SON DAKİKA

#Tkp

HABER DEĞER - Tkp haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tkp haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TKP'den ÇAĞRI : Gelin NATO üyeliğini tartışalım Haber

TKP'den ÇAĞRI : Gelin NATO üyeliğini tartışalım

NATO gündelik yaşamda hissedilmiyor ama etkisi büyük TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımda, NATO’nun Türkiye’de yeterince tartışılmadığını belirterek, “NATO konusunun toplumun gündemine girmesi için yürütülen çabaların etkisi sınırlı kalıyor. NATO Türkiye’de gündelik hayatta, siyasette kendisini çok hissettirmiyor. Onca yoksulluk ve adaletsizliğin ortasında NATO’yla ilgilenilmemesi doğal. Ancak bu doğallığı kabul edemeyiz.” ifadelerini kullandı. Okuyan, yoksulluk ve adaletsizlikle NATO üyeliği arasındaki bağı vurgulayarak, “NATO’nun ülkemizin ve halkımızın güvenliğini tehdit eden bir örgüt olduğu gerçeğini anlatmak zorundayız.” dedi. CHP’li vekilin NATO raporu yararlı oldu Okuyan, son günlerde bir CHP’li milletvekilinin NATO’ya sunduğu raporun gündem olmasını “yararlı” bulduğunu belirtti. Paylaşımında, “NATO ve NATO üyeliği kanıksanmamalıdır.” diyen Okuyan, bu konunun siyasi partiler tarafından daha cesur biçimde tartışılması gerektiğini ifade etti. Bütün partilere NATO’yu tartışma çağrısı yaptık Okuyan, TKP olarak aylar önce tüm partilere mektup yolladıklarını ve “gelin NATO üyeliğini tartışalım” çağrısı yaptıklarını ancak hiçbir partiden yanıt alamadıklarını da hatırlattı. Okuyan paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye NATO’ya üye olmalıdır çünkü geçmişte komünizm tehdidine, bugün de Rusya, Çin, İran gibi ülkelerden kaynaklı tehlikelere karşı NATO Türkiye için vazgeçilmez bir koruma kalkanıdır’ diyenlerle tartışmak istiyoruz. ‘Türkiye NATO’dan çıkarsa Yunanistan örgütü arkasına alarak Türkiye’yi sıkıştırır’ diyenlerle tartışmak istiyoruz. ‘NATO çok tehlikelidir, Türkiye NATO’dan çıkarsa NATO Türkiye’ye saldırır’ diye düşünen NATO karşıtlarıyla dostça tartışmak istiyoruz.” “Türkiye NATO’dan çıkmalı” Kemal Okuyan paylaşımını şu ifadelerle sonlandırdı: “Özetle NATO mutlaka tartışılmalı, sorgulanmalıdır. NATO’dan çıkılmalıdır. Türkiye’nin NATO’dan çıkışı aynı zamanda halkın ayağa kalkışı anlamına gelecek ve Türkiye NATO’ya ihtiyaç duyan bu köhne düzeni sırtından atacaktır.”

HD Strateji Büyük İstanbul Anketini Açıkladı: Siyasi Deprem İşareti – AKP ve CHP Güç Kaybediyor, Milliyetçi Blok Yükseliyor! Haber

HD Strateji Büyük İstanbul Anketini Açıkladı: Siyasi Deprem İşareti – AKP ve CHP Güç Kaybediyor, Milliyetçi Blok Yükseliyor!

İstanbul, 12 Eylül 2025 – Türkiye’nin kalbi İstanbul’da. Siyasi cepheler yeniden şekilleniyor. HD Strateji'nin, İstanbul’da telefon görüşme yöntemiyle "yaş", "cinsiyet", "eğitim", "gelir seviyesi" kotaları uygulayarak 2.828 yurttaş üzerinde yaptığı anket, 2023 genel seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında şok edici tabloyu ortaya koyuyor: AKP’de gerileme, CHP’de erozyon, milliyetçi ve alternatif partilerde büyük sıçrama. Ekonomik kriz, göç baskısı ve yerel yönetim tartışmaları, seçmeni “ana akım”dan uzaklaştırıyor. Megaşehirde yükselen ses açık: “Kafamız karışık” AKP’de Ciddi Oy Kaybı: -7 Puan 2023’te %35,7 oy alan AKP, ankette %28,5’e gerileyerek 7 puanlık şaşırtıcı bir kayıp yaşadı. Bu erime, muhafazakar tabanın ekonomik kriz, deprem sonrası yönetim zaafları ve göç politikaları nedeniyle parçalandığını gösteriyor. Oyların önemli kısmı MHP (+2,9 puan) ve Zafer Partisi’ne (+2,1 puan) yönelmiş durumda. Saadet (+3,0) ve Anahtar Partisi (+2,4) gibi yeni İslamcı aktörler de AKP’nin kayıplarından besleniyor. Uzmanlara göre, bu trend devam ederse AKP, 2028’de İstanbul’u kaybetme riskiyle karşı karşıya. CHP’de Sessiz Çöküş: -3 Puan CHP, %28,5’ten %25,5’e gerileyerek 3 puan kaybetti. İmamoğlu ve ekibinin yolsuzluk operasyonlarına adlarının karışmasının etkisi ve Özgür Özel’in kavgacı diline ekonomik vaatlerdeki ikna sorunları ve merkezci politikaların yetersizliği de eklenince CHP seçmeni başka adreslere yönelmiş gözüküyor. Oylar özellikle İYİ Parti (+1,3 puan) ve DEM Parti’ye (+1,3 puan) kaymış durumda. Bu kayma, sol-seküler tabanın bölündüğüne işaret ediyor. Milliyetçi Blok: 3 Parti, +6,3 Puan İYİ Parti %9,5’e, MHP %9’a ve Zafer Partisi %5’e yükselerek toplamda %23,5’e ulaştı. Göçmen karşıtlığı, güvenlik kaygıları ve ulusal kimlik söylemleri milliyetçi bloğun yükselişini tetikliyor. Özellikle ‘Terörsüz Türkiye’ açılımı ile dile getirilen ‘Türkiyelilik’ kavramı ve Anayasa’nın ilk dört maddesinde değişikliğin gündeme getirilmesi seçmeni milliyetçi partilere yöneltiyor.MHP adeta yıkılmaz bir kale gibi mevcut seçmenini koruyor ve oy artırıyor.Zafer Partisi artık Türkiye siyasetinin önemli bir aktörü olmuş gözüküyor.İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu'nun partiyi toparladığı artık hissediliyor. Milliyetçi partilerin İstanbul’un seküler şehirli seçmeni üzerinde artan ağırlığı, 2028 seçimlerinde ittifakların ana aktörleri olacaklarını gösteriyor. Küçük Partilerde Patlama: %10’dan %15+’a Saadet: %0’dan %3’e sıçrayarak Yeniden Refah’ın eriyen oylarını kendine çekiyor. Anahtar: %2,4 ile sahneye çıktı, muhafazakar seçmen için yeni adres oluyor. DEVA: %1,4’le liberal tabanı domine ediyor. TKP: %0,1’den %1,4’e yükseldi; sol içindeki radikal kaymayı gösteriyor. TİP: %4,1’den %2,4’e gerileyerek daralma yaşıyor. Bu tablo, seçmenin 1990’lardaki gibi tekrar niş ideolojilere ve yeni partilere yöneldiğini kanıtlıyor. Küçük partilerin toplam oy oranı %15’i aşarak ittifak senaryolarında kritik rol oynayabilecek noktaya gelmiş gözüküyor. Partiler arasındaki oy geçişleri nasıl? AKP’den: Oylar MHP, Zafer, Saadet ve Anahtar’a akıyor. CHP’den: Oylar DEM ve İYİ Parti’ye kayıyor. TİP’ten: Oylar TKP’ye yöneliyor. Yeniden Refah’tan: Oylar Saadet’e geçiyor. İstanbul’un Mesajı: “Artık Ceketinizi Asamayacaksınız” Anket, İstanbul seçmeninin AKP’ye “ekonomide ve göçte ciddi adımlar atmalısın”, CHP’ye ise “özüne dön” mesajı verdiğini ortaya koyuyor. Milliyetçi bloktaki büyüme, güvenlik kaygılarıyla birlikte, ‘bölünme travmasının’ da yeniden açığa çıktığını gösteriyor. Küçük partilerin patlaması ise ideolojik çeşitlilikteki arayışın bir sonucu gibi gözüküyor. HD Strateji’nin verileri, İstanbul’daki seçmen kaymasının sadece kente özgü olmadığını, Türkiye genelinde de siyasi deprem işaretleri verdiğini gösteriyor. İstanbul düşerse, Türkiye düşer diyenler haksız sayılmaz.

HD Strateji’nin anketine göre Ankara’da siyasi rüzgar sert esiyor Haber

HD Strateji’nin anketine göre Ankara’da siyasi rüzgar sert esiyor

Hem AKP’de hem CHP’de ciddi kayıp gözleniyor Anket, AKP’nin Ankara’daki oy oranının 2023 seçimlerindeki %32,04’ten %27’ye gerilediğini ortaya koyuyor. Yaklaşık 5 puanlık bu düşüş, parti için en büyük kayıp olarak öne çıkıyor. CHP de benzer şekilde %30,83’ten %27’ye düşerek 3,8 puan kayıp yaşamış durumda. Böylece iki büyük partinin toplam oy oranı %62,8’den %54’e inmiş oldu. Siyaset yorumcuları bu tabloyu, “Seçmenin sadakatten çok sonuç odaklı oy vermeye başlaması” olarak nitelendiriyor. Ekonomideki istikrarsızlık ve işsizlik, AKP’nin muhafazakâr tabanını aşındırırken; CHP’de merkezci söylemlere yönelik hoşnutsuzluk, sol-seküler seçmenin alternatif arayışını tetikliyor. Milliyetçi partiler güç kazanıyor Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), %10,2’den %11,8’e yükselerek 1,6 puanlık artış kaydetti. AKP’den kopan milliyetçi seçmenlerin adresi büyük ölçüde MHP oldu. Zafer Partisi ise %3,43’ten %5’e çıkarak 1,57 puanlık sıçrama ile en hızlı yükselen parti konumuna geldi. Göç karşıtı söylemleriyle öne çıkan parti, özellikle genç, seküler solcu ve şehirli milliyetçilerden destek topluyor. İYİ Parti de %13,13’ten %13,5’e yükselerek küçük ama istikrarlı bir artış kaydetti. Böylece milliyetçi blok (MHP, Zafer, İYİ Parti) toplamda %26,7’den %30,3’e çıkarak Ankara siyasetinde belirgin bir ağırlık kazandı. Küçük partilerde olağandışı hareketlilik Anketin en dikkat çekici sonuçlarından biri, küçük partilerdeki yükseliş oldu. Saadet Partisi ve Anahtar Parti, bu ankette %2’şer oranla listeye girdi. Bu çıkış, muhafazakar-İslamcı tabanda yeni bir adres arayışını gösteriyor. Yeniden Refah Partisi ise %2,71’den %1,5’e gerileyerek oy kaybetti; kaybın büyük bölümü Saadet Partisi’ne yöneldi. DEVA Partisi %1,5 ile güçlü bir giriş yaparken, Gelecek Partisi %0,5’te kaldı. Bu fark, DEVA’nın liberal-muhafazakar seçmen nezdinde Gelecek’ten üç kat daha cazip görüldüğünü ortaya koyuyor. Sol blokta dalgalar Sol cenahta tablo karışık. Türkiye İşçi Partisi (TİP) %1,86’dan %1,5’e gerilerken, Türkiye Komünist Partisi (TKP) %0,15’ten %1’e yükseldi. Bu durum, radikal sol oyların TİP’ten TKP’ye kaydığına işaret ediyor. DEM Parti ise %2,94’ten %3’e çıkarak küçük bir artış gösterdi. BBP %1,5 seviyesine yükselirken, HÜDA-PAR %0,2’de sınırlı kaldı. Oy akışlarının perde arkası AKP’den kopan oylar: MHP ve Saadet’e yöneldi. CHP’de erime: CHP seçmeninin İYİ Parti, Zafer, TKP ve kısmen DEM Parti’ye kayışı gözlemlendi. İslamcı alanda: Yeniden Refah’tan kopan seçmen Saadet Partisi’ne geçti. Anahtar Parti’nin hem islamcı kesimden hem de milliyetçi kesimden oy aldığı gözlemlendi. Radikal sol: TİP’ten TKP’ye oy kayışı dikkat çekti. Seçmenin Mesajı: “Arayış İçindeyiz” HD Strateji’nin anketi, Ankara’daki siyasi dengelerin köklü bir değişime evrilebileceğini gösteriyor. AKP ve CHP’nin oy kaybı, seçmenin ana akım partilere duyduğu güvenin zayıfladığını işaret ederken; milliyetçi ve küçük partilerin yükselişi yeni ittifak senaryolarını gündeme taşıyor. Siyasi analistlere göre, bu tablo partilere güçlü bir uyarı niteliği taşıyor: “Seçmen, ekonomik ve toplumsal sorunlara çözüm üreten partilere yöneliyor. Sadakat değil, performans belirleyici oluyor.” Zafer Partisi, Saadet Partisi ve Anahtar Parti’nin 2028 seçimlerinde belirleyici rol üstleneceğini görüşü de ağırlık kazanmaya başladı. Uzmanlar, bu eğilimin 2028 seçimleri öncesinde özellikle Ankara’da yeni koalisyonların kapısını aralayabileceğini belirtiyor. Başkentteki bu tablo, yalnızca yerel değil, Türkiye’nin genel siyasi geleceği için de belirleyici olabilir.

"Çatışma kötüdür ama emperyalist barış daha kötüdür" Haber

"Çatışma kötüdür ama emperyalist barış daha kötüdür"

Türkiye-İsrail ilişkilerinde “iki yüzlü” tablo Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, X hesabından paylaştığı uzun değerlendirmede, Bahçeli’nin konuşmasının “yeni çözüm sürecinin başlangıcı” olarak kabul edildiğini hatırlatarak, bu konuşmada Türkiye’nin tehdit altında olduğu, İsrail’in işaret edildiği ve “iç cephenin sağlamlaştırılması” çağrısı yapıldığını aktardı. Okuyan, Türkiye ile İsrail’in hem sert bir rekabet hem de işbirliği içinde olduğunu belirterek, “Bunun nesi fena?” diye sorulabileceğini, ancak emperyalist barışın daha büyük haksızlıklar ve çatışmalar doğurduğunu ifade etti. Enerji, su ve pazar kavgası Paylaşımında bölgedeki çatışmaların ve ittifakların temelinde enerji, su ve hammadde kaynaklarının kontrolü, ticaret yolları, yeni yatırım ve pazar arayışı ile ucuz işgücü rekabetinin bulunduğunu vurgulayan Okuyan, Türkiye’deki iktidarların “emperyalist planları, o planlara dahil olarak bozma” alışkanlığından vazgeçmediğini söyledi. Bu davranış biçiminin, İkinci Dünya Savaşı sonrası yerleşen “son tahlilde Amerikancıyız” yaklaşımının bir sonucu olduğunu belirten Okuyan, bunun İsrail ile uyum anlamına geldiğinin altını çizdi. “ABD ve İsrail ile iyi geçinme” politikası Okuyan, geçtiğimiz günlerde Milli İstihbarat Akademisi’nin yayımladığı bir raporda İsrail-İran çatışmasının analiz edildiğini ve satır aralarında İsrail’in güçlü, İran’ın ise “suçlu” olarak resmedildiğini söyledi. Raporda ayrıca “Bu konjonktürde yalnız kalmamak için birileriyle iyi geçinmek gerekir” değerlendirmesinin yer aldığını, bu “birilerinin” ABD, İsrail ve müttefikleri olduğunu kaydetti. “Ahlak mı kaldı, kalmadıysa güvenlik açısından bakalım” diyen Okuyan, son yıllarda Türkiye’nin ABD ile hızla yakınlaştığını, İsrail ile yumuşama adımlarının da bu sürecin parçası olduğunu ifade etti. Gazze saldırıları ve “yarım kalan” yumuşama Kemal Okuyan, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Türkiye’ye gelmesine günler kala 7 Ekim saldırılarının yaşandığını ve Gazze’deki saldırıların soykırıma dönüştüğünü söyledi. Bu süreçte, İsrail ile tam yumuşamanın imkânsız hale geldiğini belirtti. Ancak ticaretin tamamen kesilmediğini, Lübnan ve Suriye’ye yönelik İsrail saldırılarına tepki verilmediğini, İran ile çekişmenin sürdüğünü ve Hamas’ın radikal kanadının etkisizleştirilmesi için çaba harcandığını aktardı. Suriye, Azerbaycan ve İsrail üçgeni Okuyan, Azerbaycan’ın İsrail ile gelişen ilişkilerine sessiz kalındığını, Suriye’de ise ABD-İngiltere-İsrail operasyonuna dahil olunduğunu söyledi. Daha cihatçılar Şam’ı ele geçirmeden “Şara” planının yapıldığını ve bu plana açık çek verildiğini belirten Okuyan, “Şimdi İsrail’in Suriye’de en az on üssü var” sözleriyle tabloyu özetledi. “Sermaye vahası” ve yeni savaş tehlikesi ABD’nin bölgeyi İsrail merkezli bir sermaye vahasına çevirmek istediğini söyleyen Okuyan, bunun kısa süreliğine bir “sermaye barışı” anlamına gelebileceğini ancak bu barışın yoksullar için kölelik, yağma ve talan üzerine kurulu bir ekonomik düzen getireceğini belirtti. “Ama buradan yeni savaşlar çıkar, mutlaka çıkar” diyen Okuyan, emperyalist barışın göründüğü kadar masum olmadığını yineledi. Okuyan’ın sözleri, “barış” diye sunulan tabloların ardında dönen büyük hesaplara dikkat çekiyor. Mesaj net: Bölgedeki her sıcak tokalaşma, yarın patlayacak bir kriz için zemin hazırlıyor olabilir. Enerji, su ve pazar kavgası bitmeden, ne çatışma biter ne de “barış” uzun sürer. Görünen o ki, Ortadoğu’da satranç tahtası sürekli değişse de, oyunun kuralları hep aynı kalıyor. Okuyan'ın X hesabından paylaştığı yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

TKP’den tartışmalı çıkış: Kürt sorunu yok! Haber

TKP’den tartışmalı çıkış: Kürt sorunu yok!

“Her şeyin üzerinde ve diğer sorunlardan ayrı bir Kürt sorunu yoktur” Türkiye Komünist Partisi (TKP), 5 Ağustos 2025’te kamuoyuyla paylaştığı bildiride, Türkiye’deki Kürt sorununa dair dikkat çeken bir değerlendirmede bulundu. Parti, Kürt meselesini bağımsız bir sorun olarak görmediklerini belirterek, "Her şeyin üzerinde ve diğer sorunlardan ayrı bir Kürt sorunu yoktur" ifadesine yer verdi. TKP, sorunun özünde kapitalist sömürü düzeni, emperyalist politikalar ve laik cumhuriyet karşıtlığıyla bağlantılı olduğunu savundu. “Çözüm süreci, ABD ve İsrail planlarına uygundu” Parti, geçmiş yıllarda yürütülen çözüm süreci politikalarını da eleştirerek, bu girişimlerin halkın çıkarına değil, “ABD ve İsrail’in bölgesel çıkarları doğrultusunda” geliştirildiğini iddia etti. Açıklamada, Kürt halkının yaşadığı eşitsizlik ve adaletsizliklerin, Türkiye’deki genel sınıfsal sorunlardan ayrı ele alınamayacağı vurgulandı. “Sorun sınıf mücadelesi içinde çözülür” Bildiride, etnik kimlik temelli siyasetlere karşı net bir tavır alınarak, çözümün “sınıf mücadelesi” içinde aranması gerektiği belirtildi. TKP ayrıca, laik cumhuriyetin savunulması gerektiğini vurgulayarak, seküler kesimlere sessiz kalmamaları çağrısında bulundu. Sosyal medyada yankı buldu TKP'nin açıklaması sosyal medyada kısa sürede gündem oldu. Parti destekçileri, bildiriyi sınıf temelli politik bir analiz olarak değerlendirip desteklerken; bazı kesimler ise TKP’yi “etnik ayrımcılığı görmezden gelmek” ve “Kürtlerin yaşadığı özgün mağduriyetleri küçümsemekle” eleştirdi. TKP ise benzer görüşleri uzun süredir savunuyor. Parti, Türkiye'deki temel meselelerin "uluslarüstü çıkarlar ve sermaye düzeni" etrafında şekillendiğini öne sürerek, çözümün toplumsal dönüşümde yattığını vurgulamaya devam ediyor.

TKP : Tehlike giderek büyüyor Haber

TKP : Tehlike giderek büyüyor

Türkiye Komünist Partisi (TKP), resmi X hesabından yaptığı açıklamayla gündemdeki komisyon tartışmalarına ilişkin görüşlerini kamuoyuyla paylaştı. Merkez Komite tarafından yapılan açıklamada, “Türkiye’nin Meseleleri Komisyona Havale Edilemez – Tehlike Giderek Büyüyor” başlığıyla dikkat çekici değerlendirmelere yer verildi. TKP, iktidarın “Terörsüz Türkiye” söylemiyle yürüttüğü ve kamuoyunda “yeni çözüm süreci” olarak adlandırılan sürecin, hem içeride hem de dış politikada büyük bir plansızlık ve kafa karışıklığıyla ilerlediğini savundu. Açıklamada, özellikle Suriye politikasındaki tutarsızlıklar, Şara’ya verilen destek ve uluslararası aktörlerle yapılan işbirlikleri “ülke için ciddi bir tehdit” olarak değerlendirildi. "Şara’ya kefil olanlar İsrail’e mazeret sunuyor" TKP, hükümetin Suriye’deki aktörlerden Şara’ya destek vererek hem kendi söylemleriyle çeliştiğini hem de İsrail’in bölgedeki mevcudiyetine gerekçe sunduğunu belirtti. Açıklamada şu ifadeler dikkat çekti: “Şara, İsrail, ABD ve İngiltere’nin adamıdır. İktidar ona kefil olarak aslında 'bizim adamımız' demektedir. Bu bir çılgınlıktır.” "Gazze unutuldu, NATO'ya sadakat sorgulanamıyor" Açıklamada, iktidarın İsrail’le gerilim yaşarken yok olma eşiğindeki Gazze'yi gündemden düşürdüğü ve dış politikada izlenen çizginin “yamalı bohça”ya dönüştüğü vurgulandı. TKP ayrıca NATO üyeliği konusunda siyasi partilerin suskun kaldığını belirterek, halkın karşısında açık ve net olunması çağrısında bulundu. "Komisyon tuzağına düşülmemeli" Parti, Meclis’te kurulması planlanan komisyonları “tuzak” olarak nitelendirdi. Açıklamada, çözüm süreci ve yeni anayasa tartışmalarının halktan gizli yürütüldüğü ifade edilerek, şu uyarıda bulunuldu: “Bu bir tuzaktır. Taraflar açık bir şekilde önerilerini dile getirmedikçe hiçbir tartışma gerçek değildir.” "Düzen siyaseti korkak ve tutarsız" TKP, mevcut iktidarın olduğu kadar muhalefetin de ilkesiz ve çekingen bir siyaset izlediğini belirterek, bu nedenle tüm sorunların “komisyona havale edildiğini” savundu. Açıklamanın sonunda halka çağrı yapıldı: “Halkımızı, ülkemizi felakete sürükleyen bu komisyon siyasetine karşı tavır almaya çağırıyoruz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.