SON DAKİKA

#Sosyal Medya

HABER DEĞER - Sosyal Medya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sosyal Medya haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Irmak Ünal, kanser tedavisi sürecinde saçlarını kazıttığı anları paylaştı Haber

Irmak Ünal, kanser tedavisi sürecinde saçlarını kazıttığı anları paylaştı

Oyuncu Irmak Ünal, yaklaşık 10 aydır meme kanseri tedavisi gördüğünü duyurmasının ardından, saçlarını kazıttığı anları sosyal medya hesabında paylaştı. Ünal, süreci “yenilgi değil, teslimiyet” olarak tanımlayan bir mesajla takipçilerine seslendi. Kanser teşhisini ekim ayında açıklayan oyuncu, tedavisini sürdürürken süreci şeffaf şekilde paylaşmayı tercih etti. Ekim 2025’te ilk kez hastalığını duyuran Ünal, uzun süredir kemoterapi gördüğünü belirtmişti. Ünal’ın son paylaşımında ailesiyle birlikte saçlarını kazıttığı görüntüler yer aldı. Paylaşımda hem kızı hem kız kardeşi yanında bulunurken, oyuncunun bu anı “bir arınma ve ritüel” olarak yorumladığı görüldü. Ünal, paylaşımında fiziksel kaybın değil ruhsal dönüşümün altını çizdi. Oyuncu mesajında, “Saçlar döküldü ama güçlendim. Bu bir güzellik meselesi değildi, bir arınmaydı” ifadelerini kullandı. Ünal, sürecin dramatik değil, kutsal bir teslimiyet olduğunu vurgulayarak, iyileşme yolculuğunun sadece tıbbi değil, duygusal bir yeniden inşa süreci olduğunu belirtti. Paylaşım, sosyal medyada dayanışma mesajlarıyla karşılık buldu. Kamuoyundan, meslektaşlarından ve takipçilerinden çok sayıda destek mesajı alan Ünal’ın paylaştığı video kısa sürede geniş kitlelere ulaştı. Pek çok yurttaş, kanserle mücadele eden kadınlara görünürlük kazandırdığı için oyuncuya teşekkür etti. Ünal’ın tedavisi sürerken süreci açıkça paylaşmayı seçmesi farkındalık yaratıyor. Uzmanlar, ünlü isimlerin bu tür paylaşımlarının hem erken teşhis konusunda hem de kanserin toplumdaki konuşulma biçiminde önemli bir etkisi olduğunu vurguluyor. Ünal'ın mesajı, hastalıkla mücadelede yalnızlık hissinin azalmasına katkı sağlayan örneklerden biri olarak değerlendiriliyor.

Narin davasında sessizlik bozuldu: Müebbet alan amca tek ismi işaret etti! Haber

Narin davasında sessizlik bozuldu: Müebbet alan amca tek ismi işaret etti!

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 2024 yılında kaybolduktan sonra cansız bedeni derede bulunan 9 yaşındaki Narin Güran’ın cinayetine ilişkin davada verilen ağırlaştırılmış müebbet cezaları Yargıtay’a taşınırken, cezaevinde bulunan amca Salim Güran ilk kez konuştu. Güran, kardeşi aracılığıyla yayınladığı mesajda “Bu dava bitmedi, katil bellidir” diyerek Nevzat Bahtiyar’ı işaret etti. Dava Yargıtay aşamasında: Ağırlaştırılmış müebbet kararları masada Narin Güran cinayetinde anne Yüksel Güran, amca Salim Güran ve ağabey Enes Güran, “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası almıştı. Sanıklardan Nevzat Bahtiyar’a ise “delilleri yok etme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis verilmişti. Mahkeme, olayın planlı şekilde işlendiğini ve sanıkların birlikte hareket ettiğini karara bağlamıştı. Ailelerin ve avukatların itirazı üzerine dosya Yargıtay’a taşındı. Cezaevinden gelen mesaj: “Susmayacağız, gerçek ortaya çıkacak” Eski muhtar olan ve olay tarihinde tutuklanan amca Salim Güran, sessizliğini bozarak cezaevinden mesaj gönderdi. Güran, paylaşımında “Bizi yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederim. Deliller katilin kim olduğunu kabak gibi ortaya koyuyor. Biz kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz, susmayacağız” ifadelerini kullandı. Mesaj, kardeşi tarafından sosyal medya üzerinden paylaşıldı. Nevzat Bahtiyar iddiası: ‘Deliller ona işaret ediyor’ çıkışı Güran, olayda suçlandığı iddiaları reddederken tüm okları Nevzat Bahtiyar’a çevirdi. Mahkeme gerekçeli kararında tüm sanıkların birlikte hareket ettiği belirtilmişti ancak Salim Güran, “asıl failin saklandığını” ve dosyanın yeniden incelenmesi gerektiğini savunuyor. Aile, hem adli tıp raporları hem de telefon kayıtlarının yeniden araştırılmasını talep ediyor. Ailenin çağrısı: ‘Narin için adalet bitmedi’ Güran ailesi, Yargıtay sürecine dair “Son nefesimize kadar adalet arayacağız” açıklamasında bulundu. Dava sürecini yakından takip eden yurttaşlar ve kadın örgütleri de “çocuk cinayetlerinde cezasızlık kabul edilemez” diyerek sürecin kamuoyu baskısıyla takip edilmesi gerektiğini vurguluyor. Narin Güran cinayeti, Türkiye toplumunda infial yaratan çocuk cinayetleri arasında yer almaya devam ederken, Yargıtay’ın vereceği karar davanın seyrini belirleyecek.

Türkiye’de canlı yayın ekonomisi 2030’da 5 milyar doları aşacak Haber

Türkiye’de canlı yayın ekonomisi 2030’da 5 milyar doları aşacak

Türkiye canlı yayın pazarında rekor büyüme eşiğinde TikTok’un “Eğlencenin Geleceği” başlıklı raporu, Türkiye’de canlı yayın sektörünün yalnızca sosyal medya fenomenleriyle sınırlı bir alan olmadığını; ajanslardan yazılım ekiplerine, pazarlama uzmanlarından platform çalışanlarına uzanan dev bir ekosisteme dönüştüğünü ortaya koyuyor. 2024’te 1,6 milyar dolar olan canlı yayın ekonomisinin 2030’da 5 milyar dolar barajını aşacağı öngörülüyor. 10 milyondan fazla yurttaş her hafta canlı yayın izliyor Rapora göre Türkiye’de haftalık canlı yayın izleyicisi sayısı 10,2 milyona ulaştı. Kullanıcılar günde ortalama 13 dakika canlı yayın izliyor ve en yoğun izlenme saati 21.00 olarak kaydediliyor. İzleyicilerin yüzde 72’si ise 18-34 yaş arası gençlerden oluşuyor. Bu veri, Türkiye'nin sosyal medya tabanlı eğlence sektöründe neden kritik bir konumda olduğunu doğruluyor. 133 bin doğrudan, 126 bin dolaylı istihdam yaratacak Canlı yayın platformlarının büyümesi yalnızca dijital içerik alanını değil, medya, reklam, PR, e-ticaret ve teknik üretim gibi alanları da besleyen yeni bir iş gücü zinciri oluşturuyor. 2024 itibarıyla Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 0,15’i canlı yayın ekonomisinden kaynaklanırken, 2030’a gelindiğinde sektörün 250 bini aşkın kişiye iş olanağı sağlaması bekleniyor. Türkiye, MENAT bölgesinde dijital eğlencenin merkezi olabilir TikTok’un değerlendirmesine göre Türkiye; kültürel üretim kapasitesi, genç internet nüfusu ve sosyal medya kullanım oranıyla Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye bölgesinde (MENAT) canlı yayın ekonomisinin yükselen merkezi olmaya aday. Canlı yayın formatının sadece eğlence değil; müzik, spor, sohbet, eğitim ve ticaret alanlarında da etkisini genişlettiği vurgulanıyor. Sosyal medya trendi değil, kalıcı medya dönüşümü Rapor, canlı yayının geçici bir internet akımı olmadığını; izleyiciyle anlık etkileşim, mobil erişim kolaylığı ve içerik üretiminin demokratikleşmesi sayesinde kalıcı bir medya alışkanlığına dönüştüğünü belirtiyor. Canlı yayının geleceği, yalnızca bireysel fenomenlerin değil, ajanslar, platformlar, markalar ve izleyicilerin birlikte oluşturduğu çok aktörlü bir ekonomi olarak ele alınıyor.

“Çatlak yok, yürüyüş devam ediyor” tartışması büyüyor: Bahçeli’nin çıkışına Saray’dan ilk yorum geldi Haber

“Çatlak yok, yürüyüş devam ediyor” tartışması büyüyor: Bahçeli’nin çıkışına Saray’dan ilk yorum geldi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün partisinin grup toplantısında yaptığı sert çıkışla “Cumhur İttifakı’nda çatlak” iddialarını kesin bir dille reddetti. “Ne görüş ayrılığı ne de siyasi ihtilaf söz konusu değildir” diyen Bahçeli, iddiaları ortaya atan çevrelere “Dertler sağanak sağanak olsa da biz buradayız” sözleriyle cevap verdi. Saray’dan ilk tepki: “Bilge bir cevap” Bahçeli’nin gündem yaratan çıkışı sonrası Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada MHP liderine destek verdi. Yılmaz, “Sayın Bahçeli’nin değerlendirmesi, Terörsüz Türkiye ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşünü akamete uğratma çabasındaki çevrelere verilmiş bilge bir cevaptır” ifadesini kullandı. “Cumhur İttifakı yola devam ediyor” vurgusu Cevdet Yılmaz, paylaşımında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dirayetli liderliğine” vurgu yaparak, AK Parti ve MHP ortaklığının adalet, istikrar ve refah eksenli politikaları sürdüreceğini belirtti. Açıklama, Cumhur İttifakı’nda olası bir ayrışma tartışmasını kapatma hamlesi olarak yorumlandı. 29 Ekim törenlerine Bahçeli’nin katılmamasıyla tetiklenen kriz iddiaları Bahçeli’nin hem Anıtkabir’deki 29 Ekim törenine hem de Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyona katılmaması, günlerdir kulislerde “İttifakta gerilim var” yorumlarına yol açmıştı. Bugünkü çıkışıyla bu iddialara yanıt veren Bahçeli’nin ardından Saray’dan gelen destek mesajı, ortaklığın sürdüğüne dair ilk resmi teyit oldu.

En az 2 bin kişiyi öldürdüğünü itiraf eden ‘Ebu Lulu’ kimdir? Haber

En az 2 bin kişiyi öldürdüğünü itiraf eden ‘Ebu Lulu’ kimdir?

Sudan’ın Darfur bölgesi, El-Faşir’de yaşanan kitlesel şiddetin merkezindeki isimlerden biri olarak anılan El-Fatih (al-Fateh) Abdullah İdris —nam-ı diğer “Ebu Lulu” veya “El-Faşir Kasabı”— bir çevrim içi yayında “2 bin kişiyi öldürdüğünü” ve daha fazlasını öldürme niyetinde olduğunu söyledi; sosyal medya videolarında gördüğü ve bazı tanıkların aktardığı görüntüler İdris’in sivillere yönelik infazlara karıştığı iddialarını güçlendiriyor. Bu iddialar hem saha raporları hem de uydu verileriyle birlikte uluslararası alarma yol açtı. Ebu Lulu, Darfur’da savaş başlamadan önce yerel bir savaşçı olarak biliniyordu ve El-Faşir’in HDK/RSF tarafından ele geçirilmesiyle kısa sürede öne çıktı. Uzun yıllara yayılan Darfur çatışma geçmişinde bilinen bir aktör olarak görünmeyen İdris’in ismi, El-Faşir’in paramiliter güçlerin kontrolüne geçmesiyle sosyal medyada yayılan infaz görüntüleriyle geniş yankı buldu; bazı medya analizleri ve bölge uzmanları onun daha önce yerel düzeyde tanındığını, ancak son saldırılarla görünürlüğünün dramatik biçimde arttığını belirtiyor. Sosyal medyada dolaşan videolar ve tanık ifadeleri Ebu Lulu’yu “infaz sembolü” haline getirdi. Çok sayıda kısa klipte, El-Faşir civarında İdris’e atfedilen kişilerin sivillere yönelik şiddet uyguladığı ve bazı kayıtların doğrudan çevrim içi hesaplardan yayıldığı iddia ediliyor; bağımsız doğrulamayı zorlaştıran iletişim kesintilerine karşın uluslararası haber kuruluşları ve insan hakları gözlemcileri söz konusu görüntüleri, tanıklıkları ve sağlık kuruluşu raporlarını karşılaştırarak ciddi insan hakları ihlali iddiaları olduğunu vurguladı. BM ve uluslararası kuruluşlar olayları toplu infaz, tecavüz ve etnik hedefleme bağlamında değerlendiriyor. Birleşmiş Milletler yetkilileri, El-Faşir’de toplu katliam ve sivillere yönelik cinsel şiddet iddialarına dair “güvenilir raporlar” aldıklarını bildirirken, bazı kurumlar ve uzmanlar yaşananları savaş suçu veya etnik temizlik/soykırım riski çerçevesinde ele alıyor; uydu görüntüleri ve saha raporları olayların ölçeğine dair kaygıları artırdı ve bağımsız soruşturma çağrılarını tetikledi. Ebu Lulu tek “suçlu” mu sorusu, HDK/RSF içindeki sorumluluk tartışmasını gündeme getirdi. El-Faşir’den gelen görüntüler ve raporlar İdris’in öne çıkan bir isim olduğunu gösterse de BM ve insan hakları gözlemcileri, benzer eylemlere karışan farklı milis grupların ve yerel komutanların da sorumlu olduğunu belirtiyor; bazı açıklamalarda HDK/RSF yetkilileri başlangıçta bağlantıyı reddetti, ardından gözaltılar ve tutuklama haberleri geldi ancak gözlemciler bunun kapsamlı bir hesap verebilirlikten çok “günah keçisi” gösterimi olabileceği uyarısında bulunuyor. İdris’in iddialarının bağımsız doğrulanması iletişim ve erişim engelleri nedeniyle halen sınırlı; resmi soruşturmalar ve uluslararası incelemeler bekleniyor. Saha erişiminin kısıtlı olması, iletişim hatlarının kopması ve çatışma koşulları nedeniyle çeşitli kaynaklar ölü sayıları ve olay ayrıntıları hakkında farklı rakamlar veriyor; bu nedenle uluslararası medya, insan hakları örgütleri ve uydu analizleri şu aşamada en önemli doğrulama kaynakları olarak takip ediliyor. Bağımsız soruşturmalar tamamlandıkça iddiaların kesin çerçevesi netleşecek.

Kulisler bu haberle çalkalanıyor! Haber

Kulisler bu haberle çalkalanıyor!

İddia nereden çıktı, neden önemli? Türkiye siyasetinde tartışma yaratan bir iddia, AK Parti kulislerinden sızarak kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Gazeteci Serdar Akınan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ileride gerçekleşmesi beklenen siyasi geçiş sürecinde oğlu Necmeddin Bilal Erdoğan’ı halefi olarak değerlendirdiğini öne sürdü. Akınan’ın “AK Parti’nin kalbinden” ifadesiyle duyurduğu kulis bilgisi, hem parti içinde hem muhalefet cephesinde tartışma yarattı. Bilal Erdoğan kimdir? Eğitim, iş hayatı ve kamuoyu profilinin arka planı 23 Nisan 1981 İstanbul doğumlu Necmeddin Bilal Erdoğan, eğitimini Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Indiana Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümlerinde tamamladı. Türkiye’ye dönüşünün ardından inşaat, enerji ve eğitim sektörlerinde faaliyet gösterdi. Sivil toplumda ise TÜGVA ve TÜRGEV gibi vakıflarda yöneticilik yaparak etkisini artırdı. Resmi bir siyasi görevi bulunmamasına rağmen, adı sık sık siyasetle ilişkilendiriliyor. Özellikle 2013’te sızan telefon kayıtları sonrasında kamuoyundaki algısı tartışmalı hâle geldi. “Erdoğan kararını verdi” diyen Serdar Akınan ne söyledi? İddianın çıkış noktası, gazeteci Serdar Akınan’ın YouTube ve sosyal medya paylaşımı oldu. Akınan, “Erdoğan kararını verdi, yerine Bilal Erdoğan geçecek” ifadelerini kullanarak, sürecin önce AK Parti Genel Başkanlığı, ardından Cumhurbaşkanlığı üzerinden planlandığını ileri sürdü. Akınan ayrıca Emine Erdoğan’ın da bu süreçte etkili olduğunu ima etti. İddia, paylaşımın ardından 250 binden fazla etkileşim aldı ve gündemin ilk sıralarına çıktı. Bu tartışma, daha önce BirGün yazarı Yaşar Aydın ve eski milletvekili Selçuk Özdağ tarafından ortaya atılan “halefiyet senaryoları” ile benzerlik gösteriyor. Ancak AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, konuyu “asılsız spekülasyon” olarak değerlendirdi. Siyasi ve sivil tepkiler: Destekleyenler, karşı çıkanlar, uyarıda bulunanlar AK Parti çevresi: “Erdoğan mirasının devamı” Parti tabanında bazı isimler iddiayı olumlu karşıladı. Eski AK Partili Yusuf Elmas, “Gerçek mi bilmiyorum ama kesinlikle destekliyorum” dedi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak da “yeni nesil lider hazırlığı” vurgusuyla dolaylı destek verdi. Muhalefet ve eski AK Partililer: “Nepotizm ve kurumsal çöküş riski” CHP’li Avukat Cemil Çiçek, “Böyle bir senaryoya oy vermem” diyerek sert çıktı. HKP Genel Başkanı Nurullah Efe Ankut, “Aile içi geçişler demokrasiyi zedeler” yorumunda bulundu. Eski AK Partili Selçuk Özdağ, “Hakan Fidan gibi isimler de konuşuluyor” diyerek itirazını dile getirdi. Sivil toplum ve akademi: “Şeffaflık ve meritokrasi olmazsa risk büyük” TÜSİAD sessiz kalırken, akademisyen Dr. Serkan J. İnci, “Aile bağları değil liyakat konuşulmalı” uyarısı yaptı. Cumhuriyetçi Düşünce Derneği ise “Ailevi siyasallaşma, demokratik standartları bozar” açıklaması yayımladı. Kamuoyu tepkisi: Sosyal medyada üçlü ayrışma X (Twitter) analizlerine göre: %40 destekleyici, %35 eleştirel, %25 temkinli yorum yapıldı. “Babası gibi olursa destekleriz” diyenler ile “Cumhuriyet mirası aile devrine bırakılamaz” diyenler arasında sert tartışmalar yaşandı. Uzmanlara göre mesele ne? “Erdoğan sonrası dönemin psikolojisi” Siyaset bilimci Doç. Dr. Selçuk Atak, tartışmayı şöyle değerlendirdi: “Aile mirası güçlü bir motivasyon olabilir ancak nepotizm algısı seçmen davranışını etkileyebilir.” KONDA’nın Ekim 2025 anketine göre, Erdoğan’ın onay oranı %45, ancak olası halefiyet tartışmaları henüz netleşmiş değil. Resmî açıklama yok, spekülasyon devam ediyor İddia, Türkiye'nin siyasi geleceğine dair kritik bir tartışmayı tetiklemiş durumda. Henüz Cumhurbaşkanlığı ya da AK Parti’den resmî bir açıklama yapılmadı. Süreç ilerledikçe, tartışma “siyasi miras mı, aile aktarımı mı?” sorusu etrafında şekillenmeye devam edecek. Haber: Edip YETMİŞSEKİZ

Sosyal medyanın konuştuğu kaymakam: Tuğçe Orhan! “Barbie bebek” benzetmeleriyle gündem oldu Haber

Sosyal medyanın konuştuğu kaymakam: Tuğçe Orhan! “Barbie bebek” benzetmeleriyle gündem oldu

Yeni Ladik Kaymakamı Tuğçe Orhan, sosyal medyada olay oldu Samsun’un Ladik ilçesine kaymakam olarak atanan Tuğçe Orhan, göreve başlamasının hemen ardından sosyal medyanın en çok konuşulan isimlerinden biri haline geldi. Orhan’ın atama haberinden çok, fotoğrafları gündem oldu. Sosyal medya kullanıcıları, Orhan’ın fotoğraflarına “Barbie bebek”, “Cindy bebek”, hatta “yapay zekâ ile yapılmış gibi” yorumları yaparken; binlerce beğeni ve yüzlerce paylaşım geldi. Atamasını tamamladı, göreve başladı Daha önce Bolu’nun Seben ilçesinde 22 ay Kaymakam Vekilliği yapan Tuğçe Orhan, geçtiğimiz günlerde Ladik’e atandı. Orhan, yeni görevi öncesi Samsun Valiliği ve Ladik Belediyesi ziyaretlerini tamamladıktan sonra resmi olarak Ladik Kaymakamı olarak görevine başladı. Tuğçe Orhan kimdir? 1995 yılında Elazığ’da doğan Tuğçe Orhan, Fırat Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nü 2017 yılında dereceyle bitirdi. Ardından aynı üniversitenin Kamu Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. Kamu görevine atanmasının ardından Bolu Seben’de Kaymakam Vekili olarak 22 ay görev yaptı. 2025 yılı itibarıyla Samsun Ladik Kaymakamlığı görevine başladı. “Yapay zeka mı, kaymakam mı?” tartışması Orhan’ın fotoğrafları kısa sürede X (Twitter), Instagram ve TikTok’ta viral olurken bazı kullanıcılar “Bu gerçekten bir insan mı, yoksa yapay zekâ görseli mi?” şeklinde şaka yollu paylaşımlar yaptı. Kimi kullanıcılar “Güzel olduğu kadar donanımlı bir kaymakam” yorumunu yaparken, kimileri “Türkiye’nin en zarif kamu görevlisi” ifadelerini kullandı. Göreviyle de dikkat çekiyor Tuğçe Orhan’ın kariyerinde genç yaşta gösterdiği başarı, birçok sosyal medya kullanıcısının dikkatini çekti. Orhan’ın kamu yönetimindeki hızlı yükselişi, kadınların bürokrasi içindeki varlığı açısından da “ilham verici bir örnek” olarak değerlendirildi. Tuğçe Orhan, güzelliğiyle sosyal medyada gündem olsa da, kariyerindeki başarılarıyla dikkat çeken genç bir kamu yöneticisi olarak öne çıkıyor. Sosyal medyada “güzelliğiyle değil, başarılarıyla da konuşulmalı” yorumları ise beğeni toplamaya devam ediyor.

İzmir’de lise birincisi Asmin Yıldız tutuklandı! Haber

İzmir’de lise birincisi Asmin Yıldız tutuklandı!

Sınıfta çekilen video “örgüt propagandası” sayıldı İzmir’in Menemen ilçesindeki Haldun Koşay Anadolu Lisesi son sınıf öğrencileri, boş derste müzik açarak halay çekti. Sınıfta çekilen bu video, bir öğrencinin TikTok hesabında paylaşıldı. Kısa sürede “Hafıza” adlı bir sosyal medya hesabı tarafından alıntılanan görüntü, 600 binden fazla kişiye ulaştı ve tartışma yarattı. Videoda çalan müziğin içeriği nedeniyle, “örgüt propagandası” iddiasıyla beş öğrenci hakkında soruşturma başlatıldı. Okul birincisi Asmin Yıldız, savcının talebiyle tutuklanarak Aliağa Şakran Kadın Cezaevi’ne gönderildi. Avukatı: “Kürtçe bilmeyen bir öğrencinin farkında olmadan çektiği video suç sayılamaz” Asmin Yıldız’ın avukatı Zeynep Sedef Özdoğan, İzmir Barosu’nda düzenlenen basın açıklamasında süreci anlattı: “Sınıfta öğrenciler halay çekiyor, Asmin de bunu TikTok hesabında paylaşıyor. Kürtçe bilmediği için şarkının içeriğinin farkında değil. Videonun altına herhangi bir açıklama da yazmıyor. Ancak sosyal medyada hızla yayılan görüntü, linç kampanyasına dönüşüyor. Asmin tepkileri görünce özür dileyerek videoyu kaldırıyor. Buna rağmen gece yarısı evi basılarak gözaltına alınıyor ve ertesi gün tutuklanıyor.” Özdoğan, Asmin’in “kaçma şüphesi” iddiasıyla tutuklandığını belirterek, bunun hukukla bağdaşmadığını söyledi. “Asmin Cumhuriyet Savcısı olmak istiyordu” Avukat Özdoğan, Asmin’in eğitimine ve hedeflerine vurgu yaparak şunları kaydetti: “Cumhuriyet Savcısı olmak isteyen, hukuk okumak isteyen bir çocuk bu. Ülkesine hizmet etmek, adaletin bir parçası olmak istiyor. Ama şimdi o hayaller cezaevi duvarları ardında. Biz diyoruz ki: Asmin’in yeri cezaevi değil, okul sıraları ve ailesinin yanı olmalı.” Ailesine yönelik tehditler: “Okula gitseydi öldürürdük” Asmin’in teyzesi Didem Bozkur, basın toplantısında ailenin tehdit mesajları aldığını belirtti: “Aileye ‘Asmin okula gitseydi öldürürdük’ şeklinde mesajlar geliyor. Bu tehditler nedeniyle aile tedirgin. Biz sadece adalet istiyoruz.” Anne Sevgi Yıldız ise kızının üniversiteye hazırlandığını söyleyerek gözyaşları içinde şu ifadeleri kullandı: “Kızımın bir paylaşım yüzünden elimizden alınmasını hak etmiyoruz. Asmin ders çalışan, hayalleri olan bir çocuk. Kızımın yeri okul sıraları, cezaevi değil.” Baro ve hukukçular sürecin takipçisi İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran, Asmin Yıldız’ın tutukluluğuna tepki göstererek, konunun takipçisi olacaklarını belirtti. Avukat Özdoğan ise Anayasa’nın 19., 25., 26. ve 42. maddelerini hatırlatarak, ifade özgürlüğü ve eğitim hakkının ihlal edildiğini söyledi. Eğitim yerine cezaevi tartışması büyüyor Asmin Yıldız’ın tutuklanması, sosyal medyada ve hukuk çevrelerinde geniş yankı uyandırdı. Öğrencinin eğitim hakkı ve ifade özgürlüğü temelinde tahliye edilmesi çağrıları artarken, hukukçular sürecin “ifade özgürlüğü sınırlarını aşan bir yargı uygulaması” olduğunu savunuyor.

Fatih Ürek’ten korkutan haber: Ece Erken açıkladı! Haber

Fatih Ürek’ten korkutan haber: Ece Erken açıkladı!

20 dakika duran kalp yeniden çalıştırıldı 59 yaşındaki tanınmış sanatçı Fatih Ürek, geçtiğimiz hafta sonu kalp krizi geçirerek hızla hastaneye kaldırıldı. Doktorların üstün çabasıyla 20 dakika duran kalbi yeniden çalıştırılan Ürek, o tarihten bu yana yoğun bakımda mücadelesini sürdürüyor. Hastane yönetiminin yaptığı açıklamada, “Kıymetli sanatçımız Fatih Ürek’in yoğun bakımda tedavisi devam etmekte olup durumu kritik seyretmektedir. Hastamız hekimlerimizin yakın gözetimindedir. Yeni bir gelişme olduğunda kamuoyuyla paylaşılacaktır.” danildi. “Öldü” iddialarına aileden yalanlama Sosyal medyada dolaşan “Fatih Ürek vefat etti” iddialarına ailesi hızlıca yanıt verdi. Sanatçının kardeşleri Nurgül ve Selvi Ürek, hastane önünde basın açıklamasında bulunarak: “Fatih hayatta, ölüm haberleri asılsız. Durumu stabil, hastaneden kısa süre içerisinde açıklama gelecek. Şu anda sadece Allah’a emanet. Dualarınızı eksik etmeyin.” dediler. Yakın çevresinden destek mesajları Sanatçının yakın dostu Nalan Aksoy, yaptığı sosyal medya paylaşımında olumlu gelişmeyi şu sözlerle dile getirdi: “Kendi aramızdaki şakalardan birini yaparken gözlerini kırparak cevap verdi. Belki bir refleks, ama yine de önemli... Daha iyi görünüyordu. Ümidimizi kaybetmeyelim, dualarınızı eksik etmeyin.” Ece Erken: “Kalbi çalışıyor fakat beyin bedene hükmedemiyor” Sunucu Ece Erken, TV8’de yayınlanan Gel Konuşalım programında Fatih Ürek’in sağlık durumuyla ilgili yeni detaylar paylaştı. Ürek’in yakın dostu Alişan’dan aldığı bilgileri aktaran Erken, şunları söyledi: “Kalbi çalışıyor fakat beyin bedene hükmedemiyor. Bunun için çalışıyorlar, ilaçları kestiler, uyanmasını bekliyorlar. Yakın dostları ve ailesi hastaneye çağrılmış. Dualarımızı eksik etmeyelim.” Hayranlarından dua desteği Ünlü sanatçının sağlık durumu hakkındaki haberler sonrasında sosyal medyada birçok destek mesajı yer aldı. Hayranları, “Fatih Ürek yalnız değil, dualarımız onunla” etiketiyle paylaşarak sanatçıya moral vermeye çalıştı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.