İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı

Tanık: “Cehennem kapının açılmadığı andı”
Siyasi aktivist Motahareh Goonei, saldırı sırasında tek kişilik hücredeydi. BBC’ye verdiği röportajda, “Benim için cehennem, İsrail saldırdığı an değildi; cehennem, kapıyı açmadıkları andı. Üçüncü patlamayı duyduğumda artık çıkış yolu olmadığından emindim. ‘Tamam artık bu hayatımızın sonu’ diye düşündüm” dedi.

Goonei, bir başka mahkûmun yardımıyla hücresinden çıkabildiğini, gardiyanların ilk etapta kapıları açmadığını, mahkûmları engellemeye çalıştığını ancak sonrasında yaralı memurlara yardım eden mahkûmların olduğunu anlattı.

Saldırının bilançosu ağır oldu
İranlı yetkililere göre saldırıda hapishane personeli, mahkûmlar, sağlık çalışanları ve ziyaretçiler dahil 80 kişi yaşamını yitirdi. Uydu görüntüleri ve görgü tanıklarının ifadelerine göre, İsrail Evin’i en az altı füze ile vurdu, kompleksin içindeki 28 bina hasar gördü.

Ölenler arasında;

İran–Amerikan çifte vatandaşı Masoud Behbahani,

Kefalet işlemleri için hapishane idari binasında bulunan Arvin Mohammadi (37),

Tanınmış ressam Mehrangiz İmanpour (61) bulunuyordu.

Ayrıca bir yaşında çocuğu olan bir anne, sosyal hizmet uzmanları, genç askerler ve ziyaretçiler de hayatını kaybetti.

İsrail “istihbarat merkeziydi” dedi, BM: “Savaş suçu”
İsrail ordusu, hapishanenin “İsrail’e karşı istihbarat operasyonları için kullanıldığını” öne sürdü. Ancak BM İnsan Hakları Ofisi, Evin’in askeri bir hedef olmadığını vurgulayarak saldırıyı uluslararası insancıl hukukun ihlali olarak tanımladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü de saldırının “ayrım gözetmeden yapıldığını” belirterek bunun bir savaş suçu olabileceğini açıkladı.

Karmaşa ve kayıp mahkûmlar
Patlamaların ardından 75 mahkûmun firar ettiği bildirildi. İranlı yetkililer, bazı mahkûmların yakalandığını, bazılarının ise kendi istekleriyle döndüğünü açıkladı. Ancak özellikle trans mahkûmların akıbeti belirsiz kaldı. Avukat Reza Shafakhah, “Onların şimdi nerede olduğunu kimse bilmiyor” diyerek endişelerini dile getirdi.