SON DAKİKA

#Yükselen Sağ

HABER DEĞER - Yükselen Sağ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yükselen Sağ haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bahçeli’nin usturası siyasetin yönünü Kudüs’e çeviriyor! Haber

Bahçeli’nin usturası siyasetin yönünü Kudüs’e çeviriyor!

Türkiye’de son dönemde en dikkat çekici siyasal çıkışların sahibi olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ekim 2024’te başlattığı “devrimci momenti” Kudüs üzerinden ileri taşımayı hedefliyor. Yazar Mehmet Sabri Akgönül, Bahçeli’nin bu stratejik yönelimini “ustura” metaforu ile açıklayarak, Türkiye’nin hem iç hem de dış politikada yeni bir restorasyon dönemine girdiğini savunuyor. Bahçeli’nin devrim anlayışı Kudüs hedefiyle birleşiyor Akgönül’e göre Bahçeli’nin Kudüs çıkışı, yalnızca bir siyasi söylem değil; Türkiye’nin meşruiyetini içeride yeniden kurma ve dışarıda etki alanını genişletme projesinin parçası. “Kudüs düşerse Ankara kaybeder, İstanbul kavrulur” sözleriyle işaret edilen bu yönelim, yeni dönemin merkezine Kudüs’ü oturtuyor. Bahçeli’nin stratejik çerçeveyi kurduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ise taktiksel uygulamaları üstlendiğini belirten Akgönül, üçlü yapının Türkiye’yi büyütecek bir denge oluşturduğunu vurguluyor. Ustura metaforu siyasetin gereksiz ayrıntılarını kesiyor Akgönül, Bahçeli’nin yöntemini Ockham’ın Usturası ile açıklıyor: “Gereksiz varsayımları ve korkuları elimine ederek en kestirme yolu işaret ediyor.” Bu bağlamda, Bahçeli’nin Kudüs çıkışının Gazze üzerinden şekillendiğini aktaran Akgönül, 2024’te önerilen “Kudüs Paktı” teklifinin 2025’te yeniden gündeme taşındığını hatırlatıyor. Gazze tezkeresi hazırlığı gündeme gelebilir Akgönül, Libya’ya 2020’de yapılan müdahale örneğini hatırlatarak, benzer bir sürecin Gazze için planlanabileceğini öne sürüyor. Türkiye’nin diplomatik girişimler, iç siyasal konsolidasyon ve uluslararası meşruiyet arayışıyla adım adım bu sürece hazırlandığını belirtiyor. Önümüzdeki hafta yapılacak BM Genel Kurulu toplantısının bu meşruiyeti sağlayabileceğini ifade eden Akgönül, İngiltere, Kanada ve Avustralya’nın Filistin’i tanıması ile İtalya’nın BM misyonu önerisi gibi gelişmeleri “şartların olgunlaştığına” dair işaretler olarak sunuyor. TRÇ ittifakı önerisi Trump’a mesaj niteliği taşıyor Bahçeli’nin Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) İttifakı çıkışını değerlendiren Akgönül, bu önerinin asıl muhatabının Rusya ya da Çin değil, doğrudan Donald Trump olduğunu belirtiyor. Akgönül’e göre Trump, Hindistan ve Rusya’yı Çin’e “kaptırma” tehlikesi yaşarken Türkiye’nin de bu blokta yer alması, ABD’nin küresel iddiasını bitirebilir. Bu nedenle Bahçeli’nin usturası, Trump’ın korkularını ajite etmeyi hedefleyen stratejik bir hamle niteliği taşıyor. Avrasyacı kadrolar da Kudüs meselesine çekiliyor Akgönül’ün analizine göre, Bahçeli’nin Kudüs çıkışı yalnızca dış politikada değil, içeride de etkili oldu. Avrasyacı devlet kadrolarının Kudüs meselesini merkezine alması, Türkiye’de yeni bir stratejik konsensüsün doğduğunu gösteriyor. Artık Avrasyacılık, Kudüs’ten ve Gazze Tezkeresi’nin olgunlaştırılmasından geçiyor. Bahçeli’nin usturası siyasal korkuları kesip atıyor Mehmet Sabri Akgönül yazısını şu yorumla tamamlıyor: Bahçeli’nin usturası, hem içeride hem dışarıda gereksiz korkuları kesip atarak Türkiye’yi Kudüs merkezli yeni bir stratejik hatta yerleştiriyor. Erdoğan’ın ve Fidan’ın adımlarıyla birleşen bu stratejik vizyon, önümüzdeki günlerde hem BM Genel Kurulu’nda hem de Washington-Ankara hattında somutlaşacak. Bahçeli’nin usturası ne anlatıyor? Mehmet Sabri Akgönül’ün yazısı ilk bakışta bir “Bahçeli portresi” gibi görünse de aslında çok daha geniş bir bağlamı işaret ediyor. Akgönül, Bahçeli’nin politikalarını yalnızca güncel çıkışlar olarak değil, tarihsel bir “sağın yeniden yükselişi” sürecinin parçası olarak okuyor. Yazının ana fikri şu: Türkiye’de sağ siyasetin uzun bir gerileme döneminden sonra tekrar yükselişe geçtiği bir dönemde, Bahçeli bu yükselişi stratejik bir çerçeveye oturtan, diğer aktörleri tamamlayan merkezi figürdür. “Ustura” metaforu burada önem kazanıyor. Akgönül, Bahçeli’yi gereksiz ayrıntıları, korkuları, tereddütleri kesip atan; meseleyi özüne indirgeyen bir lider olarak konumlandırıyor. Bu bakış, Bahçeli’nin Kudüs çıkışını, bir “anlık refleks” değil, Türkiye’nin iç-dış politikasını yeniden kuracak bir stratejik hedef olarak yorumluyor. Yazıda Erdoğan ve Fidan’ın rollerinin altının çizilmesi, aslında “Bahçeli’nin yön, Erdoğan ve Fidan’ın uygulama sağladığı üçlü mekanizma” vurgusunu öne çıkarıyor. Yani, bir hiyerarşi değil; birbirini tamamlayan roller söz konusu. Bu, Cumhur İttifakı içindeki iş bölümüne dair de bir okuma sunuyor. En kritik noktalardan biri, Trump ve ABD bağlamı. Akgönül, Bahçeli’nin Kudüs çıkışını yalnızca Filistin meselesine indirgemiyor; asıl hedefin Trump’ın İsrail karşısındaki tereddütlerini kırmak ve ABD’nin Ortadoğu politikalarını değiştirmeye zorlamak olduğunu söylüyor. Burada TRÇ (Türkiye-Rusya-Çin) ittifakı önerisi, Rusya ve Çin’le yakınlaşma değil, Trump’a “Türkiye’yi kaybetme” korkusunu hatırlatma işlevi görüyor. Yani bu öneri, bir dış politika stratejisi olmaktan çok, bir diplomatik koz. Yazının satır aralarında ayrıca içerideki Avrasyacı kadrolara yönelik bir mesaj da var. Bahçeli’nin Kudüs çıkışı, bu kadroları doğrudan “Kudüs meselesi” etrafında konsolide etmeyi amaçlıyor. Böylece Avrasyacılık, klasik anlamıyla Rusya-Çin hattına yaslanmak değil, Kudüs üzerinden yeniden tanımlanıyor. Sonuç olarak Akgönül, Bahçeli’yi yalnızca bir parti lideri değil, tarihin ruhunu kavrayıp yön veren bir “stratejik akıl” olarak sunuyor. Yazının özü şu şekilde özetlenebilir: Bahçeli stratejiyi kuruyor, Erdoğan ve Fidan taktiği uyguluyor. Kudüs meselesi, Türkiye’nin restorasyon sürecinin merkezine yerleşiyor. TRÇ ittifakı önerisi, ABD’ye yönelik bir psikolojik baskı unsuru. Avrasyacı kadrolar Kudüs meselesine çekilerek yeni bir konsensüs oluşuyor. Bu nedenle, Akgönül’ün yazısı yalnızca bir “analiz” değil; aynı zamanda okuyucuya Türkiye’nin önümüzdeki dönemdeki dış politika hamlelerine dair bir “öngörü” sunuyor. Bahçeli’nin usturası, siyasal korkuları kesip atarken, Türkiye’nin hem içeride hem dışarıda yeni bir yönelim kazanacağı mesajını veriyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.