SON DAKİKA

#Yargı

HABER DEĞER - Yargı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yargı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

AB'nin Türkiye raporuna Ankara'dan Yanıt: Önyargılı, mesnetsiz, reddediyoruz! Haber

AB'nin Türkiye raporuna Ankara'dan Yanıt: Önyargılı, mesnetsiz, reddediyoruz!

Ankara: AB, olumlu gündem arayışını baltalıyor Avrupa Birliği Komisyonu’nun 4 Kasım’da yayımladığı yıllık Türkiye raporu, Ankara’nın sert tepkisini çekti. Dışişleri Bakanlığı, raporda yer alan yargı, temel haklar ve iç siyasi işleyişe dair değerlendirmeleri “taraflı, önyargılı ve mesnetsiz” olarak nitelendirdi. Bakanlık, kullanılan dili de Türkiye-AB ilişkilerini geliştirme çabalarıyla bağdaşmayan “olumsuz ve işbirliğine zarar veren” bir tutum olarak tanımladı. AB: Türkiye’de demokratik gerileme sürüyor, yargı bağımsız değil AB Komisyonu raporu, Türkiye’de insan hakları ve demokrasi standartlarının “önceki yıllara göre daha da kötüleştiğini” belirtiyor. Belgede, güçler ayrılığının zayıfladığı, yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin arttığı, muhalefet temsilcilerinin tutuklanmasının “Türkiye’nin demokratik geleneğine dair ciddi soru işaretleri yarattığı” vurgulanıyor. Raporda ayrıca, büyükşehir belediyelerinde muhalefet temsilcilerine açılan davalar ile iktidar yanlısı isimlere yönelik soruşturma eksikliği arasında “seçici uygulama” bulunduğu ifade ediliyor. AİHM kararları, Demirtaş ve Kavala vurgusu raporda öne çıktı AB, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının uygulanmamasını temel sorunlardan biri olarak gösterdi. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararlarının yerine getirilmemesi özellikle eleştirildi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye hakkında “yoğun denetim” altında tuttuğu 205 dosya bulunduğuna dikkat çekildi. Dışişleri: “AB raporu, stratejik ortaklık perspektifine aykırı” Ankara, raporun hem içerik hem ton olarak kabul edilemez olduğunu belirterek Türkiye’nin AB üyelik hedefinin sürdüğünü, ancak “tek taraflı değerlendirmelerin sürece katkı sunamayacağını” vurguladı. Açıklamada, Türkiye ile AB arasında “olumlu gündem inşa etme iradesi varken böylesi metinlerin süreci geriye götürdüğü” ifadesi yer aldı. AB, Kürt yurttaşlara ilişkin çözüm süreci vurgusu yaptı Raporda, Türkiye’nin güvenlik gerekçeli uygulamalarında hukukun üstünlüğü ve temel haklara riayet etmesi gerektiği belirtildi. AB, geçmişte başlatılan çözüm sürecinin “barışçıl ve sürdürülebilir çözüm potansiyeli taşıdığı” değerlendirmesini yineledi. Ekonomi politikaları: “Para sıkılaştırması olumlu, sürdürülmeli” Raporda Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmeler daha ılımlı bir dille yer aldı. Sıkı para politikasının enflasyonu düşürmede etkili olduğu, dış pozisyonun güçlendiği ve Türkiye’nin hâlâ işleyen bir piyasa ekonomisi niteliği taşıdığı belirtildi. AB, ekonomik programın “kararlılıkla devam etmesi gerektiğini” vurguladı. Vize serbestisi ve siyasi uyumda ilerleme yok Schengen vizesinde kolaylaştırıcı adımların devreye alındığını belirten AB, vize muafiyeti için gerekli 6 kriterde hâlâ ilerleme olmadığını kaydetti. Türkiye’nin dış politikada AB tutumuyla uyum oranı ise bir önceki yıl %6 iken bu sene %4’e düştü. Tam üyelik süreci 20 yıldır fiilen donmuş durumda Türkiye’nin 1987’de yaptığı tam üyelik başvurusundan bu yana süreç defalarca durdu. 2005’te başlayan müzakerelerde açılan 35 fasıldan yalnızca 16’sı açılabildi, sadece biri geçici olarak kapatıldı. 2016’dan bu yana hiçbir fasıl ilerlemedi.

CHP’de kritik gün: “Mutlak butlan” davası başladı! Haber

CHP’de kritik gün: “Mutlak butlan” davası başladı!

Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) siyasi dengeleri sarsabilecek “mutlak butlan” davasının beşinci duruşması bugün Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde başladı. 38. Olağan Kurultay ile 21. Olağanüstü Kurultay’ın iptali istemiyle açılan dava, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in genel başkanlığını da doğrudan etkileyecek bir süreç olarak görülüyor. Yoğun güvenlik, yüksek katılım Sabahın erken saatlerinden itibaren Dışkapı Adliyesi önünde yoğun bir kalabalık oluştu. Partililer, delegeler, basın mensupları ve gözlemciler duruşmayı izlemek için adliyeye akın etti. Yoğun ilgi nedeniyle duruşma Z-10 numaralı büyük salonda yapılıyor. Adliye çevresinde güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarıldı. Dava neyi kapsıyor? Dava, CHP’li eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bir grup delegenin başvurusuyla açıldı. Davacılar, 38. Olağan Kurultay ve 21. Olağanüstü Kurultay süreçlerinde partinin tüzüğünün ihlal edildiğini, delegelerin baskı ve usulsüz yönlendirmelerle oy kullandığını öne sürüyor. Dilekçede, mevcut yönetimin “kurultay iradesini organize bir biçimde ortadan kaldırdığı”, “parti içi demokrasinin yok edildiği” ve bu nedenle söz konusu kurultayların “mutlak butlan” kapsamında yok hükmünde sayılması gerektiği savunuluyor. Üç olasılık masada Yargı çevreleri ve siyaset kulislerinde bugünkü duruşmadan üç olasılığın çıkabileceği konuşuluyor: ⚖️ Kurultayların iptali: Mahkeme, davacıların iddialarını haklı bulursa 38. ve 21. kurultayların iptaline karar verebilir. Bu durumda CHP yönetimi ve Özgür Özel’in genel başkanlığı düşebilir. ????️ Davanın reddi: Mahkeme, usul yönünden veya delil yetersizliği gerekçesiyle davayı reddedebilir. Böyle bir karar, Özgür Özel liderliğindeki yönetimin meşruiyetini güçlendirir. ⏳ Ek süre kararı: Mahkeme, yeni delillerin değerlendirilmesi için bilirkişi incelemesi veya ek süre talep edebilir. Bu durumda karar sonraki celseye ertelenir ve belirsizlik sürer. “CHP’de yargı krizi” tartışması Dava, yalnızca partinin iç işleyişini değil, Türkiye’de siyasi partilerde yargı denetiminin sınırlarını da yeniden gündeme taşıdı. CHP içinde bazı isimler davayı “parti içi demokrasi arayışı” olarak görürken, bazıları ise “yargı eliyle siyasete müdahale” olarak değerlendiriyor.

Ankara’da katledilen Başak Gürkan Arslan davasında ‘namus’ savunması Haber

Ankara’da katledilen Başak Gürkan Arslan davasında ‘namus’ savunması

5 yaşındaki çocuğunun önünde katledildi Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı 5’inci Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü’nde mühendis olarak görev yapan Başak Gürkan Arslan, boşanma aşamasındaki eşi Barış Arslan ve kayınpederi Kudret Arslan ile konuşmak için gittiği evde çıkan tartışma sonucu bıçaklanarak öldürüldü. Cinayet, 5 yaşındaki kızının gözleri önünde gerçekleşti. Kudret Arslan ve oğlu Barış Arslan çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak Sincan Cezaevi’ne gönderildi. Kayınpederin ifadesi: “Bir anlık gözüm döndü” Kudret Arslan, savcılıktaki ifadesinde mal paylaşımı nedeniyle tartışma yaşandığını söyledi. Oğlunun olayla ilgisi olmadığını iddia eden Arslan, “Başak’ı oğlumu aldattığı için öldürdüm. Bir anlık gözüm döndü. Namusumu temizledim” dedi. Ailenin avukatından tepki Başak Gürkan Arslan’ın ailesinin avukatı Alperen Bektaş, tarafların anlaşmalı boşanma aşamasında olduklarını belirterek, “Hiçbir tazminat ya da nafaka talebi yoktu. Yalnızca çocuk için 500-600 TL’lik nafaka talebi vardı. Buna rağmen işlenen bu cinayet sapkın bir zihniyetin ürünüdür” dedi. “Planlı bir cinayet” Avukat Bektaş, Başak Gürkan Arslan’ın daha önce de şiddet gördüğüne dair bilgiler aldıklarını belirtti. Katliamın bir cinnet değil, planlı bir eylem olduğunu vurgulayan Bektaş, “Başak Hanım tek bir bıçak darbesiyle öldürülmedi. Vücudunda birden fazla darbe var. En ağır cezanın verilmesi için mücadele edeceğiz” diye konuştu.

Bahar Aksu cinayeti davasında karar çıktı Haber

Bahar Aksu cinayeti davasında karar çıktı

Karar duruşması yapıldı İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına, tutuklu sanıklar Rüstem Elibol, Aziz Başkan, Samet Salman ve Semih Yapar SEGBİS aracılığıyla katıldı. Duruşmada taraf avukatlarının yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da yer aldı. Savcı: “suç tasarlanarak gerçekleştirildi” Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında, sanıkların Bahar Aksu’yu tasarlayarak öldürdüklerini ve birlikte hareket ettiklerini belirterek cezalandırılmalarını istedi. Ayrıca, sanık Rüstem Elibol’un ruhsatsız silah bulundurmak suçundan da cezalandırılması talep edildi. Anne en ağır cezayı talep etti Maktul Bahar Aksu’nun annesi Gülçin Küçüktorun, kızının uzun süre sanıklar tarafından takip edildiğini belirterek, “Hepsi bu suçu işledi. En ağır cezayı almalılar” dedi. Küçüktorun, ifadesi sırasında gözyaşlarını tutamadı. Sanıkların son sözleri Mahkeme heyetinin son sözlerini sorduğu sanıklardan Rüstem Elibol pişman olduğunu söylerken, diğer sanıklar suçlamaları kabul etmeyerek beraat talebinde bulundu. Ağırlaştırılmış müebbet ve ek cezalar Mahkeme heyeti, dört sanığı “tasarlayarak kasten öldürme” ve “birden fazla kişiyle birlikte silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve ayrıca 4 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm etti. Sanık Rüstem Elibol ayrıca “ruhsatsız silah bulundurma” suçundan 2 yıl hapis ve 10 bin lira adli para cezası aldı.

Merkez Ankara iş cinayeti davası: Duruşma yine ertelendi, aileler 37 aydır adalet bekliyor Haber

Merkez Ankara iş cinayeti davası: Duruşma yine ertelendi, aileler 37 aydır adalet bekliyor

Olay ve davanın seyri 15 Ağustos 2022’de şiddetli fırtına ve sağanak sırasında perde kalıpların devrilmesi sonucu stajyer öğrenciler Emre Çetin ve Taha Öztürk yaşamını yitirmiş, bir öğrenci ise yaralanmıştı. Olayla ilgili beş sanıklı dava, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Duruşmaya sanıklar, mağdur aileler ve avukatlar katılırken, reddi hâkim talebinde bulunulan önceki mahkeme başkanının tayinin çıktığı öğrenildi. Yargılama yeni heyetle devam edecek. Ailelerden tepki Emre Çetin’in babası İsmail Çetin, “37 aydır adalet istiyoruz. Para adaleti mi satın aldı? Suçlu biz miyiz? Evlatlarımız toprak altında yatıyor” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Taha Öztürk’ün babası Zeki Öztürk ise, “Bilinçli ihmaller nedeniyle evlatlarımızı kaybettik. Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz” dedi. Avukatların talepleri Mağdur avukatları, şirket yetkililerinin mahkemede dinlenmesini ve organizasyon şemasının dosyaya dahil edilmesini istedi. Ayrıca bilirkişi raporlarının üniversitelerden bağımsız heyetlerce hazırlanması talep edildi. Avukat Murat Yıldız, “Pasifik İnşaat yüzde 60 kusurlu bulundu, stajyerlerde kusur yok. Kürekçi ya da kalıpçı yargılanmasın, yetkililer hesap versin” ifadelerini kullandı. Mahkemenin kararı Mahkeme heyeti, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nden organizasyon şemasının temin edilmesine ve yeni bilirkişi raporu hazırlanmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 20 Ocak 2026’ya ertelendi.

Narin Güran dosyası: Bir çocuğun katledilişinin üzerinden bir yıl geçti Haber

Narin Güran dosyası: Bir çocuğun katledilişinin üzerinden bir yıl geçti

21 Ağustos’ta kayboldu, 8 Eylül’de bulundu Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinde yaşayan 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2024 sabahı evinden çıktıktan sonra kayboldu. Ailesinin yaptığı kayıp ihbarının ardından başlayan aramalar günlerce sürdü. Tüm şehir seferber oldu, sosyal medyada “#NarinNerede” etiketi gündem oldu. Ancak umut yerini acıya bıraktı: 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde bir çuval içinde Narin’in cansız bedeni bulundu. Yargı süreci tartışma yarattı Olayın ardından başlatılan soruşturmada aile fertleri de dahil olmak üzere 23 kişi gözaltına alındı, 12’si tutuklandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve amca Salim Güran ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Komşuları Nevzat Bahtiyar ise yalnızca “delil karartma” suçundan 4 yıl 6 ay ceza aldı. Karar, yalnızca iki buçuk ayda açıklanmasıyla tartışma yarattı. 23 Ocak 2025’te yayımlanan 950 sayfalık gerekçeli kararda, cinayetin nedeni ve saikine dair net bir yanıt yer almadı. Bu durum, “adil yargılama” tartışmalarını büyüttü. “Hukuk mantığı tersyüz edildi” DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk, Meclis’te yaptığı açıklamada dosyadaki hukuksuzluklara dikkat çekti. Çelenk’e göre, davada cinayeti işlediğine dair tek somut delil, Narin’in cansız bedenini dere kenarına taşıdığını itiraf eden kişinin ifadesiydi. Çelenk, “Bir şahıs yalnızca delil karartmadan ceza alırken, üç aile ferdine ağırlaştırılmış müebbet verilmesi, hukuk mantığının dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş biçimde tersyüz edilmesidir” dedi. Çelenk ayrıca, aileye yönelik önyargıların davada belirleyici hale geldiğini vurgulayarak, “Oralarda hep böyle olur” anlayışının yargı kararına sirayet ettiğini söyledi. Dava, sosyal medya spekülasyonlarıyla yürüdü Davanın en çok tartışılan boyutu, medyanın ve sosyal medyanın etkisi oldu. Çelenk, “Kararda medya dedikodularının belirleyici olduğunu görmek için hukukçu olmaya gerek yok” ifadelerini kullandı. Sosyal medyada davaya dair yapılan paylaşımlar, toplumun vicdanını ikiye böldü. Kimileri aileyi suçlarken kimileri masumiyetlerini savundu. Bu tablo, hem yargıyı hem de toplumsal algıyı gölgeledi. Gazeteci Faruk Bildirici davayı “bir medya mahkemesi” olarak tanımladı. Acılı babadan çarpıcı sözler Cinayetin birinci yılında baba Arif Güran, toplum önünde konuştu. “Bir vahşi kızımı katletti ama mahkeme ailemi diri diri gömdü. Bir katilin sözüyle resmen ceza verdiler” sözleriyle yargıya tepkisini dile getirdi. Güran, aile olarak toplumdan dışlandıklarını belirterek, “Dünyaya bakış açımız gitti, artık toplumun içine bile giremiyoruz. 80 milyon insan kızımıza sahip çıktı ama ailemizi yok ettiler” dedi. Yargıtay’daki hızlı incelemeye de tepki gösteren baba Güran, “19 günde 19 klasör nasıl okunur? Mahkemeler artık sosyal medya üzerinden karar veriyor” ifadelerini kullandı. Uluslararası hukuka aykırılıklar Sevilay Çelenk’in açıklamalarına göre davada masumiyet karinesi ihlal edildi, delilsiz mahkûmiyetler söz konusu oldu ve taraflar kendi aleyhlerine tanıklığa zorlandı. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde tanımlanan adil yargılanma hakkı ve BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin masumiyet karinesi açıkça çiğnendi. Dava dosyasında belirsizlikler devam ediyor Narin’in ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Ancak cinayetin nedeni hâlâ aydınlatılamadı. Mahkeme kararları delillerin yetersizliği nedeniyle tartışmalı bulunuyor. Sosyal medyanın ve medyanın rolü, adalet arayışını gölgelemeye devam ediyor. Bugün, Narin’in ailesi mezarı başında Mevlid-i Şerif okutacak ve kızları için bir anma yemeği verecek. Ancak toplumun zihninde hâlâ aynı soru yankılanıyor: “Bir çocuk öldürüldü ama hakikat ortaya çıktı mı, yoksa hâlâ sis perdesinin altında mı kaldı?”

Ezgi Apartmanı'nın firari sanıkları AK Parti'li eski vekilin damadının villasından çıktı Haber

Ezgi Apartmanı'nın firari sanıkları AK Parti'li eski vekilin damadının villasından çıktı

BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat depremlerinde yıkılan Ezgi Apartmanı davasının firari sanıkları Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel, Ankara’nın Etimesgut ilçesindeki bir villada yakalandı. 876’şar yıl hapis cezası istemiyle yargılanan sanıkların saklandığı 7 bin metrekarelik lüks villanın, eski AK Parti Antalya Milletvekili Hüseyin Samani’nin damadı Cengiz Gökay’a ait olduğu ortaya çıktı. Gökay, “Onların kaldığını bilmiyordum, kızları kiralamıştı” diyerek sorumluluğu reddetti. “Ben çocuklarımı siyah torbalarla gömüyordum, onlar villada tatilde” Ezgi Apartmanı’nda gelini, oğlu ve torununu kaybeden Nurgül Göksu, resmi X hesabından yaptığı paylaşımda, “Ben evlatlarımı depremin 8. günü gece siyah torbalarla koydum toprağa, torunum Asude’nin altındaki bezi bile çıkaramadık. Ben depremden bu yana evlatlarımın mezarına çiçekler ekip kendimi avutmaya çalışırken, firariler 7200 metrekare arazide lüks villada tatil yapıyormuş. Yazıklar olsun! Tüm Türkiye biliyor firarileri, nasıl tanımadığınızı iddia edersiniz” sözleriyle öfkesini dile getirdi. Sahte diploma skandalı Nurgül Göksu, aylardır adalet arayışını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde, gelini Avukat Nesibe Kaya Zabun’un Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi diplomasının iptal edildiği, yerine başka bir kişi adına sahte diploma düzenlendiği ortaya çıkmıştı. Bu skandal, hem depremde yıkılan binaların sorumlularının yakalanamaması hem de hukuk sistemindeki çürüme tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Bu tablo, Türkiye’de “hesap vermeyenlerin” lüks içinde saklanabildiği, “hak arayanların” ise mezarlık başında çiçek sulayarak avutulduğu bir düzeni gözler önüne seriyor. Depremin üzerinden 2 yıl geçti; ancak ne ihmaller zincirinin tüm halkaları ortaya çıkarıldı ne de adalet arayanların yarası sarıldı. Üstelik hukuk fakültesinden mezun dahi olmayan bir kişinin yıllarca avukatlık yapabilmesi, sahte diplomaların yargı sistemine kadar sızabildiğini gösteriyor. Türkiye’de adaletin terazisi, enkaz altında kalan binlerce hayatla birlikte ağır biçimde sarsılmış durumda. Bir yanda 7200 metrekarelik villalarda saklanan firariler, diğer yanda evladının mezarına çiçek diken bir anne… Bu çelişki, yalnızca bireysel vicdanları değil, devletin tüm kurumlarını sorgulatıyor.

Başkent’te kan donduran cinayet: 'Suça sürüklenen çocuk' tartışması yeniden gündemde! Haber

Başkent’te kan donduran cinayet: 'Suça sürüklenen çocuk' tartışması yeniden gündemde!

Ankara’nın Keçiören ilçesinde, 22 yaşındaki Hakan Çakır, annesi ve kız kardeşinin yol verme tartışması ve taciz iddiasıyla aradığı olay yerine geldikten kısa süre sonra bıçaklanarak öldürüldü. Saldırıda Çakır’ın babası ve ağabeyi de yaralandı. Olayla ilgili baba ve üç oğlu tutuklandı. Olayın başlangıcı Olay, pazar gecesi Etlik Mahallesi Adnan Yüksel Caddesi’nde meydana geldi. Çiğ köfte dükkânı işleten Hakan Çakır’ın annesi Sevender Özkan Çakır ve kız kardeşi, dükkândan evlerine giderken merdivende oturan Taha Z. (14) ve Samet Z. (17) ile yol verme nedeniyle tartıştı. Anne Çakır, sanıklardan birinin kızına küfrettiğini ve tacizde bulunduğunu iddia etti. Hakan Çakır olay yerine geldi Tartışma üzerine annesi ve kız kardeşi Hakan Çakır’ı aradı. Çakır, “Hayırdır kardeşim” diyerek olaya müdahale etti. Ancak kısa sürede iki tarafın yakınları da geldi ve tartışma kavgaya dönüştü. Bıçaklı saldırı muhtarlık önünde Kavgada Hakan Çakır, ağabeyi Hakkı Can Çakır ve babası Şahin Çakır bıçaklandı. Yaralılar hastaneye kaldırılırken, Hakan Çakır tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Anne Çakır, saldırının muhtarlık binası önünde gerçekleştiğini ve oğlunun orada hayatını kaybettiğini söyledi. Gözaltılar ve tutuklamalar Olay sonrası Taha Z. ve Samet Z. kardeşler, ağabeyleri Emir Z. (19), babaları Cemal Z. (45) ve U.K. gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Cemal Z. ve üç oğlu tutuklandı, U.K. serbest bırakıldı. Silah ve şiddet geçmişi Tutuklanan üç kardeşin sosyal medyada uzun namlulu silahlar, tabancalar, kılıç ve bıçaklarla poz verdikleri fotoğraflar ortaya çıktı. Tanık Ali D., sanıkların daha önce canlı yayında bir kişinin kulağını kestiklerini, mahallede silah sıktıklarını ve tehditlerde bulunduklarını öne sürdü. Cenaze töreni Hakan Çakır’ın cenazesi Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Anne Çakır, yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatarak adalet çağrısı yaptı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.