SON DAKİKA

#Tehdit

HABER DEĞER - Tehdit haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tehdit haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

“Ege’yi füzelerle kapatacağız” çıkışına Ankara’dan yanıt Haber

“Ege’yi füzelerle kapatacağız” çıkışına Ankara’dan yanıt

MSB: Türkiye toplumuna yönelen her tehdit bertaraf edilir Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias’ın “Ege’yi seyyar füzelerle kapatacağız” sözlerine Ankara’dan net mesaj geldi. Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye toplumuna yönelebilecek her türlü tehdidin “güç ve kararlılıkla” bertaraf edileceğini açıkladı. Gerilimi tırmandıran sözlere resmî yanıt geldi MSB Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, haftalık basın bilgilendirme toplantısında yaptığı açıklamada, Yunanistanlı yetkililerin uluslararası anlaşmalara aykırı ve gerilim artırıcı beyanlarının iki ülke ilişkilerine zarar verdiğini vurguladı. Aktürk, “Ege Denizi’nin barış ve istikrar bölgesi olması Türkiye’nin temel önceliğidir” diyerek Ankara’nın yapıcı duruşunu yineledi. “Ege denizi karadan kapatılamaz” vurgusu öne çıktı Dendias’ın “Ege’yi yüzlerce adaya dağıtılmış seyyar füzelerle kapatacağız” ifadesine dolaylı göndermede bulunan Aktürk, gerçeklerden kopuk ve hayalci açıklamaların sahadaki dengeleri değiştirmeyeceğinin altını çizdi. Aktürk, Türkiye’nin kimseye tehdit olmadığını ancak ülkeye yönelen her kalkışmaya karşı hazır olduğunun altını çizdi. Türkiye, diyaloğa açık ama savunmada kararlı Açıklamalarda, Türkiye’nin komşuluk ilişkilerinde diyaloğu öncelediği, gerilimi tırmandırmak yerine kalıcı istikrarı savunduğu vurgulandı. Ancak Ankara’nın, Ege’de ya da başka bir bölgede güvenliği tehdit eden her adımı da yakından izlediği ve gerektiğinde karşılık verecek kapasiteye sahip olduğu ifade edildi. “Hedef alan girişimler sonuçsuz kalır” mesajı verildi MSB Sözcüsü, Türkiye’yi hedef alan her türlü girişimin geçmişte olduğu gibi bugün de sonuçsuz kalacağını belirterek, caydırıcılık mesajını açık biçimde dile getirdi. Açıklama, Ege’de tansiyonun yükseltilmesinin değil, ortak güvenliğin güçlendirilmesinin bölge halklarının yararına olduğu vurgusuyla tamamlandı

56 gün sustu, YouTube’a döndü Haber

56 gün sustu, YouTube’a döndü

AKP’li Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiği iddiasıyla yargılanan gazeteci Fatih Altaylı’ya 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Kararın ardından YouTube yayınlarına ara veren Altaylı, 56 gün sonra yeniden kamera karşısına geçti. Yayınında hem kararın gerekçesine hem de dava salonunda elindeki evrakları yere fırlatmasına ilişkin tartışmalara açıklık getirdi. Mahkemede yere atılan kâğıtların gerekçesini ilk kez bu kadar net anlattı Altaylı, savunma metni ve içtihatların yere atılmasını “öfke patlaması” olarak değil, “hukuka tepki” olarak nitelendirdi. “Adaleti yere ben fırlatmadım; adalet yere düşürüldüğü için ben de savunmamı yere fırlattım” diyerek, verilen cezanın kendisine göre “ağır bir hukuksuzluk” olduğunu ifade etti ve kararı doğru bulan kimse görmediğini söyledi. “Yargıya kırgınım, siyasete değilim” dedi Sözlerinin odağını yargıya yönelten Altaylı, siyasete ne kızgın ne de kırgın olduğunu, esas hayal kırıklığının yargı kararında olduğunu dile getirdi. “Bunu vicdanen doğru bularak imzaladılarsa hakkım helal olsun; vicdanlarına sığmayan bir imzayla attılarsa umarım bir gün sevdiklerine hasret kalmanın ne olduğunu anlarlar” sözleriyle sert bir kişisel mesaj verdi. “Karar önceden verilmişti, indirim de Yargıtay yolunu kapatmak içindi” iddiası Altaylı, hükmün daha duruşma bitmeden şekillendiğini savunarak “en ağır cezanın verildiğini” söyledi. Altıda birlik indirimin iyi niyetten değil, dosyanın Yargıtay’a gitmesini engelleme amacı taşıdığını öne sürdü. Kararın henüz yazılmadığını belirten Altaylı, cezaevinde ne kadar kalacağını bilmediğini de ekledi. “Kaçacakmışım… Hem ayıp hem komik” diyerek tutukluluk gerekçesine itiraz etti Tutukluluğun “kaçma şüphesi” gerekçesiyle sürdürülmesine özellikle tepki gösteren Altaylı, “Beni bu ülkeden sürgüne yollasalar bir yolunu bulur geri dönerim. Ne kaçması?” sözleriyle bu değerlendirmeyi incitici bulduğunu ifade etti. Sağlık durumunu ayrıntılarıyla anlattı Yayınında sağlık geçmişine de yer veren Altaylı, kalbinde dört stent bulunduğunu ve aort genişlemesi nedeniyle düzenli kontrole girdiğini aktardı. Beyin zarında iyi huylu bir tümörün takip edildiğini, Silivri’de MR ve kardiyak tetkiklerin yapıldığını ve şimdilik aort genişlemesinin ilerlemediğini söyledi. Cezaevi sağlık ekibi ve Silivri Devlet Hastanesi hekimlerine teşekkür etti. Cezaevinde yaşadığı talihsiz kazayı da paylaştı Açık havada tek başına top oynarken düştüğünü, bileğini burktuğunu, elini çatlattığını ve başını kale direğine çarptığını anlatan Altaylı, elinin alçıya alındığını ancak günlük ihtiyaçlarını karşılamayı zorlaştırdığı için birkaç gün sonra alçıyı çıkarttırdığını ve durumunun iyiye gittiğini belirtti. Sözlerinde son vurgu Altaylı, “Umut az ama mücadele sürecek” diyerek üst mahkemelere başvuracağını duyurdu; izleyicilerine de “adaleti savunma” çağrısını yineledi.

Silinen whatsapp konuşmaları mahkemede çıkar mı? Haber

Silinen whatsapp konuşmaları mahkemede çıkar mı?

Avukat Ataol Ertuğrul Gürlek, kamuoyunda merak konusu olan silinen whatsapp konuşmalarının mahkemede karşımıza çıkabileceğini açıkladı. Avukat Ataol Ertuğrul Gürlek, boşanma davalarının en önemli delillerinden olan whatsapp görüşmelerinin telefondan silinmesine karşılık mahkemede karşımıza çıkabileceğini söyledi. Dijital çağda, whatsapp ve benzeri mesajlaşma uygulamaları hayatımızın vazgeçilmez parçası haline geldiğini hatırlatan Gürlek, “Boşanma, alacak, ceza davalarında bu mesajlar çoğu zaman kritik deliller olabilmektedir. Peki, silinen whatsapp konuşmaları mahkemede ortaya çıkabilir mi? Evet, belirli koşullar altında ortaya çıkabilir. Türk hukuk sistemi, dijital delilleri geleneksel delillerle aynı değerde kabul etmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu, Medeni Kanun ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında, whatsapp mesajları ve diğer elektronik veriler geçerli delil olarak sunulabilmektedir. Bir whatsapp mesajının mahkemede delil olarak kabul edilebilmesi için şu kriterlerin karşılanması gerekmektedir. Mesajlar orijinal olmalı, değiştirilmemiş olmalıdır. Ekran görüntüsü tek başına yeterli olmayabilir çünkü bu tür görseller kolayca manipüle edilebilmektedir. Sunulan mesajlar, davayla doğrudan ilgili olmalıdır. Konu dışı yazışmalar delil olarak kabul edilmeyecektir. En kritik şart olan bu madde, mesajların hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması gerektiğini ifade etmektedir. İzinsiz olarak birinin cihazına girmek, şifre kırmak veya başkasının özel mesajlarını elde etmek hukuka aykırı sayılmaktadır ve bu şekilde elde edilen deliller mahkemece reddedilmektedir. Hatta bu davranışlar, Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesi gereğince "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçunu oluşturabilmektedir.” dedi. SİLİNEN WHATSAPP KONUŞMALARI GERİ GETİRİLEBİLİR Mİ? Silinen whatsapp mesajlarının geri getirilebildiğini ifade eden Avukat Ataol Ertuğrul Gürlek, “Ancak bu işlem teknik bilgi gerektirmektedir ve her durumda başarılı olmayabilmektedir. Whatsapp, varsayılan olarak kullanıcılara sohbetlerini yedekleme imkânı sunmaktadır. Bu yedeklemeler iki yoldan yapılabilmektedir. whatsapp ayarlarından etkinleştirilen yedekleme, belirli aralıklarla (günlük, haftalık veya aylık) Google Drive hesabına otomatik olarak kaydedilmektedir. Apple cihazlarda ise iCloud servisine benzer şekilde yedeklemeler yapılmaktadır. Bir mesaj silindiği tarihinden önce yedeklenmişse, silinmiş mesajlar bu yedeklerden geri yüklenebilmektedir. Pratikte, bir kişi whatsappı sil ve yeniden kur yaptığında, ‘eski sohbetleri geri yüklemek istiyor musunuz?’ sorusuna evet derse, silinmiş mesajlar yeniden görüntülenebilmektedir. Örneğin, boşanma davasında Ayşe, eşinin aldatmasını ispat etmek için eşe yöneltilen bazı mesajları silmiştir. Ancak üç ay önce yapılmış olan yedeklemeler sebebiyle, hukuki işlemler yapıldığında bu mesajlar Google Drive üzerinden geri yüklenebilmiş ve mahkemeye sunulabilmiştir.” ifadelerini kullandı. GÜRLEK’TEN “HAPİS CEZASI ALABİLİRSİNİZ” UYARISI Whatsapp mesajlarının mahkemede delil olarak kabul edilebilmesinin en kritik şartının, mesajların hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması olduğuna dikkat çeken Gürlek, şunları kaydetti; “Kişinin kendi telefonundan aldığı mesajlar (davaya taraf olduğu mesajlaşmaları), başka bir kişinin gönüllü olarak kendisine gösterdiği mesajlar, ortak kullanılan cihazlardan elde edilen mesajlar, mahkeme kararıyla bilirkişi tarafından incelenen telefondan elde edilen mesajlar, başkasının telefonuna izinsiz girmek suretiyle elde edilen mesajlar, şifre kırmak veya özel yazılım kullanarak elde edilen mesajlar, tehdit veya şantaj yoluyla elde edilen mesajlar, başkasının hesabına izinsiz girmek suretiyle elde edilen mesajlar, hukuka aykırı yollardan elde edilen deliller mahkemece reddedileceği gibi, bu davranışlar Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesi gereğince özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaktadır ve 1-3 yıl arası hapis cezasını gerektirmektedir.” uyarısında bulundu.

Adana’daki kolejde skandal: Tuvaletlere kamera yerleştirip görüntüleri satan öğretmen tutuklandı Haber

Adana’daki kolejde skandal: Tuvaletlere kamera yerleştirip görüntüleri satan öğretmen tutuklandı

Adana’daki özel bir kolejde patlak veren skandal, eğitim camiasında şok etkisi yarattı. Bilişim teknolojileri öğretmeninin, okulun kadın öğretmen ve öğrenci tuvaletlerine gizli kamera yerleştirerek elde ettiği görüntüleri uzun süredir internette sattığı tespit edildi. Şüpheli öğretmen tutuklanırken okul yönetiminin olaya dair yıllardır bilgisi olduğu öne sürüldü. Işık yansıması gerçeği ortaya çıkardı: Öğretmen tehdit edildi Soruşturma dosyasına göre olay, kadın öğretmenlerden birinin tuvalette tavandaki ışık yansımasını fark etmesiyle ortaya çıktı. Öğretmen gizli kamerayı bulduktan sonra durumu yönetime bildirdiğini, ardından tehdit edildiğini söyledi. Yaşadığı panik üzerine kendini bir odaya kilitleyip polisi arayan öğretmen, ifadesinde okul yönetiminin konuyu örtbas etmeye çalıştığını belirtti. Evde yapılan aramada çok sayıda görüntü ele geçirildi İhbarın ardından polis hem okulda hem de şüpheli öğretmenin evinde arama yaptı. Aramalarda: Çok sayıda gizli kamera, Dijital depolama cihazı, Öğretmenlere ve öğrencilere ait mahrem görüntüler ele geçirildi. İncelemede, kayıtların bir kısmının yurt dışındaki bir suç ağına gönderildiğine dair bulgulara ulaşıldı. “Yönetim her şeyi biliyordu” iddiası: Baskı ve tehditler Skandalı daha da büyüten iddia ise okul yönetimine ilişkin oldu. Öğretmenler ve çalışanlar, yönetimin: Olaydan yıllardır haberdar olduğunu, Gereken adımları atmadığını, Konuyu gizlemek için çalışanlara baskı uyguladığını, Olayı konuşan öğretmenlerin tehdit edildiğini ileri sürdü. Veliler, okulun uzun süredir güvenlik ve etik problemlerle gündemde olduğunu belirterek Milli Eğitim Bakanlığı’na müdahale çağrısı yaptı. Soruşturma genişliyor: MEB ve savcılık devrede Tutuklu öğretmenin dijital materyalleri üzerinde incelemeler sürerken, görüntülerin uluslararası bir ağ üzerinden satıldığı ihtimali nedeniyle soruşturmanın kapsamı genişletildi. Milli Eğitim Bakanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığı, okul yönetiminin ihmal ve örtbas iddiaları hakkında ayrı bir soruşturma başlattı. Eğitim sendikaları, yaşananları “mahremiyete yönelik en ağır ihlallerden biri” olarak nitelendirerek ülkedeki tüm okullarda benzer risklere karşı kapsamlı denetim istedi.

Rojin davasında baba Nizamettin Kabaiş: Yabancı numaralardan tehdit alıyorum Haber

Rojin davasında baba Nizamettin Kabaiş: Yabancı numaralardan tehdit alıyorum

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği 1. sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş (21), 27 Eylül akşamı Van Gölü kıyısında kaybolmuş, 15 Ekim’de kaybolduğu yerden 24 km uzaklıktaki Mollakasım Köyü sahilinde cansız bedenine ulaşılmıştı. ANKA’ya konuşan baba Nizamettin Kabaiş, kızının dosyasında iki erkek DNA’sı ve Rojin’in atletinde başka bir kadına ait kan izi bulunduğunu söyleyerek soruşturmanın hızlandırılmasını istedi. Baba: “Yabancı numaralardan dört kez tehdit aldım.” Kabaiş, son adli rapor bulgularının basına yansımasının ardından 3–4 farklı yabancı numaradan mesaj geldiğini, “Rojin’in ölümünde parmağımız var; geri çekilmezsen ölümünüz yakındır” içerikli tehditler aldığını aktardı. “Mücadelemi sürdüreceğim” diyen baba, tehditlerin kendisini yıldırmayacağını söyledi. “Atletindeki kan başka bir kadına ait; kim olduğu tespit edilmeli.” Kabaiş, kızının atletinde bir kadına ait kan izi saptandığını belirterek, bu kişinin rolünün aydınlatılmasının kritik olduğunu, üniversite ve yurt yönetimlerinin ihmali bulunduğunu savundu ve her iki kurum hakkında şikâyetçi olduklarını bildirdi. “İntihar ısrarı bizi yaraladı; somut delil yoktu.” Rojin’in kaybolduğu dönem bazı yetkililerin “intihar” vurgusuna tepki gösteren aile, 19 kez Van’a gidip geldiklerini, telefonundaki son 3 günde 16 görüşme bilgisinin paylaşıldığını ancak oda arkadaşıyla görüştürülmediklerini söyledi. Yetkililere çağrı: “Dosyayı hızla aydınlatın.” Kabaiş, Cumhurbaşkanı, İçişleri ve Adalet Bakanlığına seslenerek, iki erkek DNA’sının sahiplerinin tespiti ve kadın kan izinin kaynağının bulunması için bölge taraması ve karşılaştırmalı DNA çalışması talep etti. Tanık olabilecek yurttaşlara da “Gören, duyan, bilen varsa bildirsin” çağrısı yaptı. Ne olmuştu? Rojin Kabaiş, üniversitede derslere başladıktan üç gün sonra kaybolmuş, 18 gün süren aramaların ardından cansız bedenine ulaşılmıştı. Aile, otopsi ve delil toplama süreçlerinde gecikme iddiasında bulunuyor; yurt ve üniversite için “ölüme sebebiyet veren ihmal” suçlamasıyla hukuki girişimlerini sürdürüyor.

Üsküdar’da dehşet: Uyuyan eşinin üzerine kaynar yağ döktü Haber

Üsküdar’da dehşet: Uyuyan eşinin üzerine kaynar yağ döktü

25 yıllık evlilik kronik şiddet iddialarıyla sürüyordu İstanbul’un Üsküdar ilçesi Ünalan Mahallesi’nde yaşayan Zeynep G. ile eşi Sinan G.’nin evliliğinde, komşular ve aile bireylerine göre uzun yıllardır şiddet ve geçimsizlik vardı. 44 yaşındaki Zeynep G.’nin, iki çocuklarını geçindirebilmek için evde el işi yaptığı; 53 yaşındaki Sinan G.’nin ise düzensiz işlerde çalıştığı öğrenildi. Olay gecesi iddiaya göre alkollü gelen koca uyudu, kadın mutfakta plan yaptı 15 Ekim akşamı eşinin eve alkollü geldiğini ve kendisine hakaret ettiğini söyleyen Zeynep G., ifadesine göre sinirle mutfağa giderek yaklaşık 3 litre ayçiçeği yağını tencerede ısıttı. Yağ kaynama noktasına geldikten sonra, yatakta uyuyan eşinin üzerine döktü. Ağır yaralanan adam hastaneye kaldırıldı, 13 gün sonra hayatını kaybetti Çığlıklarla uyanan Sinan G. için komşuların ihbarıyla olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Vücudunun büyük bölümü yanan G., hastanede yoğun bakıma alındı. Tüm müdahalelere rağmen 28 Ekim’de yaşamını yitirdi. Şüpheli kadın komşuya sığındı, gözaltına alınarak tutuklandı Olay sonrası komşusunun evine kaçan Zeynep G., polis tarafından gözaltına alındı. İlk etapta “kasten ağır yaralama” suçundan işlem yapıldı; eşinin ölümünün ardından suçlama “kasten öldürme”ye dönüştü. Savcılık sorgusunun ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kadının ifadesi: “25 yıldır şiddet gördüm, tehdit ediliyordum” Zeynep G. ifadesinde, “Bir gün bile gün yüzü görmedim. Ayrılmak istedim, tehdit etti. Defalarca darp etti, kaburgalarım kırıldı. Olay günü yine hakaret etti. O uyurken yağı ısıtıp üzerine döktüm.” dedi. Soruşturma devam ediyor.

Erzurum’da sokak ortasında kadın cinayeti Haber

Erzurum’da sokak ortasında kadın cinayeti

Erzurum’un Yakutiye ilçesinde sabah saatlerinde yaşanan olayda, Salih Aybas (34), peşinden koştuğu Nermin Tirit’i (30) sitenin bahçesinde tabancayla öldürdükten sonra aynı silahla intihar etti. İkili olay yerinde hayatını kaybetti. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde Tirit’in kaçmaya çalıştığı, Aybas’ın ise silahla arkasından koştuğu görülüyor. Fail, daha önce kadına yönelik şiddet suçundan tutuklanmış, 22 Ekim’de tahliye edilmişti. Edinilen bilgilere göre Aybas, 2023 yılında Nermin Tirit’e karşı “kadına yönelik şiddet”, “kasten öldürmeye teşebbüs” ve “tehdit” suçlarından tutuklanmış, yaklaşık iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra 22 Ekim 2025’te serbest bırakılmıştı. Cinayetin, tahliyeden sadece 12 gün sonra işlendiği belirtildi. Olay sitenin bahçesinde gerçekleşti: Polis ve sağlık ekipleri geldiğinde her iki kişi de yaşamını yitirmişti. Ömer Nasuhi Bilmen Mahallesi’nde bulunan sitede sabah 07.00 sıralarında gerçekleşen saldırı sonrası bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Tirit ve Aybas’ın cansız bedenleri olay yerinde yapılan incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Erzurum Emniyet Müdürü Onur Karaburun olay yerine gelerek inceleme yaptı. Nermin Tirit üniversitede temizlik personeli olarak çalışıyordu; arkadaşları “defalarca şikâyetçi oldu” dedi. Erzurum Teknik Üniversitesi’nde çalışan Tirit’in çevresindekilere, Aybas’ın tahliyesi sonrası yeniden tehditler aldığını söylediği öne sürüldü. Yakınları, Tirit’in önceki şiddet olayları nedeniyle koruma başvurusunda bulunduğunu hatırlattı. Bir kadın daha, bilinen fail tarafından öldürüldü: Şiddet, tahliye, takip, cinayet… Olay, Türkiye toplumunda kadın cinayetleri ve koruma mekanizmalarının yetersizliği üzerine yeniden tartışma başlattı. Şüphelinin daha önce aynı kadına saldırdığı için tutuklanmış olması, buna rağmen tahliye sonrası hiçbir denetim uygulanmaması tepkilere yol açtı.

Savcı Yavuz Engin’i tehdit davasında sanıklar ilk kez hakim karşısında Haber

Savcı Yavuz Engin’i tehdit davasında sanıklar ilk kez hakim karşısında

‘Yenidoğan Çetesi’ soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i tehdit eden Mustafa Kemal Zengin ve aralarında eski avukatların da bulunduğu 13 sanık, bugün Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıklar, “örgüt kurmak”, “kamu görevlisini öldürmeye teşebbüs” ve “yargıyı etkilemeye teşebbüs” suçlamalarından yargılanıyor. Duruşmada gergin anlar Saat 11.00’de başlayan duruşmaya, tutuklu sanıklar, bazı tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ve Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin katıldı. Tutuklu sanıklardan avukat Aylin Arslantatar, salona alındığı sırada yüksek sesle “Adalet tecelli edecek! Yavuz beni tutuklattın, bu ülkede bir savcı avukata kumpas kurdu” sözleriyle tepki gösterdi. Mahkeme başkanı sanığı uyararak duruşma düzeninin korunması konusunda ihtarda bulundu. İddianamede ağır suçlamalar yer alıyor 24 Haziran 2025’te kabul edilen iddianameye göre, örgüt kurucusu olduğu belirtilen Mustafa Kemal Zengin ve yöneticiler Aylin Aslantatar ile Gökhan Güler, savcı Yavuz Engin’e yönelik olarak “Kamu görevlisini yerine getirdiği görev nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs”e azmettirme, “Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma”, “Yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs”, “Tehdit ve kişisel verileri hukuka aykırı elde etme” gibi çok sayıda suçtan yargılanıyor. Savcılık, bu üç sanık için 48 yıldan 100 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep etti. Diğer 10 sanık için ise değişen oranlarda hapis cezaları istendi. Soruşturmanın geçmişi Soruşturma, İstanbul’un Yenidoğan ilçesindeki organize suç yapılanmasına ilişkin yürütülen operasyonlarla başladı. Savcı Yavuz Engin’in, çete bağlantılarını ortaya çıkarması sonrası, örgüt üyelerinin tehdit mesajları gönderdiği ve takibe alındığı iddia edildi. Sanıklar, yargı sürecini etkilemeye çalışmakla ve kamu görevlilerine yönelik planlı tehdit girişimleriyle suçlanıyor. Mahkeme süreci devam ediyor Duruşmada sanık savunmaları alınmaya başlanırken, mahkeme heyeti tanıkların dinlenmesi ve delil incelemesinin sürdürülmesi yönünde karar aldı. Bir sonraki duruşma tarihi, Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önümüzdeki haftalarda açıklanacak.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.