SON DAKİKA

#Yenilenebilir Enerji

HABER DEĞER - Yenilenebilir Enerji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yenilenebilir Enerji haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çin’in devasa pazarı küresel fırsatlar sunuyor Haber

Çin’in devasa pazarı küresel fırsatlar sunuyor

Çin, dünyanın en büyük iç pazarını küresel ekonomiye açma hedefiyle her yıl düzenlediği Çin Uluslararası İthalat Fuarı (CIIE) ile ticaretin geleceğini şekillendirmeye devam ediyor. Fuar, sadece Çin’in dışa açılma politikasının bir sembolü değil; aynı zamanda küresel ticaretin “kazan-kazan” ilkesiyle yeniden dengelenmesine katkı sunan stratejik bir platform olarak görülüyor. Bu yılki etkinlikte Türkiye’yi temsil eden iş dünyası liderlerinden Ata Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve TFI TAB Gıda CEO’su, aynı zamanda DEİK Türkiye–Çin İş Konseyi Başkanı ve TÜSİAD Çin Çalışma Grubu Başkanı Korhan Kurdoğlu, CGTN TÜRK’e yaptığı açıklamalarda Türk şirketlerinin Çin pazarına yönelik büyüyen ilgisini değerlendirdi. “CIIE küresel ticaretin dengelenmesine katkı sağlıyor” Kurdoğlu, CIIE’nin sadece bir tanıtım vitrini olmadığını, yatırım bağlantılarının ve uzun vadeli ortaklıkların kurulduğu bir platform haline geldiğini vurguladı: “CIIE, Çin’in dışa açılma kararlılığının en güçlü göstergelerinden biri. Türk şirketleri açısından hem devasa tüketici kitlesine erişim hem de sürdürülebilir işbirlikleri açısından çok değerli bir fırsat. Gıda, teknoloji, medikal ürünler ve sanayi çözümleri alanlarındaki Türk katılımı, iki ülke arasındaki ekonomik bağları daha da güçlendiriyor.” “Çin’in açık politikası Türk iş dünyasına güven veriyor” Çin’in yüksek standartlı dışa açılma politikalarının Türk şirketleri için güven ortamı oluşturduğunu belirten Kurdoğlu, şeffaflık ve öngörülebilirliğin önemine dikkat çekti: “Çin’in ‘15. Beş Yıllık Planı’ kapsamında artan şeffaflık ve piyasa erişimi, Türk firmalarına öngörülebilir bir iş ortamı sağlıyor. Ayrıca ‘karşılıklı başarı içinde açık bağlantı’ ilkesi, Türkiye’nin yalnızca ticari değil, stratejik bir ortak olarak görüldüğünü gösteriyor.” Kurdoğlu, Türk firmalarının Çin’de showroom açtığını, dijital ticarette aktifleştiğini ve yeni yatırım arayışlarına girdiğini de belirterek, bu sürecin Türkiye–Çin ekonomik ilişkilerinde güven temelli bir büyüme modeli yarattığını söyledi. “Enerji, teknoloji ve dijital ekonomi işbirliğinde büyük potansiyel var” Kurdoğlu’na göre, iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin geleceği özellikle enerji ve dijital ekonomi alanlarında şekilleniyor: “Türkiye’nin Orta Koridor vizyonu ile Çin’in Kuşak-Yol Girişimi birbiriyle uyumlu iki kalkınma çerçevesidir. Bu sinerji, yenilenebilir enerji, batarya sistemleri, e-ticaret, akıllı lojistik ve şehir teknolojileri gibi alanlarda güçlü ortaklık fırsatları yaratıyor. Çin’in teknoloji gücüyle Türkiye’nin mühendislik yeteneği birleştiğinde, ortak Ar-Ge merkezleri ve inovasyon projeleri doğuyor.” “Türkiye–Çin İş Konferansı kalıcı bir köprü olacak” DEİK ve TÜSİAD olarak iki ülke arasındaki ekonomik bağları kalıcı bir yapıya kavuşturmak istediklerini belirten Kurdoğlu, “Türkiye–China Business Conference (TCBC)” platformunun bu hedefin temel taşı olduğunu ifade etti: “Amacımız, Türkiye–Çin ilişkilerini daha dengeli, sürdürülebilir ve kurumsal bir zeminde ilerletmek. Kuşak-Yol ile Orta Koridor’un entegrasyonunu güçlendirerek, Afrika, Orta Asya ve Balkanlar gibi üçüncü pazarlarda ortak projeler geliştirmeyi hedefliyoruz.” Sonuç olarak, Çin’in yüksek standartlı dışa açılma politikalarıyla birlikte Türk şirketleri, Asya pazarında hem üretim hem de teknoloji alanlarında yeni fırsatlar keşfediyor. CIIE, sadece bir ticaret fuarı değil, Türkiye–Çin ekonomik ilişkilerinin geleceğe uzanan en dinamik köprüsü olarak konumlanıyor.

Çin’in yeni kalkınma yol haritası ve Türkiye için stratejik fırsatlar: 15. beş yıllık plan ne anlama geliyor? Haber

Çin’in yeni kalkınma yol haritası ve Türkiye için stratejik fırsatlar: 15. beş yıllık plan ne anlama geliyor?

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin’in açıklamaları, Pekin’in yeni kalkınma planının yalnızca iç politika değil, aynı zamanda küresel ekonomi ve jeopolitik dengeler açısından da stratejik bir belge olduğunu gösteriyor. 2026’da yürürlüğe girecek 15. Beş Yıllık Plan, Çin’in ekonomik modelini “üretim ağırlıklı sanayi ekonomisinden, inovasyon ve yüksek teknoloji merkezli bir yapıya” dönüştürmeyi hedefliyor. Bu dönüşüm, Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) çerçevesinde Türkiye’ye doğrudan yansıyan alanları da beraberinde getiriyor: enerji, finans, lojistik, 5G altyapısı, biyoteknoloji ve nadir maden tedarik zincirleri. Çin yüksek teknoloji, yapay zekâ ve yeşil enerji yatırımlarını ulusal öncelik ilan etti Pekin yönetimi, 14. Plan döneminde (2021–2025) entegre devreler, kuantum teknolojisi, biyolojik ilaç ve yeni nesil enerji sistemlerinde kritik ilerleme kaydetti. Yeni plan bu süreci “özerk teknoloji üretimi” seviyesine taşımayı hedefliyor. Bu, Çin’in ABD ile süren teknoloji rekabetinde dışa bağımlılığı azaltma stratejisinin resmileşmiş hali olarak okunuyor. Yenilenebilir enerji yatırımları planın omurgasını oluşturuyor. 2030’a kadar güneş ve rüzgâr kapasitesinin, mevcut seviyenin iki katına çıkarılması hedefleniyor. Bu durum, enerji ekipmanları, şebeke sistemleri ve lityum-iyon pil tedarik zincirinde Çin merkezli bir küresel hakimiyet olacağını gösteriyor. Kuşak ve Yol Girişimi’nin ikinci fazı, Türkiye’yi lojistik merkez olmaya zorluyor Çin'in 15. Planı, Kuşak ve Yol Girişimi’ni "yüksek kaliteli iş birliği" aşamasına taşıyor. Bu kapsamda, yalnızca altyapı değil; finans, veri akışı, e-ticaret ve dijital gümrük entegrasyonu gibi alanlar sürece dahil ediliyor. Türkiye, Orta Koridor’un en kritik kara hattı olması nedeniyle bu dönüşümün dışında kalması mümkün olmayan ülkelerden biri. Çin-Türkiye ilişkilerinde en hızlı büyüyen alanlardan biri olan demir yolu taşımacılığı, gelecek yıllarda sadece yük taşımakla kalmayacak; dijital ticaret, blockchain tabanlı gümrükleme ve 5G destekli lojistik altyapılar için de merkez işlevi görebilecek. Çin, Türkiye ile enerji, 5G ve biyoteknoloji alanlarında “yeni iş birliği kulvarı” açmaya hazırlanıyor Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin’in açıklamasındaki en kritik unsur, iki ülke arasındaki iş birliğinin “geleneksel ticaretten teknolojik ortaklığa” evrilme niyetiydi. Bu kapsamda öne çıkan üç başlık dikkat çekiyor: Yeni Enerji: Lityum piller, güneş paneli teknolojileri, elektrikli araç şebekeleri 5G ve Dijital Dönüşüm: Huawei'nin Türkiye’deki Ar-Ge ısrarı, yerli üretim şartı ile yeniden konuşulabilir Biyoteknoloji ve İlaç: mRNA tabanlı ilaç Ar-Ge’si, klinik test altyapıları, sağlık turizmi bağlantılı yatırımlar Bu alanlar, yalnızca dış ticareti değil; Türkiye’de doğrudan teknoloji transferi ve ortak üretim modelleri açısından da kritik eşik oluşturuyor. Çin, Türk ekonomisinde üç alana özellikle odaklanıyor: finansal altyapı, turizm, liman yatırımları Çin’in Türkiye’de yürüttüğü somut projeler üzerinden bakıldığında tablo netleşiyor. ICBC Türkiye, resmî RMB takas bankası olarak çalışıyor; bu, Türkiye’de Çin Yuanı ile ticaret hacminin büyümesini destekleyecek. Kumport Limanı, Çinli konsorsiyumun devralmasından sonra Doğu Akdeniz’in Asya bağlantılı transit limanlarından biri hâline geldi. Hunutlu Termik Santrali, Çin’in Türkiye’de gerçekleştirdiği en büyük tekil enerji yatırımı olarak öne çıkıyor. Turizmde 410 bin Çinli ziyaretçi, 2025’te Çin’i Türkiye için en hızlı büyüyen pazar hâline getirdi. Bu tablo, iki ülke arasındaki ekonomik bağların artık “ticaret hacminden” çok, “altyapı ve uzun vadeli sermaye transferi” boyutuna taşındığını gösteriyor. Türkiye için fırsatlar kadar stratejik riskler de var Çin’in yüksek teknoloji ve enerji alanındaki küresel etkisi, Türkiye’ye büyük fırsatlar sunarken, ekonomik bağımlılık, dış ticaret açığı ve veri güvenliği gibi riskleri de beraberinde getiriyor. Türkiye’nin Çin’den ithalatı ihracatından yaklaşık dört kat fazla; bu dengesizlik, teknoloji ortaklığı ile giderilmediği sürece derinleşebilir. Aynı şekilde, 5G ve dijital altyapıda Çin teknolojisinin payı arttıkça ABD ve AB ile siyasi gerilimler artabilir. Bu nedenle Türkiye’nin önünde kritik bir denklem bulunuyor: Çin ile iş birliği, Batı ile ilişkilerden kopmadan nasıl derinleştirilir? Çin’in yeni kalkınma dönemi, Türkiye için bir yol ayrımı niteliğinde Çin, 15. Beş Yıllık Plan ile küresel ekonomide yalnızca üretici değil, teknoloji ve sermaye ihraç eden bir “sistem kurucu güç” hâline gelmeye hazırlanıyor. Bu dönüşümün dışında kalmak Türkiye için ekonomik kayıp, içinde konumlanmak ise uzun vadeli yatırım ve teknoloji edinimi anlamına geliyor. 2026 sonrası dönem, Çin–Türkiye ilişkilerini “stratejik ortaklık mı, yoksa tek yönlü ticaret bağı mı” sorusuna verecek yanıt üzerinden şekillendirecek.

Pezizkian’dan sert mesaj: Zorba ve hain düşmanın elini keseceğiz Haber

Pezizkian’dan sert mesaj: Zorba ve hain düşmanın elini keseceğiz

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezizkian, 24,5 milyon hematlık yatırımla hayata geçirilen dört büyük enerji projesinin açılış törenine video konferansla katıldı. Konuşmasında hem ekonomik krize hem de dış tehditlere değinen Pezizkian, “Bu süreç öyle ilerlemeli ki zorba ve hain düşmanın eli bu topraklardan tamamen kesilsin” ifadeleriyle dikkat çekti. “Su, elektrik ve gazda baskı altındayız ama üretimden vazgeçmeyeceğiz” Pezizkian, ülkede 8 yıldır yağışların ortalamanın altında seyrettiğini hatırlatarak, enerji krizinin yönetimi için tüketim alışkanlıklarının değişmesi gerektiğini vurguladı. “Hükümetin sanayiye su, elektrik ya da gaz kesme gibi bir niyeti yok. Üretim çarkını durdurmamak için elimizden geleni yapıyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı, konutlarda doğalgaz kullanımının elektrikle ikame edilmesi gerektiğini belirterek, “Temiz enerjiye geçiş hem daha ekonomik hem daha yönetilebilir bir sistem yaratır” açıklamasını yaptı. “Güneş enerjisinde kimse inanmadı ama başardık” 745 MW’lık güneş enerjisi santralinin devreye alınmasıyla birlikte İran’ın yenilenebilir enerji hamlesinin hızlandığını söyleyen Pezizkian, “7 bin MW üretim hedefinden söz ettiğimizde çoğu kişi bunun hayal olduğunu düşündü. Bugün ise bunun mümkün olduğunu gösterdik” dedi. “Bir toplumun en büyük gücü birliktir” Konuşmasının en dikkat çeken kısmında iç bütünlüğe vurgu yapan Pezizkian, “Hiçbir şey bir topluma birlik kadar güç vermez. Düşmanın hırsını uyandıran, iç ayrılıklardır. Eğer yurttaşlarımız bizim halk için çalıştığımızı görürse, geçmişte olduğu gibi yine yanımızda duracaktır” diyerek ulusal birlik mesajı verdi. “Su kaynakları güvence altına alınmazsa kalkınmanın anlamı yoktur” Cumhurbaşkanı, iklim krizine bağlı su kıtlığını ülkenin en kritik güvenlik sorunu olarak tanımladı: “Su kaynaklarını korumazsak istikrar da kalkınma da mümkün olmaz. Ülkemizin onurlu ve güçlü bir şekilde ayakta kalması, suyun doğru yönetilmesine bağlıdır.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.