SON DAKİKA

#Teknoloji

HABER DEĞER - Teknoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Teknoloji haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yılın en renkli sahnesi İstanbul’da kuruluyor: Colors of Marketing, 9–10 Aralık’ta başlıyor Haber

Yılın en renkli sahnesi İstanbul’da kuruluyor: Colors of Marketing, 9–10 Aralık’ta başlıyor

Pazarlama dünyasının yeni nesil buluşma noktası Colors of Marketing, bu yıl ilk kez 9–10 Aralık tarihlerinde Maslak 42 Venue’de gerçekleşecek. “Yeni Yollar Aç” temasıyla düzenlenen etkinlik, fikirlerin renklerle, yeniliğin cesaretle, yaratıcılığın özgürlükle buluştuğu çok katmanlı bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Sanat, veri ve duygunun birleştiği sahne Colors of Marketing; pazarlamanın geleceğini şekillendirmek, ezberleri bozmak ve sektör profesyonellerine yeni bakış açıları kazandırmak için tasarlandı. Etkinlik, sanatın estetiğini, yaratıcılığın enerjisini ve hikâyenin gücünü aynı sahnede bir araya getiriyor. Katılımcılar, sadece trendleri takip eden değil, trendleri yaratan bir atmosferin parçası olacak. 35’ten fazla konuşmacı, iki gün boyunca ilham verecek Bu yılki sahnenin sunuculuğunu tiyatro sanatçısı Hakan Bilgin üstlenecek. Etkinlikte Prof. Dr. Sinan Canan, Melis İşiten, Somer Sivrioğlu, Arda Öztaşkın, Sinan Özkök, Emrah Ablak ve Yağız Sabuncuoğlu gibi farklı alanlardan pek çok isim yer alacak. Toplamda 35’ten fazla konuşmacı, pazarlama, iletişim, yaratıcılık, gastronomi ve teknoloji ekseninde deneyimlerini paylaşacak. Etkinliğin ana sponsorları Citroën ve Mars Neo olurken, medya ve marka işbirlikleriyle sektörün önde gelen kuruluşları da sahnede olacak. “Sınırları aşmak, normları sorgulamak için bir aradayız” Organizasyonun küratörü Hüseyin Sayın, Colors of Marketing’i yalnızca bir etkinlik değil, bir fikir ekosistemi olarak tanımlıyor: “Colors of Marketing’i; duyguların, verinin ve yaratıcılığın kesiştiği, sadece bağlantıların değil, bağların da kurulacağı bir platform olarak kurguladık. Amacımız trendleri izlemek değil, yeni düşünce yolları açmak. Cesur, çizgi dışı bir ruhla Türkiye’de pazarlama ve iletişim dünyasına yeni bir soluk getirmek istiyoruz.” Pazarlamanın dönüşen dünyasına yeni bir bakış Colors of Marketing, dijital çağın hızla değişen pazarlama dinamikleri içinde fikirlerin, duyguların ve teknolojinin buluştuğu yeni bir alan açıyor. Markalar, yaratıcı zihinler ve vizyoner liderler aynı çatı altında bir araya gelerek sektörün geleceğine yön verecek. Etkinliğin programı ve detaylarına www.colorsofmarketing.org adresinden ulaşılabiliyor.

11 yaşındaki Türk dahinin Mars projesi ABD’den davet getirdi Haber

11 yaşındaki Türk dahinin Mars projesi ABD’den davet getirdi

Mars’ta yaşamı mümkün kılmak için geliştirilen proje dünya çapında ilgi gördü Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan 11 yaşındaki Ümit Keçik, uluslararası bilim ve matematik olimpiyatlarında elde ettiği derecelerin ardından, Mars’ı yaşanabilir hale getirmeyi amaçlayan projesiyle yeniden gündemde. Türkiye’de katıldığı yarışmada birincilik, Tayland’da düzenlenen SIMSO Bilim Olimpiyatı’nda ise dünya üçüncülüğü elde eden Keçik, güneş enerjisiyle çalışan roket, yapay yerçekimi, tarım-hayvancılık modülleri ve altın dedektörüyle bakım-onarım sistemi içeren bir Mars kolonisi tasarladı. Keçik: “Hedefim proje prototipini NASA’ya teslim etmek” Kendisini “Her gün bir kitap okuyan ve teknoloji bağımlılığından uzak duran bir öğrenci” olarak tanımlayan Ümit Keçik, projesini şöyle anlattı: “Roket, Dünya’nın yerçekiminden çıktıktan sonra ek itici kuvvetle yoluna devam edecek. Mars’ta yaşam için yeme–içme döngüsünü sağlayacak tarım sistemleri, bozulan cihazları onaracak altın dedektörü ve güneş enerjisiyle çalışan iletişim ağı kurdum. Hedefim önce prototip roketi üretmek, sonra projeyi NASA’ya sunmak.” ABD'den gelen davet aileyi harekete geçirdi Ümit Keçik, American Rice University'den eğitim daveti aldığını, bu sayede NASA yetkilileriyle doğrudan sunum yapma imkanı doğabileceğini söyledi. Ailenin maddi imkânları sınırlı olduğu için eğitim ve proje sürecinde destek arayışı sürüyor. Aile: “Onu bilim yolunda yalnız bırakmak istemiyoruz” Anne Nurhan Keçik, “Oğlumun bu kadar ciddi bir projeyi benden destek isteyerek yapması gurur verici. Kopernikus Bilim Olimpiyatı’nda dördüncü oldu, ABD’den davet aldı. Ona bu imkanı vermek istiyoruz” dedi. Baba Ercüment Keçik ise, “Bir baba olarak hayalim, oğlumu NASA’daki brifinge gönderebilmek. Bu, sadece onun değil Türkiye toplumunun geleceği için de önemli bir adım olur” ifadelerini kullandı.

İran’dan nükleer program açıklaması Haber

İran’dan nükleer program açıklaması

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezzekian, İran Atom Enerjisi Örgütü’nü ziyaretinde yaptığı açıklamada, ülkenin nükleer sanayiyi geliştirme hedefinin nükleer silah üretimi değil, “halkın ihtiyaçlarını karşılamak ve ekonomik refahı artırmak” olduğunu belirtti. Pezzekian, nükleer endüstrinin yalnızca küçük bir kısmının askeri amaçlarla ilişkilendirildiğini, geri kalanının sağlık, tarım, enerji ve çevre gibi alanlara hizmet ettiğini vurguladı. Pezzekian: “Nükleer endüstriyi büyütme kararlılığımız bomba üretmeye değil, refah sağlamaya yöneliktir.” Cumhurbaşkanı, radyofarmasötik üretimi ve tıbbi tedavi teknolojilerinin yer aldığı sergiyi gezdikten sonra yaptığı konuşmada, İran’ın nükleer bilim insanlarının çalışmalarını “bilimsel cihat” olarak nitelendirdi. Pezzekian, ülkenin radyofarmasötik üretiminde bölgesel bir güç olma potansiyeline işaret ederek, “Bu teknoloji yalnızca tedavi için değil, aynı zamanda ulusal zenginlik üretimi için stratejik bir değere sahip” dedi. “Nükleer silah üretmek gündemimizde yok” vurgusu bir kez daha tekrarlandı. Pezzekian, Batılı ülkeleri İran’ın nükleer ilerleyişini engellemek için “asılsız silah iddialarını” kullanmakla eleştirdi ve “Bu iddiaların onlar için bahane olduğunu kendileri de biliyor” dedi. İranlı nükleer bilim insanlarına yönelik suikastların, ülkenin teknoloji bağımsızlığını hedef alan bir baskı aracı olduğunu savundu. İran, radyofarmasötikler, tarım teknolojileri, su arıtma ve enerji üretiminde nükleer uygulamaları genişletmeyi hedefliyor. Cumhurbaşkanı, nükleer teknolojinin yalnızca savunma değil, sağlık, tarım, su yönetimi ve çevre koruma gibi alanlarda kullanıldığını belirterek, bu teknolojinin tanıtım ve ihracatında daha etkili bir planlamaya ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. “Ulusal kaynaklarımızı kullanırken bilimsel potansiyeli değerlendirmekte yavaş kaldık” diyerek iç eleştiri de yaptı. 8 yeni nükleer santral planı: İran, Rusya ile yeni elektrik üretim projeleri yürütüyor. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed Eslami, ülkenin güney ve kuzey kıyılarında 8 yeni nükleer santral kurulacağını açıkladı. Bu projelerin bir kısmı Rusya ile yürütülen anlaşmalara dayanıyor. Eslami, “20 bin megavat nükleer elektrik üretimi hedefini gerçekleştirmek için çalışıyoruz” dedi. Nükleer santrallerle birlikte tuzdan arındırma tesisleri ve yerli teknoloji altyapısı da kurulacak. Eslami, Buşehr'de devam eden nükleer santral projesiyle entegre 70 bin metreküp kapasiteli su arıtma tesisi kurulacağını duyurdu. Ayrıca kuantum, lazer ve füzyon teknolojilerinde de üniversitelerle işbirliği yapılacağını açıkladı. “Nükleer endüstri İran’ın bilimsel bağımsızlığının sembolü olacak.” Pezzekian, nükleer projelerin yalnızca teknolojik değil, jeopolitik bir bağımsızlık meselesi olduğunu belirterek, “Bu başarıları hızlandırmak için devlet tüm desteği verecek. Ülkenin geleceği bilgide, inovasyonda ve kendi teknolojimizi üretmekte” dedi.

Çin’in büyüme motoru: Yeni üretici güçlerle %5,2’lik ekonomik atılım Haber

Çin’in büyüme motoru: Yeni üretici güçlerle %5,2’lik ekonomik atılım

“Çin hızı” yeniden tanımlanıyor 1990’ların sonu ve 2000’lerin başında ortalama %8 civarında büyüme kaydeden Çin, o dönemdeki hızını “Çin mucizesi” olarak adlandırmıştı. Ancak uzmanlara göre, bugünkü %5,2’lik büyüme oranı daha sürdürülebilir ve yapısal dönüşümü temsil ediyor. Ekonomistler, bu süreci “ölçek büyütmeden kaliteye geçiş” olarak tanımlıyor. Çin’in üretim kapasitesi artık sadece işgücüne değil, inovasyona, teknolojiye ve yeşil dönüşüme dayalı hale geliyor. Orta gelir tuzağını aşmak için stratejik dönüşüm Batı ekonomilerinin sıkça vurguladığı “orta gelir tuzağı”, Çin’in reform politikalarında temel referanslardan biri haline geldi. Nüfus avantajı azalmadan önce teknoloji tabanlı üretim gücüne yönelen Çin, emek-yoğun sektörlerden inovasyon odaklı sanayiye geçerek olası bir durgunluğun önüne geçti. Bu dönüşüm, Çin ekonomisinin üretim faktörlerine dayalı büyümeden bilgi, araştırma ve teknoloji temelli büyümeye evrildiğini gösteriyor. Küresel baskılara rağmen istikrarlı büyüme Çin, pandemi sonrası ekonomik toparlanmanın yanı sıra Batı ülkelerinin teknoloji kısıtlamaları ve jeopolitik baskıları altında bile büyümesini sürdürdü. Ülkede yüksek emisyonlu fabrikaların kapatılması, Ar-Ge yatırımlarına ağırlık verilmesi ve yeşil enerji alanındaki atılımlar dikkat çekiyor. Elektrikli araçlar, lityum iyon piller ve fotovoltaik (güneş paneli) üretimi Çin’in “yeni ekonomi”sinin temelini oluşturuyor. Ayrıca Çin, yapay zeka, kuantum hesaplama ve dijital altyapı alanlarında küresel ölçekte öncü konuma yükseldi. “Modernleşme Batılılaşma değildir” Çin’in kalkınma modeli, gelişmekte olan ülkeler için alternatif bir referans haline geliyor. Bir Türk akademisyen, Çin modelini şöyle özetledi: “Çin’in başarısı, teknolojiyi yalnızca ithal etmekte değil, özümseyip yeniden üretmekte yatıyor. Bu yönüyle, kendi kalkınma yolunu inşa etmek isteyen ülkelere ilham veriyor.” Bugün Vietnam, Endonezya ve Malezya gibi ASEAN ülkeleri imalat sanayilerini geliştirirken Çin’in deneyiminden yararlanıyor. Benzer şekilde, Afrika ülkeleri de sanayileşme politikalarında Çin’in kalkınma yaklaşımını örnek alıyor. Yeni üretici güçlerin mesajı Çin’in son dönemdeki büyümesi, yalnızca ekonomik değil politik ve teknolojik bir paradigma değişimi olarak değerlendiriliyor. Yüksek teknoloji, yeşil enerji ve dijitalleşme temelli bu dönüşüm, gelişmekte olan ülkeler için şu mesajı veriyor: “Modernleşme Batılılaşma değildir; her ülke kendi kalkınma yolunu, kendi üretici gücüyle inşa edebilir.”

Çin ekonomisinin yeni motoru: Nitelikli üretici güçler küresel düzeni dönüştürüyor Haber

Çin ekonomisinin yeni motoru: Nitelikli üretici güçler küresel düzeni dönüştürüyor

Bilimsel devrim: Takipçiden öncüye geçiş Çin’in ekonomik dönüşümünün merkezinde, teknoloji ve bilimsel atılım bulunuyor. Artık insansız hava araçları tarlalarda tohum ekiyor, robotlar 5G ağıyla fabrikalarda üretim yapıyor, yapay zekâ algoritmaları ise şehir trafiğini optimize ederek “akıllı kent” yaşamını mümkün kılıyor. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’nın 2025 Küresel Yenilik Endeksi’ne göre Çin, tarihinde ilk kez dünyanın en yenilikçi ilk 10 ülkesi arasına girdi. 2024’te Ar-Ge harcamaları 3,6 trilyon yuanı aştı; bu, 2020’ye göre %48’lik bir artış anlamına geliyor. Kuantum haberleşme, insanlı uzay araştırmaları, derin deniz keşifleri gibi alanlarda lider konuma yükselen Çin, artık yalnızca üretim kapasitesiyle değil, bilimsel vizyonuyla da küresel bir merkez haline geliyor. Yeniliğe dayalı büyüme modeli: Çin ekonomisinin DNA’sı değişiyor Geçmişte emeğe ve kaynak yoğunluğuna dayalı büyüme modelini benimseyen Çin, artık verimlilik ve teknoloji odaklı bir büyüme tarzına geçti. 2000–2021 döneminde üretim verimliliğinde yıllık ortalama artış oranı %3,6 olarak kaydedildi. Beş Yıllık Plan’ın son aşamasına girilirken, yeni nitelikli üretici güçler ekonomik büyümeyi enerjiden bağımsız hale getirdi. Birim GSYH başına enerji tüketimi azalırken, akıllı üretim ve dijital dönüşümle “akıllı imalat çağı” başladı. Halk odaklı refah: Teknoloji toplum için çalışıyor Çin’in 1,4 milyarlık nüfusunun 400 milyonu orta gelir grubunda, bu da dev bir iç pazar yaratıyor. Kırsal alanlarda akıllı hasat makineleri dakikada 600 kilo ürün toplarken, hastanelerde yerli cerrahi robotlar görev yapıyor. Yaşlı bakım merkezlerinde akıllı bileklik ve yürüme bantları, teknolojinin sosyal refaha dönüşmesini sağlıyor. Yapay zekâ, “İnternet+” kampanyaları, uzaktan sağlık ve akıllı ev sistemleri gibi girişimler; istihdam, tüketim ve inovasyon arasında döngüsel bir refah modeli kurdu. Bu model, hem ekonomik büyümeyi destekliyor hem de refahı toplumun her kesimine yayıyor. “Çin çözümü”: Batı modeli dışında bir kalkınma alternatifi Çin, modernleşmeyi Batı değerlerine endekslemeden gerçekleştiren ender ülkelerden biri. “Verimli piyasa + etkili hükümet” formülüyle hem özel sektörün dinamizmini hem de kamu planlamasının gücünü birleştiriyor. Bu yaklaşım, gelişmekte olan ülkeler için Batı merkezli kalkınma anlayışına alternatif bir model sunuyor. Çin, “Kuşak ve Yol” inisiyatifi ile küresel işbirliğini güçlendirirken, yoksullukla mücadele ve kırsal dönüşüm politikalarını sürdürüyor. 2025 itibarıyla ülkenin GSYH’sının 140 trilyon yuanı aşması bekleniyor — ancak bu büyüme sadece rakamsal değil; kalite, inovasyon ve sürdürülebilirlik temelli bir dönüşüm anlamına geliyor. Yeni nitelikli üretici güçler, Çin’in küresel vizyonunu şekillendiriyor Çin, teknoloji ve inovasyonu sosyal refaha dönüştüren bu yeni kalkınma modelinde, artık sadece kendi ekonomisini değil, dünyanın geleceğini de şekillendiren bir aktör haline geldi. Yeni nitelikli üretici güçler; dinamik, yenilikçi ve sürdürülebilir bir Çin yaratırken, aynı zamanda Doğu merkezli bir küresel modernleşme modelinin temelini atıyor.

Milyonlarca cihazı etkileyecek!  Bilgisayar sistemleri tamamen çökecek mi? Haber

Milyonlarca cihazı etkileyecek! Bilgisayar sistemleri tamamen çökecek mi?

Bilgisayar sistemlerini tehdit eden yeni bir dijital kriz kapıda olabilir. Uzmanlar, milenyumda yaşanan Y2K sorunundan çok daha karmaşık bir yazılım hatasının, dünya genelinde milyonlarca cihazı etkileyebileceği konusunda uyarıyor. Üstelik bu sorun, 2038 yılı beklenmeden bugün bile tetiklenebilir. Zamanın sınırı aşıldığında ne olacak? Bilgisayar sistemlerinde zaman, 1 Ocak 1970’ten bu yana geçen saniyelerle ölçülüyor. Bu süreyi tutan 32 bitlik tam sayı, 19 Ocak 2038’de maksimum değere ulaşacak. Bu noktada sistem zamanı sıfırlanarak 1901 yılına dönecek. Bu durum, özellikle kritik altyapılarda veri bozulmalarına, sistem durmalarına ve fiziksel kazalara yol açabilir. 2036 ve 2038 problemleri bugünden tetiklenebilir Siber güvenlik uzmanları Trey Darley ve Pedro Umbelino, bu hataların bilgisayar korsanları tarafından GPS sinyalleriyle oynanarak, dosya formatları manipüle edilerek veya ağ protokollerindeki zaman damgalarıyla sistemlerin bugünden 2038 yılına atlatılabileceğini belirtiyor. BruCON Güvenlik Konferansı’nda konuşan Umbelino, “Bugün bile savunmasızız” diyerek uyarıda bulundu. Risk altındaki cihazlar sadece bilgisayarlar değil Araştırmalara göre internet bağlantısı olan binlerce cihaz bu hatadan etkilenebilir. Sunucular, yazıcılar, akıllı televizyonlar, alarm sistemleri ve akıllı saatler risk altında. Daha da önemlisi; enerji santralleri, nükleer denizaltılar, tren sistemleri ve su tesisleri gibi gömülü sistemler de bu zayıflıktan etkilenebilir. Yazılım hatası mı, siber güvenlik açığı mı? Umbelino, 2038 probleminin sadece bir yazılım hatası değil, aynı zamanda ciddi bir siber güvenlik zafiyeti olduğunu vurguluyor. Bu nedenle CVE sistemine dahil edilmesi ve önceliklendirilmesi gerektiğini savunuyor. ABD Siber Güvenlik Ajansı bu konuda ilk adımı attı bile. Örneğin, Dover Fueling Solutions firmasına ait bir yakıt ölçüm sisteminde bu açık tespit edildi ve hızla yamalandı. 2000 yılındaki krizden bin kat daha karmaşık Araştırmacılar, yaklaşan sorunu “Y2K’nın bin kat karmaşık versiyonu” olarak tanımlıyor. 2000 yılında yazılım güncellemeleriyle önlenen kriz, bu kez donanım değişikliği olmadan çözülemeyebilir. Üstelik 2038’de çok daha fazla bağlantılı sistem olacak. Ancak zaman ve bütçe yetersizliği, çözüm sürecini zorlaştırıyor. Uzmanlar, devletlerin ve şirketlerin en kritik sistemleri öncelikle tespit edip güncellemesi gerektiğini söylüyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.