TFF Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu’ndan Amedspor krizi için diyalog odaklı adım

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu, Amed Sportif Faaliyetler’de Kürtçe slogan tartışmasıyla büyüyen gerilimi sahada temas ve diyalogla yönetmeye çalıştı. Sezon başında TFF tarafından onaylanan forma sonrasında verilen ceza tartışma yaratırken, Başkan’ın Diyarbakır ziyareti ve yaptığı açıklamalar tansiyonun düşmesine katkı sundu.

Kriz nasıl başladı?
Amedspor’un formasındaki Kürtçe slogan, başlangıçta onay aldı; daha sonra verilen disiplin cezası kulüp ve taraftar cephesinde tepkiye yol açtı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki futbolseverler, kararın futbolun birleştirici niteliğine zarar verdiğini savundu.

TFF’nin ilk hamlesi: Sahada temas, masada diyalog
Hacıosmanoğlu, Amedspor’un Trendyol 1. Lig’deki ilk iç saha maçını tribünden takip etti, ardından tesisleri gezerek altyapı çalışmalarına ilişkin olumlu değerlendirmelerde bulundu. Bu ziyaret, kulüp ve kent kamuoyunda “krizi yumuşatan” bir adım olarak yorumlandı.

Mesaj: ‘Eşit mesafe ve marka değeri’
Maç sonrası konuşan Hacıosmanoğlu, “Herkese eşit mesafede, tarafsız olacağız. Futbolun marka değerini yükseltmek için çalışıyoruz” dedi. Başkan, altyapı ve tesis yatırımlarını Türk futbolunun geleceği açısından kilit başlıklar olarak işaret etti.

Sahada verilen görüntü: Kapsayıcı duruş
Ziyarette taraftarlarla kurulan temas, “Trabzon–Diyarbakır” vurgusuyla birlik mesajı olarak değerlendirildi. Eski Trabzonspor Başkanı olan Hacıosmanoğlu’nun tribünde ve saha kenarında sergilediği tutum, “görünen tansiyonu düşüren” bir yaklaşım şeklinde yansıdı.

Yorumlar: ‘Adalet ve rekabet vurgusu’
Futbol yorumcuları, süreç yönetiminin “adalet, rekabet ve diyalog” ekseninde yürütülmesini olumlu buldu. Başkanın 2. Lig kulüp başkanlarıyla yaptığı toplantılarda da benzer mesajları yinelediği, kültürel çeşitliliğin spora değer kattığı yönündeki vurgunun öne çıktığı belirtiliyor.
Krizi fırsata çevirme arayışı
Amedspor dosyasında atılan adımlar, TFF’nin tartışmayı saha dışı polemiklere bırakmak yerine sahada temas ve açık iletişimle yönetmeye çalıştığını gösterdi. Sürecin, hem federasyon–kulüp ilişkilerinde hem de futbolun toplumsal barışa katkısı tartışmalarında “çözüm odaklı” bir örnek olarak kayda geçti.