SON DAKİKA

CHP’nin kör noktası: Kürt gerçeği ve İmralı krizi

Yazının Giriş Tarihi: 23.11.2025 12:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.11.2025 12:03

Bu ülkede yıllardır yaşananların temelinde yatan o çıplak gerçeği artık kimse inkâr edemez:
Kürt, bu vatanın öznesi olarak hâlâ tam anlamıyla görülmüyor.
Bugün karşılaştığımız her siyasal kriz, her kırılma, her kopuş dönüp dolaşıp bu görünmezlik duvarına çarpıyor. “Milli kardeşlik”, “yeni paradigma”, “demokrasi” gibi kavramların havada asılı kalmasının nedeni de tam olarak bu.

Son günlerde yeniden alevlenen İmralı tartışması, bu görünmezliğin en somut göstergelerinden biri oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin belirlediği sert hattın gölgesinde CHP’nin komisyonda İmralı’ya gidilmesine karşı çıkması, Kürt seçmenin yüzüne söylenmiş açık bir cümle gibiydi:
“Sizi görüyoruz ama sizi özne olarak kabul etmiyoruz.”

Oysa 2024 seçimleri CHP için tarihsel bir dönemeçti. Kürt seçmenin güçlü desteği sayesinde metropollerde beklenmedik oy patlamaları yaşandı; üstelik 30 yıl sonra Diyarbakır’dan milletvekili çıkarıldı. Türkiye’nin değişim talebini omuzlayanların başında Kürtler vardı. Hal böyleyken İmralı ziyaretinin reddi, taktiksel bir siyasi pozisyon değil; CHP’nin stratejik aklında derin bir kırılmanın, hatta Özgür Özel ve ekibinin geleceğini sarsacak bir siyasal facianın habercisidir.

Bu tartışmalar sırasında en çok yaralayan mesele ise, Tahir Elçi’nin adının yeniden gündeme gelişi oldu. Barışın, yüzleşmenin ve hakikatin simge isimlerinden biri olan Elçi, her fırsatta çözümün adresinin İmralı olduğunu söylemişti. Bu nedenle komisyonda yer alan Türkan Elçi’nin İmralı’ya gidilmesine “ret” oyu vermesi, birçok kişide derin bir hayal kırıklığı yarattı. Bu kararın, Tahir Elçi’nin mirası ve yıllardır verilen adalet mücadelesiyle çeliştiğini düşünenlerin sesi bugün hiç olmadığı kadar güçlü. Çünkü biliriz ki, Tahir Elçi bugün yaşasaydı, CHP’nin İmralı’ya gitmesi için büyük bir çabanın içinde olurdu.

Gerçek şu ki, CHP’nin Kürt halkı nezdinde yeniden inşa ettiği güven, iktidarın da istediği şekilde, kendi elleriyle zedelenmiş durumda. Çünkü bu ülkenin çözüm adresi bellidir; o adrese uğramadan demokrasi inşa edilemez.
İmralı görüşmesi, Türkiye’de taşların yerine oturması için zorunlu bir siyasal eştir.

Bugün İmralı’ya gitmeme kararı, hem CHP hem de Kürt halkı için ciddi bir kayıptır. Bu yalnızca bir ziyaretin reddi değil; Türkiye’nin demokratik geleceğinin bir kez daha ertelenmesidir.

Ve son olarak, belki de en kritik olanı:
Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri, CHP’yi hâlâ esir alan Ulusalcı-Ergenekoncu zihniyettir.
Bu zihniyet yalnızca Kürtlere değil, Türkiye’nin tümüne kaybettiriyor. Ortak vatan talep eden toplumsal kesimlerin önüne beton bir duvar örüyor; o duvar yıkılmadan hiçbir siyasal yenilenme mümkün görünmüyor.

Bu nedenle İmralı meselesi bir ada meselesi değildir. Bu mesele, Türkiye’nin demokrasiyle, cesaretle ve adaletle yüzleşip yüzleşemeyeceğinin testidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.