SON DAKİKA

#Hapis Cezası

HABER DEĞER - Hapis Cezası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hapis Cezası haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Beyoğlu’ndaki taciz davasında şok karar! Haber

Beyoğlu’ndaki taciz davasında şok karar!

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında, tutuklu sanıklar Ömer K. ve Semir T. hakim karşısına çıktı. Savcılık mütalaasında 30 yıla kadar hapisleri istenen sanıklar hakkında hükmünü açıklayan mahkeme heyeti, suçun sabit olduğunu belirterek cezai işlem uyguladı ancak sanıkların cezaevinden çıkmalarının önünü açan bir karara imza attı. Hapis cezasına rağmen serbest kaldılar Mahkeme heyeti, sanık Semir T.’yi "birden fazla kişiyle birlikte cinsel saldırı" suçundan, daha önceki suç kayıtlarını da dikkate alarak 9 yıl hapis cezasına çarptırdı. Diğer sanık Ömer K. ise aynı suçtan 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Ancak mahkeme, sanıkların tutuklu geçirdikleri süreyi dikkate alarak her iki ismin de tahliyesine hükmetti. Bu karar, sanıkların suçlu bulunmalarına rağmen serbest kalmaları anlamına geldiği için tepkiyle karşılandı. Hürriyeti tahdit suçundan beraat kararı Kararın dikkat çeken bir diğer yönü ise sanıkların "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlamasından beraat etmesi oldu. Mahkeme, mağdur yurttaşın hareket özgürlüğünün kısıtlanmasının cinsel saldırı suçunun doğal bir unsuru olduğunu ve eylemin ayrıca bir hürriyeti kısıtlama suçu oluşturmadığını savundu. Bu hukuki yorumla birlikte sanıklar, iddianamede yer alan bu suçlamadan aklanmış oldu. Tepkiler üzerine tutuklanmışlardı Olayın geçmişi, yargı sürecindeki çalkantıları gözler önüne seriyor. Saldırganlar, olayın hemen ardından mağdurun ilk etapta şikayetçi olmaması gerekçesiyle serbest bırakılmıştı. Ancak güvenlik kamerası görüntülerinin sosyal medyada yayılması ve Türkiye halkının gösterdiği büyük tepki üzerine 25 Eylül tarihinde yeniden gözaltına alınarak tutuklanmışlardı. Suç dosyaları kabarık olan ve hırsızlık, gasp, yaralama gibi suçlardan kayıtları bulunan sanıklar, aylar sonra gelen tahliye kararıyla yeniden sokağa dönmüş oldu.

56 gün sustu, YouTube’a döndü Haber

56 gün sustu, YouTube’a döndü

AKP’li Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiği iddiasıyla yargılanan gazeteci Fatih Altaylı’ya 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Kararın ardından YouTube yayınlarına ara veren Altaylı, 56 gün sonra yeniden kamera karşısına geçti. Yayınında hem kararın gerekçesine hem de dava salonunda elindeki evrakları yere fırlatmasına ilişkin tartışmalara açıklık getirdi. Mahkemede yere atılan kâğıtların gerekçesini ilk kez bu kadar net anlattı Altaylı, savunma metni ve içtihatların yere atılmasını “öfke patlaması” olarak değil, “hukuka tepki” olarak nitelendirdi. “Adaleti yere ben fırlatmadım; adalet yere düşürüldüğü için ben de savunmamı yere fırlattım” diyerek, verilen cezanın kendisine göre “ağır bir hukuksuzluk” olduğunu ifade etti ve kararı doğru bulan kimse görmediğini söyledi. “Yargıya kırgınım, siyasete değilim” dedi Sözlerinin odağını yargıya yönelten Altaylı, siyasete ne kızgın ne de kırgın olduğunu, esas hayal kırıklığının yargı kararında olduğunu dile getirdi. “Bunu vicdanen doğru bularak imzaladılarsa hakkım helal olsun; vicdanlarına sığmayan bir imzayla attılarsa umarım bir gün sevdiklerine hasret kalmanın ne olduğunu anlarlar” sözleriyle sert bir kişisel mesaj verdi. “Karar önceden verilmişti, indirim de Yargıtay yolunu kapatmak içindi” iddiası Altaylı, hükmün daha duruşma bitmeden şekillendiğini savunarak “en ağır cezanın verildiğini” söyledi. Altıda birlik indirimin iyi niyetten değil, dosyanın Yargıtay’a gitmesini engelleme amacı taşıdığını öne sürdü. Kararın henüz yazılmadığını belirten Altaylı, cezaevinde ne kadar kalacağını bilmediğini de ekledi. “Kaçacakmışım… Hem ayıp hem komik” diyerek tutukluluk gerekçesine itiraz etti Tutukluluğun “kaçma şüphesi” gerekçesiyle sürdürülmesine özellikle tepki gösteren Altaylı, “Beni bu ülkeden sürgüne yollasalar bir yolunu bulur geri dönerim. Ne kaçması?” sözleriyle bu değerlendirmeyi incitici bulduğunu ifade etti. Sağlık durumunu ayrıntılarıyla anlattı Yayınında sağlık geçmişine de yer veren Altaylı, kalbinde dört stent bulunduğunu ve aort genişlemesi nedeniyle düzenli kontrole girdiğini aktardı. Beyin zarında iyi huylu bir tümörün takip edildiğini, Silivri’de MR ve kardiyak tetkiklerin yapıldığını ve şimdilik aort genişlemesinin ilerlemediğini söyledi. Cezaevi sağlık ekibi ve Silivri Devlet Hastanesi hekimlerine teşekkür etti. Cezaevinde yaşadığı talihsiz kazayı da paylaştı Açık havada tek başına top oynarken düştüğünü, bileğini burktuğunu, elini çatlattığını ve başını kale direğine çarptığını anlatan Altaylı, elinin alçıya alındığını ancak günlük ihtiyaçlarını karşılamayı zorlaştırdığı için birkaç gün sonra alçıyı çıkarttırdığını ve durumunun iyiye gittiğini belirtti. Sözlerinde son vurgu Altaylı, “Umut az ama mücadele sürecek” diyerek üst mahkemelere başvuracağını duyurdu; izleyicilerine de “adaleti savunma” çağrısını yineledi.

Siyasette yargı fırtınası: Demirtaş hakkında 7 yıla kadar hapis istemi Haber

Siyasette yargı fırtınası: Demirtaş hakkında 7 yıla kadar hapis istemi

Mersin’de açılan dosyada talep edilen ceza siyasetin gündemine oturdu Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında savcılık, zincirleme şekilde “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle 1 yıl 3 aydan 7 yıla kadar hapis cezası istedi. Dava, Demirtaş’ın Mersin ve Diyarbakır’daki konuşmalarına dayandırıldı ve iki dosyanın birleştirilmesine karar verildi. Savcılık, zincirleme suç değerlendirmesiyle üst sınırı işaret etti Esasa ilişkin mütalaada, isnat edilen fiillerin zincirleme suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiği savunuldu. Savcılık makamı, bu gerekçeyle Demirtaş hakkında üst sınırı zorlayan bir talepte bulundu. Ankara ve Mardin’deki ifadeleri kapsayan dosyaların birleştirilmesi talebi ise mahkeme tarafından reddedildi. Müşteki taraf daha ağır yaptırım istedi, savunma süre talep etti Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile bağlanan müşteki avukatı, zincirleme suç yerine her bir eylem için ayrı ayrı cezalandırma talep etti. Demirtaş’ın avukatı ise mütalaaya karşı savunma hazırlamak üzere süre istedi; mahkeme bu talebi kabul etti. Mahkeme, tutukluluğun sürmesine karar verdi Halen Edirne F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan Demirtaş duruşmaya katılmadı. Hakim, mevcut halin devamına hükmetti; sanığın bir sonraki celsede hazır bulunmaması halinde “susma hakkını kullandığının kabul edileceği” ihtarında bulunuldu. Dava 6 Ocak’a ertelendi. Dosya, ifade özgürlüğü ve siyaset-yargı ilişkisini yeniden tartışmaya açtı Karar sürecinin, yalnızca bireysel bir yargılama değil; siyaset, ifade özgürlüğü ve yargının sınırlarının toplum nezdinde yeniden tartışılacağı bir eşik oluşturduğu yorumları yapılıyor. Gözler şimdi bir sonraki duruşmaya ve mahkemenin vereceği kritik karara çevrildi.

Ünlü yönetmene 26 ay hapis cezası verildi! Haber

Ünlü yönetmene 26 ay hapis cezası verildi!

Flu TV’nin sahibi ve yönetmeni İlker Canikligil, Mart 2025’te sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım sonrası hakkında açılan dava sonucunda 2 yıl 2 ay (26 ay) hapis cezasına çarptırıldı. “Suç işlemeye alenen tahrik” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamalarıyla yargılanan Canikligil hakkında mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı vererek cezayı 5 yıllık denetim süresine bağladı. Yönetmen Canikligil’in sosyal medya paylaşımı yargılama sürecini başlattı Canikligil hakkında soruşturma, Mart ayında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım üzerine başlatıldı. Sahibi olduğu Flu TV’de YouTube yayınlarıyla da bilinen Canikligil, 25 Mart 2025’te çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Savcılık, söz konusu açıklamaların “suç işlemeye alenen tahrik” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlarını oluşturduğunu ileri sürerek dava açtı. Mahkeme, iki ayrı suçtan verilen cezayı toplam 26 ay hapis olarak karara bağladı Yargılama sonunda mahkeme, Canikligil’i yöneltilen iki ayrı suç yönünden toplam 26 ay hapis cezasına mahkûm etti. Normal şartlarda 2 yıl ve üzeri hapis cezalarında HAGB’ye gidilemezken, mahkeme cezanın iki ayrı suçtan verilmiş olması gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. HAGB kararıyla ceza 5 yıllık denetim sürecine bağlandı Karara göre İlker Canikligil, 5 yıl boyunca kasıtlı bir suçtan yeniden hapis cezası almadığı takdirde cezaevine girmeyecek ve hakkında verilen 26 aylık hapis cezası infaz edilmeyecek. Ancak denetim süresinde kasıtlı yeni bir suç işlediği gerekçesiyle mahkûm olması halinde, hem mevcut 26 aylık ceza hem de yeni verilecek ceza birlikte değerlendirilerek yeniden hüküm kurulacak. Karar, ifade özgürlüğü ve ceza adaleti tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı Ünlü yönetmen hakkında verilen hapis cezası ve HAGB kararı, sosyal medyada ve kamuoyunda ifade özgürlüğü, yargının sınırları ve cezaların caydırıcılığı üzerine yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Canikligil’in cezaevine girmeyecek olması, bir yandan “yargısal denetim baskısı” yorumlarına yol açarken, diğer yandan benzer davalarda verilen cezalarla karşılaştırmalı biçimde tartışılmaya devam ediyor.

Silinen whatsapp konuşmaları mahkemede çıkar mı? Haber

Silinen whatsapp konuşmaları mahkemede çıkar mı?

Avukat Ataol Ertuğrul Gürlek, kamuoyunda merak konusu olan silinen whatsapp konuşmalarının mahkemede karşımıza çıkabileceğini açıkladı. Avukat Ataol Ertuğrul Gürlek, boşanma davalarının en önemli delillerinden olan whatsapp görüşmelerinin telefondan silinmesine karşılık mahkemede karşımıza çıkabileceğini söyledi. Dijital çağda, whatsapp ve benzeri mesajlaşma uygulamaları hayatımızın vazgeçilmez parçası haline geldiğini hatırlatan Gürlek, “Boşanma, alacak, ceza davalarında bu mesajlar çoğu zaman kritik deliller olabilmektedir. Peki, silinen whatsapp konuşmaları mahkemede ortaya çıkabilir mi? Evet, belirli koşullar altında ortaya çıkabilir. Türk hukuk sistemi, dijital delilleri geleneksel delillerle aynı değerde kabul etmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu, Medeni Kanun ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında, whatsapp mesajları ve diğer elektronik veriler geçerli delil olarak sunulabilmektedir. Bir whatsapp mesajının mahkemede delil olarak kabul edilebilmesi için şu kriterlerin karşılanması gerekmektedir. Mesajlar orijinal olmalı, değiştirilmemiş olmalıdır. Ekran görüntüsü tek başına yeterli olmayabilir çünkü bu tür görseller kolayca manipüle edilebilmektedir. Sunulan mesajlar, davayla doğrudan ilgili olmalıdır. Konu dışı yazışmalar delil olarak kabul edilmeyecektir. En kritik şart olan bu madde, mesajların hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması gerektiğini ifade etmektedir. İzinsiz olarak birinin cihazına girmek, şifre kırmak veya başkasının özel mesajlarını elde etmek hukuka aykırı sayılmaktadır ve bu şekilde elde edilen deliller mahkemece reddedilmektedir. Hatta bu davranışlar, Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesi gereğince "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçunu oluşturabilmektedir.” dedi. SİLİNEN WHATSAPP KONUŞMALARI GERİ GETİRİLEBİLİR Mİ? Silinen whatsapp mesajlarının geri getirilebildiğini ifade eden Avukat Ataol Ertuğrul Gürlek, “Ancak bu işlem teknik bilgi gerektirmektedir ve her durumda başarılı olmayabilmektedir. Whatsapp, varsayılan olarak kullanıcılara sohbetlerini yedekleme imkânı sunmaktadır. Bu yedeklemeler iki yoldan yapılabilmektedir. whatsapp ayarlarından etkinleştirilen yedekleme, belirli aralıklarla (günlük, haftalık veya aylık) Google Drive hesabına otomatik olarak kaydedilmektedir. Apple cihazlarda ise iCloud servisine benzer şekilde yedeklemeler yapılmaktadır. Bir mesaj silindiği tarihinden önce yedeklenmişse, silinmiş mesajlar bu yedeklerden geri yüklenebilmektedir. Pratikte, bir kişi whatsappı sil ve yeniden kur yaptığında, ‘eski sohbetleri geri yüklemek istiyor musunuz?’ sorusuna evet derse, silinmiş mesajlar yeniden görüntülenebilmektedir. Örneğin, boşanma davasında Ayşe, eşinin aldatmasını ispat etmek için eşe yöneltilen bazı mesajları silmiştir. Ancak üç ay önce yapılmış olan yedeklemeler sebebiyle, hukuki işlemler yapıldığında bu mesajlar Google Drive üzerinden geri yüklenebilmiş ve mahkemeye sunulabilmiştir.” ifadelerini kullandı. GÜRLEK’TEN “HAPİS CEZASI ALABİLİRSİNİZ” UYARISI Whatsapp mesajlarının mahkemede delil olarak kabul edilebilmesinin en kritik şartının, mesajların hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması olduğuna dikkat çeken Gürlek, şunları kaydetti; “Kişinin kendi telefonundan aldığı mesajlar (davaya taraf olduğu mesajlaşmaları), başka bir kişinin gönüllü olarak kendisine gösterdiği mesajlar, ortak kullanılan cihazlardan elde edilen mesajlar, mahkeme kararıyla bilirkişi tarafından incelenen telefondan elde edilen mesajlar, başkasının telefonuna izinsiz girmek suretiyle elde edilen mesajlar, şifre kırmak veya özel yazılım kullanarak elde edilen mesajlar, tehdit veya şantaj yoluyla elde edilen mesajlar, başkasının hesabına izinsiz girmek suretiyle elde edilen mesajlar, hukuka aykırı yollardan elde edilen deliller mahkemece reddedileceği gibi, bu davranışlar Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesi gereğince özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaktadır ve 1-3 yıl arası hapis cezasını gerektirmektedir.” uyarısında bulundu.

Depremde yıkılan Uğur Apartmanı davasında sarsıcı sözler Haber

Depremde yıkılan Uğur Apartmanı davasında sarsıcı sözler

Duruşmada sanık Akbaş projeyi hatırlamadığını söyledi Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde çöken ve 9 yurttaşın hayatına mal olan Uğur Apartmanı davasında tutuksuz yargılanan fenni mesul ve statik proje müellifi Hasan Akbaş, mahkeme huzurunda “Dava konusu taşınmazın projesini çizmiş olabilirim ama binayı hatırlamıyorum” diyerek kendini savundu. Akbaş, projelendirme sürecinden sonra yapılan tadilatların sorumluluğunun belediyede olduğunu öne sürdü. Savunmasında “Çizdiğim binaları kontrol ederdim; duvar yerinde mi değil mi diye bakardım. Ama tamamlandıktan sonra yapılanlara karışmam” ifadelerini kullanan Akbaş, bilirkişi raporuna da itiraz etti. Avukatı, yeni bir bilirkişi heyeti talep ederek müvekkilinin duruşmalardan bağışık tutulmasını istedi. Yakınını kaybeden Güvleren Kaçar’dan isyan Depremde tek çocuğunu kaybeden anne Güvleren Kaçar, sanığın sözleri karşısında ayakta durmakta güçlük çekti. “Bu binada 9 kişi öldü. Ocağım söndü” diyen Kaçar, Akbaş’a şu sözlerle seslendi: “Bizim binamızda beton yoktu, demir yoktu. Çocuğumu enkazdan çıkarırken bir parça demir bulamadık. Gençliğimi, geleceğimi aldınız. ‘Hiçbir şeyi kabul etmiyorum’ diyemezsiniz. Siz de utansanız, avukat bey de utansın, bu adamı savunmayın. Ben bu adamdan davacıyım. Benden önce ölürseniz, ahirette beni bekleyin. Bu adam yüzünden tek çocuğumu kaybettim. Ömür boyu hakkımı helal etmiyorum.” Kaçar, tüm yakınlarının hakları için mücadeleyi sürdüreceğini söyledi. Savcılık, 22 yıl 6 aya kadar hapis istemişti Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı, Hasan Akbaş hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep etmişti. Uğur Apartmanı’nın yıkılması sonucu 9 yurttaş yaşamını yitirmiş, 1 kişi yaralanmıştı. Duruşma 28 Ocak 2026’ya ertelendi Mahkeme, sanığın duruşmalardan bağışık tutulması talebini değerlendirmek üzere yargılamayı 28 Ocak 2026 tarihine erteledi.

Cizre’de onlarca öğrenciyi tacizle suçlanan Burak Ercan beraat etti! Haber

Cizre’de onlarca öğrenciyi tacizle suçlanan Burak Ercan beraat etti!

Cizre’de yıllardır süren ve onlarca öğrencinin ifadelerine dayanan cinsel taciz davasında beklenen karar çıktı. Cizre Anadolu Meslek Lisesi’nin eski müdür yardımcısı Burak Ercan, yeniden yargılandığı dosyada tüm suçlamalardan beraat etti. “Delil yetersizliği” gerekçesiyle verilen karar, hem adliye önünde hem de duruşma salonunda büyük öfkeye neden oldu. Adliye çevresi bariyerlerle kapatıldı Duruşma öncesi Cizre 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin bulunduğu sokakta yüzlerce polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Sokağa giriş yapan herkes üst aramasından geçirilirken, açıklama için getirilen pankarta polisler el koydu; ses sistemi ise “tehlikeli olduğu” gerekçesiyle uzaklaştırıldı. Tepkiler üzerine pankart daha sonra geri verildi. Savcı beraat istedi, Ercan avukatlara hakaret etti Sanık Burak Ercan duruşmaya SEGBİS ile katıldı. Savcı, esas hakkındaki mütalaasında “delil yetersizliği” gerekçesiyle beraat talep etti. Söz alan Ercan, mütalaaya katıldığını belirterek beraatini istedi. Mağdur avukatları ise mütalaaya tepki gösterdi. Avukat Rojhat Dilsiz, “2019’dan beri bu dosyayı takip ediyorum, sanık bir gün bile gözaltına alınmadı. 38 öğrenciyi taciz eden bir kişinin bugün hâlâ çocuklara ulaşabiliyor olması korkunç” dedi. Ercan, söz alan avukatlara hakaret ederek “yalancılık” suçlamasında bulundu; mahkeme başkanının ise Ercan’ı savunur tutum sergilemesi dikkat çekti. Mahkeme beraat verdi, salonda “İnsanlık katledildi” tepkisi yükseldi Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, Ercan’ın tüm suçlamalardan beraatine hükmetti. Karar açıklanır açıklanmaz salondaki yurttaşlar tepki göstererek, “İnsanlık katledildi” diye bağırdı. Dosyanın geçmişi ağır ihlallerle dolu 2019’da Merkez Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcısı olan Ercan’ın 43 öğrenciye tacizde bulunduğu açığa çıkmış, hakkında “cinsel taciz”, “cinsel saldırı” ve “cinsel istismar” suçlamalarıyla iki ayrı dava açılmıştı. Cizre 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi 3 yıl 9 ay hapis cezası vermişti. Ancak Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi, 2025 Şubat’ında kararı bozarak yeniden yargılamanın yolunu açmıştı. Mağdur avukatlarının itiraz başvurusu ise “mağdurların şikayetçi olmaması” gerekçesiyle reddedilmişti.

Çağlayan Adliyesi önünde silah sesleri yükseldi! Haber

Çağlayan Adliyesi önünde silah sesleri yükseldi!

Adliye önünde hareketli dakikalar: Havaya ateş etti, sonra kendini vurdu Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde sabah saatlerinde silah sesleri yükseldi. Edinilen bilgilere göre, saat 10.10 sularında elinde silahla adliye önüne gelen bir kişi, önce havaya üç el ateş açtı. Çevredeki polislerin uyarılarına rağmen silahını bırakmayan şahıs, “Buraya gelip kendimi öldürmek için iki gün kaçtım” diyerek tabancasını bu kez kendisine çevirdi. Polisin ikna çabaları sırasında kendi bacağına ateş eden Mehmet E. G., yere yığıldı. “Üç evladım ağlıyor, babası devlet görevlisi” Tanıkların aktardığına göre, şahıs kendini vurmazdan önce kalabalığa dönerek şu sözleri sarf etti: “Üç tane evladım evde ağlıyor. Polisten korkuyorlar. Babaları devlet görevlisiydi. Bana 300 yıl ceza verdiniz!” Olay yerindeki güvenlik güçleri, şahsın etrafını çevirerek bölgeyi güvenlik çemberine aldı. Yaralanan Mehmet E. G.’ye, olay yerinde bulunan sağlık ekipleri tarafından ilk müdahale yapıldı. Polis ekipleri hızla müdahale etti Polisler, şahsı ikna etmeye çalışırken bir anda bacağına ateş etmesiyle durum kontrolden çıktı. Yaralı şahıs, olay yerinde etkisiz hale getirilip sağlık ekiplerine teslim edildi. Olay yerindeki güvenlik kamerası kayıtlarının incelendiği, adliye çevresinde güvenlik önlemlerinin artırıldığı öğrenildi. “Olay yerine müdahale eden ekiplerimiz kısa sürede şahsı kontrol altına aldı. Herhangi bir sivil yaralanma söz konusu değil.” — İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilisi Şüphelinin geçmişi: Suç kaydı kabarık Gazeteci Ceylan Sever’in paylaştığı bilgilere göre, Mehmet E. G. daha önce de köprüde intihar girişiminde bulunmuş. Ayrıca şahsın, geçmişte nitelikli dolandırıcılık, hırsızlık, kasten yaralama ve yağma suçlarından çok sayıda kaydı olduğu belirlendi. Adli kaynaklara göre, Mehmet E. G.’nin 4 yıl 3 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunuyordu. “Daha önce de ruhsal bunalım geçirmişti. Hakkında çeşitli suçlardan kesinleşmiş cezalar vardı.” — Adli kaynaklardan alınan bilgi Bölge trafiğe kapatıldı, yurttaşlar panik yaşadı Olay anında Çağlayan Adliyesi önünde bulunan yurttaşlar kısa süreli panik yaşadı. Polis, meydana çıkan yolları bir süre araç ve yaya trafiğine kapatarak güvenlik önlemi aldı. Olayın ardından adliye önüne sevk edilen çok sayıda ekip, şahsın neden bu eylemi gerçekleştirdiğini araştırıyor. Son durum: Yaralı hastaneye kaldırıldı Kendi bacağına ateş eden Mehmet E. G., ambulansla Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Hayati tehlikesinin bulunmadığı, bacağındaki kurşun yarasına müdahale edildiği bildirildi. Savcılık, olayla ilgili “ruhsatsız silah bulundurma” ve “kamu düzenini bozma” suçlarından soruşturma başlattı. Adliye önündeki güvenlik zafiyeti yeniden tartışmada Bu olay, son aylarda art arda yaşanan adliye çevresindeki güvenlik ihlallerini yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlar, adliye binalarının çevresinde psikolojik sorunları veya adli geçmişi bulunan kişilere yönelik risk analizlerinin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. “Bu olay, sadece bireysel bir intihar girişimi değil; yargı ve güvenlik sisteminin ruhsal destek ve rehabilitasyon eksikliklerini de gösteriyor.” — Adli psikiyatri uzmanı Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.