mesela Meclis yarın, “Kürtler ile Türkler kardeştir ve birbirlerini sevmek zorundadırlar” diye bir yasa yapsa mesele hallolur mu? Sabahına herkes birbirini sevmeye mi başlar? Evet, Kürt ile Türk kardeştir, birbirlerini kardeş gibi, ana gibi, yar gibi sevmelidir. Fakat son yüz yılın hataları nedeniyle araya kan girdi, silah girdi, ayrımcılık girdi. Tamamı Türk ve Kürt analarının evladı olan 50 bin kardeşimiz Türkiye’nin her mezarlığında toprağın altına girdi, bazılarının mezarı bile yok. Öfkeler, kızgınlıklar, kırgınlıklar, nefretler, intikam duyguları birikti, birikti, kardeşlerin arasına girdi. Bunları gidermek, yasımızı ve acımızı ortaklaştırmak, yaralarımızı karşılıklı sarmak, göz göze bakıp kardeşçe sarılmak, hüzün ve sevinç gözyaşlarını aynı anda dökmek yasadan çok daha öncelikli, yapıcı ve kalıcı olur. Zaten bunları yaptıktan sonra yasayı yapmak çok kolaydır ve o iş artık sadece küçük bir detaydır. Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda Neler yapılabilirdi? Peki bu belirttiklerimi sağlamak için neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen. Mesela Meclis Komisyonu aylarca “dinleme” adı altında top çevirmek yerine şunları yapsaydı çok daha etkili olmaz mıydı? Hatta siyasi parti liderleri de bu etkinliklerde yer alsalardı sonuç çok daha yapıcı olmaz mıydı? Neler mesela? • Liderler ve komisyon üyeleri; Adnan Menderes’in, Alparslan Türkeş’in, Orhan Doğan’ın ve Mehmet Sincar’ın mezarlarını ziyaret edip oradan Anıtkabir’e gitselerdi. • Konya’da Mevlana’yı, Doğubayazıt’ta Ehmedê Xanî’yi ziyaret etselerdi. • Diyarbakır’da Amedspor ile Trabzonspor arasında bir kardeşlik maçı organize etselerdi. Tüm Diyarbakır, Trabzonspor ve Amedspor bayraklarıyla donatılsaydı. Karadeniz’den akın akın gelen kardeşlerimiz Diyarbakırlıların evlerinde misafir edilselerdi, stadyuma maçı izlemeye birlikte gitselerdi. Vanspor, aynı şekilde Kayserispor’a konuk olsaydı ve Kürt kardeşlerimiz akın akın Kayseri’ye gidip evlerde misafir olsalardı. • Milli futbol takımı, bir maçını Diyarbakır Stadyumu’nda oynasaydı ve Diyarbakırlılar Milli Takım’a canı gönülden sahip çıksalardı. • Bir otobüs dolusu genç Edirne’den, bir otobüs genç de Hakkari’den yola çıksaydı, Anıtkabir’de buluşup Türkçe ve Kürtçe bir kardeşlik bildirisi okusalar, bildiriyi Anıtkabir defterine de yazsalardı. • Bir otobüs dolusu genç İzmir’den, bir otobüs de Kars’tan yola çıksa ve Çanakkale Şehitliği’nde buluşup kardeşlik bildirisini Türkçe ve Kürtçe okusalar, oradan beraberce Ankara’ya, Meclis’e gelip bildiriyi Meclis Başkanı’na teslim etselerdi. • Kültür Bakanlığı’nın girişimiyle yedi bölgede kardeşlik konserleri düzenlense ve TRT sanatçıları ile Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçıları aynı sahnede Türkçe ve Kürtçe kardeşlik türküleri, şarkıları söyleselerdi. • Milli Eğitim Bakanlığı’nın girişimiyle Kürtçe - Türkçe ve Türkçe - Kürtçe sözlük ile gramer kitabı basılsaydı ve tüm öğrencilere ücretsiz dağıtılsaydı. • Bursa Ulu Camide ve Diyarbakır Ulu Cami’de aynı anda Türkçe ve Kürtçe kardeşlik hutbesi okunsaydı. • Evlatlarını çatışmalarda kaybetmiş Türk ve Kürt anaları kol kola girip beraberce mezarlıkları ziyaret etselerdi, akşamına da Beştepe’de Cumhurbaşkanı tarafından ağırlansalardı. Bunlar yapılmadı ama Yazmaya devam etsem sayfalar yetmez ama derdimi anlatabilmişimdir umarım. Yani kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif adımlar atılırken, yasalar yapılırken yeni kırılmalar, ayrışmalar olmasın. Eğer bu belirttiğim gibi çalışmalar yapılmış olsaydı Meclis Komisyonunun İmralı’ya gitmesi konusu da bir krize dönüşmezdi. Bunlar yapılmadı ama başta da belirttiğim gibi bol bol dinleme yapıldı. Orada burada gereksiz yere sloganlar atıldı, televizyonlarda konuşanlar ağızlarının ayarını tutturamadılar; hakaretler, tehditler, şantajlar, ekranlardan halkın üstüne boca edildi. Yetmedi, muhalefete yönelik ve özellikle CHP’yi hedefe koyan “mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet” operasyonlarıyla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt – Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk – Türk ayrışması eklendi. Sonuç olarak; Dost acı söyler, ben barışın ve kardeşliğin dostu olarak bunları 12 metrekarelik hücremden görüyor ve üzülüyorum. Hücredeki tek arkadaşım ve yerine kayyım atanarak altı yıldır suçsuz yere hapiste tutulan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’ya ve onun dik duruşuna bakıp bakıp bu yazıyı yazarken umudumuzu koruyor, mücadele kararlılığımızı diri tutuyoruz. Biliyoruz, inanıyoruz ve çabalıyoruz. Barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak.

CHP’de “mutlak butlan” davasına ret: Şimdi ne olacak, istinafta süreç nasıl şekillenecek? Haber

CHP’de “mutlak butlan” davasına ret: Şimdi ne olacak, istinafta süreç nasıl şekillenecek?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 4-5 Kasım 2023’te yapılan 38. Olağan Kurultayı ve 6 Nisan 2025’teki 21. Olağanüstü Kurultayı’na ilişkin açılan “mutlak butlan” davalarında beklenen karar açıklandı. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, birleşen altı dosya hakkında “konusuz kaldığı” ve “husumet yokluğu” gerekçesiyle ret kararı verdi. Bu karar, hem parti içi tartışmalara hem de Türkiye siyasetindeki dengelere doğrudan etki edecek yeni bir süreci başlattı. Mahkeme kararının anlamı: Kurultay sonuçları geçerli kalmaya devam edecek Hukuk çevreleri kararı, CHP’nin mevcut yönetiminin görevine devam etmesi anlamına geldiği yönünde yorumluyor. Avukat Ali Kemal Atçeken, kararın “davacıların aktif husumet ehliyetine sahip olmadıkları” gerekçesine dayandığını belirterek, “Bu karar, davaya konu edilen kurultayların tüm sonuçlarıyla geçerli kalmaya devam edeceği anlamına geliyor. Yani mevcut genel başkan ve kurullar görevlerine devam edecek” dedi. Mahkeme böylece, davacı tarafın kurultay iptali talebini esastan incelemeden reddetmiş oldu. Ancak kararın istinafa taşınması durumunda, süreç farklı bir yöne evrilebilir. Davacılar kararı istinafa taşıyor: Dava yeniden görülebilir mi? Davacı taraf avukatı Onur Yusuf Üregen, kararın ardından “Süreci istinafa taşıyacağız. Bu kararı beklemiyorduk, hukuki yollara başvurmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu. Avukat Atçeken ise, istinaf sürecinin iki haftalık bir süre içinde başlatılabileceğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “İstinaf mahkemesi, dosyayı esastan inceleyip davacı taleplerini reddedebilir ya da yerel mahkeme yerine geçerek talepleri kısmen kabul edebilir. Ayrıca eksik inceleme tespit edilirse, karar kaldırılıp dava yeniden görülebilir. Bu durumda süreç sıfırdan başlar.” Bu karar emsal olur mu? Gelecekteki kurultay davaları etkilenebilir Kararın, benzer nitelikteki parti içi davalar açısından da önemli bir hukuki örnek teşkil edip etmeyeceği tartışılıyor. Atçeken’e göre, “Mahkeme kararları ancak İstinaf ve Yargıtay denetiminden geçip kesinleştiğinde emsal niteliği kazanır. Eğer bu karar kesinleşirse, ilerideki benzer davalarda aynı gerekçeler dayanak gösterilebilir.” Bu durum, yalnızca CHP açısından değil, tüm siyasi partilerin iç hukuk süreçleri bakımından da önem taşıyor. Zira “aktif husumet” ve “konusuz kalma” gerekçeleri, parti içi davalarda sıkça tartışılan iki temel kavram. CHP yönetimi açısından tablo net: Kurultay sonuçları geçerli CHP yönetimi, mahkemenin kararını “kurultay iradesinin tescili” olarak değerlendiriyor. Atçeken, “Bu karar, kurultayın tüm sonuçlarıyla birlikte geçerliliğini koruduğu anlamına gelir. Dolayısıyla parti yönetiminin ek bir hukuki adım atmasına gerek yok” diyerek, mevcut yapının yasal çerçevede devam edeceğini vurguladı. Ancak hukukçular, sürecin istinafta farklı bir sonuca ulaşma ihtimaline de dikkat çekiyor. Türkiye toplumunun yakından takip ettiği bu dava, yalnızca bir partinin iç meselesi olmaktan çıkıp, siyasi meşruiyet ve kurumsal hukuk tartışmalarının merkezine yerleşmiş durumda.

Ayhan Bilgen: Silah bırakma yavaşlarsa güven sarsılır Haber

Ayhan Bilgen: Silah bırakma yavaşlarsa güven sarsılır

Bugün saat 17.00’de SuperHaber ekranlarında Sinan Sungur’un sunduğu “Haberin Olsun” programına konuk olan eski milletvekili Ayhan Bilgen, “Öcalan’a af mı geliyor?” tartışmaları çerçevesinde silahsızlanma sürecine dair değerlendirmelerde bulundu. Bilgen, mevcut sürecin önceki girişimlerden farklı olarak “daha dikkatli, aynı hataları tekrar etmeme konusunda daha hassas” bir şekilde yürütüldüğünü vurguladı. Ancak “Ortadoğu’daki gelişmeler çok hızlı. Eğer silah bırakma süreçleri hızlı yönetilmezse güven sarsılır, kamuoyunda hayal kırıklıkları yaşanır” diyerek uyarıda bulundu. Yasal düzenleme vurgusu Bilgen, yalnızca kamuoyu yönetimiyle sürecin ilerletilemeyeceğini belirterek, Meclis’in atacağı adımların önemine dikkat çekti: “Şu anda silah bırakmayı hızlandıracak ‘geçiş dönemi hukuku’ niteliğinde düzenlemelere ihtiyaç var. Örneğin silahı bırakmış birinin askerlik yükümlülüğü nasıl çözülecek? Etkin pişmanlık yasaları bu sorunu çözmeye yetmez.” “Af değil, pratik eksiklerin giderilmesi” Programda sıkça tartışılan af konusu için Bilgen, doğrudan kapsamlı bir af yerine pratik çözümlere işaret etti: “Bu meseleyi af gibi kapsamlı bir düzenleme değil, pratik eksiklerin giderilmesiyle çözmek gerekir. Silah bırakanların toplumsal hayata uyumunu sağlayacak tedbirler alınmalı.” Ayrıca Meclis’te zaman zaman gündeme gelen “umut hakkı” tartışmalarına da değinen Bilgen, bunun özellikle Öcalan ve uzun süre cezaevinde kalan isimler için anlamlı olabileceğini söyledi. Öcalan görüşmeleri İmralı’da yapılan görüşmelere ilişkin olarak Bilgen, Öcalan’ın sürece müdahil olmasının önemini vurguladı: “Öcalan adına konuşmaktan herkesin vazgeçmesi gerekir. Öcalan kendini gayet net ifade edebiliyor. Tecridin kalkması, miting yapması değil; heyetlerle görüşebilmesi, örgütle daha kolay iletişim kurabilmesi demektir.” Bilgen ayrıca, DEM Parti’nin isim değişikliği ve program yenileme sürecinde Öcalan’ın da etkili olacağını ifade etti. YPG ve suriye yorumu Suriye ve YPG tartışmalarına da değinen Bilgen, “Ne İsrail’in dayattığı bölünmüş Suriye modeli olacak ne de eski merkeziyetçi yapı. Bir ara formül, bir geçiş planı kaçınılmaz” dedi. Kürt siyasetine de çağrıda bulunarak “Eski ezberlerle hareket edilmemeli, yeni bir yol kurulmalı” diye konuştu. “Siyaset topyekûn dönüşmeli” Kendi siyasi yolculuğuna ilişkin soruya ise Bilgen, Türkiye’deki siyaset tarzını eleştirerek yanıt verdi: “Kimlik kavgası, yolsuzluk ve çürüme eksenli bir siyasetten çıkmamız lazım. Siyaset statükocu olursa başka hiçbir alanı dönüştüremez. Önce siyaset kendi içinde değişmeli. Türkiye’nin topyekûn siyaseti dönüşmek zorunda.” CHP’nin kurultayını da önemsediklerini belirten Bilgen, ana muhalefetin atacağı adımların Türkiye’nin geleceği açısından belirleyici olacağını ifade etti.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun tutanakları 10 yıl boyunca gizli kalacak Haber

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun tutanakları 10 yıl boyunca gizli kalacak

Bakanlar ve MİT Başkanı sunum yapacak PKK’nın fesih kararı ve silah bırakma sürecinin ardından gerekli yasal düzenlemeleri hazırlamakla görevli komisyonun ikinci oturumu, TBMM Tören Salonu’nda yapıldı. Toplantıya İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Bakanlar ve Kalın, yürüttükleri çalışmalar ve güncel gelişmelere dair milletvekillerini bilgilendirecek. Basına kısıtlama ve gizlilik önlemleri İlk toplantıda yaklaşık 50 gazetecinin izlediği oturum bu kez yalnızca parlamento muhabirlerine açıldı. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un önerisiyle toplantının basına kapalı yapılması oy çokluğuyla kabul edildi. Kararın ardından gazeteciler salondan çıkarıldı, sinyal kesici cihazlar devreye alındı. Kurtulmuş, tutanakların 10 yıl süreyle hiç kimseye verilmeyeceğini ve toplantıda konuşulanların dışarıya aktarılmayacağını vurguladı. Üye sayısının artırılması gündemde Toplantının devamında CHP ve DEM Parti, İYİ Parti’ye ayrılan üç kontenjanın doldurulması ve komisyon üye sayısının 51’e çıkarılması yönünde öneri sundu. Kabul edilmesi halinde AK Parti, CHP ve DEM Parti’den birer yeni üye komisyona katılacak. CHP’nin önerisi Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, DEM Parti’nin önerisi ise İstanbul Milletvekili Celal Fırat oldu. AK Parti’nin belirleyeceği isim ise henüz açıklanmadı.

CHP'nin Süreç Komisyonu üyeleri netleşti! İşte o isimler... Haber

CHP'nin Süreç Komisyonu üyeleri netleşti! İşte o isimler...

Komisyon 48 üyeden oluşacak İYİ Parti'nin katılmama kararı doğrultusunda komisyonda toplam 48 üye yer alacak. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in talebi doğrultusunda, komisyonda alınacak kararlarda 5’te 3 nitelikli çoğunluk kuralını kabul etti. CHP'yi komisyonda temsil edecek isimler CHP’den yapılan açıklamada şu ifadeye yer verildi: “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, toplumsal barışın, adaletin ve demokrasinin tam mutabakatla tesis edilmesi beklentisiyle Meclis’te kurulacak komisyonda partimizi temsil edecek isimleri belirlemiştir.” CHP'nin komisyona gönderdiği milletvekilleri şunlardır: Murat Emir (Ankara) Okan Konuralp (Ankara) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (Diyarbakır) Türkan Elçi (İstanbul) Turan Taşkın Özer (İstanbul) Oğuz Kaan Salıcı (İstanbul) Murat Bakan (İzmir) Gökçe Gökçen (İzmir) Mehmet Salih Uzun (İzmir) Komisyonun partilere göre dağılımı AKP: 21 üye CHP: 10 üye DEM Parti: 4 üye MHP: 4 üye İYİ Parti: 3 üye (Katılmayacağını açıkladı) Yeni Yol Partisi: 3 üye DSP, HÜDA PAR, TİP: 1'er üye Diğer partilerden komisyona gönderilen üyeler AKP: Abdulhamit Gül, Mustafa Şen, Hüseyin Yayman, Cüneyt Yüksel, Selami Altınok, Mehmet Şahin, Ayşe Böhürler, Tahir Akyürek ve diğerleri. MHP: Feti Yıldız, Levent Bülbül, Halil Öztürk, Yücel Bulut DEM Parti: Gülistan Koçyiğit, Meral Beştaş, Saruhan Oluç, Cengiz Çiçek Yeni Yol Partisi: Bülent Kaya, Mehmet Emin Ekmen, Mustafa Bilici DSP: Önder Aksakal HÜDA PAR: Zekeriya Yapıcıoğlu TİP: Ahmet Şık CHP’nin katılımıyla komisyondaki siyasi temsil çeşitliliği genişlerken, kararların alınabilmesi için uzlaşma zemini arayışı ön plana çıkacak. Komisyonun, Ağustos ayının ilk haftasında çalışmalara başlaması bekleniyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.